"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, bedel davasında bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine ilişkin verilen karar, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, dava dışı ... Yapı Malzemeleri ve İnş. San. Tic. Ltd. Şirketinin yetkilisi ve hakim ortağı olup, davalı ...’ın ise bu şirketin özellikle dava dışı belediye nezdindeki işlerini takip eden, bu konuda kendisine inisiyatif verilen bir kişi olduğunu, davalıya verdiği vekaletnamelerden de anlaşılacağı üzere belediye nezdindeki ihale süreçlerini bilen ve takip eden davalı ...’ın, belediyeden büyük bir ihale alacağını söyleyerek dava konusu taşınmazın teminat olarak tapu kaydının davalı eşi ...adına devrini istediğini, yıllardır tanıdığı davalıya güvenerek dava konusu 11 parsel sayılı taşınmazda bulunan 5 no.lu bağımsız bölümü davalı ...’e 30.11.2005 tarihinde satış yoluyla temlik ettiğini, davalı ...’ın ise ihale nedeniyle aldığı paraları uhdesine geçirdiğini öğrenince azlettiğini, dava konusu taşınmazın ihale süreçlerinde teminat olarak kullanılması için bedelsiz şekilde temlik edildiğini, ancak halen iade edilmediğini, taşınmazın gerçek değerinin çok yüksek olduğunu ileri sürerek dava konusu 11 parsel sayılı taşınmazda bulunan 5 no’lu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile adına tescilini, olmazsa satış tarihindeki değer üzerinden taşınmazın bedelinin yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalılar, zamanaşımı süresinin geçtiğini, davalı ...’ın müteahhit olup davacının nalburiye dükkanından mal aldığı için tanışık olduklarını ve aynı mahallede yaşadıklarını, davacının bazı alacaklarını tahsil etmesi için davalı ...’a vekaletname verdiğini, davalı ...’ın da ara sıra dava dışı belediyeden tahsilat yapıp davacıya verdiğini, bu hususta davacı ile aralarında 23.06.2009 tarihli ibraname bulunduğunu, dava konusu taşınmazın bedeli davalı ... tarafından ödenerek davalı ... adına satın alındığını, inanç sözleşmesinin yazılı delille ispatı gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 18/07/2014 tarihli ve 2014/336 E., 2014/378 K. sayılı kararıyla; Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğundan bahisle görev nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı (ilk)
Dairenin 02/12/2014 tarihli ve 2014/21105 E., 2014/18817 K. sayılı kararıyla; ''...Ne var ki, iddianın ileri sürülüş biçimi ve içeriğine göre, taraflar arasındaki çekişmenin inançlı işlemden kaynaklandığı açıktır. ...
Oysa iddianın içeriği ve ileri sürülüş biçimine göre, çekişmenin anılan Kanun kapsamında kabul edilemeyeceği tartışmasız olup, görevli mahkemenin genel mahkemeler olduğunda kuşku yoktur.
Görev kamu düzeni ile ilgili olup, yargılamanın her aşamasında resen gözetilmesi gerekli bir usul kuralıdır.
Hâl böyle olunca, tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda delillerinin toplanması, gerekli araştırma ve incelemenin yapılması, soruşturmanın eksiksiz tamamlanması ve ondan sonra işin esası bakımından bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.'' gerekçesiyle Mahkeme kararı bozulmuştur.
3. Mahkemece İlk Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 29/12/2016 tarihli ve 2015/81 E., 2016/248 K. sayılı kararıyla; bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, iddianın yazılı delil başlangıcı ve tanık beyanlarıyla kanıtlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
4. İlk Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Bozma Kararı (ikinci)
Dairenin 08/12/2020 tarihli ve 2017/1898 E., 2020/6542 K. sayılı kararıyla; ''...Somut olaya gelince; her ne kadar mahkemece, Beyoğlu 25. Noterliğinin 16.08.2005 tarihli vekaletnamesi ile davalı ...’ün savcılıkta verdiği ifade delil başlangıcı olarak nitelendirilip, davanın kabulüne karar verilmiş ise de; davacı tarafından 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı kapsamında yazılı bir belge sunulmadığı gibi, mahkemece delil başlangıcı olarak sayılan vekaletname ile davalı ...’ün savcılık ifadesinin de dava konusu taşınmazın inançlı işlemle devredildiğine ilişkin bir delil olmadığı açıktır.
Hal böyle olunca, ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.'' gerekçesiyle Mahkeme kararı bozulmuş, davacı vekilinin karar düzeltme istemi üzerine Dairenin 12/04/2021 tarihli ve 2021/1323 E., 2021/2182 K. sayılı ilamı ile karar düzeltme isteğinin reddine karar verilmiştir.
6. Mahkemece İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 09/06/2021 tarihli ve 2021/275 E., 2021/586 K. sayılı kararıyla; bozma ilamında belirtilen gerekçe benimsenmek suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
7. İkinci Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın yasaya aykırı olduğunu, inanç sözleşmesi için delil başlangıcı olarak kabul edilmesi gereken hususların kabul edilmediğini, taraflar arasında inanç ilişkisinin mevcudiyetinin varlığının sabit olduğunu, delil başlangıcı niteliğinde bir belgenin nazara alınabileceğini, davalı ...'ın ihalelere katılabilmesi için verilen vekaletnameler, ihale dosyaları ve kayıtlarında teminat olarak devredilen taşınmazın gösterilmesinin inanç ilişkisinin mevcut olduğunu gözler önüne serdiğini, davacının; davalı ...'a verdiği vekaletnamenin, davalı ...'ın Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı 2010/32488 soruşturma numaralı savcılık dosyasında 03/02/2011 tarihinde şüpheli sıfatıyla verdiği ifadesinin, taşınmazın satış bedelinin tapuda 17.000.00 TL olarak gösterilmişse de gerçekte taşınmazın satış tarihi itibariyle değerinin, bilirkişi incelemesi neticesinde hazırlanan 05/05/2016 tarihli bilirkişi raporu uyarınca 338.000.00 TL olarak tespit edilmesinin ve arada 321.000.00 TL fark olmasının; resmi yazılı belge niteliği taşıdığını ve delil başlangıcı olarak kabul edilmesi gerektiğini, davalıların inanç ilişkisine rağmen Medeni Kanun'un 2. maddesine
aykırı olacak şekilde kötüniyetli hareket ettiklerini bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla Mahkeme kararının bozulmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
9. Gerekçe
9.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık inançlı işlem hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel isteğine ilişkindir.
9.2. İlgili Hukuk
Bilindiği üzere; inanç sözleşmesi, inananla inanılan arasında yapılan, onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı muamelenin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın, inanılan tarafından inanana geri verme (iade) şartlarını içeren borçlandırıcı bir muameledir. 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı İnançları Birleştirme kararı uyarınca, inançlı işleme dayalı iddianın, şekle bağlı olmayan yazılı delille kanıtlanması gerekeceği kuşkusuzdur. Şayet, ispat külfeti kendisinde olan tarafın yazılı bir belgesi yok ise ancak taraflar arasında gerçekleştirilen mektup, banka dekontu, yazışmalar gibi birtakım belgeler var ise bunların delil başlangıcı sayılacağı ve iddianın her türlü delille kanıtlanmasının olanaklı hale geleceği sabittir. Şayet, delil başlangıcı sayılacak böylesi bir olgu da bulunmuyor ise iddia sahibinin son başvuracağı delilin karşı tarafa yemin teklif etme hakkı olduğu da şüphesizdir.
9.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, delillerin takdirinin yerinde oluşuna, (IV./5.) no.lu paragrafta yer verilen hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılmasına, (IV./6.) no.lu paragrafta yer verilen Mahkeme kararının dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; davacının yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz harçlarının hükmü temyiz eden davacıdan alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.