Logo

1. Hukuk Dairesi2023/2102 E. 2024/542 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı ile davalı şirket arasında taşınmaz devrinin inançlı işlem olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının inançlı işlem iddiasını ispatlayamaması, davalının yemin teklifini kabul ederek yemin etmesi ve yemin edildikten sonra davacının başka delil sunamaması gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/684 E., 2022/2005 K.

HÜKÜM/KARAR: Ret/Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ: Denizli 3. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2015/623 E., 2021/595 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından duruşma istekli olarak temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 23.01.2024 Salı günü duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde, temyiz eden davacı vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalı vekilleri Avukat ... ve Avukat ... geldiler. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. Temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının malik olduğu ve fiilen kullandığı (eski 405 ada) 7005 ada 2 parsel sayılı taşınmazı davalı ile arasındaki sözlü inanç sözleşmesi gereği davalının iflas etmemesi, bilançosunu düzeltebilmesi amacıyla 27.12.2007 tarihinde bedelsiz olarak devrettiğini, ayrıca davacıya ait bir çok hatır çekini de davalıya kullandırdığını, davacı ile davalı Şirket yetkilisi arasında baba oğul ilişkisine yakın derecede samimiyet bulunduğunu, davalının çeşitli bahanelerle taşınmazı iade etmediğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ve davacı adına tescilini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; iddiaların gerçeğe aykırı ve yersiz olduğunu, davacının borçlandığı için dava konusu taşınmazı bedeli karşılığında sattığını, ödemenin banka kayıtları ve davacının imzası ile sabit olduğunu, devir sonrası bir süre kira ödemeksizin taşınmazı kullanmasına müsaade edildiğini, taraflar arasında devam eden ticari ilişki nedeniyle davacının davalıya bakiye borcu bulunduğunu, ilerleyen süreçte davacıdan taşınmazı tahliye etmesi istenmiş olmasına rağmen tahliye etmemesi nedeniyle aleyhine dava açıldığını, iş bu davayı kötü niyetli olarak açtığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı tarafın delil olarak dayandığı belgelerdeki davalı Şirket temsilcisi ...'ın eli ürünü olduğunu iddia ettiği yazıların, Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinin 21.01.2021 tarihli raporuna göre Şirket yetkilisi ...'ın eli ürünü olmadığının tespit edildiği, inançlı işlem iddiasının yazılı delille kanıtlanamadığı, davalı Şirket temsilcisinin davacı tarafından teklif edilen ve metni hazırlanan yemini eda ettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, tarafların ticari defterlerinin incelenmesi yönündeki taleplerinin Mahkemece yerine getirilmediğini, davalı tarafından banka yoluyla davacıya ödendiği kabul edilen 1.746.600,00 TL nin dekontları incelendiğinde davacı tarafından çekilmediğinin anlaşılacağını, Mahkemenin davalı tarafından ibraz edilen uzman görüşüne göre hüküm kurduğunu, davacı ile davalı Şirket temsilcisi ... arasında baba oğul ilişkisi bulunduğunu, cd olarak ibraz edilen konuşma kayıtlarında ...'ın taşınmaz devrinin bedelsiz yapıldığı ve davacıya iade edileceğini açıkça ifade ettiğini, davacının yaklaşık 3.500.000 TL hatır çekini davalıya kırdırdığını, çek ve ödemelerin listesini ibraz ettiklerini ancak Mahkemece ticari defterler, çek kayıtları, banka kayıtları, konuşmaları içeren cd gibi kesin nitelikli delillerin göz ardı edildiğini, yeminin son delil olduğunu, öncesinde dosyadaki tüm delillerin toplanması gerektiğini, toplanmayan deliller var iken yemin deliline göre karar verilmesinin hatalı olduğunu, eksik inceleme ve araştırma sonucu karar verildiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılamaya, dosya içeriğine, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre davanın reddine karar verilmesinde usul ve kanuna aykırılık görülmediği gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü nedenleri tekrarla kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, inançlı işlem hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 05.02.1947 tarihli, 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı.

2. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 26 ncı, 27 nci ve 97 nci, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 225 inci, 227 nci, 232 nci ve 190 ıncı, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6 ncı maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; (eski 405 ada) 7005 ada 2 parsel sayılı taşınmazın 27.12.2007 tarihinde davacı ... tarafından 2.450.000,00 TL bedelle davalı ... Otocam Sanayi ve Ticaret A.Ş.'ye satış suretiyle temlik edildiği anlaşılmıştır.

2.Hemen belirtilmelidir ki; inanç sözleşmeleri, tarafların karşılıklı iradelerine uygun bulunduğu için, onlara karşılıklı borç yükleyen ve alacak hakkı veren geçerli sözleşmelerdir. Anılan sözleşmelerde taraflar, sözleşmenin kendilerine yüklediği hak ve borçları belirlerken, inançlı işlemin sona erme sebeplerini, devredilen hakkın inanılan tarafından inanana iade şartlarını, bu arada tabii ki süresini de belirleyebilirler. Bunun dışında, akde aykırı davranışın yaptırımına da sözleşmelerinde yer verebilirler. Buna dair akit hükümleri de TBK'nın 26 ncı ve 27 nci maddelerine aykırılık teşkil etmediği sürece geçerli sayılır.

Uygulamada mesele, 05.02.1947 tarihli, 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı ile ilişkilendirilip bu karar dayanak yapılmak suretiyle çözüme gidilmektedir. İnanç sözleşmesi olarak adlandırılan belgenin sözleşmeye taraf olanların veya inanılanın imzasını içermesi gereklidir. Bunun dışındaki bir kabul, hem İçtihadı Birleştirme kararının kapsamının genişletilmesi hem de taşınmazların tapu dışı satışlarına olanak sağlamak anlamını taşıyacağından kendine özgü bu sözleşmelerle bağdaştırılamaz.

Anılan 05.02.1947 tarihli, 20/6 sayılı İnançları Birleştirme Kararı uyarınca, inançlı işleme dayalı iddianın, şekle bağlı olmayan yazılı delille kanıtlanması gerekeceği kuşkusuzdur. Şayet, ispat külfeti kendisinde olan tarafın yazılı bir belgesi yok ise ancak taraflar arasında gerçekleştirilen mektup, banka dekontu, yazışmalar gibi birtakım belgeler var ise bunların delil başlangıcı sayılacağı ve iddianın her türlü delille kanıtlanmasının olanaklı hale geleceği sabittir. Şayet, delil başlangıcı sayılacak böylesi bir olgu da bulunmuyor ise iddia sahibinin son başvuracağı delilin karşı tarafa yemin teklif etme hakkı olduğu da şüphesizdir.

3.Bilindiği üzere, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 225 inci maddesi şöyledir; Yeminin konusu, davanın çözümü bakımından önem taşıyan, çekişmeli olan ve kişinin kendisinden kaynaklanan vakıalardır. Bir kimsenin bir hususu bilmesi onun kendisinden kaynaklanan vakıa sayılır." Aynı Kanun'un 227/2 nci maddesi şöyledir; “Yemin teklif olunan kimse, yemini edaya hazır olduğunu bildirdikten sonra, diğer taraf teklifinden vazgeçerek başka bir delile dayanamaz ve yeni bir delil de gösteremez.”

Anılan madde gerekçesinde, “1086 sayılı Kanun'un 354 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan hüküm aynen kabul edilmiştir. Ancak ikinci fıkra ile, başka delili de olduğu hâlde onlar tam olarak toplanıp değerlendirilmeden yemin teklif edilmesi durumunda, karşı taraf lehine doğan usulî kazanılmış hak gözetilerek ortaya çıkan karışıklığa açıklık getirilmiştir. Bu hüküm gereğince yemin teklif olunan kimse yemini edaya hazır olduğunu bildirdikten veya yemini iade ettikten sonra diğer taraf teklifinden vazgeçerek başka bir delile dayanamaz ve yeni bir delil de gösteremez.” ifadelerine yer verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Somut olaya gelince; davacı tarafından, davaya konu edilen taşınmaz devri ile ilgili olarak davalıya yemin teklif olunduğu, yeminin davalı Şirket temsilcisi tarafından eda edildiği, yeminin kesin delil olması ve HMK’nın 227/2 nci maddesine göre, yemin teklif olunan kimse yemini edaya hazır olduğunu bildirdikten sonra, diğer tarafın teklifinden vazgeçerek başka bir delile dayanamayacağı ve yeni bir delil gösteremeyeceği hususları birlikte değerlendirildiğinde, inançlı işlem iddiasının usulünce ispatlanamadığından davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

21.09.2023 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalı vekili için 17.100,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davacıdan alınmasına,

Aşağıda yazılı 247,70- TL bakiye onama harcının davacıdan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

23.01.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.