"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/16 E., 2019/87 K.
KARAR DÜZELTME İSTEYEN: Davacılar vekili
Taraflar arasında görülen kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda davalılar ..., ..., ..., ...e, ..., ..., .. ve ... yönünden husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine; ... mirasçıları davalılar ..., ... ve ... yönünden davanın esastan reddine; ... ve ... hisseleri yönünden davanın kabulüne, 134 ada 139, 142 ve 146 parsel sayılı taşınmazlar yönünden ... ve ... hisselerinin iptaline karar verilmiştir.
Kararın davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 10.01.2022 tarihli ve 2021/3757 Esas, 2022/40 Karar sayılı kararıyla temyiz dilekçesinin süreden reddine karar verilmiştir.
Daire kararına karşı davacılar vekili karar düzeltme isteğinde bulunmakla; dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacı ...; 134 ada 129, 130, 139, 142 ve 146 parsel sayılı taşınmazların ... Kadastro Mahkemesinin 2003/1 Esas, 2006/5 Karar sayılı kararı ile ... ve ... mirasçıları adlarına hükmen tescil edildiğini, söz konusu taşınmazlarda annesi ...’den intikal eden miras hisselerini diğer mirasçılardan satın aldığını ileri sürerek anılan taşınmazlardaki ...’ın diğer mirasçılarının paylarının iptali ile adına tescilini istemiş, yargılama sırasında davacının ölümü üzerine mirasçıları davayı sürdürmüşlerdir.
II. CEVAP
1. Davalı ...; taşınmazlardaki anne ve babasından intikal eden hisselerini 1994 yılı Ağustos ayında davacıya 172.600,00 TL bedelle sattığını, taşınmazlarda herhangi bir payı kalmadığını beyan etmiştir.
2. Davalı ...; yargılama sırasında 09.05.2013 tarihli celsede dava konusu taşınmazlardaki annesinden kalan paylarını davacı ...’a sattığını beyan etmiştir.
3. Davalı ...; taşınmazlardaki annesi ...’dan intikal eden miras payını davacıdan almış olduğu borç karşılığında davacının kullandığını, borcunu iade etmek istemesine rağmen davacının bunu kabul etmeyerek taşınmazın kullanımına devam ettiğini, kendi hakkını davacıya satmasının söz konusu olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
4. Diğer davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
III. MAHKEME KARARI
... Asliye Hukuk Mahkemesinin 11.03.2015 tarihli ve 2012/143 Esas, 2015/62 Karar sayılı kararı ile; davacı tarafın taraf sıfatı bulunduğu ... Kadasro Mahkemesinin 2003/1 Esas, 2006/5 Karar sayılı kararının Yargıtay onamasından geçerek 30.07.2007 tarihinde kesinleştiği, bu dosyada davacının mirasbırakanı ...’dan kendisine 3 pay düştüğü,davacının ... mirasçısı olması nedeniyle taraf sıfatının bulunduğu,anılan dosyanın eldeki dava için kesin hüküm teşkil ettiği,tespit işlemlerinin kesinleşmiş olduğu 20.09.1993 tarihinden bu yana 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz talebinde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 06.11.2017 tarihli ve 2015/19938 Esas, 2017/7502 Karar sayılı kararı ile “...Dolayısıyla her iki davanın konusu, tarafları ve dava sebebinin aynı olduğundan söz edilmesi mümkün değildir. Bu nedenlerle Kadastro Mahkemesi ilâmının bu davada kesin hüküm teşkil ettiğinden söz edilemez. Öte yandan dava konusu taşınmazlar; 03.09.1993 yılında tespit edilmiş olup Kadastro Mahkemesine aktarılarak görülen davanın temyiz incelemesinden geçmesi sonucunda 30.07.2007 yılında hükmen tescil edilmiştir. Dava 2012 yılında açıldığına göre 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3 üncü maddesindeki 10 yıllık hak düşürücü sürenin dava tarihi itibariyle henüz dolmadığı anlaşılmaktadır. Hâl böyle olunca,Mahkemece dava konusu taşınmazlar hakkında tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
B. Bozma Sonrası Mahkeme Kararı
... Asliye Hukuk Mahkemesinin 08.05.2019 tarihli ve 2018/16 Esas, 2019/87 Karar sayılı kararıyla, davacı tarafça dava dilekçesinde 134 ada 129, 130, 139, 142 ve 146 parsel sayılı taşınmazlarda annesinden gelen hisselerin kardeşlerinden satın alındığının iddia edildiği, ancak kardeşleri dışında taşınmazda payı bulunan diğer paydaşlara da husumet yöneltildiği, davacının annesi olan ... mirasçılarının ..., ..., ..., ..., ... ve ... olduğu, bu nedenle ... mirasçıları dışında kalan diğer davalılar yönünden husumet bulunmadığı, ... mirasçısı ...’ın dava konusu parsellerdeki annesinden gelen paylarını ... hariç diğer kardeşlerinden satın aldığı ve satın aldıktan sonra bu taşınmazların ... tarafından kullanıldığı,dava konusu 134 ada 129 ve 130 parsel sayılı taşınmazların ise ... kullanımında olmayıp bu taşınmazların diğer hissedarlardan satın alındığına dair başkaca delil olmadığı, davalı ...’ın 13.08.2013 tarihli dilekçesi ve davalı ...’in 09.05.2013 tarihli ön inceleme duruşmasındaki beyanı ile dava konusu taşınmazlardaki hisselerini davacı ...’a sattıklarını beyan ettikleri gerekçesiyle davalılar ..., ..., ..., ...e, ..., ..., ... ve ... yönünden husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine, ... mirasçıları davalılar ..., ... ve ... yönünden davanın esastan reddine, ... ve ... hisseleri yönünden davanın kabulüne, 134 ada 139, 142 ve 146 parsel sayılı taşınmazlar yönünden ... ve ... hisselerinin iptaline karar verilmiştir.
C. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
D. Temyiz Nedenleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, 23.10.1990 tarihli satış senedi ile ...’in de 129 ve 130 parsel sayılı taşınmazlardaki paylarını ...’a sattığını, Mahkemece bu senette belirtilen taşınmazların hangi taşınmazlar olduğunun belirlenmediğini, bu senedin dikkate alınmamasının hatalı olduğunu, ayrıca ...’ın da 21.11.1998 tarihli senet ile taşınmazlardaki paylarını ...’a sattığını, bu senet kapsamındaki taşınmazların da tespit edilerek iptal kararı verilmesi gerektiğini, ...’ın ...’tan 139 parsel sayılı taşınmazı satın aldığını, ancak 139 parsel sayılı taşınmazın hata ile Kamil adına değil, diğer tüm mirasçılar adına kayıt edildiğini, bu senet gözönüne alınarak 139 parsel sayılı taşınmazın tamamının tapu kaydının iptal edilmesi gerektiğini, yine ... yönünden davanın reddedilmesinin doğru olmadığını, ...ve ... yönünden 129 ve 130 parsel sayılı taşınmazlar için de kabul kararı verilmesi gerektiğini, ...tarafından imzalanan 23.09.1981 tarihli 4.000,00 m2 alanı kapsayan ve 29.09.1981 tarihli 1.000,00 m2 alanı kapsayan senetlerin hangi parselleri kapsadığının belirlenmediğini, eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
E. Temyiz Dilekçesinin Süreden Ret Kararı
Dairenin 10.01.2022 tarihli ve 2021/3757 Esas, 2022/40 Karar sayılı kararıyla; hükmün davacılar vekili Avukat ...’a 05.06.2019 tarihinde e-tebliğ, davacıların diğer vekili Avukat ...’e ise 21.06.2019 tarihinde taahhütlü olarak tebliğ edildiği, Avukat ... tarafından 05.07.2019 tarihinde harcı yatırılarak temyiz dilekçesi sunulmuş ise de 15 günlük temyiz süresinin Avukat ...’a 05.06.2019 tarihinde yapılan tebliğ ile başladığı ve 20.06.2019 günü mesai bitiminde son bulduğu, bu durumda 15 günlük yasal temyiz süresinin geçtiği gerekçesiyle davacılar vekilinin temyiz dilekçesinin süreden reddine karar verilmiştir.
V.KARAR DÜZELTME
A. Karar Düzeltme Yoluna Başvuranlar
Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin davacılar vekilinin 05.07.2019 tarihli temyiz dilekçesinin süreden reddine ilişkin kararına karşı süresi içerisinde davacılar vekili tarafından karar düzeltme başvurusunda bulunulmuştur.
B. Karar Düzeltme Nedenleri
Davacılar vekili karar düzeltme dilekçesinde özetle; Mahkeme kararının 21.06.2019 tarihinde vekil ...’e tebliğ edildiğini, süresi içerisinde harç yatırılarak temyiz dilekçesi sunulduğunu, diğer vekil Avukat ...’ın 19.03.2019 tarihinde öldüğünü, bu nedenle kendisine yapılan karar tebliğinin usulsüz olduğunu, bu durumda Daire’nin temyiz dilekçesinin süreden reddine ilişkin kararının hatalı olduğunu, temyiz süresinin vekil ...’e yapılan tebligat ile işlemeye başlayacağını, bu durumda temyiz başvurusunun süresi içinde yapıldığını, dosyanın esasının incelenmesi gerektiğini belirterek Mahkeme kararının reddedilen kısımlar yönünden bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190 ıncı maddesi; 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesi; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6 ncı ve 713 üncü maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; ... Kadastro Mahkemesinin 2003/1 Esas, 2006/5 Karar sayılı kararı gereğince Balıkesir ili, ... ilçesi,... köyü çalışma alanında bulunan dava konusu 134 ada 129, 130, 139, 142 ve 146 parsel sayılı taşınmazlarda ... mirasçıları olan davacı ... ile davalılar ..., ..., ..., ... ve ... adlarına 3/36 ‘şar payların hükmen tescil edildiği; ... mirasçısı davacı ... tarafından, söz konusu taşınmazlarda annesinden intikal eden miras hisselerini mirasçılardan satın aldığını ileri sürerek davalılar adlarına kayıtlı payların iptali ile adına tescili istemi ile eldeki davanın açıldığı, davalılar ... ve ...’in dava konusu taşınmazlardaki paylarını davacıya sattıkları ve taşınmazlarda herhangi bir payları kalmadığını beyan ettikleri, yargılama sırasında davacı ...’ın ölümü üzerine mirasçıları tarafından davaya devam edildiği, davacılar tarafından (davanın reddine karar verilen dava konusu tüm taşınmazlardaki ...’a ait paylar ile, dava konusu 134 ada 139, 142 ve 146 parsel sayılı taşınmazlardaki ... ve ... adına kayıtlı paylar yönünden) verilen kararın temyiz edildiği, davalılar tarafından davanın kabulüne karar verilen kısımlar yönünden hükmün temyiz edilmediği anlaşılmaktadır.
2. Somut olayda; Dairece, hükmün davacılar vekili Avukat ...’a 05.06.2019 tarihinde e-tebliğ, davacıların diğer vekili Avukat ...’e ise 21.06.2019 tarihinde taahhütlü olarak tebliğ edildiği, Avukat ... tarafından 05.07.2019 tarihinde harcı yatırılarak temyiz dilekçesi sunulmuş ise de 15 günlük temyiz süresinin Avukat ...’a 05.06.2019 tarihinde yapılan tebliğ ile başladığı ve 20.06.2019 günü mesai bitiminde son bulduğu, bu durumda 15 günlük yasal temyiz süresi geçtiği belirtilerek davacılar vekilinin 05.07.2019 tarihli temyiz dilekçesinin süreden reddine karar verilmiştir. Geri çevrilme ile getirtilen kayıtlardan anlaşıldığı üzere davacılar vekili Avukat ...’ın gerekçeli karar tebliğinden önce 19.03.2019 tarihinde öldüğü, bu durumda Avukat ...’a 05.06.2019 tarihinde yapılan e-tebligatın geçerli olmadığı, davacıların diğer vekili Avukat ...’e 21.06.2019 tarihinde yapılan tebliğin geçerli olup bu tebligatın esas alınması gerektiği açıktır. Bu durumda davacılar vekili Avukat ... tarafından yapılan 05.07.2019 tarihli temyiz dilekçesinin süresinde olduğunda kuşku yoktur. Değinilen husus bu kez yapılan inceleme ile anlaşıldığından davacılar vekilinin karar düzeltme isteğinin HMK‘nın 440 ıncı maddesi hükmü uyarınca kabulüne, Dairenin 10.01.2022 tarihli 2021/3757 Esas, 2022/40 Karar sayılı kararının ortadan kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
3. İşin esası hakkındaki temyiz incelemesi yönüyle; dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacılar vekilinin esasa ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir. Ne var ki, ... mirasçısı olmadığı gerekçesiyle husumetten ret kararı verilen ...’ın davalı ... mirasçısı, ...’ın da davalı ... mirasçısı oldukları, dolayısıyla anılan kişilerin ... mirasçıları olup bu kişiler yönünden husumet yokluğu nedeniyle ret kararı verilmesi isabetli olmadığı gibi lehine tescil hükmü kurulan davacı ...’ın hüküm tarihinden önce ölmesi sebebiyle mirasçıları tarafından davaya devam olunduğu halde ölü kişi adına tescil hükmü kurulması da doğru değildir. Ancak, anılan hususların düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden; hükmün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacılar vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 10.01.2022 tarihli ve 2021/3757 Esas, 2022/40 Karar sayılı, davacılar vekilinin temyiz dilekçesinin süreden reddine ilişkin kararının ortadan kaldırılmasına,
2. Davacılar vekilinin işin esasına yönelik yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine,
3. Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının yukarıda değinilen yönler itibariyle kabulü ile, hükmün 1 inci bendinde yer alan “...ve ...” ibaresinin hükümden çıkartılmasına, hükmün 3 üncü ve 4 üncü bendinde yer alan “davacı müteveffa ...” kelimelerinden sonra gelmek üzere, “mirasçıları adına veraset ilamındaki miras payları oranında tesciline” cümlesinin yazılmasına ve hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Alınan karar düzeltme harcı ve peşin yatırılan temyiz karar harcının ilgilisine iadesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
1086 sayılı HUMK'un 442/1 inci maddesi uyarınca karar düzeltme karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
23.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.