"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Edirne 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali-tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili; Edirne ili, Merkez ilçesi, Budakdoğanca köyü, ... deresi mevkii, pafta:7, parsel no: 508'de kayıtlı taşınmazın ... adına yapılan tescilinin yolsuz olduğunu, dava konusu taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında gerçek malik ... ...'nün Almanya'da çalışıyor olmasının da etkisiyle komşu parsel sahibi ... adına hata ile tespit edildiğini, bu durumu öğrenen ... ...'nün 26.01.1979 tarihli dilekçesi ile Edirne Tapulama Müdürlüğüne başvurarak 12.07.1966 tarihli ve 12346 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 766 sayılı Tapulama Kanunu'nun 94.maddesi gereğince hatanın düzeltilerek dava konusu taşınmazın adına tespit ve tescilinin yapılmasını talep ettiğini, Tapulama Komisyonunun davacıların murisi ... ...'yü haklı bulduğunu, hatalı tespit ve yazımı düzelterek dava konusu taşınmazın muris ... ... adına tespit ve tesciline karar verdiğini, muris ... ...'nün Bölge Tapulama Müdürlüğünce adına düzenlenmiş olan 05.09.1979 tarihli çaplı tasarruf vesikasını, tapu belgesini aldığını, ancak tapu sicilinde hatalı tespit ve kayıt yapılan ... isminin silinmediğini, çaplı tasarruf vesikası düzenlenerek verilmesine rağmen muris ... ... adına tapu sicilinde tescilin yapılmamış olduğunun yıllar sonra davalının tarlayı birlikte yaşadığı annesi ...'dan devralması nedeniyle ortaya çıktığını, dava konusu taşınmazın nizasız ve aralıksız davacıların murisi ... ... ile onun tek oğlu ... ... ve son mirasçıları olan davacılar tarafından kullanıldığını, aynı köyde yaşayan ve çiftçilikle uğraşan ... ve ailesi tarafından hiç kullanılmadığını, ... ve ailesinin dava konusu taşınmazın kendilerine ait olmadığını ve ... adına yapılan hatalı tespit ve yazımın da düzeltilmiş olduğunu bildiğini, bu konuda taraflarına tebligat yapıldığını, iş bu davada kadastro öncesi olaylara ve zilyetlik hukuku sebebine dayanılmadığını, aksine davalıların murisi ... adına yapılan 1975 tarihli tescilden önceki olaylara değil, tamamı ile 1979 tarihli sonraki resmi kayıt ve belgelere dayanılarak talepte bulunulduğunu, bu itibarla kadastro öncesi olaylara ve zilyetlik hukuki nedenine dayalı olarak açılan Edirne 2. AsliyeHukuk Mahkemesinin 2016/504 Esas, 2017/48 Karar ve Edirne 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/655 Esas,2019/420 Karar sayılı davanın 10 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmadığı ve kesin hüküm gerekçeleri ile reddedilen davaların iş bu dava açısından kesin hüküm teşkil etmeyeceğini ileri sürerek, Edirne ili, Merkez ilçesi, Budakdoğanca köyü, ... deresi mevkii, pafta: 7 parsel no: 508 'de kayıtlı taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; davacıların söz konusu davanın kadastro öncesi olaylara ve zilyetlik hukuki sebebine dayanmadığını, aksine davalıların murisi ... adına yapılan 1975 tarihli tescilden önceki olaylara değil tamamı ile 1979 tarihli sonraki resmi kayıt ve belgelere dayanılarak talepte bulunulduğunu iddia etmiş ise de, dava dilekçesi içeriğinde izah edilen konuların tamamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde iş bu tapu iptali ve tescil davasının dayanağının kadastro tespiti öncesine ait zilyetliğe ilişkin yani kadastro öncesi sebeplere de dayanıldığının görüldüğünü, Kadastro Kanunu'nda yer alan hak düşürücü süre nedeniyle 10 yıl içinde açılmak zorunda olduğunu, bu nedenle hak düşürücü süre yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacılar tarafından aynı hukuki sebebe dayalı olarak davalıya karşı açılan Edirne 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/504 Esas, 2017/48 Karar sayılı dosyada davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verildiğini, iş bu davadan dolayı kesin hüküm nedeniyle ret karar verilmesi gerektiğini, yine bu dosyanın taraflarının, sebebinin ve netice-i talebinin aynı mahiyette olduğu Edirne 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/655 Esas sayılı dosyasında dava açıldığını ve henüz kesinleşmeyen bu dava sebebiyle derdestlikten davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, 1979 tarihli kayıtlara dayanıldığı gerekçesiyle ve aradan geçen 42 yıl sonra tapuda açık şekilde taşınmazın maliki olan davalıya karşı dava açılmasının tapuya ... ilkesine aykırı olup, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 21.10.2021 tarihli ve 2021/105 Esas, 2021/611 Karar sayılı kararıyla; askı ilanları çıkarılarak 21.01.1975 yılında kesinleştiği anlaşılan 508 parsel sayılı taşınmaz hakkında 21.08.1979 tarihli başvuru ile düzenlenen tapu kaydının yok hükmünde olup Tapu Müdürlüğü tarafından yapılan yok hükmündeki değişikliğin davacıya herhangi bir hak kazandırmayacağı, davanın temelinin kadastro tespiti öncesi sebeplere dayandığı belirtilerek, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Nedenleri
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; davada 1975 yılında yapılan tespit öncesi nedenlere değil, 1979 tarihli resmi kayıt ve belgelere dayanılarak talepte bulunulduğunu, davalının annesi ...’a verilen tapunun 1975 tarihli, davacıların murisi ... ...’ye verilen tapunun ise 1979 tarihli olup dava konusu taşınmaz için çifte tapu düzenlendiğini, ... adına 1975 yılında yapılan tescilin, Tapulama Komisyonu kararına dayanılarak muris ... ... adına düzenlenen 1979 tarihli çaplı tasarruf belgesi/tapu belgesi ile yasal dayanağını yitirmiş olup yolsuz kaldığını, hal böyleyken davacıların murisi ... ...’ye verilen 1979 tarihli tapu kaydının yok hükmünde kabul edilerek davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu taşınmazın nizasız ve aralıksız olarak ... ... ile mirasçları tarafından kullanılmış olup ... ve ailesi tarafından kullanılmadığını, ... ve ailesinin de dava konusu taşınmazın taraflarına ait olmadığını ve yapılan hatalı tespit ve yazımın da düzeltilmiş olduğunu bildiğini, kendilerine bu konuda tebligat yapıldığını, davanın kadastro tespiti öncesi nedenlere dayalı olmadığını, yazılı şekilde karar verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 12.10.2022 tarihli ve 2022/335 Esas, 2022/2164 Karar sayılı kararıyla; İlk Derece Mahkemesinin davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine dair verdiği kararında isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Nedenleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrarla kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptal ve tescili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu′nun 12/3. maddesinde; kadastro tutanaklarında belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz olunamayacağı ve dava açılamayacağı belirtilmiştir.
3. Değerlendirme
Somut olayda, dava konusu 508 parsel sayılı taşınmazın kadastro tutanağının kesinleştiği 21.01.1975 tarihi ile davanın açıldığı 25.02.2021 tarihi arasında 3402 sayılı Kanun′un 12/3. maddesinde belirlenen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği açıktır.
VI. KARAR :
Açıklanan sebeple;
Davacılar vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK’nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 99,20 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına;,
Dosyanın İlk Derece Edirne 1. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesine gönderilmesine,
22.03.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.