Logo

1. Hukuk Dairesi2022/6718 E. 2023/5756 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sırasında Hazine adına tescil edilen taşınmaz üzerinde davacıların zilyetlikle iktisap iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil davası.

Gerekçe ve Sonuç: Davacıların taşınmaz üzerindeki zilyetliklerinin ekonomik amaca uygun ve kesintisiz olmadığı, terk olgusunun gerçekleştiği, ayrıca miras bırakanın ölüm tarihi itibarıyla Yunanistan ile Türkiye arasında hukuki ve fiili karşılıklılık olup olmadığı tespit edilmeden karar verildiği gözetilerek yerel mahkeme kararları bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1443 E., 2022/751 K.

DAVA TARİHİ : 07.06.2017

HÜKÜM/KARAR : Kabul / Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : ...Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2017/36 E., 2021/15 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı ... temsilcisi tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı ... temsilcisi tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I .DAVA

Davacı vekili; ... ili, ...ilçesi,... köyü’nde kain 375 ada 83 parsel sayılı taşınmazın davacıların babası ...'ye ait olduğunu ve davacılara intikal ettiğini ancak kadastro çalışmaları sırasında taşınmazın kime ait olduğu tespit edilemediğinden davalı ... Hazinesi adına tescil edildiğini ileri sürerek tapu kaydının iptal edilerek veraset ilamındaki payları oranında davacılar adına tapuya tescil edilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı ... Hazinesi temsilcisi; davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEME KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bilirkişi raporlarından çekişmeli taşınmazda imar ve ihya faaliyetlerinin tamamlanmış olduğu, taşınmaz üzerinde ekonomik amaca uygun zilyetliğin bulunduğu, mahalli bilirkişi ve tanıkların beyanlarının da bu yönde olduğu, davacılar lehine zilyetlikle iktisap koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... temsilcisi istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Nedenleri

Davalı ... temsilcisi istinaf dilekçesinde özetle; davanın ispatlanamadığını, davacıların mülkiyete delil belge sunulmadığını, Mahkemece yeterli araştırma ve inceleme yapılmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarından davaya konu taşınmazın davacılara babalar...den kaldığı, 1970 yılından bu yana davacıların taşınmaz üzerinde zilyetliklerini sürdürdükleri, terk olgusunun gerçekleşmediği gerekçesiyle davalının istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... temsilcisi temyiz başvurusunda bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı ... temsilcisi temyiz dilekçesinde özetle, Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf dilekçelerindeki taleplerini tekrar ile kararın hükmen bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713/1 inci, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3, üncü ve 14 üncü maddeleri.

3. Değerlendirme

Davaya konu taşınmazın kadastro tespitinde zeytinlik vasfında,1.176 m2 yüzölçümüne sahip, belgesizden kime ait olduğu bilinmediği belirtilerek hak kaybına neden olmamak için Maliye hazinesi adına 29.05.2009 tarihinde tescil edildiği anlaşılmıştır.

Dosya içerisindeki bilgi ve belgeler ile özellikle bilirkişi raporlarının incelenmesinde; çekişmeli taşınmazın 979.90 m²lik kısmı zeytinlik ve 196.91 m²lik kısmı bahçe alanı olarak toplamda 1176.81 m² olduğu, 979.90 m²’lik zeytinlik alanında tarımsal üretim olarak zeytin yetiştiriciliği yapıldığı, dağınık halde 7 adet 80-100 yaşlarında bakımlı zeytin ağacı bulunduğu, üretim yapılan bu alanın makinalı tarıma uygun olmadığı, geleneksel yöntemlere uygun olduğu, 196.91 m² lik bahçe kısmında ise tarımsal üretim yapılmadığı, taşınmazın içerisinde zeytin ağacı bulunmayan bölümün eski yıllarda tarımsal üretimde kullanıldığı, davaya konu taşınmazın imar ve ihyasının 1966 yılından önce tamamlandığı yönünde görüş bildirildiği anlaşılmıştır.

Dinlenilen mahalli bilirkişiler ve tanıklar; davaya konu taşınmazın davacıların babası ... tarafından kullanıldığını, taşınmazın bir kısmının bahçe bir kısmının ise zeytinlik olduğunu, ...’nin taşınmazı 1970 yılına kadar kullandıktan sonra taşınmazın mirasçılarına kaldığı, mirasçılarından Yunanistan’da yaşayan oğlu...’in bir kaç senede bir yazları bir kaç aylığına Türkiye’ye gelerek bu şekilde çekişmeli taşınmazı kullandığını, gelemediği zamanlarda da taşınmazı farklı kişilere emanet ettiğini, zeytinleri toplattığını, taşınmazın sadece zeytinlik olan kısımlarını kullandığını, taşınmazın bahçe olarak kullanılan kısmının ise su olmadığı için kullanılamadığını ifade etmişlerdir.

Hemen belirtilmelidir ki; taşınmazın kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğiyle edinilebilmesi için diğer kazanma koşullarının yanında ekonomik amaca uygun zilyetliğin de bulunması gerekmektedir.

Davaya konu taşınmazın bilirkişi raporunda belirtilen 196.91 m² lik kısmının bahçe alanı olduğu, bu kısımda uzun yıllar tarımsal üretim yapılmadığı hususunun gerek bilirkişi raporları gerekse de mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarından anlaşılmış olmakla, bu durum karşısında ekonomik amaca uygun kazanmaya elverişli zilyetliğin varlığından söz edilemez.

Öte yandan; dava konusu taşınmazın üzerinde 7 adet 80-100 yaşlarında sınırlı sayıda zeytin ağacı bulunduğu ve bu ağaçların ürün verdiği anlaşılmaktadır.

Yerel bilirkişiler ve tanıklar çekişmeli taşınmazın davacılara babalarından kaldığını, 1970 yılından sonra Yunanistan’da yaşayan oğlu...’in birkaç senede bir olmak üzere bir kaç aylığına gelerek çekişmeli taşınmazı kullandığını, gelemediği zamanlarda da farklı kişilere taşınmazı emanet ettiğini ve zeytinleri toplattığını ifade etmiş olup 1970'li yıllarda davacıların taşınmazın bulunduğu köyden ayrılarak ülke dışına çıktıkları ve adada kalan birine sahip çıkma ve gözetme görevini verdikleri ve bu gözetim görevinin yapıldığı anlaşılmaktadır

Emek ve masraf gerektirmeyen zilyetliğin sürdürülmesi taşınmazın daha verimli hâle getirilmesi gibi çalışmaların imar ve ihya sayılmayacağı Yargıtay'ın kararlılık kazanmış uygulamalarında belirtilmiştir.

Hal böyle oluncu; taşınmaz bir bütün olarak değerlendirildiğinde, 1176.81 m² lik bir taşınmaz parçası içinde 7 adet zeytin ağacının mevcut olması, kapama zeytin bahçesi niteliğinde olmaması, zeytin ağacının özelliği gereği kendi kendine yetişebilmesi, tek başına zeytin toplama işleminin taşınmazın mülkiyetinin kazanılması için yeterli bir olgu olmaması, taşınmaz maliki olduğunu iddia eden kişilerin yurtdışında yaşaması ve birkaç senede bir birkaç aylığına gelmek suretiyle taşınmazın fiilen ve somut olarak sahiplenilmemesi, davacıların kadastro tespit tarihine kadar ekonomik amaca uygun iktisap sağlayan süreye ulaşan eylemli zilyetliklerinin bulunmaması ve zilyetliği terk olgusunun gerçekleşmiş olması birlikte değerlendirildiğinde davacı lehine iktisap şartlarının oluşmadığı sonucuna varıldığından davanın reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.

Kabule göre, bir kısım davacıların Türk vatandaşlığından çıkıp Yunan vatandaşı olduğu hususu nüfus kayıtlarından anlaşılmakla, Adalet Bakanlığı'ndan mirasbırakanın ölüm tarihi itibariyle Yunanistan ile Türkiye arasında hukuki ve fiili karşılıklılık olup olmadığı tespit edilmeden ve mirasbırakanın ölüm tarihi itibariyle karşılıklılık olmadığı takdirde mirasçı olunamayacağı gözetilmeden karar verilmiş olması da doğru görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Hazine temsilcisinin temyiz itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,

23.10.2023 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.

(Muhalif)

- KARŞI OY -

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasıdır. İlk Derece Mahkemesince (İDM) zilyetlikle kazanım koşullarının davacılar yararına gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince de (BAM) İDM kararının usul ve Yasa'ya uygun olduğu kabul edilerek davalı ... vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.

Dairemizin Sayın Çoğunluğunca ise "... dava konusu taşınmazın üzerinde 7 adet 80-100 yaşlarında sınırlı sayıda zeytin ağacı bulunduğu ve bu ağaçların ürün verdiği anlaşılmaktadır. Yerel bilirkişiler ve tanıklar çekişmeli taşınmazın davacılara babalarından kaldığını, 1970 yılından sonra Yunanistan’da yaşayan oğlu...’in bir kaç senede bir kaç aylığına gelerek çekişmeli taşınmazı kullandığını, gelemediği zamanlarda da farklı kişilere taşınmazı emanet ettiğini ve zeytinleri toplattığını ifade etmiş olup 1970'li yıllarda davacıların taşınmazın bulunduğu köyden ayrılarak ülke dışına çıktıkları ve adada kalan birine sahip çıkma ve gözetme görevini verdikleri ve bu gözetim görevinin yapıldığı anlaşılmaktadır. Emek ve masraf gerektirmeyen zilyetliğin sürdürülmesi taşınmazın daha verimli hâle getirilmesi gibi çalışmaların imar ve ihya sayılmayacağı Yargıtay'ın kararlılık kazanmış uygulamalarında belirtilmiştir. Hal böyle olunca; taşınmaz bir bütün olarak değerlendirildiğinde, 1176.81 m² lik bir taşınmaz parçası içinde 7 adet zeytin ağacının mevcut olması, kapama zeytin bahçesi niteliğinde olmaması, zeytin ağacının özelliği gereği kendi kendine yetişebilmesi, tek başına zeytin toplama işleminin taşınmazın mülkiyetinin kazanılması için yeterli bir olgu olmadığı, taşınmaz maliki olduğunu iddia eden kişilerin yurtdışında yaşadığı ve birkaç senede bir birkaç aylığına gelmek suretiyle taşınmazın fiilen ve somut olarak sahiplenilmemesi, davacıların kadastro tespit tarihine kadar ekonomik amacına uygun iktisap sağlayan süreye ulaşan eylemli zilyetliklerinin bulunmadığı, zilyetliği terk olgusunun gerçekleştiği dikkate alınarak davanın reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. Kabule göre, bir kısım davacıların Türk vatandaşlığından çıkıp Yunan vatandaşı olduğu hususu nüfus kayıtlarından anlaşılmakla, Adalet Bakanlığı'ndan miras bırakanın ölüm tarihi itibariyle Yunanistan ile Türkiye arasında hukuki ve fiili karşılıklılık olup olmadığı tespit edilmeden ve miras bırakanın ölüm tarihi itibariyle karşılıklılık olmadığı takdirde mirasçı olunamayacağı gözetilmeden karar verilmiş olması da doğru görülmemiştir. ..." gerekçesiyle BAM kararı kaldırılarak İDM kararı bozulmuştur.

Kanaatimizce de İDM kararının eksik inceleme nedeniyle bozulması gerektiği düşünülmekle birlikte Sayın Çoğunluğun kararında belirtilen tüm bozma gerekçelerine iştirak etmek mümkün olmamıştır. Dolayısıyla, kararın farklı gerekçeyle bozulması gerektiği değerlendirilmektedir.

Sayın Çoğunluk taşınmazda sadece belli sayıda zeytin ağacı bulunmasının ekonomik amaçlı zilyetlik olarak kabul edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddedilmesi gerektiğine dayanarak da kararın bozulmasına hükmetmiştir. Ancak, ziraat bilirkişi raporunda taşınmazda keşif tarihinden geriye doğru 50 yıl boyunca meyvecilik faaliyetinin sürdürüldüğü, 7 adet 80 ve 100 yaşındaki zeytin ağacının bakımlı ve verimli olduğu bildirilmiştir. Hava fotoğraflarını inceleyen bilirkişi tarafından da taşınmazın imar ve ihyasının tamamlanmasının 1966 yılından önce olduğu rapor edilmiştir. Mahalli bilirkişiler de taşınmazın zeytinlik olarak kullanılan kısmında davacıların ve mirasbırakanlarının aralıksız bir şekilde zilyetliğinin bulunduğunu ifade etmişlerdir. Bu belirlemeler karşısında davacıların zeytinlik olarak kullandığını iddia ettiği yer yönünden ekonomik amaca uygun bir zilyetliğin bulunmadığı veyahut iradi terkin gerçekleştiğini söyleyebilmek zordur. Bu nedenle, Sayın Çoğunluğun bu yöndeki kesin bozma görüşüne iştirak edilememiştir.

Öte yandan, Daire kararımızda davacıların Türk vatandaşlığından çıkıp Yunan vatandaşı olduğu dolayısıyla Yunanistan ile Türkiye arasında irsen intikal ve taşınmazın zilyetliğe dayalı olarak kazanılması konusunda hukuki bir mütekabiliyet anlaşmasının olup olmadığının araştırılarak karar verilmesi ayrıca 2565 sayılı Askeri Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Kanunu'nun 28. maddesi değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre hüküm kurulması gereğine dayalı olarak da bozma kararı verilmiştir.

Kanaatimizce de taşınmazın kazanılmasına ilişkin olarak mütekabiliyet ilişkisinin araştırılarak buna göre karar verilmesi gerekmektedir. Bu çerçevede Sayın Çoğunluğun diğer gerekçelerine katılmamakla birlikte mütekabiliyet ilişkisi ile anılan Kanun'un 28. maddesi kapsamında araştırma yapılması bakımından gerekli incelemenin yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken bu yönden bir araştırma yapılmaksızın davanın kabulüne karar verilmesinin yerinde olmadığı değerlendirilmekte ve kararın sırf bu gerekçelerle bozulması gerektiği düşünülmektedir.