"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda Çumra Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 30/09/2021 tarihli 2021/205 Esas 2021/484 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, mirasbırakanları ...’ın maliki olduğu 391, 867 ve 890 parsel sayılı taşınmazlarını birlikte yaşadığı davalıya 1986 ve 1991 yıllarında satış suretiyle temlik ettiğini, temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, resmi eşi ... ve ondan olma çocuklarından mal kaçırdığını, bilahare davalının 890 sayılı parseli üçüncü kişiye sattığını (bu parsele ilişkin haklarını saklı tuttuklarını) ileri sürerek, dava konusu 391 ve 867 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalı, mirasbırakan ile 1960 yılından 2000 yılına kadar birlikte yaşadığını, altı çocuklarının bulunduğunu, mirasbırakanın evlenirken söz verdiği mehir olarak 391 sayılı parseli 1986 yılında devrettiğini, diğer dava konusu 867 sayılı parseli ise ölünceye kadar mirasbırakan ile ilgilenmesi karşılığı verdiğini, mal kaçırma amacı bulunmadığını bildirip, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece, mirasbırakanın tüm bakım ve gözetimi ile davalının ilgilendiği, mirasbırakanın da bakım karşılığı çekişmeli taşınmazları devrettiği, mal kaçırma amacı bulunmadığı, aksinin de kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 04/06/2020 tarih ve 2016/16426 E., 2020/2248 K. sayılı kararıyla; “Somut olaya gelince; mirasbırakanın resmi nikahlı eşi ... ile çocukları doğduktan sonra birlikte yaşamadığı, ölünceye kadar davalı ... ile birlikte yaşadığı ve ondan da altı tane çocuğunun bulunduğu, mirasbırakanın eşi ... ve çocukları ile arasının iyi olmadığı, onlarla ilgilenmediği, bu husus değerlendirildiğinde mirasbırakanın mal kaçırmak için bir amacının olduğu, dava konusu taşınmazların halen mirasbırakana ait olduğunun bilindiği, davalı taraf 391 sayılı parselin mehir olarak verildiğini savunmuş ise de; mirasbırakan ile davalının 1960 yılında birlikte yaşamaya başladığı (davalının da kabulünde olduğu), anılan taşınmazın ise 26 yıl sonra 1986 yılında devredildiği, savunmanın hayatın olağan akışına uygun olmadığı, öte yandan davalı taraf 867 sayılı parselin de bakım karşılığı verildiğini savunmuş ise de; mirasbırakanın ölümüne yakın bakıma ihtiyaç duyduğu, ne var ki anılan taşınmazın 1991 yılında temlik edildiği, devir tarihinde mirasbırakanın bakım ihtiyacı bulunmadığı, ayrıca davalının savunmalarını destekler mahiyette bir delil sunmadığı, mirasbırakanın terekesinde önemli yer teşkil eden dava konusu taşınmazları devrettiği ve geriye azımsanmayacak miktarda bir malvarlığı da bırakmadığı anlaşılmıştır. Yukarıda yer verilen olgu ve ilkeler bir bütün halinde değerlendirildiğinde; yapılan temlikler ile mirasbırakanın mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak hareket ettiği saptanmıştır.Hâl böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Kabule göre de; dava reddedildiği halde maktu karar ve ilam harcına hükmedilmesi gerekirken, nispi karar ve ilam harcına hükmedilmesi de hatalıdır. ” gerekçesi ile mahkeme kararı bozulmuş; bozma kararına karşı karar düzeltme yoluna başvurulmamıştır.
3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 30/09/2021 tarihli ve 2021/205 E., 2021/484 K. sayılı kararıyla; bozma kararında belirtilen gerekçe benimsenmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davalının 1960 yılından mirasbırakanın ölümüne dek mirasbırakan ile birlikte yaşadığını, davalının 40 yıllık evlilikleri süresince mirasbırakan ve annesine baktığını,dava konusu 391 parsel sayılı taşınmazın davalıya mehir olarak verildiğini, ancak o tarihlerde kadastro çalışmaları yapılmadığından, taşınmazın davalıya devredilemediğini, mirasbırakanın mehir borcunu ödeyebilmek adına 1986 yılında dava konusu taşınmazı davalıya devrettiğini,dava konusu 867 parsel sayılı taşınmazın ise mirasbırakan tarafından 1991 yılında ölünceye kadar bakma akdi ile davalıya devredildiğini, davalının da ölünceye kadar mirasbırakana baktığını ve akdin yükümlülüklerini yerine getirdiğini, mirasbırakanın eşi ...'ye de çok sayıda taşınmaz verdiğini, ancak o dönemde taşınmazların tapulama işlemleri yapılmadığından daha sonra taşınmazların ... adına tespit ve tescil edildiğini,yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de doğru hesaplanmadığını ileri sürerek hükmün bozulmasını istemiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı pay oranında tapu iptal- tescil isteğine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunun'un 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
6.3. Değerlendirme
6.3.1. (IV/2.) numaralı paragrafta yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 7.739,93 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13/04/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.