Logo

1. Hukuk Dairesi2023/1905 E. 2024/4966 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapusuz taşınmazın tescili davasında, davacının zilyetlikle mülk edinme şartlarını sağlayıp sağlamadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının 20 yıllık zilyetlik süresini doldurup doldurmadığının tespiti için imar-ihyanın başlangıç ve bitiş tarihlerinin net olarak belirlenmesi gerektiği, hava fotoğrafları ve bilirkişi raporları ile yeterli araştırma yapılmadığı, ayrıca komşu parsellerin tapu kayıtlarına ilişkin tespitlerin yapılmadığı gözetilerek mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/139 E., 2022/2412 K.

HÜKÜM/KARAR : Kabul/Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Bingöl 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/167 E., 2019/460 K.

Taraflar arasındaki tapusuz taşınmazın tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı Hazine vekili ve davalı Belediye vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili ve davalı Belediye vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Bingöl ili, Merkez ilçesi, Kültür Mahallesi doğusunda 59 numaralı parsel, kuzeyinde 7 numaralı parsel, batısında 1 ve 2 numaralı parseller ve güneyinde 58 numaralı parselin bulunduğu yüzölçümü 12.144,058 m² olarak hesaplanan tescil harici taşınmazın müvekkilinin yaklaşık 30-40 yıldan fazla bir süredir zilyedi olduğunu, taşınmazın sürekli olarak her yıl tarımsal faaliyetlerde bulunmak suretiyle kullanıldığını, ileri sürerek dava konusu taşınmazın müvekkili adına tapuya tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın niteliği itibariyle Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olması nedeniyle kadastro çalışmaları esnasında tespit harici bırakıldığını, davacının dava konusu gayrimenkul üzerinde zilyetliği bulunmadığını, zilyetliği başkasından devir almadığını, dava konusu yere ilişkin herhangi bir vergi ödemesi bulunmadığını, 20 yıllık yasal edinme süresinin dolmadığını, zilyetlik koşullarının gerçekleşmediğini, davacının dava dilekçesindeki beyanlarının gerçeği yansıtmadığını ve kanunun imar-ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği için aradığı şartların gerçekleşmediğini, açılan davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Belediye Başkanlığı vekili, yargılama aşamasındaki beyanlarında davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Bingöl 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 28.12.2017 tarihli ve 2015/157 Esas, 2017/450 Karar sayılı kararıyla; her ne kadar toplanan delillerden zilyetlik süresinin TMK'nın 713. maddesi gereği davacı lehine olup ziraat, jeodezi, jeoloji bilirkişi raporlarında dava konusu taşınmazın tescile tabi olabilecek taşınmaz mahiyetinde olduğu belirtilmiş ise de 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 17. maddesinin birinci fıkrasında belirtildiği gibi dava konusu taşınmazın "...Kamu hizmetine tahsis edilmeyen arazi...." olması gerektiği, Bingöl Belediyesinin 09.11.2015 tarihli yazı cevabına göre dava konusu taşınmazın ... ve Orman Su İşleri Bakanlığı ortaklaşa işlemleri ile ... Vadisi Rekreasyon Projesi kapsamında park, mesire alanı olarak kullanılacak olup kamunun ortak kullanımına açık olacak şekilde değerlendirileceği, diğer ifadeyle kamu yararına tahsis edileceği belirtildiğinden, davacı lehine zilyetlikten tescil koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Kaldırma Kararı

Bölge Adliye Mahkemesinin 09.05.2018 tarihli ve 2018/144 Esas, 2018/200 Karar sayılı kararıyla; Mahkemece, dava konusu edilen taşınmazın Bingöl Belediyesinin 09.11.2015 tarihli "... ve Orman ve Su İşleri Bakanlığı ortaklaşa işlemleri ile ... Vadisi rekreasyon projesi kapsamında park, mesire alanı olarak kullanılacak olup kamunun ortak kullanımına açık olacak şekilde değerlendirileceği ve kamu yararına tahsis edileceği" şeklindeki yazısı dikkate alınarak davanın reddine karar verilmiş ise de, dava konusu taşınmazın herhangi bir kişi ya da kurum adına kayıtlı olmadığı gibi bir kurum lehine de tahsis edilmediği, tescil harici bir taşınmazın tapuya bağlanması ya da bir kurum lehine tahsis edilmesi durumunda tapuya bağlandığı ya da tahsis edildiği tarihe kadar TMK'nın 713/1. maddesindeki şartları taşıyan kişi ya da kurumun taşınmazın kendi adına tescilini talep edebileceği, bu nedenlerle Mahkemenin gerekçesi yerinde olmadığı gibi Mahkemece davacı yönünden 3402 sayılı Yasa'nın 14. maddesinde belirtilen dönüm sınırlaması yönünden senetsiz araştırması yapılmadığı, komşu parsel kadastro tutanakları ve dayanaklarının tamamının getirtilmediği, dava konusu taşınmazın komşularında yer alan iki taşınmazın tapusu sırasıyla Bingöl Asliye Hukuk Mahkemesinin 2000/126 Esas, 2000/199 Karar ve 2009/606 Esas, 2010/1021 Karar sayılı ilamlarına istinaden oluşmasına rağmen tescil ilamları getirtilip dava konusu taşınmaz yönünü ne okuduğunun tespit edilmediği ve TMK'nın 713/4 maddesi gereğince yapılması zorunlu ilanların yapılmadığının anlaşıldığı, davada doğru ve sağlıklı sonuca ulaşılabilmesi için dava konusu edilen taşınmazın tüm komşu parsel kadastro tutanakları ve dayanaklarının getirtilmesi, yukarıda belirtilen Bingöl Asliye Hukuk Mahkemesinin ilgili dosyaları dosya içerisine alınarak varsa komşu parsel kadastro tutanakları ile belirtilen Bingöl Asliye Hukuk Mahkemesinin dosyalarında bulunan tescil krokilerinde dava konusu edilen taşınmaz yönünü ne okuduğu tespit edilerek 3402 sayılı Kanun'un 14. maddesindeki belgelere dayanılmadan zilyetliğe istinaden açılan davalarda aynı çalışma alanında sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönümden fazla yer kazanılmayacağı göz önünde bulundurulup davacı adına aynı çalışma alanında belgesiz zilyetlik nedeniyle kadastro yolu ile veya açılan dava sonunda tescil edilmiş taşınmaz bulunup bulunmadığı, var ise miktarı ve tescil tarihlerinin Tapu Müdürlüğünden sorulması, aynı Kanun'un 03.07.2005 tarih 5304 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanma Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi gereğince sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Yasa'nın getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı tespit edilerek dava tarihine kadar kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle mülk edinme koşullarının davacı lehine gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılması, keşif neticesinde fen bilirkişisi tarafından düzenlenen krokiye göre TMK'nın 713/4-5 maddesi gereğince yapılması zorunlu ilanlar da yapılıp ilan tutanaklarının dosya arasına konulması ve yasal 3 aylık sürenin dolması beklenerek bu sürede itiraz davacıları olması halinde onların itiraz ve delilleri de değerlendirilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiğini belirtilip İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.

C. İlk Derece Mahkemesince Kaldırma Kararı Sonrasında Verilen Karar

Bingöl 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 31.10.2019 tarihli ve 2018/167 Esas, 2019/460 Karar sayılı kararıyla; jeodezi ve fotogrametri bilirkişisi tarafından hazırlanan bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazda 2002 yılındaki hava fotoğraflarının incelenmesinde imar-ihya suretiyle tarımsal faaliyette bulunulduğunun çok açık bir şekilde anlaşıldığı, dava konusu taşınmaza ilişkin 1990'lı yıllara ait hava fotoğrafları bulunmadığından 2002 yılındaki hava fotoğrafında tespit edilmiş olan imar-ihyaya 1990'lı yılların başında mı yoksa sonlarında mı başlanıldığına ilişkin bilginin irdelenemediği belirtilmişse de, keşifte dinlenilen mahalli bilirkişiler ile davacı tanıklarının dava konusu taşınmazı yaklaşık olarak 25-30 yıldan beridir davacının kullandığını, (20-25 yıldır imar ihyanın tamamlandığı) onun tasarrufunda bulunduğunu, davacının taşını-toprağını temizleyerek imar ihya faaliyetinde bulunarak taşınmazı tarımsal faaliyet yapılacak şekle getirdiği, arpa, buğday, mısır ektiği ve bu şekilde keşif tarihine kadar devamlı nizasız-çekişmesiz bir şekilde zilyetlik yoluyla tarımsal faaliyette bulunduğunu beyan ettikleri, ziraat bilirkişi raporunda bu gibi yerlerin 30-35 yıldan beri imar ve ihya edildiği, hali hazırda tarımsal üretimin yapıldığı, dava konusu yerin buna uygun ve elverişli olduğu, dava konusu taşınmazın 30-35 yıldan beri imar ve ihya edildiği düşünülen özel mülkiyete konu olabilecek birinci sınıf sulu tarım arazisi olduğunun belirtildiği, jeoloji mühendisi bilirkişi raporunda, dava konusu taşınmazın (A) harfi ile gösterilen parselin kuzeyinde ve güneyinde yer alan arkın aktif olmakla beraber ve ... deresi ile bir ilgisinin olmadığından dolayı parselin derenin taşkınlarına maruz kalmayacağının tespit edildiği, gerek ziraat bilirkişi raporu gerekse keşifte dinlenilen tanık beyanlarında fen bilirkişi raporuna ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 10.764,22 metrekare yüzölçümlü dava konusu yerde dava tarihinden geriye dönük olarak 30-35 yıl öncesinden beri imar-ihya yapıldığı ve tarımsal faaliyette bulunulduğunun çok açık bir şekilde anlaşıldığı, dava konusu (A) harfiyle gösterilen yerin dere, dere yatağı ya da Devletin özel hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden olmadığı ve özel mülkiyete konu olabilecek yerlerden olduğu, TMK'nın 713. maddesinde belirtilen koşulların tamamının (A) harfi ile gösterilen taşınmaz için gerçekleşmiş olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

D. Kaldırma Kararı Sonrası İlk Derece Mahkemesi Kararına Karşı İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili ve davalı ... Belediye Başkanlığı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

E. İstinaf Nedenleri

Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın niteliği itibariyle Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olması nedeniyle kadastro çalışmaları esnasında tespit harici bırakıldığını, jeodezi ve fotogrametri bilirkişi raporunda 1984 tarihli hava fotoğrafında taşınmaz ve çevresinin ham toprak olarak göründüğünün, herhangi bir ağaç veya sınırın bulunmadığının, çevresinde imar-ihya, ağaçlandırma ve benzeri tasarruf nedeni ile oluşmuş herhangi bir belirtinin veya sınırın oluşmadığının belirtildiğini, kadastro bilirkişilerince hazırlanan raporda ise dava konusu yerin tapulama çalışmaları esnasında ... çayı olarak gösterilen alanda kaldığının belirtildiğini, bu nedenlerle taşınmaz üzerinde zilyetlik şartlarının oluşmadığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı ... Belediye Başkanlığı vekili istinaf dilekçesinde özetle; olağanüstü zamanaşımıyla hak kazanımı şartları oluşmadığını, davacı tarafın iddia ettiği şekilde TMK 713'teki 20 yıllık sürenin geçmediğini, davacı tarafından hangi tarihten beri malik sıfatıyla nizasız ve fasılasız olarak taşınmaza zilyet olunduğu hususunda bir netlik bulunmadığını, bu hususta yeterli ve gerekli araştırma yapılmadan karar verildiğini, davacının dava konusu gayrimenkule ilişkin bir zilyetliğinin bulunmadığını, taşınmazı devir almadığını, taşınmaza ilişkin bir vergi ödemesinin bulunmadığını, 3402 sayılı Kanun'un 14. maddesindeki şartların davacı lehine oluşmadığını, ayrıca kamunun tasarrufuna tahsis edilen yerlerin TMK 713'teki olağanüstü zaman aşımı yoluyla kazanılmasının mümkün olmadığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

F . Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 08.12.2022 tarihli ve 2020/139 Esas, 2022/2412 Karar sayılı kararıyla; ileri sürülen istinaf nedenleri, kamu düzenine ilişkin hususlara, dosyadaki belgelere, taraflarca ileri sürülen ve kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle kaldırma kararı uyarınca araştırma yapılmak suretiyle İlk derece Mahkemesince yazılı şekilde hüküm kurulmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davalı ... Belediye Başkanlığı vekilinin ve davalı Hazine vekilinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili ve davalı ... Belediye Başkanlığı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.

B. Temyiz Nedenleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; önceki savunma ve itirazlarını tekrarlayarak Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı ... Belediye Başkanlığı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf itirazlarını tekrarlayarak Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17. maddeleri.

2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713/1. maddesi.

3. Değerlendirme

Bingöl ili, Merkez ilçesi, Kültür mahallesinde yer alan davaya konu yer 1976 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında tescil harici bırakılmıştır.

İlk Derece Mahkemesince teknik bilirkişilerin 31.07.2019 tarihli rapor ekindeki krokide (A) harfi ile gösterilen taşınmaz üzerinde davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermek için yeterli bulunmamaktadır.

Şöyle ki; davacının kanunda aranılan 20 yıllık zilyetlik süresini doldurup doldurmadığının denetlenebilmesi için imar-ihyanın ne zaman başladığı ve ne zaman tamamlandığı hususlarının açıkça tespit edilmesi gerekir. Zira zilyetlik süresi imar-ihyanın tamamlandığı tarihte başlayacaktır. Dosya kapsamında yer alan 11.04.2016 tarhili jeodezi ve fotogrametri bilirkişisinin hazırladığı raporda 1984 ve 2002 tarihli hava fotoğrafları incelenmiş olup raporda 1984 tarihli hava fotoğrafında davaya konu taşınmazda (A) harfi ile belirtilen kısım ile ilgili olarak taşınmazın sınırları belli olmadığı, taşınmaz ve çevresinin ham toprak olarak göründüğü, herhangi bir ağaç veya sınırın bulunmadığı, imar ve ihyanın söz konusu olmadığı, 2002 tarihli hava fotoğrafında ise bahse konu taşınmaz ve komşu sınırlarında mevcut kullanımların tespit edildiği, ham toprak yapısındaki ışık yansıtım değerlerinin tarıma maruz kalan taşınmazlar ile benzer ışık yansıtım (koyu toprak yapısı) değerlerine dönüşmüş olduğu, 2002 tarihi itibari ile bu dönüşümün tespit edildiği, ayrıca 1990'lı yıllara ait hava fotoğrafı olmadığından 2002 yılındaki hava fotoğrafında tespit edilmiş olan imar ihyaya 1990'lı yılların başlarında mı yoksa sonlarında mı tasarruf edilmeye başlandığının tespit edilemediği belirtilmiştir. Söz konusu rapor, imar ve ihyanın tamamlandığı tarih ile zilyetlik süresini belirlemekten uzak ve denetime elverişsiz olduğu halde bu rapora itibar edildiği gibi imar-ihyanın tamamlandığı tarihin belirlenmesi açısından dava konusu taşınmazı kapsayan başka hava fotoğrafları bulunup bulunmadığı araştırılmamış, mevcut ise dosya arasına getirtilerek bu hava fotoğraflarından da istifade edilmemiştir. Öte yandan, tek kişilik ve yetersiz ziraat bilirkişi raporu ile yetinilmiştir. Ayrıca dava konusu taşınmazın komşularında yer alan iki taşınmazın tapusu sırasıyla Bingöl Asliye Hukuk Mahkemesinin 2000/126 Esas, 2000/199 Karar ve 2009/606 Esas, 2010/1021 Karar sayılı ilamlarına istinaden oluşmasına rağmen, Bingöl Asliye Hukuk Mahkemesinin 2000/126 Esas, 2000/199 Karar sayılı dosyasının eldeki dosya arasına alınmadığı anlaşılmıştır.

Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece öncelikle, çekişmeli taşınmaza ait eski ve yeni tarihli ortofoto ve uydu fotoğrafları ile Harita Genel Müdürlüğü web sitesinin hava fotoğrafı sorgulama sayfasına girilerek taşınmazın bulunduğu köyü/mahalleyi/mevkiyi kapsayacak şekilde hangi yıllara ait hava fotoğrafları bulunduğu araştırılıp belirlenmeli ve (denetimin sağlanması bakımından) ilgili sayfanın çıktısı alınmalı, dava tarihinden 15-20-25 yıl öncesi ile özellikle 1990'lı yıllara ait (bulunmadığı taktirde bulunan tüm hava fotoğrafları getirtilerek) stereoskopik hava fotoğraflarının en az üç tanesi tarihleri açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Müdürlüğünden getirilerek dosya arasına konulmalı; komşu parsel kadastro tutanakları ve dayanaklarının tamamı getirtilmeli, dava konusu taşınmazın komşularında yer alan iki taşınmazın tapu kaydının sırasıyla Bingöl Asliye Hukuk Mahkemesinin 2000/126 Esas, 2000/199 Karar ve 2009/606 Esas, 2010/1021 Karar sayılı ilamlarına istinaden oluştuğu dikkate alındığında anılan dosyaların dosyaya getirtilerek dava konusu taşınmazdan nasıl bahsedildiği (dava konusu taşınmaz yönünü ne okuduğu) tespit edilmeli; dosya bu şekilde ikmal edildikten sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile üç kişilik ziraatçi bilirkişi kurulu, jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişi kurulu, fen bilirkişisi, jeoloji mühendisi bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı ve yapılacak keşifte dinlenilecek yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın öncesinin ne olduğu, kim tarafından hangi tarihten beri ve ne şekilde kullanıldığı, taşınmazda imar-ihya işlemi yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise imar-ihyanın hangi tarihte tamamlandığı hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözleri arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle yöntemince giderilmeye çalışılmalı; jeodezi ve fotogrametri uzmanı harita mühendisi bilirkişi kuruluna uydu ve hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle incelenmesi neticesinde taşınmazın sınırlarını ve niteliğini, taşınmazda imar-ihya tamamlanmış ise tamamlandığı tarih ile üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıcını, şeklini ve süresini belirtir şekilde rapor düzenlettirilmeli; ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan dava konusu taşınmazın toprak yapısını ve niteliğini, taşınmazın zirai durumunu, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini, taşınmaz üzerindeki bitki örtüsünü, taşınmazın imar-ihyayı gerektiren yerlerden olması halinde imar-ihyaya konu olmaya başladığı tarihi, hangi faaliyetle imar ve ihya işlemi yapıldığı ve imar-ihyanın tamamlandığı tarihi bildirir, komşu parsellerle karşılaştırmalı değerlendirmeyi ve taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş fotoğraflarını içerir, önceki bilirkişi raporunu irdeler ve çelişkileri giderir mahiyette ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; jeoloji mühendisi bilirkişiden; dava konusu taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğinin, aktif dere yatağında kalıp kalmadığı, derenin etki alanında kalıp kalmadığı hususlarında ayrıntılı rapor alınmalı; teknik bilirkişiden ise keşfi takibe ve denetlemeye elverişli, çevre taşınmazları gösterir şekliyle krokili rapor istenmeli ve bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir.

Yukarıda değinilen hususlar göz ardı edilerek yazılı olduğu üzere eksik araştırma ile karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalı Hazine vekili ve Bingöl Belediye Başkanlığı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

3. Temyiz eden davalı Hazine harçtan muaf olduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,

4. Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde davalı ... Belediye Başkanlığına iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

17.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.