"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/701 E., 2022/1190 K.
HÜKÜM/KARAR : Kısmen Kabul, Kısmen Ret/ Yeniden Hüküm Kurulması-Ret -Kabul
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bartın 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/317 E., 2022/103 K.
Taraflar arasındaki kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın davacı adına tescili, mümkün olmadığı takdirde mülkiyetin tespiti ve kamulaştırmasız el atma bedeli ile ecrimisil isteğine ilişkin davadan dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın tescil isteği yönünden reddine, mülkiyetin tespiti isteği yönünden kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı ... vekili ile davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılması ve yeniden hüküm kurulması suretiyle davanın yazılı şekilde kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili, davalı ... vekili ile davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacıların 108 ada 15 ve 19 parsel sayılı taşınmazların maliki olduğunu, bahsi geçen parsellere dahil olan taşınmaz bölümü üzerinden yol geçirildiğini, oysa dava konusu yerin 20 yılı aşkın süredir davacının zilyetliğinde olduğunu, kadastro sırasında dava konusu bölümün tescil harici bırakıldığı ve ardından fiilen yol halini aldığını belirterek çekişmeli taşınmazların parçası olan ve kadastro çalışmalarında yol olarak tespit harici bırakılan taşınmaz bölümlerinin davacı adına tapuya tesciline, mümkün olmadığı takdirde davacı lehine mülkiyetin tespit edilmesine, yasal faizi ile birlikte taşınmazın kamulaştırmasız el atma bedeli ile ecrimisilin davacıya ödenmesine karar verilmesini talep etmiş, yargılama sırasında kamulaştırmasız el atma ve ecrimisil talepleri tefrik edilerek ayrı bir esasa kaydedilmiştir.
Davacı vekili bilahare taşınmazın fiilen yol halini alması nedeniyle tescil taleplerinden vazgeçtiklerini beyan etmiştir.
II.CEVAP
1.Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından açılan davanın kadastro tutanaklarının kesinleşmesinden itibaren on yıllık süre geçtikten sonra açıldığını, kadastro tutanaklarının 25.12.2007 tarihinde kesinleştiğini, zilyetlikle mülk edinmek için gerekli sürenin dolmadığını, davacının dava konusu taşınmazda kadastro çalışmaları sırasında zilyet olmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; eldeki davanın kadastro çalışması sonucu yapılan tescil işlemine yönelik olması sebebi ile Kadastro Mahkemelerinin görevli olduğunu, davanın Kanun'da belirtilen 10 yıllık hak düşürücü süreden sonra açıldığını, davacının iddia ettiği zilyetliğin başlangıcı, süreci ve niteliğinin tespit edilmesi gerektiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Bartın 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı yazılı kararıyla: davanın kısmen kabulü ile dava konusu taşınmaz bölümü üzerinde davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle hükme esas bilirkişi raporunda (A) harfi ile yeri gösterilmiş olan 1.098,65 metrekare ve (B) harfi ile yeri gösterilen 1.291,16 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz bölümleri yönünden asli talep olan tescil talebinin reddine, terditli talep bakımından davanın kabulü ile çekişmeli taşınmaz bölümlerinin mülkiyetinin davacı tarafa ait olduğunun tespitine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili ile davalı ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davalı ... Müdürülüğü vekili istinaf dilekçesinde özetle; keşif esnasında dinlenen mahalli bilirkişilerin ortak beyanlarından da anlaşılacağı üzere kadastro tespitinden önce dava konusu parsellerin bulunduğu kısımda 1998 yılında yol yapım çalışmalarına başlanıp kazı çalışmaları yapıldığını, dava konusu parsellerin yol yapım çalışmaları nedeniyle kadastro çalışmalarını yapan görevlilerce yol vasfı ile tapuya tescil edildiğini, yol yapım çalışmalarının kadastro tespitinden önce başlamasından da anlaşılacağı üzere 1998 yılında davacının taşınmazlar üzerindeki zilyetliğinin son bulduğunu, bilirkişi heyetinin mahalli bilirkişi ve tanık beyanları hiç alınmamışçasına raporda hiçbir tanığın beyanına yer vermediğini ve gerçeğe aykırı bir tespitte bulunduğunu, ayrıca raporda taşınmaz için "kadastro çalışmalarından geriye dönük 20 yılı aşkın süredir nizasız ve fasılasız kullanımı göz önünde bulundurulduğunda zilyetlikle iktisap edilebilen yerlerdir" ifadesinin yer aldığını, bu ifadenin kabulünün mümkün olmadığını, keşif mahallindeki gözlemde, hava fotoğraflarının incelenmesi ayrıca orada bulunan köylülerden de alınan bilgiler ışığında dava konusu taşınmazların yıllardır atıl halde olup üzerinde herhangi bir zilyetlik tesis edildiğine, ekim-dikim yapıldığına dair emare barındırmadığını, bu nedenle davacı tarafın taşınmaz üzerinde zilyetlik yoluyla malik sıfatı kazanamadığından tescil talebinin yersiz olduğunu, ayrıca TMK'nın 713/3 üncü maddesi uyarınca yasal hasım konumunda olmalarına rağmen kendilerine hükmedilen vekalet ücreti ve yargılama giderleri yönünden de usul ve yasaya aykırı mahkeme ilamının incelenerek kararın kaldırılmasını ve itirazlar doğrultusunda yeniden karar verilmesini, kısmen kabul kararına göre vekalet ücreti verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahallinde icra edilen keşfe istinaden tanzim edilen fen bilirkişi raporundaki krokide yolun ve taşınmazların sağlı-sollu uzanma biçimi gösterilmediğini, ziraat bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın zemindeki mevcut halinden ve dava dilekçesinde iddia edilen vasfa uygun bir kullanımın olduğuna delil teşkil edecek herhangi bir veriden de bahsedilmediğini, Yargıtay’ın yerleşmiş ve süreklilik kazanan uygulamalarına göre paftasında yol olarak gösterilen bir yerin tapuya tesciline karar verilebilmesi için paftanın düzenlendiği ve terk edildiği tarihten itibaren 20 yıldan fazla süre ile tasarruf edilmiş olması gerektiğini, davacının söz konusu zilyetlikle mülk edinme iddiasının da aşamalarda ispatlanamadığını, ayrıca tescil ve mülkiyet tespit davalarında Hazinenin yasal hasım olması sebebiyle davanın kabulü ihtimalinde yargılama giderleri ile vekalet ücretinden sorumlu tutulmaz iken davanın reddine kararı verilmesi halinde ise lehlerine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, Mahkemece kısmen red kararı verildiği halde red olunan kısım yönünden lehlerine vekalet ücretine hükmedilmemesinin usul ve yasaya uygun olmadığını, bu nedenlerle istinaf taleplerinin kabulü ile Yerel Mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı ... vekilinin başvurusunun vekalet ücreti yönünden kısmen kabulü ile hükmün kaldırılması ve yeniden hüküm kurulması suretiyle davanın kısmen kabulüne, davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle hükme esas bilirkişi raporunda (A) harfi ile yeri gösterilmiş olan 1.098,65 metrekare ve (B) harfi ile yeri gösterilen 1.291,16 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz bölümleri yönünden asli talep olan tescil talebinin reddine, terditli talep bakımından davanın kabulü ile çekişmeli taşınmaz bölümlerinin mülkiyetinin davacı tarafa ait olduğunun tespitine, davalılar yasal hasım olduğundan aleyhlerine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, yargılama giderlerinin ise davacı üzerinde bırakılmasına hükmedilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili, davalı Hazine vekili ile davalı ... vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; mahallinde icra edilen keşfe istinaden tanzim edilen fen bilirkişi raporundaki krokide yolun ve taşınmazların ayrıntılı biçimde gösterilmediğini, ziraat bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın zemindeki mevcut hali ve iddia edilen vasfa uygun bir kullanımın olup-olmadığına dair her hangi bir veriden bahsedilmediğini, Yargıtay'ın yerleşmiş ve süreklilik kazanan uygulamalarına göre paftasında yol olarak gösterilen bir yerin tapuya tesciline karar verilebilmesi için paftasının düzenlendiği ve terk edildiği tarihten itibaren 20 yıldan fazla süre ile tasarruf edilmiş olması şartının gerektiğini, davacının zilyetlikle mülk edinme iddiasını aşamalarda ispatlayamadığını, usulüne uygun bilirkişi heyetiyle ve fenni tekniklerle icra edilmeyen, vakayı aydınlatmaya yönelik olmayan keşif ile bilirkişi raporlarına istinaden tesis edilen Yerel Mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.
2.Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece davacı yararına zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiş ise de Yargıtay'ın yerleşmiş ve süreklilik kazanan uygulamalarına göre inceleme yapılmadığını, içtihatlara uygun şekilde bilirkişi heyeti oluşturulup yeniden rapor alınması gerektiğini, mevcut bilirkişi raporlarının yanlı ve bilimsel gerçeklikten uzak olduğunu, davacının iddia ettiği zilyetliğin yasanın iktisap için aradığı süreye ulaşmadığını, yörede yol yapım çalışmasının hangi tarihte başladığının tereddütsüz biçimde ortaya konulması gerektiğini, müvekkili kurumun yasal hasım niteliğinde olmasına rağmen aleyhine yargılama giderlerine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek kararının bozulmasını talep etmiştir.
3. Davacı vekili temyiz dilekçesinde; Mahkemece davalıların yasal hasım olduğu gerekçesiyle yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakıldığını, ancak Yasada yasal hasım kavramına yer verilmediğini, somut olayda davalı ... Müdürlüğünün davacıya ait taşınmaza haksız şekilde el atmak suretiyle hasım halini aldığını, eldeki davada davalıların kasıtlı davaranışları ve çeşitli ihmalleri sonucunda taşınmazın yol olarak tescil harici bırakıldığını, bu nedenle davalıların doğrudan husumetli taraf olduklarını, yasal hasımların harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinden muaf tutulmasının Anayasa'ya aykırı olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın davacı adına tescili, mümkün olmadığı takdirde mülkiyetin tespiti isteğine ilişkin ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14'üncü maddesi,
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1'nci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunu'nun 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine ve dava şartlarına, yargılama kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz harcının davacıdan alınmasına,
Temyiz eden davalılar harçtan muaf bulunduğundan bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
25.04.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.