"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1271 E., 2023/470 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kocaeli 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/148 E., 2022/95 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; süre, temyiz şartları ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 21.01.2025 Salı günü duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde, temyiz eden davalı vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacılar vekili Avukat İ... geldiler. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. Temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar dava dilekçelerinde; babalarının erkek çocuğu olmadığı için mirasını kendilerine bırakmayı istemediğini, üç parça dışındaki tüm taşınmazlarını elden çıkardığını, murisin maliki olduğu 51 parça taşınmazı oğlu gibi gördüğü yeğeni olan davalı ...’a temlik ettiğini, kızlarına miras kaldığı durumda malın damatlara gideceğini çevresi ile de paylaştığını, davalıya yapılan temliklerin muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile payları oranında adlarına tesciline, mümkün olmazsa saklı payları oranında iptal ve tescile karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalı; dava konusu taşınmazların büyük oranda murise ve kardeşlerine atalarından kaldığını, davacıların murisinin taşınmazların tamamına malik olmadığını, murisin dava konusu taşınmazlardaki paylarını satın aldığını, dava konusu taşınmazlardan küçük bir kısmının atalarından kalmadığını, murisin dava konusu taşınmazlardaki 1/3 payının yarısını 2004 yılında kardeşi Mehmet’e sattığını, kalan hisselerini de ihtiyacı olduğu için 2011 yılında akrabalarına almak isteyen alsın diyerek satış iradesini ortaya koyduğunu, taşınmazlarda paydaş olduğu için kendisinin satın almak istediğini ve 70.000,00 TL’ye aldığını, murisle ödemenin parçalar halinde yapılması konusunda anlaştıklarını, 30.000,00 TL’yi satış günü elden verdiğini, 27.05.2011 tarihinde tarım kredisi çekerek 25.000,00 TL ödemeyi de elden yaptığını, murisin aldığı paralar ile evine tadilatlar yaptırdığını, paranın bir kısmını kızlarının aldığını, 10.10.2014 tarihinde 15.000,00 TL’yi murisin banka hesabına gönderdiğini, yörede kız çocuklarına mal bırakmama gibi bir adet olmadığını, gerçek satışlarda saklı payın istenilemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 21.10.2020 tarihli ve 2016/60 Esas, 2020/364 Karar sayılı kararı ile; temliklerin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekilinin istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 18.02.2021 tarihli ve 2021/152 Esas, 2021/272 Karar sayılı kararı ile; eksik harcın tamamlanmadığı ve bir kısım taşınmazlara ilişkin kayıtların dosya arasında yer almadığı gerekçeleriyle istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılması için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarihi ve sayısı belirtilen kararı ile; murisin neredeyse tüm mal varlığını davalı yeğenine bıraktığı, bedeller arasında fark olduğu, temlik sonrasında murisin ekonomik durumunda ciddi bir artış olmadığı, murisin erkek çocuğu olmadığı, tanıkların murisin kız çocuklarına mal bırakmama düşüncesinde olduğu yönünde beyanda bulundukları gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; murisin dava konusu 45 adet taşınmazdaki paylarını 18.01.2011 tarihli satış işlemiyle davalı olan yeğeni Nihat'a devrettiği, murisin malulen emekli olduğu, eşiyle birlikte yaşadığı, devirden sonra ekonomik ve sosyal durumunda gözle görülür bir farklılık olmadığı, taşınmazların satışından gelen yüklü bir paranın da murisin terekesinden çıkmadığı, murisin erkek evladının olmadığı, yaşı ve yaşanılan yer göz önüne alındığında murisin kız evlatlarına mal bırakmak istemediği, davalının da taşınmazlar için ödediği bedelin resmi satış senetlerinde yer almadığı, tanık beyanları ile bilirkişi raporlarında bu taşınmazların bedellerinin resmi senetlerinde yer alan bedellerden farklılık gösterdiği, murisin bu miktarda taşınmaz satımını gerektirir bir ihtiyacının olmadığı, davaya konu taşınmazları muvazaalı olarak davalıya devrettiği, ancak dava konusu edilen 374, 375, 773, 774, 1027 ve 1008 parsel sayılı taşınmazların bir kısım payının önce davalının babası Şevket Tınkur'un ölümüyle 28.04.2006 tarihinde mirasçılara intikal ettirildiği, annesi Hacer Tınkur'un ölümüyle de 04.06.2015 tarihinde Hacer Tınkur'dan gelen payların intikal ettirildiği, anılan taşınmazlarda davacıların murisinden gelen pay olmadığı, bu taşınmazlar yönünden davanın reddine karar vermek gerektiği gerekçeleriyle istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün kaldırılmasına yeniden esas hakkında hüküm kurularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle:
a. Kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, muvazaa iddiasının ispatlanamadığını,
b. Tanıkların beyanlarının savunmalarını doğruladığını,
c. Ödemeyle ilgili banka dekontları ve kredi işlemlerine ait belgelerin dosyada olduğunu,
d. Yöredeki taşınmaz değerlerinde meydana gelen fahiş artışlar ve satış tarihindeki paranın alım gücü gibi etkenler dikkate alınmadan bilirkişi raporu düzenlenildiğini,
e. Satış bedeli ile rayiç bedel arasındaki oransızlığın tek başına muvazaanın ispatı için yeterli olmadığını, ayrıca fahiş de bir fark olmadığını, akrabalar arasında yapılan satışlarda bedel belirlenirken geçmişe dayalı bazı olay ve ilişkilerin de göz önüne alınmasının normal olduğunu,
f. Murisin aralarındaki karşılıklı sevgi ve saygı nedeniyle belki biraz düşük bedelle satış yapmış olmasının muvazaa olarak kabul edilemeyeceğini,
g. Gerekçe ile dosyadaki delillerin çelişkili olduğunu,
h. Murisin malulen emekli olması ve başkaca bir gelirinin bulunmaması nedeniyle taşınmazını satma ihtiyacının bulunduğunu, satılan yerlerin paylı olduğunu ve 26 dönüm civarı yerin satıldığının göz ardı edildiğini,
ı. Murisin davaya konu taşınmazları müvekkili dahil tüm akrabalarına teklif ettiğini, bölgede kız evlatlarına mal bırakmama gibi bir örf, adet, gelenek ve görenek olmadığını,
j. Murisin, aralarında bir sorunu bulunmayan kızlarına mal bırakmak istemeyip yeğenine bağışlamak istediğinin kabulünün hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, murisin ekip biçemediği taşınmazlarını ileride sorun çıkmasın diye sattığını,
k. Dava konusu taşınmazlarda yenileme çalışması yapılmasına ve taşınmazların ada parsel numaralarının değişmesine rağmen eski parseller üzerinden hüküm kurulduğunu,
l. Kabul kararı verilen payların belirli olmadığını, kararın infaz kabiliyetinin ortadan kalktığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tenkis istemine ilişkindir.
Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Dosya içeriğinden; mirasbırakan Bahattin’in 1009, 1072, 1073, 1091, 1098, 1110, 1120, 1147, 1167, 1170, 1193, 1219, 1262, 1280, 1290, 1313, 1266, 1315, 1871, 1939, 2618, 2624, 996 ve 998 parsel sayılı taşınmazlardaki 1/6'şar payını, 1063 parsel sayılı taşınmazdaki 1/3 payını, 994 parsel sayılı taşınmazdaki 1/8 payını, 1175, 1178, 1180, 1182, 1195, 1202, 1212, 1215, 1227, 1232, 1235, 1247, 1268, 1271, 1303, 1337, 1346, 2409 ve 1184 parsel sayılı taşınmazlardaki 90/3840'ar paylarını 18.01.2011 tarihinde davalı yeğenine satış suretiyle temlik ettiği, murisin 25.08.2015 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak çocukları Mevlüde, Behice, Lütfiye ve Sevinç ile kendisinden sonra ölen eşi Sevinç’in kızı Hacer’in kaldığı görülmüştür.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle:
Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK’nın 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,Aşağıda yazılı 65.504,09 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına,03.10.2024 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca gelen temyiz edilen davacılar vekili için 28.000,00 TL duruşma vekalet ücretinin temyiz eden davalıdan alınmasına,Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 21.01.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.