"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Hazine yönünden davanın kabulüne, ... ve Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanlığı yönünden husumet yokluğundan reddine ilişkin verilen karar davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde özetle; Birecik ilçesi ..... Mahallesinde yapılan kadastro çalışmaları sonucunda tespit harici bırakılan ve ekli krokide (A) ve (C) harfi ile gösterilen 33.212,83 metrekarelik kısmın babasından kendisine devir edildiğini, bu yeri eklemeli olarak 40 yılı aşkın zamandır nizasız, fasılasız kullandığını ileri sürerek, bu yerin adına tapuya tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar Hazine, ... vekili cevap dilekçesinde ve yargılama sırasında özetle; davanın reddini savunmuşlardır.
III. MAHKEME KARARI
Birecik 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 25/03/2016 tarihli ve 2014/372 Esas, 2016/534 Karar sayılı kararıyla, dava konusu taşınmazın tarım arazisi olduğunun belirtilmesi, arazinin bakımlılığı, sınırlarının belirgin ve düzgün oluşu itibariyle 20 yılı aşkın süredir işlemeli tarım yapılmak suretiyle zilyetlik koşullarının ve davacı lehine iktisap koşullarının oluştuğu, ihya olgusunun başlangıcı, nasıl yapıldığı, bitim tarihi, o tarihten dava tarihine kadar geçen zilyetliğin niteliğinin ve sürecinin davacı tarafından kanıtlandığı gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüyle, 1511 parsel sayılı taşınmazda (C) harfi ile gösterilen kısım 1509 parsel sayılı taşınmaz içerisinde (D) harfi ile gösterilen kısmın Hazine adına olan tapu kaydı iptal edilerek tarım arazisi vasfı ile davacı adına tapuya tesciline, Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile ... aleyhine açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... temsilcisi temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davalı ... temsilcisi temyiz dilekçesinde özetle, tapulama harici bırakılan yerlerin zilyetlikle kazanılabilmesi için imar-ihya edilmesi gerektiğini, Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan bir yerin ise imar-ihya edilse bile zilyetlikle kazanılamayacağını, 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini belirterek ve re'sen belirlenecek nedenlerden dolayı kabul kararın bozulmasını istemiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, yörede yapılan kadastro sırasında tespit harici bırakılan ve bilahare yargılama sırasında "hali arazi" vasfıyla ihdasen Hazine adına tapuya kayıt ve tescil edilen taşınmazların bir kısmının tapu kaydının iptali ile davacı adına tescili isteğinden ibarettir.
3.2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun "Tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların tespiti" başlıklı 14. maddesinde “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir. (Değişik ikinci fıkra: 3/7/2005 - 5403/26 md.) Sulu veya kuru arazi ayrımı, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu hükümlerine göre yapılır...”
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun olağanüstü zamanaşımı başlıklı 713. maddesinin birinci fıkrasında "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir."
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesinde “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14. maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir.”
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 326. maddesinde ''(1) Kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir. (2) Davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkeme, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştırır. (3) Aleyhine hüküm verilenler birden fazla ise mahkeme yargılama giderlerini, bunlar arasında paylaştırabileceği gibi, müteselsilen sorumlu tutulmalarına da karar verebilir.'' düzenlemeleri yer almaktadır.
3.3. Değerlendirme
3.3.1. Birecik ilçesi Mezra Mahallesi çalışma alanında bulunan nizalı taşınmaz, 1976 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında taşlık olması nedeniyle tespit harici bırakılmış daha sonra toplulaştırma projesi kapsamında 06.06.2014 tarihinde hali arazi vasfı ile Hazine adına ihdasen tapuya kayıt ve tescil edilmiştir.
3.3.2. Davacı, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava dilekçesinde hudutlarını belirttiği taşınmaz bölümünün adına tescilini talep etmiştir.
3.3.3. Mahkemece davaya konu (C) ve (D) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümleri yönünden davacı lehine zilyetlikle kazanma şartlarının oluştuğu gerekçesiyle, yazılı şekilde karar verilmiştir.
3.3.4. Mahkeme tarafından yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmak için yeterli değildir. Taşınmazın niteliğini ve kullanım durumunu en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarının incelenmesi olduğu halde, hava fotoğraflarından yöntemince yararlanılmamış, bu kapsamda dava tarihinden 15-20-25 yıl öncesi döneme ilişkin farklı evrelerde çekilmiş en az üç adet hava fotoğrafı üzerinde inceleme yaptırılması gerekirken, sadece 1985 ve 1999 yılına ait hava fotoğrafı incelenmiş ve bu hava fotoğrafının incelenmesi sonucunda düzenlenen raporda, taşınmaz bölümlerinin imar-ihyaya konu edilip edilmediği ve edilmiş ise imar-ihyasının hangi tarihte tamamlandığı hususlarında açıklamaya yer verilmediği gibi, taşınmaz bölümünün tarımsal durumu, evveliyatı itibariyle imar-ihya gerektiren yerlerden olup olmadığı, imar ihya gerektiren yerlerden ise imar-ihyaya konu edilip edilmediği ve edilmiş ise imar ihyanın hangi tarihte tamamlandığı hususlarına ilişkin somut verilere dayalı bilgi içermeyen iki kişilik ve denetime elverişsiz ziraatçı bilirkişi raporuna itibar edilmek suretiyle, yerel bilirkişi ve tanıkların soyut içerikli beyanlarına dayanılarak hüküm kurulması cihetine gidilmiştir. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayanılarak hüküm kurulamaz.
3.3.5. Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece öncelikle, dava konusu taşınmaz bölümüne ait temin edilebilen en eski ve yeni tarihli ortofoto ve uydu fotoğrafları ile Harita Genel Müdürlüğünün web sitesinin harita sorgulama sayfasına girilerek, (C) ve (D) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümlerin bulunduğu köyü/mahalleyi kapsayacak şekilde hangi yıllara ait hava fotoğrafı bulunduğu araştırılıp belirlenmek ve (denetimin sağlanması bakımından) ilgili sayfanın çıktısı dosya içerisine konulmak suretiyle buradan elde edilen verilere göre dava tarihi olan 2014 yılından 15-20-25 yıl öncesine (bulunmadığı takdirde bu tarihlere en yakın tarihlere) ait farklı dönemlerde çekilmiş en az üç adet stereoskopik hava fotoğrafı tarihleri açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Müdürlüğünden getirtilerek dosya arasına konulmalı, komşu taşınmazlara ait tutanak ve dayanak belgeleri getirtilmeli, dosya bu şekilde ikmal edildikten sonra, mahallinde yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile bir jeodezi-fotogrametri mühendisi, üç ziraatçı bilirkişi ve fen bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı ve yapılacak bu keşifte dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklardan, çekişmeli taşınmaz bölümlerinin öncesi itibariyle kime ait olduğu, kimden kime ne zaman ve ne şekilde intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ve hangi tasarruflarla zilyet edildiği, imar-ihya gerektiren yerlerden olup olmadığı, böyle yerlerden ise imar-ihyaya konu edilip edilmediği ve edilmiş ise imar-ihyasının hangi tarihte tamamlandığı hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, yerel bilirkişiler ve tanıkların sözleri arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılarak giderilmeye çalışılmalı, yerel bilirkişi ve tanıkların sözleri komşu parsellere ait tutanak ve dayanaklarıyla denetlenmelidir.
3.3.6. Ziraat mühendisi kurulundan çekişmeli taşınmaz bölümlerin niteliğini, kullanım durumunu, imar-ihyaya muhtaç yerlerden olup olmadığını, böyle yerlerden ise imar-ihya edilip edilmediği, edilmiş ise hangi tarihte tamamlandığı hususlarında, önceki tarihli ziraatçi bilirkişi raporlarını da irdeler şekilde taşınmaz bölümünün tarımsal niteliğini açıklayan, komşu parsellerle karşılaştırmalı biçimde toprak yapısını, eğimini, bitki desenini, zirai durumunu, üzerinde sürdürülen zilyetlik var ise zilyetliğin şeklini ve süresini bildiren, taşınmaz bölümlerinin değişik yönlerden çekilmiş ve hangi bölüme ait olduğu işaretlenmiş renkli fotoğrafları ile desteklenmiş, bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı;
3.3.7. Jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiden, çekişmeli taşınmaz bölümlerinin kadastro paftasındaki konumunun bilgisayar programı aracılığıyla hava fotoğraflarına aktarılması suretiyle, hava fotoğraflarının ait oldukları yıllara göre taşınmaz bölümlerinin niteliğini, imar-ihyaya konu olup olmadığını, olmuş ise imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığını ve imar-ihyanın hangi tarihte tamamlandığını, taşınmazın ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığını ve zilyetliğin hangi tasarruflarla sürdürüldüğünü belirten, ayrıntılı ve gerekçeli rapor düzenlemesi istenilmeli;
3.3.8. Fen bilirkişisinden, keşfi takibe ve denetlemeye imkan verir krokili rapor alınmalı,
3.3.9. Tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli ve bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
3.3.10. Kabule göre de; davanın tapu iptali ve tescil davasına dönüştüğü ve Hazine aleyhine açılan dava kabul edildiğine göre, davalı ... harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına karar verilmesi gerekirken dava, tescil davası gibi değerlendirilip harcın davacıya yükletilmesi isabetsizdir.
V. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle; davalı ... temsilcisinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28/11/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.