"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1307 E., 2023/45 K.
HÜKÜM/KARAR : Kabul / Kabul - Karar Kaldırılarak Dava Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Gölköy Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/221 E., 2022/376 K.
Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalılar Hazine temsilcisi ve davalı ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde özetle; Ordu ili, Gölköy ilçesi, ... mahallesi ... mevkinde bulunan 148 ada 116 parsel sayılı taşınmazına ait 200 m' ye yakın olan harmanı, bitişik komşu parsel sahibi ...'ın kendi taşınmazına yarar sağlamak maksadı ile kadastro tespitleri sırasında bu taşınmazı bilerek Belediye adına yol olarak gösterdiğini, hatalı bir şekilde yol olarak tescil edilen bu araziyi nizasız, fasılasız bir şekilde 20 seneyi aşkın süredir harman olarak kullandığını, bu yerin kendisine babası Mevlüt Kılıç'tan kaldığını, ona da kendi babası Mustafa Kılıç'tan intikal ettiğini, dava konusu yeri kadimden beri ailece kullandıklarını ileri sürerek dava konusu yolun tapu kaydının iptali ile 148 ada 116 parsele dahil edilerek kendi adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı 14.09.2018 havale tarihli ıslah dilekçesinde özetle; davayı esas yönünden ıslah ettiğini, Ordu ili, Gölköy ilçesi, ... mahallesinde bulunan 151 ada 9 parsel sayılı taşınmazı 2007 senesinde ... isimli kişiden satın aldığını, buna dair senedi delil olarak sunacağını, bu taşınmaz içerisindeki yaklaşık 600 metrekarelik bir kısmın kadastro çalışmaları sırasında hatalı olarak davalı ... üzerine 151 ada 10 parsel numarası ile yazıldığını ileri sürerek dava konusu taşınmazın davalı ... adına olan tapu kaydının iptali ile 151 ada 9 parsel sayılı taşınmaza dahil edilerek adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Belediyeye dava dilekçesi ve ıslah tebliğ edilmiş, davalı cevap dilekçesi sunmamıştır.
Dahili davalı Hazineye dava dilekçesi tebliğ edilmiş, dahili davalı cevap dilekçesi sunmamıştır.
III. MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 24.05.2022 tarihli ve 2018/221 Esas, 2022/376 Karar sayılı kararıyla; keşifte ayrıntılı olarak beyanlarına başvurulan mahalli bilirkişilerin, çekişmeli taşınmaza ilişkin davacının dayandığı 2007 tarihli 'arazi alım satım senedidir' başlıklı senede imza atmak sureti ile tanıklık ettiklerini, 10 parselin 15 yıldır aralıksız şekilde davacı tarafından kullanıldığını, ondan önce ise ... tarafından kullanıldığını, ...'in davacı ...'a 2007 tarihli senetten de anlaşılacağı üzere satmak sureti ile temlik ettiğini ve bu senedin düzenlendiği yerin dahi bilgisine sahip olduklarını beyan ettiklerini, bu beyanlarının olguya dayalı beyanlar olduğu ve ayrıca fen bilirkişisinin raporundan dayanılan adi senedin 151 ada 10 parsel sayılı taşınmazı kapsamına aldığının sabit olduğunun anlaşıldığı davacının iddiasının sübuta erdiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... ve davalı Hazine temsilcisi istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Nedenleri
Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu 151 ada 10 parsel sayılı taşınmazın öncesinde tesis kadastro çalışmaları neticesinde 392,42 m² yüz ölçümü ve arsa vasfı ile 15.09.2008 tarihinde ... Köyü Tüzel Kişiliği adına tapu kütüğünde tescil edildiğini ve Ordu ilinin Büyükşehir olması ile dava konusu taşınmazın mülkiyetinin 27.06.2014 tarihinde tashihen devir yoluyla Gölköy Belediyesi'ne geçtiğini, dosyada yer alan bilirkişi raporlarında davacı tarafından sunulan senedin 151 ada 10 ve 151 ada 9 parsel numaralı taşınmazı birlikte kapsadığının değerlendirildiğini, ancak ...'ın 151 ada 10 parsel sayılı taşınmaz üzerinde hak sahibi olmadığının keşifte mahalli bilirkişilerin beyanları ile anlaşıldığını, Mahkemece sadece senette yer alan ...'ın 151 ada 10 parsel sayılı taşınmazın satış ve devrini yapmaya hak sahibi olduğuna dair kabulünün hatalı olduğunu, mahalli bilirkişilerin ortak beyanlarından da anlaşılacağı üzere dava konusu 151 ada 10 parsel kadastro çalışmalarından önce hatta senetten önce boş ve atıl halde bulunduğunu, ...'tan önce ...'ın bu taşınmaz üzerinde malik sıfatıyla zilyetliğinin bulunmadığını, mahalli bilirkişilerin keşifteki beyanlarında Hasan'ın 10 parsel üzerindeki zilyetliğinin keşif tarihinden 15 yıl öncesine kadar uzandığını söylediklerini, dava konusu taşınmazın 15.09.2008 tarihinde ... Köyü Tüzel Kişiliği adına tapu kütüğüne tescil edildiğini ve tapulu taşınmazların kazandırıcı zamanaşımı yoluyla iktisap edilmesininin mümkün olmadığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Hazine temsilcisi istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesince verilen kabul kararını Hazinenin hak ve menfaatlerinin korunması gerekçesiyle istinaf ettiklerini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; mahallinde icra edilen keşifte sırasıyla dinlenilen ..., ... ve ...'ın beyanlarında, çekişmeli taşınmazı 15 yıldır fasulye, lahana ve mısır ekmek sureti ile davacının kullandığını, ondan önce ise ...'e ait taşınmaz olup, ...'in bu taşınmazı sadece sahiplendiğini, herhangi bir ekim dikim yapmadığını beyan ettikleri, davacının mülkiyet hakkını kazanması için tespit tarihi olan 2008 tarihinden geriye doğru 20 yıla ulaşan malik sıfatı ile davasız, aralıksız zilyetliğini kanıtlaması gerektiği, davacının ... ile yapmış olduğu satış senedi tarihi 2007 olup, davacının çekişmeli taşınmaz bölümü üzerinde tespit tarihi olan 2008 tarihi itibari ile 20 yıla ulaşan ekonomik amaca yönelik eklemeli yahut müstakil zilyetliğinin bulunmadığı, davacı yararına 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713 üncü maddesinde öngörülen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile taşınmaz edinme koşullarının gerçekleşmediği gerekçesiyle davalı ... Başkanlığı yönünden davanın esastan reddine, Maliye Hazinesi yönünden ise tapu kayıt maliki olmaması nedeni ile pasif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin isabetsiz olduğu, yargılamada eksiklik bulunmayan ancak "kanunun olaya uygulanmasında" hata edilen dava dosyası açısından yapılan yanlışlığın yeniden yargılamayı gerektirmediği gerekçesiyle davalı ... vekili ve davalı Hazine'nin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b-2 nci maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle Hazine aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle, davalı ... aleyhine açılan davanın ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı temyiz başvurusunda bulunmuştur.
B. Temyiz Nedenleri
Davacı temyiz dilekçesinde özetle, her ne kadar 01.10.2020 tarihli 5 inci celsede davasının 14.09.2018 havale tarihli ıslah dilekçesi ile belirttiği ada ve parsellere ilişkin olduğunu, dava dilekçesinde belirttiği kendisine ait kısmın kadastro sırasında hatalı bir şekilde yol olarak tespit gördüğü ve bu kısmın kendi zilyet ve mülkiyetinde olduğuna yönelik bir iddiasının kalmadığını belirtmiş ise de, bu beyanı yanlışlıkla verdiğini, İlk Derece Mahkemesince bu hususun tam ıslah olarak değerlendirildiğini ve dava konusu ettiği parsellerden biri olan 151 ada 10 parsel sayılı taşınmazda keşif yapıldığını, Bölge Adliye Mahkemesince bu hususta değerlendirme yapılmadığını, dava konusu taşınmazlardan biri hakkında karar verilmeksizin kurulan hükmün kaldırılmamasının hatalı olduğunu, zira yanlışlıkla bulunduğu bu beyana 10 uncu celsede açıklık getirdiğini, ayrıca yargılama sırasında dava konusu taşınmazı ...'ten aldığını onun da ...'dan satın aldığını belirtmiş olmasına rağmen keşif esnasında ...'in dava konusu taşınmazı ...'ten aldığına yönelik eklemeli zilyetlik iddiasına ilişkin olarak hazırda bulunanların beyanlarına başvurulmadığını, İlk Derece Mahkemesince davanın kabul edilmesi ve keşif yapılmayan parsel için de hak düşürücü süre içerisinde yeniden dava açma imkanının bulunması nedeniyle kararı istinaf etmediğini, ancak Bölge Adliye Mahkemesinin kararıyla her iki parseli de kaybettiğini, keşifte tanıklarını hazır edemediğini, İlk Derece Mahkemesince de tanıklarına keşif mahallinde hazır olmaları için çağrı kağıdı çıkarılmadığını, tanıkların dinlenilmesinden vazgeçtiğine dair açık bir beyanı da alınmadan tahkikat aşamasının hatalı bir şekilde sonlandırıldığını, davayı ispat hakkının engellendiğini, dava konusu 10 parselin güney sınırın kendisine ait 9 parsel ile bitişik olup bir bütünlük arzettiğini, yine 15.11.2007 tarihli arazi alım satım senedinde taşınmazın evveliyatın yönelik "babam Bayram Yücedağ'dan intikal eden" şeklindeki kaydın keşif sırasında hazır bulunanlara sorulmadığını, ...'in buraları kullanmadığına yönelik beyanlara itibar edildiğini ve aradaki çelişki giderilmeden, taşınmazın evveliyatı araştırılmadan hüküm kurulduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 36'ncı maddesi,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 27 nci maddesi ve 240 ile 266 ncı maddeleri
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 ve 14 üncü maddeleri,
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713/1 nci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Kadastro sonucu; Ordu ili, Gölköy ilçesi, ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 151 ada 10 parsel numaralı taşınmaz 329,42 m² yüzölçümü ve "arsa" vasfı ile 15.09.2008 tarihinde ... Köyü Tüzelkişiliği adına tespit ve tescil edilmiş, 27.06.2014 tarihinde tashihen devir ile suretiyle Gölköy Belediyesi adına tescil edilmiştir. Davacının 14.09.2018 havale tarihli ıslah dilekçesi ile 151 ada 10 parsel sayılı taşınmazı 2007 yılında satın aldığını ve zilyetliğinde olduğunu ileri sürerek çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptali ve adına tescili istemi ile dava açtığı, 01.10.2020 tarihli 5 nci celsede de davasının ıslah dilekçesinde belirttiği ada ve parsele ilişkin olduğunu dava dilekçesinde belirttiği kısma yönelik bir iddiasının kalmadığını belirttiği, dava dilekçesinde belirtilen taşınmaz yönünden istinaf başvurusunda da bulunmadığı, dava konusunun 151 ada 10 parsel sayılı taşınmaza ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
2. Somut olaya gelince, davacının dava dilekçesinde tanık deliline dayanmasına ve ..., ... ve ...'yu tanık olarak bildirmesine rağmen Mahkemece davacı tarafından bildirilen tanıklar usulüne uygun bir şekilde davetiye ile çağrılarak keşif mahallinde dinlenilmemiş, Mahkemece sadece 21.09.2021 tarihli 10 uncu celsede tarafların tanıklarını keşif gününde ve keşif mahallinde hazır etmelerine yönelik ara karar kurulmuştur.
3. Hemen belirtmek gerekir ki, iddia ve savunma hakkı HMK'nın hukuki dinlenilme hakkı başlıklı 27 nci maddesi ile usul hukukumuza yansıtılmıştır. Anılan maddenin birinci fıkrasında davanın taraflarının kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip oldukları belirtildikten sonra maddenin ikinci fıkrasında bu hakkın "açıklama ve ispat hakkı"nı da içerdiği vurgulanmıştır. Davanın taraflarının usul hukuku hükümlerine aykırı olarak açıklama ve ispat hakkını kullanmalarının kısıtlanması, iddia ve savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurur. Anayasa'nın 36 ncı maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6 ncı maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır.
4. Öte yandan, tanık delili 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 240 ile 266 ncı maddeleri arasında düzenlenmiş olup HMK'nın Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 243 üncü maddesinde “(1) Tanık davetiye ile çağrılır. Ancak, davetiye gönderilmeden taraflarca hazır bulundurulan tanık da dinlenir. Şu kadar ki tanık listesi için kesin süre verildiği ve dinlenme gününün belirlendiği hallerde, liste verilmemiş olsa dahi taraf, o duruşmada hazır bulundurursa tanıklar dinlenir” hükmüne yer verilmiştir. Görüldüğü üzere, kural olan tanığın davetiye ile çağrılmasıdır. Diğer bir deyişle, tanıkların taraflarca hazır edilmesini zorunlu kılan bir kural yoktur. Dolayısıyla Mahkemece, yasal dayanağı bulunmadığı halde, taraflara tanıklarını duruşmada veya keşifte hazır bulundurma yükümlülüğü yüklenemeyeceği gibi, tanıkların hazır edilmesi konusunda süre de verilemez. Verilmiş olsa dahi sonuç doğurmaz. Bunun aksinin kabulü, adil yargılanma hakkı (Anayasa 36 ncı madde) kapsamında olan iddia ve savunma hakkının (HMK'nın 27 nci maddesi) kısıtlanması ve eksik inceleme sonucunu doğurur. Açıklanan nedenlerle Mahkemece davacı tarafın tanıklarına davetiye çıkarılmadan yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
5. Hal böyle olunca Mahkemece HMK’nın 243 üncü maddesi gereğince davacı tarafından bildirilen tanıklar usulüne uygun biçimde davetiyle ile çağrılarak keşif mahallinde dinlenildikten sonra hasıl olacak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken Mahkemece davacı tarafından bildirilen tanıklara davetiye çıkarılmadan yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacının değinilen yönden yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
20.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.