"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/57 E., 2021/177 K.
HÜKÜM : Kabul
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı ... dava dilekçesinde; Konya ili Bozkır ilçesi ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 320 ada 7 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında davalı adına tespit edildiğini, ancak taşınmazın dedesi ...'den babası ...’ye, ondan da kendisine intikal ettiğini, taşınmazın yıllardır kendisi tarafından kullanıldığını, ikametgahının farklı yerde olması nedeniyle kadastro çalışmalarında hazır bulunamadığını ileri sürerek davaya konu taşınmazın tapu kaydının iptaliyle adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine temsilcisi cevap dilekçesinde; davaya konu taşınmazın zilyetlikle iktisap edilecek yerlerden olmadığını, davacı lehine zilyetlikle iktisap şartlarının oluşmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemenin 12.06.2015 tarihli ve 2013/16 Esas, 2015/322 Karar sayılı kararıyla; yerel bilirkişiler ve taraf tanıklarının ortak beyanına göre davaya konu taşınmazın bulunduğu mevkide ... ait yerler bulunduğu, tespit bilirkişilerinin bu taşınmaz sahiplerinin isimlerini bilemedikleri, baraj suyu altında kalan taşınmazların bağ ya da bahçe niteliğinde olduğu ve bu mevkide Hazineye ait taşınmazın olmadığı, taşınmazın davacıya ait olup öncesinde bağ iken bir bölümünün teraslanarak üzerine kiraz ağacı dikildiği gerekçesiyle davanın kabulüne çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 28.10.2020 tarih ve 2017/1794 Esas 2020/4929 Karar sayılı ilamı ile; davaya konu taşınmaza öncesinde kimin zilyet olduğu, zilyetliğin ne zaman ne şekilde devredildiği, taşınmazın davacıya nasıl intikal ettiği hususlarının yerel bilirkişi ve tanıklardan sorularak aydınlatılmadığı, bu hususun davacıya da açıklattırılmadığı, aktif husumet ehliyetinin bulunup bulunmadığının açıklığa kavuşturulmadığı, bu hususlar araştırılmadan esasa ilişkin hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu; kabule göre de dava konusu taşınmazın baraj gölü altında kalması nedeniyle mülkiyetin tespitine ilişkin karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken tescil hükmü kurulmasının da usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, çekişmeli 320 ada 7 parsel sayılı taşınmazın mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine temsilcisi temyiz dilekçesinde; davanın yasal süre içerisinde açılmadığını, eksik inceleme ile hüküm tesis edildiğini, bozma ilamındaki hususların ikmal edilmediğini, davaya konu yerin baraj altında kalmış olması nedeniyle zilyetlik durumunun kesin olarak tespit edilemediğini, davanın kanıtlanamadığını, yerel bilirkişi ve tanık beyanlarının yetersiz olduğunu, davalı Hazine aleyhine yargılama giderlerine hükmedilmesinin isabetsiz olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastrodan önceki hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
1. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesi, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6 ncı maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190 ıncı maddesi.
2. Değerlendirme
1. Dosya içeriğinden; davaya konu 320 ada 7 parsel sayılı 697,95 metrekare yüz ölçümündeki taşınmazın malikinin muhtar ve bilirkişilerce kesin olarak bilinemediği ve kültür arazisi olduğu gerekçesiyle bağ vasfıyla Hazine adına tespit edildiği, kadastro tespitinin 20.07.2007 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı olarak 11.01.2013 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
2. Mahkemece davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmak için yeterli değildir.
Bilindiği üzere; bir taşınmazın evveliyatı araştırılırken dava konusu taşınmazın tespit tarihinden 15-20-25 yıl öncesi dönemlere ilişkin en az 3 adet hava fotoğrafı Harita Genel Komutanlığından getirtilerek streoskopik hava fotoğrafları üzerinde jeodezi-fotogrametri bilirkişi eliyle inceleme yapılması gerekmektedir. Mahallinde yapılan keşiflerde taşınmazın davacının babası tarafından satın alındığı ve ölümünden önce en az 20 yıl kullanıldığı, zilyetliğin daha sonra annesi ve davacıya devredildiği beyan edilmiş ise de Mahkemece bozma ilamından önce ve sonra yapılan her iki keşifte de taşınmazın sular altında olduğu, bu nedenle taşınmaz üzerinde incelemeler yapılarak niteliğinin belirlenmesi ve yerel bilirkişi ve tanık beyanlarının denetlenmesinin hava fotoğraflarından yararlanılması yoluyla sağlanabileceği kuşkusuzdur.
3. Öte yandan; 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesinde kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı olarak senetsizden edinilebilecek azami taşınmaz miktarları düzenlenmiş olup Mahkemece kabul kararı verilirken bu sınırların dikkate alınması gerekirken ilgili Tapu ve Kadastro Müdürlüklerinden davacı tarafından senetsizden edinilen taşınmaz miktarlarının araştırılmamış olması da isabetsizdir.
4. Kabule göre de; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 326 ncı maddesi uyarınca yargılama giderleri davada haksız çıkan tarafa yüklenmiş ise de davalı Hazinenin yargı harçlarından muaf olduğu gözetilerek davacı tarafından yatırılan harçların davacıya iadesine karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken davalıdan alınarak davacıya verilmesi yönünde hüküm kurulması da doğru değildir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan Mahkeme kararının 6100 sayılı HMK'nın geçici 3 üncü maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA,
Temyiz eden davalı Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Dosyanın kararı veren Mahkemeye gönderilmesine,
1086 sayılı HUMK'un 440/III-1 inci maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
21.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.