"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ADANA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL - ELATMANIN ÖNLENMESİ VE ECRİMİSİL
Taraflar arasındaki dava tapu iptali ve tescil, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istekli dava sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davada tapu iptali ve tescil talebi yönünden kesin süre içerisinde eksik harcın tamamlanmadığı gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına, birleşen davada elatmanın önlenmesi talebi yönünden feragat nedeniyle reddine, ecrimisil isteği yönünden ise 3.000 TL’nin asıl davada davacı-birleştirilen davada davalıdan tahsiline ilişkin kararın, asıl davada davacı-birleştirilen davada davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince verilen 25/11/2019 tarihli ve 2019/1164 Esas, 2019/1247 Karar sayılı başvurusunun esastan reddine ilişkin karar, yasal süre içerisinde asıl davada davacı-birleştirilen davada davalı vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Asıl davada davacı, mirasbırakanı ... ...'ın, 118 ada 48 parsel sayılı taşınmazdaki 270/1285 payını davalı eşi ...’ye, ondan da diğer davalı kızı ... ...’ya, uhdesinde kalan 759/1285 payını dava dışı ...’ya, ondan da davalı ...’ye devredildiğini, ara malik ...’nın davalı eş ...’nin kız kardeşi olduğunu, 759/1285 payın ara malik kullanmak suretiyle devredildiğini, asıl amacın mirasçılardan mal kaçırmak olduğunu, bahse konu temliklerin muvazaalı olduğunu ileri sürerek, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile mirasbırakan ... ... ... adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiş, birleştirilen davaların ise ayrı ayrı reddini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Asıl davada davalı, birleştirilen Osmaniye 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/206 E., 2014/165 K. ve Osmaniye 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/305 E., 2019/123 K. sayılı dava dosyalarında davacı ..., muvazaanın olmadığını, dava konusu taşınmazın bedeli karşılığında devredildiğini belirterek, asıl davanın reddini savunmuş, birleştirilen davada ise Osmaniye 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/820 E., 2018/4 K. ve 14.05.2018 kesinleşme tarihli kararı ile davacının mirasbırakan ... ...’ın çocuğu olmadığının tespitine karar verildiğini, bu nedenle çekişme konusu taşınmazda davacının haksız işgalci olarak bulunduğunu ileri sürerek, asıl davanın davacısı ... ...’ın çekişme konusu taşınmaz üzerindeki müdahalesinin önlenmesine ve 3.000,00 TL ecrimisilin yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
2. Asıl davada davalı, birleştirilen Osmaniye 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/206 E., 2014/165 K. sayılı dava dosyasında davacı ... ..., devrin bedeli karşılığında yapıldığını, muvazaanın olmadığını belirterek, asıl davanın reddini savunmuş, birleştirilen davada ise dava konusu taşınmazda kısa süreliğine asıl davanın davacısı ... ...’ın ikamet etmesine izin verdiğini, aradan uzunca bir süre geçmiş olmasına rağmen dava konusu taşınmazda bedel ödemeksizin ikamet etmeye devam ettiğini ileri sürerek, asıl davanın davacısı ... ...’ın çekişme konusu taşınmaz üzerindeki müdahalesinin önlenmesine ve 3.000,00 TL ecrimisilin yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, asıl dava yönünden kesin süre içerisinde eksik harcın tamamlanmadığı gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına, birleştirilen Osmaniye 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/305 Esas, 2019/123 Karar sayılı elatmanın önlenmesi davasının feragat nedeniyle reddine, birleştirilen Osmaniye 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/206 Esas, 2014/165 Karar sayılı elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davası yönünden elatmanın önlenmesine ve 3.000,00 TL ecrimisil bedelinin asıl davada davacı-birleştirilen davada davalı ...’den tahsiline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davacı-birleştirilen davada davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Asıl davada davacı-birleştirilen davada davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ecrimisilin kötüniyetli zilyet tarafından ödenmesi gereken tazminat olduğunu, ancak kendisinin iyi niyetli olarak dava konusu taşınmazda ikamet ettiğini, dava konusu taşınmazın birleştirilen davada davacıların bilgisi dahilinde kullandığını, kendisi tarafından iptal tescil istemiyle dava açıldıktan sonra davalıların bir nev’i bu davasından vazgeçirmek için birleştirilen davayı açtıklarını, iddiaların yersiz olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 25/11/2019 tarihli ve 2019/1164 Esas, 2019/1247 Karar sayılı kararıyla; Osmaniye 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/820 Esas, 2018/4 Karar sayılı ve 04/01/2018 tarihli kararı ile mirasbırakan ... ... ...'nin davalı ...'nin babası olmadığına karar verildiği, verilen kararın Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 2018/451 Esas, 2018/458 Karar sayılı ilamı ile onanarak 14/05/2018 tarihinde kesinleştiği, bu şekilde davacının mirasçılık sıfatının kalmadığı, miras hakkından yoksun bırakılmış sayılamayacağı bu nedenle 2013/114 Esas sayılı muvazaa davasının netice olarak harcın yatırılmamış olması nedeni ile açılmamış sayılmasına karar verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteği yönünden yapılan incelemede ise 118 ada, 48 parsel sayılı taşınmazın tapuda kargır ev, değirmen ve bahçesi şeklinde davalılar ve dava dışı ... ... adına kayıtlı olduğu, yapılan keşif ile dava konusu taşınmazda 2 katlı evin 1. katında bulunan daireyi kullandığı, davalının bu hususu kabul ettiği, davacının TMK'nın 495. maddesi uyarınca yukarıda belirtilen mahkeme kararı ile mirasbırakanın alt soyu olmadığından yasal mirasçısı olmadığı, bu durumda haksız işgal eden durumunda olduğu anlaşıldığından, İlk Derece Mahkemesince elatmanın önlenmesine karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu, ecrimisil talebinin ise kesinlik sınırında kaldığından incelenemeyeceği gerekçesiyle, asıl davada davacı-birleştirilen davada davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davacı-birleştirilen davada davalı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Asıl davada davacı-birleştirilen davada davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; ecrimisil bedelinin kötüniyetli zilyet tarafından ödenen tazminat olduğunu, oysa davacı tarafından çekişme konusu taşınmazda mirasbırakan ... ...’ın oğlu olduğu düşüncesi ile ikamet ettiğini, bu nedenle davacının kötüniyetli kabul edilemeyeceğini, davacı tarafından eldeki iptal tescil istekli dava açılınca, davalılar tarafından kötüniyetli olarak davacıya karşı nesebin düzeltilmesi, davacının mirasbırakanın mirasçısı olmadığının tespitine yönelik davalar açıldığını, davacının bu durumdan açılan bu davalar ile haberdar olduğunu, yıllarca davalı ...’yi annesi olarak bildiğini, iddianın ispatlandığını belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, asıl davada muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, birleştirilen davada elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemlerine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
3.2.2. Gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarihli 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir (YHGK'nun 25.02.2004 tarihli ve 2004/1-120-96 sayılı kararı).
3.2.3. Türk Medeni Kanunu'nun 683. maddesi gereğince bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içerisinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir.
3.2.4. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yukarıda (V/3.2) no.lu paragrafta açıklanan yasal ve hukuksal gerekçeye göre Bölge Adliye Mahkemesince (IV.3.) no.lu paragraftaki gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.
VI. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle, asıl davada davacı-birleştirilen davada davalı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 3.897,00 TL bakiye onama harcının temyiz eden asıl davada davacı-birleştirilen davada davalıdan alınmasına, 13/04/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.
Harç :
Onama Harcı : 5.197,00 TL
Peşin Harç : - 1.300,00 TL
A.G.H : 3.897,00 TL