Logo

1. Hukuk Dairesi2023/1193 E. 2024/603 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki kıyı kenar çizgisi içindeki dolgu alanına yapılan elatmanın önlenmesi ve kal davasında, davalının kiracı sıfatıyla iyiniyetli zilyet olup olmadığı hususu.

Gerekçe ve Sonuç: Kıyı Kanunu'nun 7. maddesi uyarınca dolgu alanlarının devlet hüküm ve tasarrufunda olması ve davalının kira sözleşmesinin dayanağının bulunmaması nedeniyle, davalının iyiniyetli zilyet olmadığı gözetilerek yerel mahkemenin kabul kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/125 E., 2021/424 K.

HÜKÜM : Kabul

Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve kal davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay 8. Hukuk Dairesince kararın bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece, bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı, davalı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı Hazine vekili; Eğirdir ilçe merkezinde ve Eğirdir Gölü kıyı kenar çizgisi içerisinde Eğirdir Belediyesi tarafından muhtelif zamanlarda doldurma ve kurutma yoluyla yaklaşık 512.000,00 m2 arazi kazanıldığını, Belediye tarafından kıyıda yapılan dolgu işlemlerinin Kıyı Kanunu’nun 7 nci maddesi gereğince gerekli izinler alınmadan yapıldığını, dolgu alanlarının Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki alanlardan olduğunu, bu alanlar üzerinde davalı tarafından yapılan bina ve tesislerin restoran, büfe, çay bahçesi, işyeri v.b amaçlarla kullanıldığını, Eğirdir Gölünün Türkiye’nin ikinci en büyük tatlı su gölü ve doğal içme suyu havzası olduğunu, bu nedenle Eğirdir Gölü kıyılarında doldurma ve kurutma yapılamayacağı gibi yapılmış dolgular için de Kıyı Kanunu uyarınca izin verilmesinin söz konusu olamayacağını, Eğirdir Belediyesi tarafından Eğirdir İlçe sınırları dahilinde kıyıda ve kesinleşmiş kıyı kenar çizgisi içerisinde kalan dolgu alanlarının Belediyeye devrinin yapılması için talepte bulunulduğunu ancak bu talebin Maliye Bakanlığınca ret edildiğini ileri sürerek davalı tarafından yapılan bina ve tesislerin kal’ine ve davalının bu yerlere elatmasının önlenmesine karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı, davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI, BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

1. Mahkemece; 4721 sayılı TMK’nın 2 nci maddesine göre herkesin, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorunda olduğu, davalının hukuken geçerli kira sözleşmesine istinaden dava konusu yeri kullandığı, Eğirdir Belediye Başkanlığı ile Hazine arasında derdest olan Isparta İdare Mahkemesinin 2015/461 Esas sayılı dosyasının konusunun eldeki dava dosyasından farklı olduğu, dava konusu alanın malikinin kim olduğu hususun muğlak olduğu, davalının kira sözleşmesi ile dava konusu yerin dolaysız feri zilyedi bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; karara karşı süresi içinde davacı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 25.02.2020 tarihli ve 2016/18505 Esas, 2020/1776 Karar sayılı kararı ile; Eğirdir Belediye Başkanlığı tarafından dava konusu alanların Belediyeye devri için talepte bulunulduğu, talebin reddi nedeniyle ret işleminin iptali için Isparta İdare Mahkemesinin 2015/461 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığı, 6100 sayılı HMK'nın 165 inci maddesi gereğince İdare Mahkemesi tarafından verilecek hükmün eldeki davada verilecek kararı etkileyeceği anlaşıldığından, Isparta İdare Mahkemesinin 2015/461 Esas sayılı dosyasının sonucunun beklenilmesi, anılan davanın kesin olarak karara bağlanmasından sonra toplanan ve/veya toplanacak bütün deliller birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

3. Mahkemenin 20.12.2021 tarihli ve 2020/125 Esas, 2021/424 Karar sayılı kararıyla; Isparta İdare Mahkemesinin 2015/461 Esas, 2016/553 Karar sayılı kararı ile, belediye tarafından devri talep edilen 512.000 metrekare yüz ölçümlü dolgu alanında Kıyı Kanunu'na ve imar mevzuatına aykırı yapıların ve kullanımların bulunduğu, bazı kısımları hariç olmak üzere Eğirdir Gölünden kazanılan dolgu alanlarına ait dolgu izinlerinin alınmadığı, belediyenin devir talebinin reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılarak davanın reddine karar verildiği, kararın 22.09.2016 tarihinde kesinleştiği, Eğirdir Belediyesince gölden doldurulmak suretiyle kazanılan alanlarda alınması gereken izinlerin alınmadığı, Kıyı Kanunu ve ilgili mevzuata aykırı yapı, tesis ve kullanımlar mevcut olduğu, söz konusu alanların belediyenin tasarrufuna bırakılmasının mümkün olmadığı, taşınmazın Hazineye ait olduğu ve Hazine taşınmazının izinsiz olarak üçüncü bir kişi tarafından kiraya verilemeyeceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı temyiz dilekçesinde özetle; kararın haksız, yasaya ve usule aykırı olduğunu, husumetin Eğirdir Belediyesine yöneltilmesi gerektiğini, kendisine husumet yöneltilemeyeceğini, Mahkemece bu hususta bir değerlendirme yapılmadığını, tapu kaydı bulunmayan bir taşınmaz hakkında karar verildiğini, değer belirlendiğini, belirlenen değer üzerinden harç ve vekalet ücretine hükmedildiğini, kararın bu yönüyle de bozulması gerektiğini, dava konusu yer için hem Belediyeye hem Hazineye ayrıca ecrimisil ödediğini, davanın objektif iyiniyet kurallarına aykırı olduğunu bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla Mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşınmaza el atmanın önlenmesi ve kal isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 7 nci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3/2 nci maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (HUMK) uygulanacağı davalar yönünden HUMK'un 428 nci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.

2. 3621 sayılı Kıyı Kanunu’nun, Doldurma ve Kurutma Yoluyla Arazi Kazanma ve Bu Araziler Üzerinde Yapılabilecek Yapılar başlıklı 7 nci maddesi hükmü ile dolgu suretiyle elde edilen alanların Devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu açıklanmıştır.

3. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

V. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalının yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 1.532,26 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

1086 sayılı HUMK'un 440/III-1 inci maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

24.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.