Logo

1. Hukuk Dairesi2022/6199 E. 2024/2259 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi tapu kaydına dayanarak mera vasfındaki taşınmazın tapu kaydının iptali ve davacılar adına tescili istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacıların dayandığı eski tapu kaydının gayri sabit sınırlı olup miktarı ile geçerli olduğu, ancak belirtilen miktarın davacıların mirasbırakanına ait başka bir parseli kapsadığı, dava konusu mera niteliğindeki taşınmazı kapsamadığı ve zilyetlikle edinim şartlarının da sağlanamadığı gözetilerek, davacıların tapu iptali ve tescil taleplerinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmeyerek bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/247 E., 2022/917 K.

HÜKÜM/KARAR : Kabul / Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Sivas 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/538 E., 2021/635 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar dava dilekçelerinde; Sivas ili, ... ilçesi, ... köyünde doğusu ... oğlu ..., kuzeyi kova (ot ve çalı türündeki bitki), batısı ... oğlu ... arazisi ve güneyi su olan yeri dedeleri ... ve müştereklerinin cilt 60, sayfa 32, sıra 42 nolu tapu kaydı ve 1340 tarihli vergi kaydı ile iktisap ettiklerini, tapu malikilerinin rızai taksimleri sonucunda ...’a, ...’un mirasçıları arasında yapılan taksimle de mirasbırakanları ...’ye isabet ettiğini, taşınmazın bir kısmının ... adına kayıtlı olan 113 ada 55 parsel içerisinde, bir kısmının ise 113 ada 254 parsel olarak sınırlandırılan mera içerisinde kaldığını, 55 parsel ile dava konusu edilen yerin evvelden beri bir bütün olarak kullanıldığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adlarına tesciline karar verilmesini istemişler, aşamada davacı ... ölmüştür.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; taşınmazın özel mülkiyete konu yerlerden olmadığını, 1960’lı yıllarda bataklık olduğunu, DSİ tarafından kurutulduğunu, dava konusu taşınmazın ve civarındaki taşınmazların kurutmadan sonra yıllarca mera olarak kullanıldığını, civardaki aynı nitelikteki 37 parça taşınmaz için dava açıldığını, taşınmazların tapu kaydının iptali ile mera olarak sınırlandırılmasına karar verildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 05.11.2019 tarihli ve 2014/574 Esas, 2019/515 Karar sayılı kararı ile; eski tapu kaydının 55 parseli kapsadığı, taşınmazın tapu malikinin mirasçıları arasında taksim yapıldığının sübut bulmadığı ve jeodezi raporuna göre taşınmaz sınırlarının belirgin olmadığı, tarım yapılmadığı, çayır olarak kullanıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; davacılar vekilinin istinafı üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 05.11.2020 tarihli ve 2020/378 Esas, 2020/591Karar sayılı kararı ile; eksik araştırma yapıldığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılması için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, kaldırma kararı sonrası İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve esası belirtilen kararı ile; tapu kaydının güneydeki su sınırı ile kuzeydeki kova sınırı 55 parselle bütün olarak düşünüldüğünde çekişmeli taşınmaza uyduğu, Arsiv Daire Başkanlığından alınan tapu suretinde taşınmazın 15 dönüm olarak gösterildiği, eski tapu kaydındaki yüz ölçümünün çekişmeli taşınmaz yüz ölçümüne uyduğu, 55 parsel sayılı taşınmazın tespit nedeninin zilyetlik olduğu ve bu tapu kaydı olmadığı, eski tapu kaydının kapsamının belirlendiği, bir bütün olarak değerlendirildiğinde kuzeyindeki kova denilen bitki topluluğu, güneyinde mahalli bilirkişi ve tanıkların beyan ettiği bahar aylarında akan su, komşu 214 parselin vergi kayıtlarında dava konusu taşınmazın konumu olan kuzeyi ... olarak gösterdiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı Hazine istinaf dilekçesinde özetle, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu 113 ada 254 parsel numaralı taşınmazın mera vasfı ile Hazine adına tescil edildiğini, taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu ve özel mülkiyete konu edilemeyeceğini, dava konusu taşınmazın bulunduğu alanın eskiden bataklık, arazi ve göl niteliğinde olduğunu, bataklık alanın kurutulması işleminin DSİ Kayseri Bölge Müdürlüğü tarafından kanal açmak suretiyle yapıldığını, davacı tanığı Selahattin'in taşınmazın bazen su altında kaldığını, suyun sonradan çekildiğini, 57 yıl önce DSİ'nin çalışma yaptığını beyan ettiğini, jeoloji bilirkişisinin kök raporunda dava konusu taşınmazın su altında kalmasının yeraltı su seviyesinin çok yüksek olması nedeniyle engellenemeyeceğini ve su baskını riskinin bulunduğunu ve taşınmazın Alüvyal Set Gölleri içinde sınıflandığını belirttiğini, bilirkişiler tarafından kök raporda ve ek raporda taşınmazın komşu parsellerle bir bütünlük içerisinde değerlendirmeye alınmadığını, çevre mera ve orman parselinin toprak yapısı gibi konularda da bir inceleme yapılmadığını, dava konusu taşınmazın mera parsel bütünlüğü içerisinde değerlendirilerek, meradan açma yerlerden olup olmadığı konusunda inceleme yapılması gerektiğini, içtihatlarda üç yön itibariyle mera ile çevrili bulunan taşınmazların özel mülkiyete konu edilemeyeceğinin belirtildiğini, talep edilen alanın batı hududu itibariyle tamamen mera parseli ile çevirili durumda olduğunu, taşınmazın kuzey komşusu olan 113 ada 55 parsel sayılı taşınmazın da 113 ada 254 mera parseli ile çevrili olduğunu, 1955 yılına ait hava fotoğrafında söz konusu durumun tespit edildiğini, fen bilirkişisinin raporunda dava konusu 113 ada 254 parsel numaralı mera vasıflı parsel içerisinde (A) harfi ile gösterilen alan için dosyada mevcut eski tapu kaydının uygulanamadığını ve 101 ada 213 numaralı parselin kadastro tutanağında dayanak olan 1937 tarih ve 347 tahrir nolu vergi kaydının da söz konusu yere uygulanamadığını belirttiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacıların dayandığı 42 sıra numaralı 61-62/60 cilt numaralı 15 dönüm miktarlı eski tapu kaydının hudutlarının doğusu ... oğlu ..., batısı ... oğlu ..., kuzeyi kova, güneyi su olduğu, güneydeki su sınırının tüm hava fotoğraflarında göründüğü, yine güneydeki 213 şahıs parseline kadastro sırasında uygulanan 1937 tarih 347 tahrir numaralı vergi kaydının kuzey ve batı yönü itibariyle davacıların mirasbırakanı ...'u okuduğu, bu nedenle eski tapu kaydının uygulanmasına anılan sabit sınırlardan başlanılması gerektiği, batı ve doğu sınırının da mahalli bilirkişi beyanları ile taşınmaza uyduğunun anlaşıldığı, yine batıdaki ... oğlu ... kaydının şimdiki ... 101 ada 214 parsel sayılı taşınmaz olduğu, 214 parsel sayılı taşınmaz maliki ...'ın taşınmazın ...'den dedesi tarafından satın alındığını belirttiği, kuzeyde bulunan kova sınırının da davacılara ait 55 parselin kuzeyinde yer alan kova bitkilerinin bulunduğu alan olduğu, sonuç olarak A ile işaretli kısmın sabit sınırlar itibariyle uygulanması gereken ve miktarı ile sınırlı olan eski tapu kaydının kapsamında kaldığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili, istinaf dilekçesindeki gerekçelerle kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 37-1 inci maddeleri,

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 13 üncü 14 üncü ve 16 ncı maddeleri,

3. Değerlendirme

1.Dosya içeriğinden; Sivas ili, ... ilçesi, ... köyü 113 ada 254 parsel sayılı taşınmazın 27.01.2006 tarihli kadastro tespitinde taşınmazın kadimden beri ... Köyü halkı tarafından mera olarak kullanıldığı ve halen aynı amaçla iktisap edildiği belirtilerek mera olarak tespit gördüğü, daha sonra 2014 yılında Mera İl Komisyonunca aynı vasıfla ... köyünün kullanımına tahsis edildiği, davacıların dayandığı doğusu ... oğlu ..., batısı ... oğlu ..., kuzeyi kovga, güneyi su olan miktar-ı atiki 15 dönüm şeklinde belirtilen 1340 tarihli ve 42 sıra numaralı tapuda taşınmazın merhum ...'in 325 senesinde ölümü ile oğulları ... ve kerimesi ..., kendisinden önce ölen kerimesi ... oğlu ...'e intikalen kaldığı, anılan tapunun gittisi olan 19.11.1964 tarihli ve 34 numaralı tapuda taşınmazın ... oğlu ... adına kayıtlı olduğu, anılan tapu kaydında yüz ölçümünün 13.785 m2 olarak belirtildiği, 19.11.1964 tarihli ve 34 numaralı tapunun gittisi olmadığı, 113 ada 55 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinde senetsizden davacıların mirasbırakanı ... oğlu ... adına tespit ve tescil edildiği, dava konusu yere ait 1955, 1973 ve 2005 tarihli hava fotoğrafları ve 1979 tarihli memleket haritası üzerinde inceleme yapıldığı ve bilirkişi raporunda dava konusu yerin sınırlarının belirgin olmadığı, yerin ve civarının çayırlık arazi görünümünde olduğu, ekim-sürüm yapılan bir arazi görünümünde olmadığı, bu yer ve civarında herhangi bir göl oluşumunun mevcut olmadığı, 2012 tarihli ortofoto haritaya göre dava konusu yerin tarımsal faaliyete konu kullanılan yerlerden olduğu, ancak ne tür bir tarımsal faaliyet yapıldığının belirlenemediği şeklinde tespitler yapıldığı, dava konusu alana komşu olan bir kısım parsellerin Mahkeme kararı ile tapu kayıtlarının iptali ile mera olarak sınırlandırılmalarına hükmedildiği, davacılardan Hatice'nin 25.09.2018 tarihinde öldüğü ve tüm mirasçılarının öncesinde davada davacı olarak yer aldıkları görülmüştür.

Bilindiği üzere, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 33 üncü maddesinin üçüncü fıkrasındaki yollama nedeniyle genel hüküm niteliğini alan ve genel hükümlere göre açılan davalarda da uygulanması gereken 20 inci maddesinde kayıt ve belgelerin kapsamının ne şekilde tayin edileceği düzenlemiştir. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 20/A maddesine göre tapu kayıtlarının kapsadığı yer tayin edilirken, tapu kayıtları ve belgeler harita, plan ve krokiye dayanmakta ve bunların yerlerine uygulanması mümkün bulunmakta ise harita, plan ve krokideki sınırlara itibar olunacağı hüküm altına alınmıştır.

3402 sayılı Kanun'un 20/B maddesinde harita, plan ve krokiye dayanmayan kayıt ve belgelerde belirtilen sınırlar mahalline uygulanabiliyor ise bu sınırlar içinde kalan yer hak sahibi tarafından kullanılıyor ise sınır yerlerine itibar edilerek kapsamının belirleneceği düzenlenmiştir.

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun “kayıt ve belgelerin kapsamını tayin” başlığını taşıyan 20/C maddesi hükmüne göre; “harita, plan ve krokiye dayanmayan kayıt ve belgelerde belirtilen sınırlar, değişebilir ve genişletilmeye elverişli nitelikte ise, bunlardan gösterilen miktara itibar olunur. Ancak değişebilir ve genişletilmeye elverişli sınırlardaki taşınmaz malların kayıtları, fizik yapıları ve konumları itibariyle belli bir yeri kapsıyorsa, tespit o sınır esas alınarak yapılır” şeklindedir. Gerçekten de belgenin birbiri ile bağlantısız, değişmeye ve genişletilmeye elverişli sınırları göstermesi halinde kayıtların kapsamının miktarına göre belirlenmesi gerekmektedir. Diğer bir deyişle; tapu kaydı sabit sınırlı değilse kayıt üzerinde yazılı olan miktar kadar geçerlidir ve kapsamı da bu miktara eşit şekilde tayin edilmelidir.

2. Somut olayda, Ekim 1340 tarihli ve 42 numaralı tapuda kayıtlı taşınmazın yüz ölçümünün 15 atik olduğu, 08.07.2019 tarihli bilirkişi raporunda da 15 atikin 13.780,05 m2 tekabul ettiğinin belirtildiği, İlk Derece Mahkemesinin ve Bölge Adliye Mahkemesinin de kabulü olduğu üzere davacıların dayandıkları tapu kaydının gayri sabit sınırlı olduğu ve miktarı ile geçerli olduğu, dayanak tapunun gittisi olan 19.11.1964 tarihli ve 34 numaralı tapuda kayıtlı taşınmazın yüz ölçümünün de 13.785 m2 olduğu, dayanak tapuda kuzey yönünün kova okuduğu, dava konusu taşınmazın kuzey yönünün ise 113 ada 55 parsel sayılı taşınmazı okuduğu ve anılan taşınmazın kova niteliğinde olmadığı, kova olarak belirtilen yerin 113 ada 55 parselin kuzeyinde olduğu, dayanak tapuda su olarak belirtilen kısmın 55 parselin güneyinde mahalli bilirkişi ve tanıkların beyanlarında bahar aylarında akan su olarak belirttiği yer olduğu, miktarına değer verilen dayanak tapunun hem davacıların mirasbırakanına ait 55 parsel sayılı taşınmazı hem de dava konusu yeri birlikte kapsamadığı, anılan tapunun davacıların mirasbırakanlarına ait 55 parsel sayılı taşınmazın kapsamında kaldığı, hava fotoğrafları ve taşınmazın mera niteliği gözetildiğinde zilyetlikle edinim şartlarının da sağlanamadığı anlaşılmıştır.

3. Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile; temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Temyiz eden davalı Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,19.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.