"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 21. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil - bedel davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, duruşma günü olarak saptanan 07.02.2023 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekilleri Avukat ..., Avukat ... ... ile temyiz edilen davacı vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten veTetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, okuma yazma bilmeyip, birçok hastalıkla bakıma muhtaç halde hayatını sürdürmekte olduğunu, eşinin 2009 tarihinde öldüğünü, oğlu olan davalının, uzun yıllar boyunca ve sürekli olarak, dava konusu taşınmazı devralır ise hem bedelini ödeyip hem de kendisine ölünceye kadar bakacağına dair serzenişlerde bulunduğunu, mevcut baskı ve tehditlerden kurtulmak ve ödenecek satış bedeli ile tek başına geçimini sağlayabilmek amacıyla, sahip olduğu tek taşınmazını oğlu olması nedeniyle güvendiği davalıya satış yoluyla devrettiğini, diğer çocuklarının da haklarını alacağına ilişkin inancın etkisi altında devri gerçekleştirdiğini, davalı tarafından kandırıldığını, satış bedelinin de ödenmediğini ileri sürerek, 68 no.lu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile adına tesciline, mümkün olmazsa taşınmaz bedelinin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı, taşınmazı hile ile değil davacının özgür iradesi ve isteği doğrultusunda devraldığını, taşınmazın karşılığında davacıya ömür boyu bakması ve kendisine ait olup dava konusu taşınmazla aynı binada yer alan dava dışı 37 no.lu bağımsız bölümün devri, devir mümkün olmazsa 200.000,00 TL ödenmesi hususunda anlaştıklarını, ancak Covid-19 salgınının da etkisiyle şu zamana dek 37 no.lu bağımsız bölümünü satamadığını belirtip davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; hile iddiasının sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile tapu kaydının iptaliyle davacı adına tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili, cevap dilekçesindeki hususları tekrar ederek, hüküm ile somut vakanın farklı olduğunu, taşınmazı satma teklifinin davacıdan geldiğini, müvekkilinin aldatma kastı ve buna yönelik bir davranışının bulunmadığını, tarafların aynı binada oturduklarını, davacının tüm ihtiyaçlarını ve bakımının davalı tarafından yapıldığını, tarafların ölünceye kadar bakma konusunda anlaştıklarını, satıştan itibaren 8 ay geçtiğini, bu süre için bedelin ödenmediği gerekçesi ile davanın kabulünün doğru olmadığını, müvekkilinin 200.000,00 TL yi kendisine ait taşınmazın satılmasından sonra ödeyeceğinin belirtildiğini, bunun geciktirici şart olduğunu, gerekçeli kararın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 297. maddesine uygun yazılmadığını, kararın gerekçesiz olduğunu ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davanın hak düşürücü süre içerisinde açıldığı, tarafların anne -oğul olup, aynı evde yaşadıkları, tanık beyanlarına göre davalının davacıya baktığı, ihtiyaçlarını karşıladığı, tarafların, davacıya ait taşınmazın davalıya devri ve bunun karşılığında davalının dava dışı taşınmazını satarak 200.000,00 TL'yi davacıya ödemesi hususunda anlaştıkları, davalının bu şekilde işlem yapacağı konusunda davacıyı inandırdığı, iradesini devir için yönlendirdiği, davacıda bedelin ilerde ödeneceği kanısı uyandırdığı, ancak kendisine ait taşınmazı satıp bedeli ödemediği, devrin bu şekilde gerçekleştiği, İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekesiyle HMK'nın 353/1.b.1. maddesi gereğince davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili duruşma istekli temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itiraz nedenlerini yineleyerek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, hile hukuki sebebine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa bedel isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 36/1. maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davalı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK’nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 37.292,71 TL bakiye onama harcının temyiz edenden alınmasına,
03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davacı vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davalıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
07.02.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.