"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescili istemine ilişkin açılan davadan dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece verilen red kararı Yargıtay 1. Hukuk Dairesince bozulması üzerine İlk Derece Mahkemesince bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine ilişkin kararın, süresi içinde davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı Hazine vekili dava dilekçesinde; Ağzıkaraca Köyü 307 parsel sayılı taşınmazın tespiti sonrasında bu yerin Hazineye ait olduğu iddiası ile Milli Emlak memuru tarafından itiraz edildiğini, Mahkemece Milli Emlak memurunun Hazine adına itiraz yetkisinin bulunmadığını belirtilerek itirazın reddedildiği, bu kararın kesinleşmesi neticesinde dava konusu taşınmazın davalılar adına tescil edildiği, oysa dava konusu taşınmazın mütegayyip kişilerden Hazineye intikal eden tapu kaydı içerisinde kaldığını, kadastro tespiti sırasında her ne kadar davalılar tarafından sunulan tapu kaydına göre tespiti yapılmış ise de davalılardan sunduğu tapu kaydını mütegayyip kişilerden Hazine’ye intikal eden tapu kaydının tesis tarihinden sonra oluştuğunu belirterek 307 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Kozan Asliye Hukuk Mahkemesinin 16/03/1984 tarihli ve 1981/572 E. 1984/239 K. sayılı kararıyla; dava konusu 307 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydına dayalı olarak 07/10/1954 tarihinde tespitinin yapıldığı, Milli Emlak memuru tarafından tespite itiraz edildiği, sonrasında Kozan Tapulama Mahkemesi tarafından 24/02/1971 tarihli ve 1971/1 E., 1971/11 K. sayılı kararı ile Milli Emlak Memurunun Hazine adına itiraz yetkisinin olmadığı ikraz tarihinde kadastro tespitinin kesinleştiği belirtilmek suretiyle görevsizlik kararı ile tarafların Hukuk Mahkemesi'nde dava açmakta muhtariyetlerine karar verildiği, bu kararın altındaki meşruhattan 11/10/1971 tarihinde kesinleşmiş olduğunun belirtildiği, eldeki davanın 24/09/1981 tarihinde açıldığı, Milli Emlak memurunun Hazine adına itiraz yetkisinin olmadığı bu nedenle kadastro tespitinin 1955 tarihinde kesinleşmiş olduğu belirtilerek süresi içerisinde açılmayan davanın reddine karar vermiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Kozan Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 15/10/1988 tarihli ve 1988/11707 E., 1988/14358 K. Sayılı ilamında, Mahkemece ilgisiz kişinin itirazı üzerine tapulama tutanağının 1955 yılında kesinleştiği kabul edilmek suretiyle hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ise de Tapulama Mahkemesi kararına kadar ilanın askıda kalacağı, bu nedenle davanın süresi içerisinde açıldığının kabulü ile esas hakkında karar verilmesi gerekirken 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin yerinde olmadığı belirterek HÜKMÜN BOZULMASINA karar verilmiştir.
3. İmamoğlu Asliye Hukuk Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen karar
İmamoğlu Asliye Hukuk Mahkemesinin 28/02/1997 tarihli ve 1995/79 E. 1997/67 K. sayılı kararıyla; davacı Hazine’nin dayanmış olduğu tapu kayıtlarının başka köye ait olduğunun anlaşılması, tespite esas tapu kayıtlarının çekişmeli taşınmaza uyduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası İmamoğlu Asliye Hukuk Mahkemesi Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
İmamoğlu Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Bozma Kararı
Yargıtay 1 Hukuk Dairesinin 18/03/1998 tarihli ve 1998/2522 E., 1998/3402 K. sayılı ilamında; kayıtlarının tüm tedavüllerinin varsa haritalarının getirilerek dosyanın keşfe hazır hale getirilmesi, sonrasında mahallinde keşif yapılarak kayıtlardaki sınırların tek tek okunmak suretiyle arazi üzerinde tespit edilmesi, bilinmeyen sınırlar yönünden taraflara tanık dinletme olanağının sağlanması, komşu taşınmaz kayıtlarında aynı şekilde uygulanarak yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin denetlenmesi, öte yandan sınırların değişebilir nitelikte ise veya tam olarak kapsamayıp açık yönler kalıyor ise kayda değişmez sınırlarla bağlantı kesilmemek suretiyle miktarına göre kapsam belirlenmesi, ayrıca fen memurundan keşfi takibe imkan verir rapor ve kroki alınması ve netice hakkında karar verilmesi gereğine değinerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
6. İmamoğlu Asliye Hukuk Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen karar
İmamoğlu Asliye Hukuk Mahkemesinin 01/02/2012 tarihli ve 1998/97 E., 2012/9 K. sayılı kararıyla; yapılan keşif ve alınan beyanlar neticesinde dava konusu taşınmazın K.sani 3 ve 4 sıra nolu tapu kayıtlarının sınırlar içerisinde kaldığı, sınırların sabit olup genişlemeye müsait olmadığı, Hazine ile bir ilgisinin bulunmadığının anlaşılması nedeniyle davanın reddine karar vermiştir.
7. Bozma Sonrası İmamoğlu Asliye Hukuk Mahkemesi Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
İmamoğlu Asliye Hukuk mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davacı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; dava konusu taşınmazın mütegayyip kişilerden Hazine’ye intikal eden tapu kaydı içerisinde kaldığını, davalıların ibraz ettiği tapu kaydında Hazineye intikal eden tapu kaydı tesis tarihinden sonra yapıldığını, daha eski tarihli tapu kaydına itibar edilmesi gerektiğini, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddinin yerinde olmadığını belirterek,hükmün bozulmasını talep etmiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescili isteğinden ibarettir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir. “
6.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi, “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”
6.3. Değerlendirme
6.3.1. Mahkemece, bozma ilamına uyulduğu halde, bozma ilamının gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Oysaki bozma ilamına uyulmakla taraflar yararına usuli müktesep hak oluşacağından, bu hakkın zedelenmemesi için bozma ilamının gereklerinin tam ve eksiksiz olarak yerine getirilmesi gerekir. Her ne kadar Mahkemece, bozma ilamına uyulmak suretiyle yapılan yargılama neticesinde, çekişmeli taşınmazın tespitine esas alınan tapu kaydının dava konusu taşınmaza aynen uyduğu, hukuki geçerliliğini koruduğu, dava konusu taşınmazın Hazine ile bir ilgisinin olmadığı gerekçesi ile yazılı şekilde karar verilmiş ise de, yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Davalı tarafın dayandığı ve taşınmazın tespitine esas olan tapu kayıtları tesislerinden itibaren tüm tedavüllleri ile getirtilmemiş, tespite esas bu tapu kayıtlarından kök tapu kaydı ile tedavülleri arasında yüzölçüm farklılıkları olduğu halde bu husus araştırılmamış, ayrıca sınırları itibari ile de farklılık arzettikleri halde bu çelişkiler üzerinde durulmamış, tapu kayıtlarının tesislerinden itibaren tedavüllerinin ne olduğu, miktar ve sınır değişikliklerinin hangi nedenlerden ileri geldiği somut olarak ortaya konulmamıştır. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak karar verilemez.
6.3.2. Hal böyle olunca, doğru sonucu varılabilmesi için Mahkemece öncelikle, davalı tarafın dayandığı ve çekişmeli taşınmazın tespitine esas alınan tapu kayıtları tesislerinden itibaren tüm tedavülleri, varsa haritaları ve tüm oluşum belgeleri ile getirtilmeli; dosya tapu işlerinden anlayan kadastro bilirkişisine tevdi edilerek ve tapu sicilleri üzerinde araştırma da yaptırılmak suretiyle yöntemince ve denetime uygun olarak tapu kayıtlarının tedavül durumu, miktar ve sınır değişiklikleri ve bu değişikliklerin hangi nedenden kaynaklandığı ile ilgili olarak ayrıntılı rapor alınmalı; tapu kayıtlarındaki yüz ölçüm ve sınır değişikliklerinin yasal bir dayanağı bulunmaması halinde kök kayıttaki sınır yerlerine ve kök kaydın miktarına itibar edilmesi gerektiği düşünülmeli, bundan sonra, mahallinde, yaşlı, tarafsız ve yöreyi iyi bilen şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, ziraat mühendisi bilirkişisi ve teknik bilirkişi eşliğinde yeniden keşif yapılmalı; yapılacak keşifte, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 20. maddesi hükmü uyarınca davalı tarafın dayandığı tapu kayıtlarının dayanağı harita mevcut ise, yerel bilirkişi yardımı ve uzman teknik bilirkişi eliyle yöntemince yerine uygulanmalı, uygulama yapılırken haritası bulunan kayıtlarının kapsamlarının öncelikle haritasına göre belirleneceği gözetilmeli, haritası bulunmayan kayıtlardaki sınırların tespiti bakımından mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarına başvurulmalı; kayıtlarda yazılı hudutlar mahalli bilirkişilere tek tek okunmak sureti ile zeminde gösterilmeleri istenilmeli, kayıtlarda yazılı olup yerel bilirkişilerce zeminde gösterilemeyen hudutların tespiti için taraflara tanık dinletme imkanı sağlanmalı, yerel bilirkişi ve tanıkların kayıtların uygulanması hususundaki beyanları, komşu parsel tutanakları ve dayanakları kayıtlarla denetlenmeli; teknik bilirkişiden, tapu kayıtlarının revizyon gördüğü parsellerin de dikkate alındığı, komşu parsellerin dayanağı kayıtların dava konusu taşınmaz yönünü ne okuduğunun belirlendiği ve kroki üzerinde işaretlenmek suretiyle tapu kayıtlarının sınır denetiminin yapıldığı ve kayıtların kapsamlarının kesin olarak gösterildiği, keşfi izlemeye imkan veren, ayrıntılı ve gerekçeli rapor ve kroki alınmalı; tapu kayıtlarının değişebilir sınırlı olduğunun belirlenmesi halinde, miktarı ile geçerli olacağı düşünülerek, taşınmazın tapu kaydının miktarı itibari ile; tapu kaydının sabit sınırlı olduğunun belirlenmesi halinde ise sınırları itibariyle taşınmazı kapsayıp kapsamadığı kesin olarak belirlenmeli; ayrıca yerel bilirkişiler ve tanıklardan taşınmazın öncesinin ne olduğu, kayıp ve yitik kişilerden kalıp kalmadığı, ilk zilyedinin kim olduğu, kimden kime kaldığı, taşınmazın ne zamandan beri, kim tarafından ve ne şekilde kullanıldığı hususlarında somut olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı; ziraat mühendisi bilirkişisinden taşınmazın tarımsal niteliğini bildiren, zilyetlikle edinilebilecek kültür arazisi olup olmadığını açıklayan, toprak yapısı ile komşu taşınmazların toprak yapısını mukayese eden ve taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş renkli fotoğraflarını da içerir, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; fen bilirkişisinden ise, uygulanan tapu kaydının varsa haritası ve ölçeğini kadastro paftasının ölçeği ile eşitleyerek zemine uygulaması suretiyle kaydın kapsamını belirlemesi ve keşfi takibe imkan verir kroki düzenlemesi istenilmeli; tapu kaydının çekişmeli taşınmaza uymadığının ya da dava konusu taşınmazın tapu kaydının miktarı itibariyle kapsamının dışında kaldığının anlaşılması halinde, davalı taraf lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşup oluşmadığı tartışılıp değerlendirilmeli, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; Mahkemece yukarıda açıklanan (6.3.1.- 6.3.2.) numaralı bentlerinde belirtilen hususlar göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile (IV.6. numaralı bentte) gösterilen hükmün BOZULMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21/03/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.