Logo

1. Hukuk Dairesi2023/4137 E. 2024/5940 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sırasında davalı vakıf adına tescil edilen taşınmazın mülkiyetinin davacı köy tüzel kişiliğine ait olup olmadığına ilişkin tapu iptali ve tescil davası.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazın davalı vakfa devrine ilişkin köy karar defterinde hibe kararı bulunmaması, intifa hakkı verildiğine dair kararın mevcut olması ve hibe kararının idari makamlarca onaylanmamış olması gözetilerek, yerel mahkemenin tapu iptali ve tescil talebini reddeden kararının bozulmasına ve davanın kabulüne karar veren istinaf mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/849 E., 2023/282 K.

HÜKÜM/KARAR : Ret / Kabul

İLK DERECE MAHKEMESİ : Safranbolu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/81 E., 2021/210 K.

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; Karabük ili, .... ilçesi, .... köyünde bulunan 143 ada 3 parsel sayılı taşınmazın köy orta malı olup üzerinde Kur’an kursu bulunduğunu ve davacı Köy Tüzel Kişiliğine ait olduğunu, 23.03.1987 tarihinde taşınmazın intifa hakkının davalı Vakfa devredildiğini, hiç bir şekilde davalı Vakfa bir mülkiyet devri söz konusu olmadığını, ancak taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında hatalı olarak davalı Vakıf adına tespit ve tescil edildiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile davacı ... Köy Tüzel Kişiliği adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; dava konusu taşınmazın 27.02.1986 tarihli tapu kaydı ile davalı adına kayıtlı olduğunu, bu nedenle de kadastro çalışmalarında tapu kaydına dayanılarak davalı Vakıf adına tespit ve tescil edildiğini, yapılan işlemlerin hukuka uygun olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Safranbolu 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 20.04.2021 tarihli, 2020/81 Esas, 2021/210 Karar sayılı kararı ile; kadastro çalışmaları sırasında taşınmazın 20.02.1986 tarih ve 7 sıra nolu tapu kaydına dayanılarak 04.06.2010 tarihinde davalı adına tescil edildiği, köy muhtarı ve azalarının 10.01.1986 tarihinde dava konusu taşınmazı davalı tarafa hibe ettiklerine dair karar alarak belgeyi imzaladıkları, gerekli işlemlerin tamamlanmasının ardından Tapu Sicil Müdürlüğünce hibe nedeniyle taşınmazın davalı vakıf adına tescil edildiği, kadastro tespitinde usulsüzlük bulunmadığı, taşınmaz üzerindeki binanın ilk yapıldığı dönem 1-2 sene kadar Kur’an kursu olarak kullanıldığı ancak sonrasında kimse tarafından kullanılmadığının mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarıyla sabit olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;dava dilekçesindeki iddiaları tekrarlayarak kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu taşınmazın davalıya hibe edildiğine ilişkin köy muhtarı ve azaları tarafından alınmış bir karar bulunmadığını, dava konusu taşınmazın mülkiyetinin değil Kur'an kursu olarak kullanılmak şartıyla yalnızca intifa hakkının davalıya tanındığı bir karar mevcut olduğunu, 442 sayılı Köy Kanunu'nda köy muhtarı ve azaların yetkileri tahdidi olarak sayılmış olup köyün malik olduğu veya köyün ortak kullanımındaki bir taşınmazın mülkiyetinin devri yetkisinden bahsedilmediğini, ayrıca aynı Yasa'nın 40'ıncı maddesinde köy muhtarı ve azalarının bu içerikteki kararlarına karşı Kaymakam onayının şart koşulduğunu, oysa böylesi bir onayın bulunmadığını, mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarıyla dava konusu taşınmazın tamamen köylünün imkanlarıyla inşa edildiğinin, davalıya bir süreliğine yalnızca Kur'an an kursu olarak kullanılmak amacıyla tahsis edildiğinin, ancak mülkiyetinin verilmediğinin, kısa bir süre davalı tarafından Kur'an kursu olarak kullanıldığının, uzun yıllardır kullanan olmadığının, bakımının köylüler tarafından yine tamamen köylünün imkanlarıyla yapıldığının sabit olduğunu, davanın kabulüne karar verilmesini gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin 01.03.2023 tarihli ve 2022/849 E., 2023/282 K. sayılı kararıyla; dava konusu 143 ada 3 sayılı parsele kadastro tespitinde uygulanan ve taşınmaza ait olduğu iki tarafın da kabulünde bulunan 20.02.1986 tarih ve 7 sıra numaralı tapu kaydı ve oluşum belgeleri incelendiğinde, 10.01.1986 tarih ve 1 sıra numaralı tapu kaydı ile 277 m2 yüz ölçümüyle, kargir bina ve arsası vasfıyla Kadastro Müdürlüğünün 10.01.1986 tarih ve 41/03 sayılı yazısına ekli muhtarlığın 06.01.1986 tarih 1986/01 nolu kararı (kaymakamlıkça onaylı) ve fen memurluğunca tanzim edilen beyannameye istinaden ... Köyü Tüzel Kişiliği adına tapuya kaydedildiği , tapu kaydı ile ... Köyü Tüzel Kişiliği adına kayıtlı iken Türkiye Diyanet Vakfına hibe edilmesi nedeniyle ... adına 27.02.1986 tarih ve 7 sıra numaralı tapu kaydının oluştuğu, davalı adına oluşan tapu kaydın oluşum belgeleri, resmi senet ve köy karar defteri birlikte değerlendirildiğinde, 277 m2 miktarındaki bina ve arsası ... Köyü Tüzel Kişiliği adına kayıtlı iken .... Köyü Muhtarlığının 10.01.1986 tarih ve 3 nolu kararına istinaden Muhtar ....’ın taşınmazı Türkiye Diyanet Vakfına hibe ettiği ve adı geçen vakıf adına tescilin yapılmasını istediği, Türkiye Diyanet Vakfını da temsilen (yetki belgesine istinaden) Safranbolu müftüsü.....'ın vakıf adına hibeyi aynen kabul ettiğinden tescilin yapıldığı, hibeye dayanak yapılan ... .... Şubesi başlığı ile düzenlenen 10.01.1986 tarih ve 3 sıra numaralı kararda ise, ... Köyü muhtarı ve üyeleri tarafından taşınmazın ... Genel Merkezine hibe edilmesine karar verilerek imzalandığı, dosya içinde bulunan .... Köyünün köy karar defteri aslı incelendiğinde 10.01.1986 tarihinde köye tapu ile kayıtlı taşınmazın Türkiye Diyanet Vakfına bağışına dair her hangi bir karar alınmadığı, sadece sonradan alınan 23.03.1987 tarihli köy karar defterinde "Kur’an kursu olarak yaptırmış olduğumuz binayı tüzel kişilerden Diyanet İşleri Başkanlığı'na Kur’an kursu olmak şartıyla intifa hakkının verilmesi için köy ihtiyar heyeti olarak oy birliği ile karar verildiği” yazılarak muhtar ve azalar tarafından imzalandığı, Dairece taşınmazın köy tüzel kişiliği tarafından davalıya bağışına dair köy karar defteri dışında alınan kararın valilik ya da kaymakamlık tarafından onaylanıp onaylanmadığı hususunun geri çevirme kararı ile sorulduğu, ancak verilen müzekkere cevaplarında Köy Tüzel Kişiliğinin yaptığı bağışın valilik ya da kaymakamlık tarafından onaylanmadığı (onaya ilişkin belge bulunmadığının) bildirildiği, bu nedenlerle 10.01.1986 tarih ve 1 sıra numaralı tapu kaydı ile kayıtlı bulunan taşınmazın 27.02.1986 tarih ve 7 sıra numaralı tapu ile Türkiye Diyanet vakfına bağışına dair usulüne uygun olarak alınmış ve mülki amir tarafından onaylanmış bir kararın bulunmadığı, yapılan işlemlerin ve alınan kararın usulsüz ve tescilin de yolsuz olduğu, keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıkların da taşınmazın köylü tarafından yapıldığı, Kur’an kursunda kullanılması amacıyla Diyanete tahsis edildiği, 1987-1989 tarihleri arasında 2 sene kadar Kur’an kursu olarak kullanıldığı, sonrasında boş kaldığı yönünde beyanlarda bulundukları, tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılarak esas hakkında yeniden hüküm kurulması suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacı tarafça yapılan istinaf başvurusunun süresinde olmadığını, bu nedenle Bölge Adliye Mahkemesince davacının istinaf dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekirken bu hususun gözden kaçırılarak istinaf incelemesi yapılmasının usule aykırı olduğunu, dava konusu taşınmazın kadastro tespitinden önce 27.02.1986 tarih 7 sıra nolu tapu kaydı ile davalının adına kayıtlı olduğunu, kadastro çalışmaları sırasında da tapu kaydına uygun tespit ve tescil yapıldığını, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastrodan önceki hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesi,

2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713/1 inci maddesi,

3. 442 sayılı Köy Kanunu

3. Değerlendirme

1- 2010 yılında yapılan kadastro çalışmaları sonucunda; Karabük ili, .... ilçesi, .... köyü çalışma alanında bulunan 143 ada 3 parsel sayılı ve 237,61 metrekare yüzölçümündeki taşınmazın kargir bina ve arsa vasfıyla 20.02.1986 tarih ve 7 sıra numaralı tapu kaydı ile kayıtlı olduğu ve halen tapu malikinin zilyetliğinde bulunduğu belirtilerek davalı ... adına tespit edildiği, kadastro tutanağının 06.05.2010-03.06.2010 tarihleri arasında askı ilanına alındığı, askı ilan süresi içerisinde tespite itiraz edilmemesi üzerine kadastro tespitinin kesinleşerek 04.06.2010 tarihinde taşınmazın tapuya tescil edildiği anlaşılmaktadır.

2.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

3.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı vekilinin temyiz itirazının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 12.975,18 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

04.11.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.