"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ADANA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : ADANA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil istemli dava sonunda Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince verilen 06.06.2022 tarihli ve 2021/2218 Esas, 2022/929 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davacılar vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 13/12/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar ... v.d. vekili Avukat .... geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalı ... vekili v.d. gelmedi. Yokluklarında duruşmaya başlandı, gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildi. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar dava dilekçelerinde, dava konusu 216 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki mirasbırakanları ...’e ait olan payların bir kısım davalılar tarafından sahte evrak düzenlenmek suretiyle adlarına intikal ettirildiğini, davalıların mirasbırakanı ... ile kendi mirasbırakanları ...’nın baba isimlerinin aynı olmasına rağmen, anne isimlerinin ve yaşlarının farklı olduğunu, dava konusu taşınmazın kadastro tespitinde 20 yıllık zilyetlikle kendi mirasbırakanlarının adına tesciline karar verildiğini, davalıların mirasbırakanları ...’nın tespit tarihinde 11 yaşında olduğunu, intikalden üç gün sonra taşınmazın davalı ...’a temlik edildiğini, onun da taşınmazdaki paylarını davalı ... ve ...’e devrettiğini, temliklerin kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile adlarına tesciline karar verilmesini istemişler, aşamada davacılardan ...’nin ve ...’nin ölümü ile mirasçıları yargılamaya devam etmişlerdir.
II. CEVAP
1. Davalı ...; davalılardan ...’un ablasının eşi olduğunu, kredi çekebilmesi için bedelsiz olarak taşınmazı kendisine devrettiğini, ...’un kendisine borçlarını ödememesi üzerine de taşınmazı davalı ... ve ...’e sattığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
2. Davalı ...; emlak komisyonculuğu yaptığını ve taşınmazı tapu kaydına güvenerek edindiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
3. Bir kısım davalılar ise; taşınmazın kendi mirasbırakanlarına ait olduğunu bildiklerini, davacıların mirasbırakanına ait olduğunu intikalden sonra öğrendiklerini beyan etmişlerdir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, taşınmazın davacıların mirasbırakanına ait olduğu, davalı ..., ... ve ...’in de iyi niyetli olmadıkları gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... ve davalı ... istinaf başvurusunda bulunmuşlar, davalı ... yönünden süresinde istinaf harcının yatırılmadığı gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesince istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
2. Gerekçe ve Sonuç
Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 02.03.2020 tarihli ve 2019/1615 Esas, 2020/304 Karar sayılı kararı ile taşınmazın davacıların mirasbırakanına ait olduğu, ancak davalı ... ve ...'ın diğer davalılar arasında yapılan yolsuz işlemi bilmedikleri ve kendilerinden beklenen özeni göstermeleri halinde dahi bilebilecek konumda olmadıkları ve bu durumun aksinin davacı tarafça kanıtlamadığı, son malik davalı ...'ın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 1023 üncü maddesi koruyuculuğundan istifade edeceği, kabule göre de; taşınmazın yolsuz tescile konu edildiği ileri sürülen miktarının değeri üzerinden harç ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken taşınmazın toplam değeri üzerinden harç ve vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile yeniden hüküm kurularak davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 30.09.2021 tarihli ve 2021/826 Esas, 2021/4985 Karar sayılı kararıyla; “…Dava konusu taşınmazın maliki olduğu iddia edilen ...’nın mirasçılarından ... , ..., ... ve ....’ın davada yer almadığı ve davacılardan ... ile ...’nin aşamada ölmelerine rağmen usulüne uygun taraf teşkili yapılmadan sonuca gidildiği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, aşamada ölen davacılar ... ve ... yönünden HMK’nın 55 inci maddesi gereğince mirasçılara tebligat yapılması ayrıca kök mirasbırakan ...’nın davaya katılmayan mirasçıların olurlarının alınması ya da miras şirketine TMK’nın 640 ıncı maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerekirken, davanın görülebilirlik koşulu göz ardı edilerek yazılı olduğu üzere davanın esası hakkında hüküm kurulması doğru değildir.” gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
3. Bölge Adliye Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin 06.06.2022 tarihli ve 2021/2218 Esas, 2022/929 Karar sayılı kararıyla; hükmüne uyulan bozma kararı doğrultusunda işlem yapılarak davanın reddine karar verilmiştir.
4. Bozma Kararı Sonrası Bölge Adliye Mahkemesi Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davacılar temyiz dilekçelerinde özetle, köy muhtar ve azaları ile birlikte sahte evrak düzenleyerek diğer ... mirasçılarının dava konusu taşınmazı adlarına intikal ettirdiklerini, temlikten 3 gün sonra taşınmazın davalı ...'a temlik edildiğini, 2 yıl sonra da Mesut'un taşınmazı ... ve ... kardeşlere temlik ettiğini, ....'un da para ödemeden taşınmazı aldığını ikrar ettiğini, taşınmazı halen kendilerinin ekip biçtiklerini, alıcıların dava konusu taşınmazı görmeye dahi gelmediklerini, bunun normal olmadığını, bir kısım davalıların aslında bu yerin kendi murislerine ait olduğunu ikrar ettiklerini, davalıların murisinin tespit tutanağı düzenlendiği tarihte 11 yaşında olduğunu, 20 senedir kullanım şartını gerçekleştirmesinin mümkün olmadığını ileri sürerek, kararın bozulmasını istemişlerdir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, yolsuz tescil hukuki nedenine dayalı tapu iptali ile tescil istemine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. TMK'nın 705 inci maddesinde; “Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması, tescille olur. Miras, mahkeme kararı, cebrî icra, işgal, kamulaştırma hâlleri ile kanunda öngörülen diğer hâllerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak, bu hâllerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır.” 1022 nci maddesinin birinci fıkrasında ise “Aynî haklar, kütüğe tescil ile doğar; sıralarını ve tarihlerini tescile göre alır.” hükmü düzenlenmiştir.
Yukarıda yer verilen yasal düzenlemeler uyarınca, ayni haklar tapu siciline tescil ile doğar ve tescilin hukuki netice doğurabilmesi için de geçerli bir hukuki sebebinin bulunması zorunludur. Bu hususun tapunun illilik prensibinden kaynaklandığı açıktır. Oysa, oluşan sicilin hukuken geçerli bir sebebi bulunmadığı takdirde, tescilin yolsuz tescil niteliğini taşıyacağı ve sicilin iptali gerekeceğinde kuşku yoktur.
6.2.2. TMK’nın 1023 üncü maddesinde; “Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.”, 1024 üncü maddenin birinci fıkrasında; “Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise, bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz.”, 1024 üncü maddenin ikinci fıkrasında; “Bağlayıcı olmayan bir hukukî işleme dayanan veya hukukî sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur.”, 1024 üncü maddenin üçüncü fıkrasında ise; “Böyle bir tescil yüzünden ayni hakkı zedelenen kimse, tescilin yolsuz olduğunu iyiniyetli olmayan üçüncü kişilere karşı doğrudan doğruya ileri sürebilir.” düzenlemelerine yer verilmiştir.
6.3. Değerlendirme
6.3.1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 235 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğu iddia edilen ... ve ... oğlu ...’nın 04.05.1964 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak ölü kızı...’nin eşi ..., çocukları ...,,,,,...... ...’nın da 2002 yılında ölümü ile ikinci eşi ... ve ondan olma kızı ..., mirasbırakanın kendisinden sonra ölen oğlu ...’in eşi ... ile çocukları ....,...,...,, mirasbırakanın ölü kızı ...’nın çocukları ...,...., mirasbırakanın kendisinden sonra ölen kızı ...’nin çocukları ...,...,..., ve ...ile mirasbırakanın oğlu ...’nin kaldığı, davacılardan ...’nin 20.01.2019, ...’nin ise 29.01.2019 tarihinde öldükleri, dava konusu taşınmazın imar uygulaması ile 2011 yılında 216 ada 1 parsel haline geldiği ve ... adına 275838/421700 pay ile tescil edildiği, bu payın 19.07.2013 tarihinde davalıla...,...,..., ile dava dışı ... ve ... adına intikal ettiği ve paylarını 22.07.2013 tarihinde davalı ...’a devrettikleri, davalı ...’un davalı ...’un eşinin kardeşi olduğu, ...’un da taşınmazı 17.08.2015 tarihinde 137919/421700 er paylar ile kardeş olan davalı ... ve ...’e temlik ettiği, davalı ...’in de payını 20.09.2017 tarihinde davalı ...’a devrettiği anlaşılmaktadır.
6.3.2. Somut olayda, dava konusu 235 parsel sayılı taşınmazın 30.05.1963 tarihinde kesinleşen kadastro tespiti sonucunda ... adına senetsizden tespit gördüğü, imar uygulaması ile 216 ada 1 parsel haline gelen taşınmazdaki ... payının intikal işlemi sonucunda bir kısım davalıların murisi olan ... mirasçıları adına tescil edildiği, mirasçıların da paylarını davalı ...’a temlik ettikleri, anılan işlemi vekaleten davalı ...’un yaptığı, davalı ...’un payını eşit oranda davalılar ... ve ...’a devrettiği, son olarak da davalı ...’in payını davalı kardeşi ...’a temlik ettiği, dinlenilen tanıkların; taşınmazın öncesinde davacıların murisi ...'nın annesi tarafından kullanıldığı, o öldükten sonra ise taşınmazın davacıların murisi ...'ya intikal ettiği, ... öldükten sonra ise taşınmazın davacılar tarafından kiraya verilmek suretiyle kullanıldığı, davalılar ve murislerinin ise taşınmazda herhangi bir kullanımı veya zilyetliklerinin bulunmadığı yönündeki beyanları, bir kısım davalıların da; davaya konu taşınmazların davacıların murisinin olduğunu sonradan öğrendikleri yönündeki beyanları, davacıların murisi 1901 doğumlu ...'in nüfus kayıtlarının davaya konu taşınmazın da bulunduğu Müminli Mahallesinde olduğu, davalıların murisi 1949 doğumlu ...’in nüfus kayıtlarının ise .... Mahallesinde olduğu ve tespit tarihindeki yaşları dikkate alındığında taşınmazın malikinin davacıların murisi olduğu ve bir kısım davalılara yapılan tescilin yolsuz olduğu anlaşılmaktadır.
6.3.3. İntikal sonrası yapılan temliklerin TMK’nın 1023 üncü maddesi kapsamında incelenmesinde; intikal işlemi sonrasında ilk iş gününde taşınmazı devralan ...’un, adına intikal yapılan ve yolsuz tescilin taraflarından olan davalı ...’un eşinin kardeşi olduğu, davalı ...’un da taşınmazdaki payın kendisine danışıklı olarak devredildiğini ikrar ettiği gözetildiğinde ...'un iyi niyetli olarak kabul edilemeyeceği açıktır.
Diğer taraftan, davalı ...’un payları temlik ettiği davalı ... ve ...'ın ise kardeş oldukları ve taşınmazın bulunduğu .... ilçesinde emlak komisyonculuğu işi ile uğraştıkları, davalı ...’ın taşınmazın bulunduğu bölgedeki birçok taşınmazın satışına aracılık ettiği gibi dava konusu taşınmazdaki başka bir payın satışına da aracılık ettiği, taşınmazı da kullanmadığı yönündeki beyanları gözetildiğinde, bu davalıların durumu bilen ya da bilmesi gereken kişi konumunda oldukları, bu kapsamda TMK'nın 1023 üncü maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacakları sonucuna varılmaktadır.
6.3.3. Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
VI. SONUÇ
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin değinilen yönlerden yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davacılar vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davalılardan alınmasına, alınan peşin harcın istek halinde yatıranlara iadesine, 27.12.2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.