"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen asıl ve birleştirilen davalarda tapu iptali ve tescil, asıl davada olmadığı takdirde tenkis istekli dava sonunda, Mahkemece asıl ve birleştirilen davaların reddine ilişkin olarak verilen karar, süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davacılar vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 22/11/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar ....v.d. vekili Avukat .... ile temyiz edilen davalı ... vekilleri Avukat.... ve Avukat ... geldiler. Duruşmaya başlandı, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacı, mirasbırakanı ...’in, dava konusu 43 ada 17 parsel sayılı taşınmazdaki payı ile Erzincan’da bulunan ....’de kayıtlı taşınmazlarını, mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak davalı oğlu ...’e satış suretiyle temlik ettiğini; mirasbırakan tarafından davalıya yapılan temliklerin muvazaalı ve bedelsiz olup 3. kişilerden edinilen taşınmazların ise satış bedellerinin mirasbırakan tarafından ödenmek suretiyle gizli bağış şeklinde yapıldığını ileri sürerek, dava konusu 17 parsel sayılı taşınmazdaki yapının 3/48 pay oranında, diğer dava konusu taşınmazların 3/24 pay oranında olmak üzere tapu kayıtlarının miras payı oranında iptali ile adına tescilini, olmadığı taktirde tenkisini istemiştir.
2. Birleştirilen dosyada davacı, asıl davada davacının iddialarını tekrarla dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının miras payı oranında iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiş, aşamada ölümü üzerine mirasçıları yargılamaya dahil olmuşlardır.
II. CEVAP
1. Davalı, hak düşürücü sürenin geçtiğini, işleri iyi gitmeyen mirasbırakanın dava konusu 17 parsel sayılı taşınmazdaki payını 3. kişiye satmak istemesi üzerine binaya yabancı birinin girmemesi için mirasbırakanın payını bedeli mukabilinde satın aldığını, dava konusu 17 parsel sayılı taşınmazda 3 no.lu dükkanı 14.04.1988 tarihinde 3. kişiden satın almakla paydaş olduğunu, binanın tamamına malik olunca esaslı değişiklik yapıp bugünkü haline getirdiğini, mirasbırakanın diğer çocuklarına birer daire aldığı halde kendisine herhangi bir kazandırmada bulunmadığını bildirip, davanın reddini savunmuştur.
2. Birleştirilen dosyada davalı, davacı tarafından imzalanan feragatname ve muvafakatname bulunduğunu, davacıya verildiği gibi diğer kardeşlere de mirasbırakan tarafından birer daire verildiğini, mirasbırakanın denkleştirme arzusu ve iradesinin olduğunu, mal kaçırma niyetinin bulunmadığını, muvazaanın söz konusu olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece, asıl davada temliklerin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1. TemyizYoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairece ‘‘... dava konusu 17 parsel sayılı taşınmazdaki 1/2 pay ile 54 parsel sayılı taşınmazdaki 1/2 payın mirasbırakan tarafından temlikinin muvazaalı olduğu davacı tarafından kanıtlanmış değildir.
Diğer yandan,...dava konusu 40, 42, 642 parsel sayılı taşınmazların tamamı ile 54 parsel sayılı taşınmazın 1/2 payının (dava dışı Zöhre’den alınan) bedellerinin mirasbırakan tarafından ödendiği iddia edilmiş olduğundan bunlar bakımından tenkis incelemesi yapılması gerektiği kuşkusuzdur.
Ne var ki; Mahkemece tenkis isteği üzerinde durulmamıştır.
Hal böyle olunca, dava konusu tüm taşınmazlar bakımından iptal tescil isteğinin reddedilmesi, dava konusu 17 ve 54 parsel sayılı taşınmazların ½’ şer payı ile dava konusu 40, 42, 642 parsel sayılı taşınmazların alımı sırasında bedellerin mirasbırakan tarafından ödenip ödenmediğinin açıklığa kavuşturulması, ödendiği kanıtlanır ise tenkis isteğinin incelenmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Kabule göre ise, hükmün gerekçesiz olması, dava konusu 54 parsel sayılı taşınmazın yalnızca 1/2 payı mirasbırakan tarafından temlik edildiği halde tümü yönünden iptal tescil hükmü kurulması doğru olmadığı gibi dava konusu 40 ve 42 parsel sayılı taşınmazların imara tabi tutulduğu ve bir kısmının başka parsele gittiği fen bilirkişi raporunda belirtilmesine rağmen bu hususun gözardı edilerek hüküm kurulması da isabetli olmamıştır.’’ gerekçesi ile Mahkeme kararı bozulmuştur.
3. Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Mahkemece, bozma kararından sonra diğer mirasçı Bilgin tarafından açılan dava eldeki dosya ile birleştirilmiş ve bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda muris muvazaası ve gizli bağış iddiasının kanıtlanamadığı gerekçesi ile asıl ve birleştirilen davaların reddine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Asıl ve birleştirilen davalarda davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; mirasbırakanın davalı henüz 18 yaşına gelmeden dava konusu Erzincan ilinde bulunan 4 parça taşınmazı bedelini ödeyerek davalı adına tescil ettirdiğini, 42 ada 17 parsel sayılı taşınmazın ise 1/2 payının mirasbırakan tarafından davalıya temlik edildiğini, diğer 1/2 payın da mirasbırakan tarafından bedeli ödenerek davalı adına tescil edildiğini, mirasbırakan tarafından kız çocuklarına doğrudan yapılmış bir devir bulunmadığını, kız çocuklarına daire aldığı kabul edilse dahi mirasbırakanın davalıya yaptığı kazandırmaların çok yüksek olduğunu, burada bir denkleştirmeden söz edilmeyeceğini, mirasbırakanın üzerinde otel bulunan 17 parsel sayılı taşınmazdaki 1/2 payını satmasını gerektirir bir durum bulunmadığını, davalının ise bu taşınmazı alabilecek ekonomik durumu bulunmadığını, 02/02/1988 tarihli “taahütname” başlıklı belgede asıl davada davacı ...’in yer almadığını, diğer davacı ...’e ise zorla ve aldatmak suretiyle imza attırıldığını, temliklerin ve kazandırmaların mirasçılardan mal kaçırmak amaçlı olduğunu belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; asıl ve birleştirilen davada muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, asıl davada olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Diğer yandan, 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, konusu ve sonuç bölümü itibariyle, murisin kendi üzerindeki kayıtlı taşınmazlar yönünden yaptığı temliki işlemler için bağlayıcıdır. Murisin gerçekte bedelini bizzat ödeyip, üçüncü kişiden satın aldığı taşınmazı mirastan mal kaçırmak amacıyla tapu siciline yarar sağlamak istediği kişi adına kaydettirmesi halinde, diğer bir söyleyişle bedeli ödenerek "gizli bağış" şeklinde gerçekleştirilen işlemler hakkında anılan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının doğrudan bağlayıcı olma niteliği yoktur. Bunun yanı sıra, karara, yorum yoluyla gizli bağış iddialarına yönelik olarak uygulama olanağı sağlanamayacağı; koşulları var ise tenkis istenebileceği Hukuk Genel Kurulunun 30.12.1992 tarihli 586/782; 21.09.1994 tarihli 248/538; 21.12.1994 tarihli 667/856; 11.10.1995 tarihli 1995/1-608 sayılı kararlarında belirtilmiş; Dairenin yargısal uygulaması bu doğrultuda kararlılık kazanmıştır.
6.2.2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 190. maddesinde, "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.",
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür." hükümlerine yer verilmiştir.
6.3. Değerlendirme
Dairenin (IV/2.) no.lu paragrafta açıklanan ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak; dava konusu 43 ada 17 ve 54 parsellerde mirasbırakan tarafından davalıya yapılan temlikin mirasçılardan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğu iddiasının kanıtlanamadığı; diğer dava konusu taşınmazlar yönünden ise bedeli ödenerek "gizli bağış" şeklinde gerçekleştirilen işlemler hakkında anılan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının olaya uygulanamayacağı gözetilerek asıl ve birleştirilen davada tapu iptal ve tescil isteminin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Asıl ve birleştirilen davalarda davacılar vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir.
Asıl davada davacı vekilinin asıl davadaki terditli tenkis isteğine yönelik temyiz itirazına gelince;
Mahkemenin, bozma kararına uymasıyla davanın artık bozmada gösterilen yön, kapsam ve sınırlar çerçevesinde sonuçlandırılacağı ve uyulan bozma kararının gereklerini yerine getirmekle yükümlü hale geleceği tartışmasızdır.
Ne var ki, Mahkemece asıl davadaki terditli talep olan “gizli bağış” iddiasına dayalı tenkis isteği yönünden hükme yeterli bir araştırma ve inceleme yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur.
Hal böyle olunca, asıl davada taraflarca bildirilen tüm tanıkların davacının “gizli bağış” iddiası yönünden yeniden dinlenmesi, tanık ifadeleri, davalının temlik tarihindeki yaşı ile sosyal ve ekonomik durumu değerlendirilerek dava konusu 17 ve 54 parsel sayılı taşınmazların 1/2’ şer payı ile dava konusu 40, 42, 642 parsel sayılı taşınmazların alımı sırasında bedellerin mirasbırakan tarafından ödenip ödenmediğinin açıklığa kavuşturulması, ödendiği kanaatine varılır ise asıl davada tenkis isteğinin incelenmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
V. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle;
1- Birleştirilen davada davacılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan birleştirilen davada verilen hükmün ONANMASINA, 03/09/2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen birleştirilen davada davalı vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden birleştirilen davada davacıdan alınmasına, harç peşin alındığından harç alınmasına yer olmadığına,
2- Asıl davada davacı vekilinin değinilen yönden yerinde görülen temyiz itirazının kabulü ile 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK.'un 428. maddesi gereğince asıl davada verilen hükmün BOZULMASINA, 03/09/2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden asıl davada davacı vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen asıl davada davalıdan alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/11/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
...