Logo

1. Hukuk Dairesi2022/8362 E. 2023/3075 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın sağlığında çocuklarına yaptığı taşınmaz ve araç devrinin muris muvazaası olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Dava konusu minibüsün devrinin muris muvazaası kapsamında değerlendirilemeyeceği, ancak genel muvazaa hükümleri çerçevesinde incelenmesi gerektiği gözetilerek davacı vekilinin bu yöndeki temyiz itirazlarının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki tapu kaydının ve trafik sicil kaydının iptali ile tescil, bedel davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince tapu iptali ve tescil talebinin kabulüne, dava konusu minibüse ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili ve davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacının istinaf başvurusunun esastan reddine; davalıların istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne, dava konusu 1 ve 2 numaralı bağımsız bölümler yönünden tapu iptal-tescile, davalı ... ve minibüs yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılar vekili ve duruşma istekli olarak davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, duruşma günü olarak saptanan 07/03/2023 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat ... ile diğer temyiz eden davalılar vekili Avukat Nedim Güneş Hasgüler geldiler. Duruşmaya başlandı, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, ... karara bırakıldı. Temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, mirasbırakan babası Satı...'ın kendisini mirastan mahrum bırakmak amacıyla bir takım muvazaalı işlemler yaptığını, 373 ada 18 parsel sayılı taşınmazın 1960 yılında 1/2'şer paylarla mirasbırakan babası Satı ... ve dava dışı amcası tarafından satın alındığını, 2001 yılında amcasına ait 1/2 payın babası tarafından bedeli ödendiği ve satın alındığı halde davalı ... adına tescil edildiğini, mirasbırakan ve eşi olan davalı ...'nin 2004 yılında taşınmazdaki 2/10'ar paylarını üzerlerinde bırakarak kalan paylarını çocukları olan diğer davalılara satış göstermek suretiyle devrettiklerini, 2005 yılında taşınmaz üzerinde kat irtifakı tesis edildiğini ve bağımsız bölümlerin mirasbırakan ve davalılar adına tescil edildiğini, yine mirasbırakanın 2013 yılında 1 ve 2 numaralı bağımsız bölümlerdeki paylarını davalı çocuklarına, ... plaka sayılı hatlı minibüsünü de 1998 yılında oğulları olan davalılar ... ve ...'a satış göstermek suretiyle devrettiğini, tüm temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, mirasbırakanın satış yapmaya ihtiyacı olmadığı gibi davalıların da alım gücü bulunmadığını ileri sürerek, dava konusu 1, 2, 3, 4, 5 ve 6 numaralı bağımsız bölümlerin tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tesciline; dava konusu aracın trafik sicil kaydının iptali ile miras payı oranında adına tesciline, olmadığı takdirde faizi ile birlikte hatlı minibüs bedelinin miras payı oranında davalılar ... ve ...'tan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalılar, davacının 19 yaşında iken kendi isteği ile evi terk ettiğini, mirasbırakanın dava konusu taşınmazdaki dükkanda kardeşi ... ile birlikte ½ paydaş olarak yufkacılık yaptığını, 1975 yılında kardeşinden dükkanın işletmesinin tamamını devraldığını, bu tarihten sonra da eşi ... ve dört çocuğunun dükkanda çalışmaya başladığını, davalı ...'nin 1978 yılında pazarcılık yapmak için Pazarcılar Odasına kaydolduğunu ve yufkacı dükkanının yanı sıra davalı olan çocuklarıyla birlikte pazarcılık yaptığını, davacının, bu süreçte yaklaşık 10 yıl babasıyla ve kardeşleriyle hiç irtibat kurmadığını, ailenin ekonomik olarak rahatladığını öğrendikten sonra babasının yanına gelerek özür dilediğini, babasının da affetmesi üzerine 1985 yılından mirasbırakanın ölümüne kadar aralarında hiçbir sorun olmadan sıcak ve samimi bir ilişki içerisinde yaşadıklarını, tüm aile fertlerinin kollektif bir şekilde çalışarak kazandığı paranın değerlendirilmesi amacıyla minibüs alındığını, 1993 yılında ise minibüs değiştirilerek yeni bir araba alındığını ve bu tarihten sonra da davalılar ... ve ...'ın birlikte çalışarak minibüsü işlettiklerini, mirasbırakanın, hatlı minibüsü 1998 tarihli noter sözleşmesi ile davalılar ... ve ...'a 4.000.000.000 TL’ye sattığını, davalı ...'nin, adına kayıtlı olan ... ve ... pazar yerlerinin satışından elde ettiği paranın üzerine emekli parasını da ekleyerek taşınmazdaki dava dışı ... ...’ın ½ payını satın aldığını, mirasbırakan tarafından yapılan bir ödeme bulunmadığını, mirasbırakan ve eşi ile çocukları arasında yapılan anlaşma ile taşınmazda inşaat yapılmasına karar verildiğini, inşaatın tüm masraflarını davalı çocuklarının karşıladığını, mirasbırakanın da eşi ile pay temliki yaptığını, mirasbırakanın satış bedelini de aldığını, davalıların tüm kazançlarını aktararak inşaatı tamamladığını, kat irtifakı kurulduktan sonra mirasbırakan tarafından yapılan satışların da gerçek olduğunu, mirasbırakanın kanser hastası olduğunu, tüm tedavi ve bakımını kendilerinin yaptığını, mirasbırakan tarafından 2013 yılında yapılan temliklerde minnet duygusu ile hareket ettiğini belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazların temliklerinin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu, minibüsün devrinde ise muvazaa bulunmadığı gerekçesiyle tapu iptali ve tescil talebinin kabulüne, dava konusu minibüse ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B.İstinaf Sebepleri

1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; minibüs ve hattının davalılar ... ve ...'a muvazaalı olarak devredildiğinin ispatlandığını, yapılan devrin parasal karşılığının bulunmadığını, devir tarihi olan 1998 yılında muirasbırakanın böyle bir gereksiniminin olmadığını, kararın bu yönüyle hatalı olduğunu bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; tanık beyanları ile bilirkişi raporu uyarınca muvazaa iddiasının ispatlanamadığını, Mahkemenin davalı ...'ye ait 1/2 payın iptaline karar verdiğini, davalının taşınmazdaki payını kendisinin aldığını, bu hususun ... ... Şubesinden ... Şubesine yapılan havale ile belli olduğunu, zaten bunun muris muvazaasına konu edilmesinin mümkün olmadığını, mirasbırakanın katkısı olmadan davalıların dava konusu taşınmaza bina yaptığını, yapılan işlemin karşılıklı olduğunu, bilirkişi raporu ile de taşınmazdaki binanın yıkılıp yerine yeni bina yapıldığının belirlendiğini, davacı tanıklarının beyanlarının duyuma ilişkin olduğunu, mirasbırakan adına kayıtlı başkaca taşınmazların da bulunduğunu, Mahkeme kararının hatalı olduğunu bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taşınmazdaki davalı ... adına olan 1/2 payın 3. kişiden davalı adına tescil edildiği, bedelin mirasbırakan tarafından ödendiği iddiasının ancak şartları varsa tenkis davasının konusu olabileceği, ayrıca dava konusu minibüs yönünden dava konusunun menkul mal vasfında olması nedeniyle ancak tenkisin konusunu oluşturabileceği, dava konusu taşınmazdaki 28/12/2004 tarihinde mirasbırakan tarafından yapılan pay devrinin muvazaalı ve mal kaçırmak amaçlı olmadığı, bununla birlikte mirasbırakanın 2013 yılında devrettiği dava konusu 1 ve 2 no.lu bağımsız bölümlerdeki pay devirlerinin ikinci eşten olan çocuklara üstünlük tanımasından kaynaklandığı, muvazaalı, gizli bağış niteliğinde olduğu ve 1-4-1974 tarihli 1/2 sayılı İBK kapsamında kaldığı gerekçeleriyle 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine; davalıların istinaf başvurusunun kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden hüküm kurularak, davanın kısmen kabulü ile dava konusu 1 ve 2 numaralı bağımsız bölümler yönünden tapu iptal-tescile; davalı ... ve minibüs yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itiraz nedenlerini yineleyip, dosya içeriği ile tamamen çelişen, davalının iddia ve taleplerinden daha fazlasına hükmedilen, kendi içerisinde de çelişkili ve tamamen usul ve yasaya aykırı olarak karar verildiğini, mirasbırakanın sistematik olarak yapmış olduğu tüm temliklerin amacının davacıyı mirastan mahrum bırakmak olduğunu, hatlı minibüs yönünden de tescilin muris muvazaası nedeniyle iptaline karar verilmesi gerektiğini, mirasbırakan adına kayıtlı 19 adet taşınmazın ...'da yerleşim yerine uzak, köy sınırlarında dahi olmayan ve hiçbir vasfı bulunmayan tarla niteliğindeki ve paylı taşınmazlar olduğunu, mirasbırakanın hayatı boyunca yapmış olduğu temliklerin birbirinden bağımsız düşünülemeyeceğini, dava konusu taşınmazdaki yeni binanın da mirasbırakanın geliri ve kazancı ile yapıldığını bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla kararın bozulmasını talep etmiştir.

1. Davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itiraz nedenlerini yineleyip, davanın tümden reddine karar verilmesi gerektiğini, toplanan tüm delillerle mirasbırakanın temliki tasarrufları yapmaktaki amacı ve gayesinin davacı kızından mal kaçırmak olmadığının açıkca ortaya çıktığını, 1 ve 2 numaralı bağımsız bölümlerin satışının gerçek olduğunu, satış bedelinin de çok ağır giderleri olan mirasbırakanın ameliyatlarında ve tedavilerinde kullanıldığını, hizmet ya da emeğin de semen olabileceğini bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla davanın kısmen kabulü yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu kaydının ve trafik sicil kaydının iptali ile tescil, olmadığı takdirde bedel istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

2. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de ... Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., ... Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

3. Bilindiği üzere, 01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, bizzat mirasbırakanın üzerinde tapuda kayıtlı olan taşınmazların miras bırakan ya da vekili (temsilcisi) tarafından aslında bağış olduğu halde satış biçiminde temlik edilmesi durumunda uygulama olanağı bulur.

İçtihadı birleştirme kararları kapsamları ile sınırlı gerekçeleri ile yol gösterici ve sonuçları ile bağlayıcı kararlar olduğundan tapuda yapılan temlikler dışındaki işlemler yönünden belirtilen içtihadı birleştirme kararı uygulanamaz. Ancak, böyle hâllerde genel muvazaa hükümlerinin uygulanması gerekir. Gerçekten, 6098 sayılı ... Borçlar Kanunu'nun (TBK) 19. maddesi hükmünde genel muvazaa düzenlenmiş olup, “…tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır” hükmü getirilmiştir. Mirasçı sözleşmenin tarafı olmadığından sözleşmenin muvazaalı olarak yapıldığı iddiası her türlü delille kanıtlanabilir. Özellikle, resmi sicillere bağlı tutulan malların muvazaalı devrinde TBK'nın 19. maddesinin uygulanabileceği ve muvazaa iddiasının araştırılacağı yasal ve yargısal uygulama gereğidir. Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 12.05.2009 tarihli ve 1999/4-286 Esas, 1999/293 Karar sayılı kararında da aynı görüş benimsenmiştir.

3. Değerlendirme

1. Hemen belirtilmelidir ki, pay oranında açılan muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davalarda, davacılar ve davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmayıp ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğundan, dava değerinin davayı açan mirasçı veya mirasçıların her birinin payına isabet eden değer olacağı kuşkusuzdur.

Dosya içeriğine göre; davanın kabulüne karar verilen ve davalılar tarafından temyize getirilen çekişme konusu 1 numaralı bağımsız bölümün 1/2 payı mirasbırakan tarafından davalılar ... ve ...'ye devredilmiş olup, taşınmazın dava tarihi itibariyle keşfen saptanan değeri 150.000,00 TL, her bir davalı yönünden davacının 3/20 miras payına karşılık gelen değer 5.625,00 TL; yine 2 bağımsız bölümün 1/2 payı mirasbırakan tarafından davalılar ... ve ...'a devredilmiş olup, taşınmazın dava tarihi itibariyle keşfen saptanan değeri 340.000,00 TL, her bir davalı yönünden davacının 3/20 miras payına karşılık gelen değer 12.750,00 TL olmakla; davalılar tarafından temyize konu edilen bu miktarlar Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibariyle kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL’nin altında kalmaktadır.

2. Davacı tarafın temyiz itirazlarına gelince;

Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre, davacı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

3. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan Satı...'ın 20.08.2016 tarihinde ölümü ile geriye mirasçıları olarak davacı kızı ..., davalı eşi ... ile ...'den olan davalı çocukları ..., ..., ... ve ...'ın kaldıkları, mirasbırakan Satı...'ın çekişme konusu ... plaka sayılı aracını 09.11.1998 tarihinde ... 9. Noterliğinin 70930 yevmiye numaralı taşıt satış sözleşmesi ile davalı oğulları ... ve ...'a devrettiği anlaşılmaktadır.

4. Somut olayda, yukarıda bahsedilen mirasbırakan tarafından davalılara devredilen ... plaka sayılı aracın temliki bakımından; davanın konusu olan minibüs menkul mal niteliğinde olup, muris muvazaasıyla ilgili 01/04/1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının tapulu taşınmazların satışıyla ilgili ve konusuyla sınırlı olması nedeniyle uyuşmazlık konusu olayda uygulama yeri olmadığı kuşkusuzdur. Ancak, muvazaalı işlemin bağlayıcı bir hukuki sonuç doğurmayacağının da Borçlar Kanunu'nun 19. maddesinde genel bir ilke olarak düzenleme altına alındığı açıktır.

6. Hal böyle olunca; dava konusu aracın temlikinin muvazaalı olup olmadığı hususunun incelenmesi, trafik tescil işlemleri idari işlem niteliğinde olup, Adli Yargıda idareyi işlem yapmaya zorlayacak şekilde tescil karar verilemeyeceği hususu da nazara alınmak suretiyle TBK'nın 19. maddesi hükmünde düzenlenen genel muvazaa ilkelerine göre dava konusu araç yönünden tüm dosya içeriğinin birlikte değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmektedir.

VI. KARAR:

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalılar vekilinin temyiz dilekçesinin miktar yönünden REDDİNE,

2. Davacı tarafın sair temyiz itirazlarının reddine,

3. Davacı tarafın temyiz itirazının değinilen yönden kabulü ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

03/09/2022 tarihinde yürürlüğe giren ve 07/03/2023 olan duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davacılar vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davalılardan alınmasına,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde temyiz edenlere iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

31.05.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.