"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki tapu ve trafik kaydının iptali ile tescil, olmadığı takdirde bedel davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı, teyzesi .... tarafından ... 6. Noterliğinin 13.04.2018 tarihli vekaletnamesi ile genel yetkili vekil tayin edildiğini, teyzesi ... hakkındaki icra takipleri nedeniyle ...’e ait 4664 ada 3 parsel sayılı taşınmazdaki 14 numaralı bağımsız bölüm ile kendisine ait ..... .... marka ..... aracını yakın arkadaşı olan davalıya bedelsiz olarak devrettiğini, dava konusu taşınmazın kirada olduğunu ve bedelini kendisinin aldığını, davalı ile aralarında dava konusu taşınmaz ile aracın davacının istediği anda bedelsiz olarak geri devredileceği konusunda şifahi olarak anlaştıklarını, davalının anlaşmaya aykırı olarak devre yanaşmadığını ileri sürerek, dava konusu taşınmazın tapu kaydı ve aracın trafik sicil kaydının iptali ile adına tesciline, dava konusu taşınmazın ve aracın üçüncü kişilere devredilmiş olması halinde ise dava tarihindeki değerinin tespiti ile tahsiline karar verilmesini istemiştir.
2. Asli müdahile talep eden ... ..., dava konusu taşınmazın kendisine ait olduğunu, davacı tarafından davalıya bedelsiz olarak devredilen taşınmaz nedeniyle kendisine bir bedel ödenmediğini belirterek, asli müdahale talebinde bulunmuştur.
II. CEVAP
Davalı, iddiaların asılsız olduğunu, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini isteme hakkının tapu kayıt maliki ... ...’a ait olduğunu, davacının iptal tescil talebinde bulunamayacağını, çekişme konusu taşınmaz ile araç bedelinin davacıya bizzat ödendiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; 14.04.2021 tarihli celsede davacı vekiline keşfen dava değeri olarak saptanan 651.042,00 TL üzerinden 10.862,00 TL harcın tamamlanması için bir aylık kesin süre verildiği, harcın süresi içerisinde ikmal edilmemesi üzerine bu kez 09.06.2021 tarihli celsede iki haftalık kesin süre verilerek dosyanın işlemden kaldırılacağının ihtar edildiği, 12.07.2021 tarihli celsede ise harç tamamlanmadığından dosyanın HMK’nın 150. ve devamı maddeleri uyarınca işlemden kaldırılmasına, 14.10.2021 tarihinde ise davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ön inceleme duruşmasında tanık dinletme talebinin reddine karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının iradesi sakatlanarak devirlerin yapıldığını, taraflar arasındaki mesaj kayıtları ve banka dekontları delil başlangıcı olarak kabul edilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, ekonomik gerekçelerle harcın tamamlanmaması nedeniyle davanın usulden reddine karar verildiğini ileri sürerek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir
C. Gerekçe ve Sonuç
... Bölge Adliye Mahkemesi 1.Hukuk Dairesinin 03.06.2022 tarihli ve 2021/2590 Esas, 2022/937 Karar sayılı kararıyla; 14.04.2021 tarihli celsede davacı vekiline dava değeri olan 651.042,00TL(450.000,00TL.taşınmazın değeri, 201.042,00TL 2020 yılı davaya konu aracın kasko bedeli) üzerinden hesap edilen eksik 10.862,00TL harcın tamamlaması için bir aylık süre verildiği, davacı vekili tarafından verilen süre içerisinde ara kararda belirtilen harcın ikmal edilmemesi üzerine bu defa 09.06.2021 tarihli celsede belirlenen harcın tamamlanması için davacı vekiline iki hafta kesin süre verilmesine karar verildiği, aksi halde dosyanın işlemden kaldırılacağına dair ihtaratın yapıldığı, davacı vekilince verilen kesin süre içerisinde harcın tamamlamaması üzerine 12.07.2021 tarihli celsede dava dosyasının taraflarca yenileninceye kadar 6100 sayılı HMK'nın 150. ve müteakip maddeleri gereğince işlemden kaldırılmasına karar verildiği, 14.10.2021 tarihli karar ile de işlemden kaldırma tarihinden itibaren 3 aylık süre içinde dosyanın yenilenmesine ilişkin talepte bulunulmaması üzerine 6100 sayılı HMK'nın 150/5 maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş olmasının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle, istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili, istinaf talepli dilekçesinde ileri sürdüğü nedenleri tekrarla kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, inançlı işlem hukuki nedenine dayalı taşınmaz ve araç kaydının iptali ve tescil, olmadığı takdirde tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. İnanç sözleşmesi, inananla inanılan arasında yapılan, onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı muamelenin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın, inanılan tarafından inanana geri verme (iade) şartlarını içeren borçlandırıcı bir muameledir.
Bu sözleşme, tarafların hak ve borçlarını kapsayan bağımsız bir akit olup, alacak ve mülkiyetin naklinin hukuki sebebini teşkil eder.
İnanç sözleşmeleri, tarafların karşılıklı iradelerine uygun bulunduğu için, onlara karşılıklı borç yükleyen ve alacak hakkı veren geçerli sözleşmelerdir. Anılan sözleşmelerde, taraflar, sözleşmenin kendilerine yüklediği hak ve borçları belirlerken, inançlı işlemin sona erme sebeplerini; devredilen hakkın inanılan tarafından inanana iade şartlarını, bu arada tabii ki süresini de belirleyebilirler. Bunun dışında, akde aykırı davranışın yaptırımına da sözleşmelerinde yer verebilirler. Buna dair akit hükümleri de 6098 sayılı ... Medeni Kanunu'nun (TBK) 26. ve 27. maddelerine aykırılık teşkil etmediği sürece geçerli sayılır.
Uygulamada mesele, 05.02.1947 tarihli, 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı ile ilişkilendirilip, bu karar dayanak yapılmak suretiyle çözüme gidilmektedir. İnanç sözleşmesi olarak adlandırılan belgenin sözleşmeye taraf olanların veya inanılanın imzasını içermesi gereklidir. Bunun dışındaki bir kabul, hem İçtihadı Birleştirme kararının kapsamının genişletilmesi, hem de taşınmazların tapu dışı satışlarına olanak sağlamak anlamını taşıyacağından kendine özgü bu sözleşmelerle bağdaştırılamaz.
Anılan 05.02.1947 tarihli, 20/6 sayılı İnançları Birleştirme Kararı uyarınca, inançlı işleme dayalı iddianın, şekle bağlı olmayan yazılı delille kanıtlanması gerekeceği kuşkusuzdur. Şayet, ispat külfeti kendisinde olan tarafın yazılı bir belgesi yok ise ancak taraflar arasında gerçekleştirilen mektup, banka dekontu, yazışmalar gibi birtakım belgeler var ise bunların delil başlangıcı sayılacağı ve iddianın her türlü delille kanıtlanmasının olanaklı hale geleceği sabittir. Şayet, delil başlangıcı sayılacak böylesi bir olgu da bulunmuyor ise iddia sahibinin son başvuracağı delilin karşı tarafa yemin teklif etme hakkı olduğu da şüphesizdir.
2.492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 16. maddesi uyarınca, gayrimenkulün aynına taalluk eden davalarda dava değerinin gayrimenkulün değerine göre belirleneceği öngörülmüştür.
Aynı Yasa'nın 30. maddesi ise “Muhakeme sırasında tespit olunan değerin, dava dilekçesinde bildi-rilen değerden fazla olduğu anlaşılıyorsa, yalnız o celse için muhakemeye devam olunur, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz. 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (HUMK) 409. maddesinde (HMK 150) gösterilen süre içinde dosyanın muameleye konulması noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır.” 32. maddesi ise; “Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz. Ancak ilgilisi tarafından ödenmeyen harçları diğer taraf öderse işleme devam olunmakla beraber bu para muhakeme neticesinde ayrıca bir isteğe hacet kalmaksızın hükümde nazara alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.
3. 6100 sayılı HMK'nın 150/4. maddesi; "Dosyası işlemden kaldırılmış olan dava, işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde taraflardan birinin dilekçe ile başvurusu üzerine yenilenebilir. Yenileme dilekçesi, duruşma gün, saat ve yeri ile birlikte taraflara tebliğ edilir. Dosyanın işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak bir ay geçtikten sonra yenileme talebinde bulunulursa, yeniden harç alınır, bu harç yenileyen tarafça ödenir ve karşı tarafa yüklenemez. Bu şekilde harç verilerek yenilenen dava, eski davanın devamı sayılır."
4. 6100 sayılı HMK'nın 150/5. maddesi; "İşlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde yenilenmeyen davalar, sürenin dolduğu gün itibarıyla açılmamış sayılır ve Mahkemece kendiliğinden karar verilerek kayıt kapatılır." hükümlerini içermektedir.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Somut olayda, 14.04.2021 tarihli celsede davacı vekiline keşfen dava değeri olarak saptanan 651.042,00 TL üzerinden 10.862,00 TL harcın tamamlanması için bir aylık kesin süre verildiği, harcın süresi içerisinde ikmal edilmemesi üzerine bu kez 09.06.2021 tarihli celsede iki haftalık kesin süre verilerek dosyanın işlemden kaldırılacağının ihtar edildiği, 12.07.2021 tarihli celsede ise harç tamamlanmadığından dosyanın HMK’nın 150. ve devamı maddeleri uyarınca işlemden kaldırılmasına, 14.10.2021 tarihinde ise davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 99,20 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
27.04.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.