"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/149 E., 2022/226 K.
HÜKÜM/KARAR : Kabul / Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Şırnak Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/237 E., 2021/763 K.
Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Hazine vekili ve davalı ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince dava konusu 125 ada 44 parsel sayılı taşınmaz yönünden dosya tefrik edilerek Bölge Adliye Mahkemesinin 2022/149 Esasına kaydedilmiş, eldeki dosya üzerinden 125 ada 44 parsel sayılı taşınmaza yönelik davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; ... köyü sınırları içerisinde bulunan 125 ada 44 parsel sayılı taşınmazda yaklaşık 27.000 m2, 125 ada 96 parsel sayılı taşınmazda yaklaşık 19.000,00 m2 alanın 20 yıldan fazla süredir nizasız ve fasılasız malik sıfatıyla zilyetliğinde olmasına rağmen anılan taşınmazların kadastro çalışmalarında Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, gerçekte bu yerlerin Hazine ile bir ilgisinin olmadığını ileri sürerek bu kısımların tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1. Davalı Hazine vekili; hak düşürücü sürenin re'sen göz önüne alınması gerektiğini, davacının taşınmazlarda zilyetliğinin bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
2. Dahili davalı ... vekili; dava konusu taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında Hazine adına mera vasfıyla tescilinin yapıldığını,dava konusu yerin özel mülkiyete konu olamayacak yerlerden olup bu gibi yerlerin imar-ihya yoluyla zilyetlikle iktisabının mümkün olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Şırnak Asliye Hukuk Mahkemesinin 31.10.2019 tarihli ve 2018/879 Esas, 2019/1218 Karar sayılı kararı ile; davacı yararına zilyetlikle mülk edinim koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulü ile 20.09.2019 tarihli fen bilirkişileri raporunda kroki 1 de (B) harfi ile gösterilen yeşil renkli taralı 17.294,95 m2 alan ile, kroki 2 de (B) harfi ile gösterilen yeşil renkle taralı 17.783,99 m2'lik kısmın tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiş, davalı Hazine vekilinin istinaf yoluna başvurması üzerine Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 27.02.2020 tarihli ve 2020/88 Esas, 2020/112 Karar sayılı kararı ile; çekişmeli 125 ada 96 parsel sayılı taşınmazın mera olarak sınırlandırıldığı, davacı tarafından Hazineyi hasım göstererek dava açıldığı, meralar hakkında tapu iptali ve tescil istemiyle açılacak davaların mülkiyet hakkı sahibi Hazine ile birlikte kullanma hakkına sahip kamu tüzel kişiliğine de yöneltilmesinin zorunlu olduğu, somut olayda çekişmeli 125 ada 96 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki davanın sadece Hazineye yöneltilip ilgili köy ya da belediyenin taraf olarak gösterilmediği gibi yargılama sırasında da husumet yaygınlaştırılarak davaya dahil edilmediği, taraf teşkili sağlanmadan çekişmeli 125 ada 96 parsel sayılı taşınmaz hakkında işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu; çekişmeli 125 ada 44 parsel sayılı taşınmaz yönünden ise yapılan araştırmanın hüküm kurmaya yeterli olmadığı gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Mahkemece, kaldırma kararı sonrasında yeniden yapılan yargılama sonucunda yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu taşınmazların tarım arazisi olarak ve malik sıfatıyla davacının babası tarafından kullanılmakta iken babasının ölümü üzerine mirasçılar arasında yapılan taksim sonucu davacıya verildiği, taşınmazların imar-ihyasının tamamlandığı, davacı yararına zilyetlikle mülk edinim koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulü ile 125 ada 44 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişileri tarafından hazırlanan 15.03.2021 tarihli rapor ve ekindeki kroki 1'de (B) harfi ile belirtilmiş ve yeşil renkle taranmış olan 17294.95 m2'lik kısmının ve 125 ada 96 parsel sayılı taşınmazın, fen bilirkişileri tarafından hazırlanan 15.03.2021 tarihli rapor ve ekindeki kroki 2'de (B) harfi ile belirtilmiş ve yeşil renkle taranmış olan 17.783,99 m2'lik kısmının tapusunun iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili ve dahili davalı ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın usul ve esas yönünden hukuka aykırı olduğunu, çekişmeli taşınmazların zilyetlik ile kazanılamayacağını, kaldı ki davacı yararına ekonomik amaca uygun zilyetlik şartlarının gerçekleşmediğini, Mahkemece eksik inceleme ile karar verildiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
2. Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında Hazine adına mera vasfıyla tespit ve tescil edildiğini, taşınmazın özel mülke konu olamayacak yerlerden olduğunu, bu gibi yerlerin zilyetlikle iktisabının mümkün olmadığını, davacı taraf lehine zilyetlikle mülk edinim koşullarının oluşmadığını belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin 01.02.2022 tarihli ve 2021/1928 Esas sayılı kararıyla; dava konusu 125 ada 44 parsel sayılı taşınmaz yönünden dosya tefrik edilerek Bölge Adliye Mahkemesinin 2022/149 Esas sayılı dosyasına kaydedilmiş, eldeki dosya üzerinden 01.02.2022 tarihli ve 2022/149 Esas, 2022/226 Karar sayılı kararı ile hükmün dayandığı gerekçeye, mevcut delillere göre ve incelenen 1973, 1984 ve 2001 yıllarına ait hava fotoğraflarına göre davaya konu taşınmaz bölümünün imar ihya edildiği, tarım arazisi vasfında olduğu, irsen intikalen ve taksimen davacıya intikal ettiği, taşınmaz bölümünün önceki niteliğinin kazanmaya engel vasıfta olmadığı, davacı yararına kazanma koşullarının oluştuğu, Mahkemenin 125 ada 44 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki vakıa ve hukuki değerlendirmesi ile hükümde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle 125 ada 44 parsel sayılı taşınmaza yönelik davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçelerinde özetle; istinaf dilekçesindeki beyanlarını tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713 üncü maddesi,
2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü ve 17 inci maddeleri,
3.4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6 ncı maddesi,
4. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190 ıncı maddesi.
3. Değerlendirme
1. Kadastro çalışmaları sonucu ...Beldesi çalışma alanında bulunan 125 ada 44 parsel sayılı 263.177,78 m2 yüz ölçümlü taşınmazın ham toprak vasfıyla 18.08.2008 tarihinde Hazine adına tespit edildiği ve itiraz edilmeyerek 17.11.2008 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
2. Davacı ..., eklemeli kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak çekişmeli taşınmazın bir bölümünün adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan keşif sırasında dinlenilen davacı ..., ...’un kardeşi dava dışı ..., mahalli bilirkişiler ve bir kısım davacı tanıkları, dava konusu taşınmazın davacının babası ...’ya ait olduğunu ve onun tarafından kullanıldığını, 1987 yılında ...’nın öldüğünü, ... ölene kadar taşınmazın davacının ağabeyi ...ve babası tarafından kullanıldığını, davacının babası öldükten sonra da davacı ve kardeşi ...arasında taşınmazların paylaşıldığını, dava konusu taşınmazın da davacı ...’a düştüğünü bildirmişlerdir.
Mahkemece de, dava konusu taşınmazın davacının babası ...’e ait olduğu, ...’in ölümü ile de kardeşler arasında yapılan miras paylaşımı neticesinde davacıya verildiği ve o tarihten bu yana davacı tarafça kullanıldığı, taşınmazdaki dava konusu kısımların davacı ve öncesinde mirasbırakanı tarafından davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle malik sıfatıyla kullanıldığı, olağanüstü kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği koşullarının davacı yararına gerçekleştiği kabul edilerek davanın kabulüne karar verilmiş ise de yapılan inceleme, araştırma ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır.
Şöyle ki; Mahkemece mirasbırakan ...’nın ölümünden sonra tüm mirasçıların katılımıyla geçerli bir taksim yapılıp yapılmadığı hususunda yeterli bir araştırma yapılmamıştır.Bunun yanında, taşınmazın imar planı kapsamında olup olmadığı da araştırılmamıştır. Öte yandan, dava irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımına dayalıdır. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 üncü maddesinde senetsizden kazanılabilecek azami taşınmaz miktarları düzenlenmiş olup davacı ve eklemeli zilyetliğine dayanılan mirasbırakanı adına usulüne uygun senetsiz araştırması yapılmadan, davacı ve mirasbırakanının edindiği taşınmaz miktarının yasal sınırı aşıp aşmadığı belirlenmeden davanın kabulüne yönelik hüküm kurulması da doğru değildir.
3. Hâl böyle olunca; öncelikle taşınmazın kendisinden kaldığı iddia edilen baba ...’ya ait veraset ilâmının alınması için davacıya süre ve imkan tanınmalı, ...’nın ölüm gününden sonra terekesinin mirasçıları arasında yöntemine uygun şekilde taksim edilip edilmediği saptanmalıdır. Şayet, babadan kalan taşınmazlar tüm mirasçıların katılımıyla yapılan paylaşım sonucu davacıya bırakılmış ise davanın bulunduğu bu haliyle yürütülmesi gerekmektedir. Babadan intikal eden taşınmazın paylaşılmadığı saptandığı takdirde terekenin elbirliği hükümlerine tabi olduğu ve alınacak veraset belgesine göre davacı dışında başka mirasçıların da bulunması halinde, davacının tek başına üçüncü kişilere karşı dava açma sıfat ve hukuki ehliyeti olup olmadığı hususu değerlendirilmelidir. Dava konusu taşınmazın tüm mirasçılar arasında yapılan geçerli bir taksim sonucu davacıya düştüğünün ispatlanması halinde ise, kadastro tespit tarihine kadar davacının yaşı itibari ile tek başına 20 yıllık zilyetlik süresi yetmediği gibi, davacı tarafça eklemeli zilyetliğe dayanılarak dava açıldığı, bu hususun da mahkemece kabul görerek hüküm kurulduğu, davacının da bu tespite herhangi bir itirazı olmadığı göz önüne alınarak davacı, mirasbırakan babası ve kardeşleri tarafından aynı çalışma alanı içerisinde senetsizden edinilen taşınmaz miktarları tapu müdürlüğü ve adliye yazı işleri müdürlüğünden sorularak araştırılmalı, il ve ilçe belediyelerinden taşınmazın imar planında olup olmadığı, imar planında ise ilk olarak imar planına alınış tarihi sorulmalı, toplanan tüm deliller değerlendirilip sonucuna göre bir karar verilmelidir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Temyiz eden davalı Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
16.01.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy çokluğuyla karar verildi.
(Muhalif)
- KARŞI OY -
1. Dava, kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasıdır. İlk Derece Mahkemesince (İDM) davanın kabulüne karar verilmiş, kararın istinafı üzerine Bölge Adliye Mahkemesince (BAM) Hazinenin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Dairemizin Sayın Çoğunluğunca ise İDM'ce mirasbırakan ...'nın ölümünden sonra tüm mirasçıların katılımıyla geçerli bir taksim yapılıp yapılmadığı hususunda yeterli araştırma yapılmadığı gerekçesiyle karar bozulmuş, ayrıca gerekçeli kararda mirasbırakan babası ve kardeşi tarafından aynı çalışma alanı içerisinde senetsizden edinilen taşınmaz miktarının tespit edilerek senetsizden taşınmaz edinimi limitinin her üç kişinin kazanımına göre belirlenmesi gerektiğine işaret edilmiştir.
2. Dosya kapsamında genel olarak davacının babası ...'nın ölümünden sonra taksim yapılarak taşınmazın davacı ...'a bırakıldığı anlaşılmakta ise de bu hususun hiçbir tereddüte yer bırakılmayacak şekilde açıklığa kavuşturulmasını sağlamak amacıyla araştırma bozması yapılmasına iştirak etmekteyiz. Ancak kadastro tespiti 2008 yılında yapılmış olup davacının babası 1987 tarihinde vefat etmiş olduğundan vefat tarihi ile tespit tarihi arasında 20 yıldan fazla sürenin bulunduğu, dolayısıyla davacının müstakil zilyetliğinin taşınmaz kazanımı için yeterli olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle davanın ve taksim olgusunun subuta ermesi halinde aynı çalışma alanı içerisinde senetsizden ne kadar taşınmaz edinildiğinin sadece davacı yönünden araştırılmasının yeterli kabul edilmesi gerekmektedir.
3. Sayın Çoğunluk tarafından ise davacının babasının ölüm tarihinde 16 yaşında olması nedeniyle kendisinin müstakil zilyetlik süresinin 1987 tarihinden itibaren başlamayacağı, bu nedenle davacı ile birlikte davacının babası ve ağabeyinin de aynı çalışma alanı içerisinde senetsizden ne kadar taşınmaz elde ettiğinin sorularak davanın subuta ermesi halinde buna göre bir değerlendirme yapılması gerektiği kabul edilmiştir. Bu kabule katılmak mümkün değildir. Zira tarımsal faaliyetlerin yoğun olduğu kırsal bir alanda 16 yaşındaki bir kişinin tarlada zilyetlik sürdüremeyeceği ve bu nedenle davacının müstakil zilyetlik süresinin yetmeyeceğini değerlendirmenin ülkemizin sosyo kültürel gerçekliğiyle bağdaşmayacağı ve bunun davacının mülkiyet hakkına hukuka aykırı bir müdahale teşkil edebileceği düşünülmektedir.
4. Açıklanan nedenlerle Sayın Çoğunluğun yukarıda belirtilen kabulüne iştirak edilememiştir.