"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1432 E., 2023/257 K.
HÜKÜM/KARAR : Asıl Dava Kabul-Birleştirilen Dava Kısmen Kabul/Esastan Ret-Kabul-Karar Kaldırılarak Asıl Dava Kabul-Birleştirilen Dava Kısmen Kabul
İLK DERECE MAHKEMESİ : Hopa Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/145 E., 2021/340 K.
Taraflar arasındaki asıl dava, tapu iptali ve tescil; birleştirilen dava tapu iptali ve tescil ile yol hakkında açılan tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulüne, birleştirilen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın asıl davada davacı-birleştirilen davada davalı ..., birleştirilen davada davalı ... vekili ile asıl davada davalı-birleştirilen davada davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince asıl davada davalı-birleştirilen davada davacı vekilinin istinaf başvurunun esastan reddine, asıl davada davacı-birleştirilen davada davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı asıl davada davalı-birleştirilen davada davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Asıl davada davacı ... vekili dava dilekçesinde; .... ilçesi .... köyünde yapılan kadastro çalışmaları sonucu davacıya ait 133 ada 6 parsel sayılı taşınmaz ile sınırda bulanan davalıya ait 133 ada 8 parsel sayılı taşınmazın arasındaki sınırın hatalı belirlendiğini, iki taşınmaz arasındaki sınırın ırmak olmasına rağmen, yaklaşık otuz yıl önce davacıya ait taşınmazdan çıkan ırmak üzerine su deposu yapılmasına karar verildiğini ve suyun çıktığı bölgede depo yolu yapılmak üzere kazı yapıldığını, köy sakinlerinin bu müdahalesi sonucunda ırmağın yeryüzüne çıktığı noktanın davacıya ait taşınmaza doğru kaydığını, ırmağın çıkış noktasının sınır olarak alındığını ve kendisine ait taşınmazın yaklaşık bir metre içerisine girilerek hatalı tespit yapıldığını, hatalı yapılan bu tespit işlemi sonucunda davacıya ait taşınmazın yaklaşık 15 m2'lik kısmının davalıya ait 133 ada 8 parsel sayılı taşınmazın sınırları içerisinde kaldığını ileri sürerek bu kısmın tapu kaydının iptali ile davacının taşınmazına eklenerek tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Birleştirilen davada davacı ... vekili dava dilekçesinde; Yeşilköy köyünde yapılan kadastro çalışmaları sonucunda davacıya ait 133 ada 8 parsel sayılı taşınmaz ile davalıya ait 133 ada 6 parsel sayılı taşınmaz arasındaki sınırın hatalı belirlendiğini, fiiliyatta iki taşınmaz arasında eski hendek bulunmasına rağmen tespit sırasında bu hendeğin dikkate alınmadığını, yine davacıya ait 132 ada 12 parsel sayılı taşınmazın bir bölümünün de davalı ...'e ait komşu 132 ada 13 parsel sayılı taşınmazın sınırları içerisinde tespit edildiğini, diğer yandan 133 ada 8 ve 132 ada 10 parsel sayılı taşınmazlar arasında yaklaşık 4-5 metre genişliğinde araba yolu niteliğinde bir yol belirlendiğini, aslında bu yolun giriş ve çıkış kısımlarının devamında araba yolu bulunmadığını, sırf ileriye dönük yol yapılabilir düşüncesiyle davacıya ait taşınmazın içerisinde yol geçirilerek taşınmazın iki parçaya bölündüğünü ileri sürerek dava konusu 133 ada 6 ve 132 ada 13 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tapuya tesciline, ayrıca hatalı şekilde yol olarak bırakılan kısmın davacı adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Asıl davada davalı ... vekili cevap dilekçesinde; tarafların murisleri arasında görülen Hopa Sulh Hukuk Mahkemesinin 1955/90 Esas, 1958/32 Karar sayılı ve 1963/67 Esas, 1966/24 Karar sayılı dosyalarıyla men-i müdahale ve tazminat davaları açıldığını, sınırın söz konusu mahkeme kararlarında net bir şekilde belirlendiğini ve kaya, hendek, sırtta yer alan dağ gibi somut ve zamanla değişmesi mümkün olmayan işaretler kullanıldığını, sınırın net olduğunun mahkeme kararlarıyla belirlendiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Birleştirilen davada davalı ... cevap dilekçesinde; kendisine ait 132 ada 13 parsel sayılı taşınmaz ile davacıya ait taşınmaz arasındaki sınırın kadimden beri ırmak olduğunu, ırmağın bir tarafında kendisine ait taşınmaz diğer tarafında ise davacıya ait taşınmazın bulunduğunu, kadastro tespitinin de buna göre yapıldığını, yine 133 ada 8 ile 132 ada 10 parsel sayılı taşınmazlar arasından bulunan yola ilişkin açılan davada husumetin köye yöneltilmesi gerektiğini, kendisinin bu dava yönünden taraf sıfatının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Birleştirilen davada davalı ... cevap dilekçesinde; aynı şekilde 133 ada 6 ve 8 parsel sayılı taşınmazlar arasındaki sınırın hatalı tespit edildiği gerekçesiyle kendisinin de bir dava açtığını ve bu davanın halen derdest olduğunu, iki taşınmaz arasındaki sınırı büyük ölçüde ırmağın oluşturduğunu, ırmağın bir tarafında kendisine ait taşınmaz, diğer tarafında ise davacıya ait taşınmazın bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı ve davalıya ait dava konusu her iki arazinin de çay bahçesi olduğu, çay bahçesinin bir kısmının yüksek bir tepede konumlandığı, bir kısmının ise kısmen düzlük bir arazide olduğu ve düzlüğe çıkan yerden ince bir su akıntısı olduğu, suyun geçtiği yerde hafif bir çöküntü mevcut olduğu, tarafların dere yatağı olarak iddia ettikleri yerin bu yer olduğu, düzlüğün geçtiği yerde dere yatağı kısmının kaybolduğu ve çöküntünün mevcut olmadığı, uyuşmazlığın kaynağının derenin zamanla kuruması ile tarafların kuruyan yatağın kendilerine ait yer olduğu iddiasından kaynaklandığı, yer yer davacının ve davalının arazilerinin içerisinde kalan geniş ağaç köklerinin bulunduğu, her iki tarafın da kabulünde olan karşılıklı bu ağaç köklerinin davacının arazisinde kalan ağaç kökünün davacıya, davalının arazisinde kalan ağaç kökünün ise davalının arazisine ait hudutlar içerisinde kaldığı, her iki ağaç kökünün arasında yaklaşık iki metre mesafe bulunduğu, tarafların bu mesafenin içerisinde kalan alanda sınır uyuşmazlığı yaşadığı, asıl ve birleştirilen davada yapılan keşifte dinlenen davacı ve davalı tanıklarının tarafların babaları olmaları nedenleri ile itibar edilmeyerek mahalli bilirkişi beyanlarına itibar edildiği, her iki davada da bilirkişilerin benzer beyanda bulunduğu, keşifte fen bilirkişilerine sınırı gösterdikleri, birleştirilen dava davacısının delil olarak sunduğu ilamların davayı aydınlatıcı olmadığı, sınırı gösterir bilirkişi raporu bulunmadığından değerlendirmeye alınmadığı, birleştirilen dava davacısının, davalı ...'e ait 132 ada 13 parsel numaralı taşınmazın muayyen bir kısmının davacı ...'a ait olduğunu iddia ettiği ancak keşifte dinlenen bilirkişilerce bu iddianın ispat edilemediği gerekçesiyle asıl davanın kabulüne, çekişmeli 133 ada 8 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişi raporunda (G) harfi ile gösterilen 15,03 m2'lik kısmının tapu kaydının iptali ile davacı adına kayıtlı 133 ada 6 parsel sayılı taşınmaza eklenerek tapuya tesciline; birleştirilen davanın kısmen kabul kısmen reddine, davanın Yeşilköy Köy Tüzel Kişiliği yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davacının 133 ada 13 parsel sayılı taşınmaz yönünden talebinin reddine, çekişmeli 133 ada 6 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 12,97 m2, (B) harfi ile gösterilen 8,60 m2 ve (C) harfi ile gösterilen 12,95 m2'lik kısmının tapu kaydının iptali ile davacı adına kayıtlı 133 ada 8 parsel sayılı taşınmaza eklenerek tapuya tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davacı-birleştirilen davada davalı ... ile birleştirilen davada davalı ... vekili ile asıl davada davalı-birleştirilen davada davacı ... vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Asıl davada davacı-birleştirilen davada davalı ... ile birleştirilen davada davalı ... vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemece asıl davanın kabulüne karar verilmesine rağmen davacı lehine 515,08 TL vekalet ücretine hükmedildiğini, oysa karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, kararın bu yönüyle hatalı olduğunu, yine birleştirilen davanın kabulüne karar verilmesinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu, sınır komşusu olan taraflar arasındaki sınırı büyük ölçüde ırmağın oluşturduğunu, bu hususun tanık ve mahalli bilirkişi beyanlarıyla sabit olduğunu, mahallinde yapılan keşifte de her iki taşınmaz arasında bulunan ve sınırı belirleyen dere yatağının açıkça tespit edildiğini, dere yatağı esas alınarak yapılan kadastro tespitinin doğru olduğunu, birleştirilen davanın reddi gerektiğini, kaldı ki birleştirilen davada talep edilen kısmın daha fazla olduğunu ancak Mahkemece talep edilen yerin bir kısmı hakkında kabul kararı verildiğini, hal böyle olunca kabul-ret oranına göre yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin belirlenmesi gerektiğini beyanla İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl davada davalı-birleştirilen davada davacı ... vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazlar arasındaki sınırın tarafların dedelerinin zamanından beri çekişmeli olduğunu, buna ilişkin bir kısım mahkeme kararının dosyaya sunulduğunu, sınırı anlatmak için kullanılan ifadelerin anlaşılır ve bugün için de arazide uygulanabilir olduğunu, resmi belge niteliğindeki mahkeme kararlarına göre sınırların belirlenmesi gerektiğini, mahkeme kararlarının fiilen yerinde uygulanmasına çalışılmadığını, söz konusu ilamların eldeki davaları aydınlatıcı niteliğinin bulunmadığı şeklindeki Mahkemenin değerlendirmesinin tutarlı ve doğru olmadığını, mahkeme kararlarını dikkate almayıp tanık beyanlarına itibar etmenin doğru olmadığını, yargılamanın eksik yürütüldüğünü beyanla İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; birleştirilen davada davacı tarafın yol olarak tescil harici bırakılan taşınmaz bölümüne yönelik olarak davalı ... Köyü Tüzel Kişiliği aleyhine açtığı davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiş ise de tescil harici bırakılan taşınmaz bölümlerine yönelik açılan davalarda husumetin Hazine ve ilgili köy tüzel kişiliğine yöneltilmesi gerektiğinden husumetin Yeşilköy Köyü Tüzel Kişiliğine yöneltilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı hatta, yasal hasım olması hasebiyle Hazinenin de davaya dahil edilmesi gerektiği, ancak dosyada mevcut teknik bilirkişi raporları ile alınan bilirkişi ve tanık beyanları karşısında, birleştirilen davada davacı ...'ın davaya konu yol bölümü üzerinde nizasız, fasılasız ve malik sıfatıyla en az yirmi yılı aşkın süreyle devam eden ekonomik amaca uygun zilyetliğinin bulunduğunun ispatlanamadığı, bu sebeple birleştirilen davada yola ilişkin davanın esastan reddine karar verilmesi gerekirken pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi isabetsiz ise de aleyhe bozma yasağı nedeniyle bu husus kaldırma sebebi yapılmamıştır. Birleştirilen davada davacı ... Satır vekilinin 133 ada 6 parsel içerisinde talep ettiği kısım 29.04.2021 tarihli fen bilirkişi raporuna ekli krokide (E) ve (F) harfleri ile gösterilmiş olup bu kısımların toplam alanı 84,29 m2'dir. Buna karşılık Mahkemece 133 ada 6 parsel içerisinde kalan ve aynı krokide (A), (B) ve (C) harfleri ile gösterilen kısımlar hakkında kabul kararı verilmiş olup bu kısımların toplam alanı ise 34,52 m2'dir. Birleştirilen davada davacı tarafça talep edilen taşınmaz bölümünün kabul kararı verilmeyen kısmıyla ilgili olarak hüküm fıkrasında olumlu ya da olumsuz herhangi bir karar tesis edilmediği ve ret kararı verilmesi gereken bu kısım yönünden birleştirilen davada davalı ... lehine vekalet ücretine hükmedilmediği, yine birleştirilen davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmesine rağmen yargılama giderlerinin kabul/ret oranına göre paylaştırılmamış olmasının isabetsiz olduğu, tüm bu hataların düzeltilmesinin yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği açıklanarak asıl davada davacı/birleştirilen davada davalı ... ile birleştirilen davada davalı ... vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve kaldırılan hükmün yerine geçmek üzere HMK'nın 353/1-b.(2) maddesi gereğince yeniden hüküm tesis edilmesine, asıl davada davalı/birleştirilen davada davacı ... vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun ise HMK'nın 353/1-b.(1) maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davalı-birleştirilen davada davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Nedenleri
Asıl davada davalı-birleştirilen davada davacı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itirazlarını tekrarlayarak kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Asıl dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil; birleştirilen dava ise kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil ile yol olarak tespit harici bırakılan taşınmaz bölümüne yönelik tapusuz taşınmazın tapuya tescili isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190. maddesi,
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. ve 17. maddeleri,
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. ve 713/1. maddeleri.
3. Değerlendirme
Artvin ili ... ilçesi .... köyü çalışma alanında bulunan 132 ada 13 parsel sayılı taşınmazın kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği, miras yoluyla gelen hak, taksim ve hibeye dayanılarak belgesizden ... adına; 133 ada 6 parsel sayılı taşınmazın aynı gerekçelerle belgesizden ... adına; 133 ada 8 parsel sayılı taşınmazın kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ve hibeye dayanılarak belgesizden ... adına tespit ve tescil edilmiştir. Dava konusu fen bilirkişi raporunda (D) harfi ile gösterilen kısım kadastro çalışmalarında yol olarak tespit harici bırakılmıştır.
Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup asıl davada davalı-birleştirilen davada davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Asıl davada davalı/birleştirilen davada davacı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK’nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 247,70 TL bakiye onama harcının temyiz eden asıl davada davalı ...’dan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
06.11.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.