"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/191 E., 2023/509 K.
HÜKÜM/KARAR : Ret / Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Diyarbakır 6. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/113 E., 2021/322 K.
Taraflar arasındaki tapu iptali - tescil ve terditli tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı mirasçıları vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı mirasçıları vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; davalı ... ile kardeş olduklarını, kardeşi ile birlikte 1977 yılında yatırım amaçlı arsa satın almak istediklerini, başlangıçta talebini olumlu karşılayan davalının daha sonra parasının olmadığını gerekçe göstererek vazgeçtiğini, Diyarbakır ili, ... köyü ... ve ... köyü ... Tepesi mevkiinde 2 ayrı yerde tarla satın aldığını ve parasını ödediğini, ancak o tarihte memur olduğu için tapu işlemlerinin takibini davalıya bıraktığını, davalının tüm işlemleri bitirdiğini söyleyerek kendisine 2 ayrı tapu senedi verdiğini, ancak ... köyü, ... mevkiine ait tapu senedi ile kütük kayıtları uyuşmasına rağmen, ... köyü, ... Tepe mevkiinin tapu senedi ile kütük kayıtlarının uyuşmadığını, bu durumu yıllar sonra öğrendiğini, geç öğrenmesinin sebebinin kardeşine olan güveninden kaynaklandığını, taşınmazın kütük kaydına bakıldığında, davalı tarafça adına yapılması gereken işlemlerin davalının kendi adına yapıldığını, davalının 13.10.1977 tarihli resmi senet ile dava konusu taşınmazı ...’den satın aldığının görüldüğünü, tapu senedinin o dönemin tapu sicil muhafızı dava dışı Abdulfettah Mavigül tarafından imzalandığını, bu kayda güvendiğini, kaydın dayanağının olmadığını ise imar düzenlemesinden sonra öğrendiğini, tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devletin sorumlu olduğunu, Devletin zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu edebileceğini, Tapu Müdürlüğünden çıkan tapu senedine güvendiğini, oysa kardeşi davalı ile Tapu Müdürlüğündeki görevlilerin birlikte hareket ederek usulsüz bir şekilde tapu senedini adına düzenlediklerini, tapu kütüğünde ise davalının adının geçtiğini, taşınmazları kendisinin bildiği için belediyeye emlak vergilerini ödediğini, maddi zarara uğradığını, davaya konu taşınmaz 56 parsel iken imar düzenlemesi sonucunda 197 ada 3 parsel olduğunu ve daha sonra taşınmazdaki 10, 21 ve 7 no.lu bağımsız bölümlerin davalı adına tescil edildiğini ileri sürerek tapu iptali ve tescile, mümkün olmazsa fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 15.000,00 TL'nin zararın meydana geldiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ... Hazinesinden tahsiline karar verilmesini istemiş; yargılama sırasında ölümü üzerine davayı mirasçıları takip etmiştir.
II. CEVAP
Davalı ...; davaya konu taşınmazları bedelini ödeyerek satın aldığını, alım gücünün bulunduğunu, bu hususlar gözardı edilse bile olağan zamanaşımı ilkesi gereği mülkiyete hak kazandığını, zira taşınmazları nizasız ve fasılasız bir şekilde iyiniyet ile mülkiyetinde bulundurduğunu belirtip davanın reddini savunmuştur.
Davalı Hazine vekili; zamanaşımı, yargı yolu ve husumet itirazlarında bulunmuş, Hazinenin kusursuz sorumluluğu için şartların oluşmadığını belirtip davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı her ne kadar kendisi adına davalı tarafından taşınmaz mülkiyetinin devrine ilişkin işlemlerin yapıldığını ileri sürmüş ise de bu işlemlerin davalı tarafından davacı adına yapılabilmesi için yasal vekaletname düzenlenmesi gerektiği, vekaletname olmaksızın ilgili işlemlerin yapılmasının hukuken mümkün olmadığı, kaldı ki dava dilekçesinde davalının vekil tayin edilerek bu işlemleri yapması hususunda yetkilendirildiği iddiasının da bulunmadığı, diğer yandan sadece davacı adına düzenlenen tapu senedinin senede konu taşınmazın mülkiyetinin ispatına yarar belge olmadığı, bir dönem taşınmazların emlak vergilerinin ödenmesinin de taşınmazın mülkiyeti konusunda bir ispat aracı olmadığı, mülkiyetin ispatı için taşınmazın devrine ilişkin resmi senedin olması gerektiği, taşınmazın devrinde sadece davalının hak sahibi olarak işlemleri tamamladığı ve malik sıfatını kazandığı, davacının dava konusu taşınmazların devrine ilişkin işlemlerde hak sahibi olarak gözükmediği, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 1007. maddesi gereğince de tapu kütüklerinde her hangi bir yanlışlık bulunmadığı, davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı mirasçıları vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı mirasçıları vekili; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, olayın 1977 yılında gerçekleştiğini o tarihte yürürlükte olan yasaların uygulanması gerektiğini, olay zamanı davacının iki taşınmaz satın alıp parasını ödediğini, çalışma hayatı sebebiyle tapu işlemleriyle ilgilenemediğini, bu işleri davalıya bıraktığını, daha sonra taşınmazın davalı adına kayıtlı olduğunu öğrendiğini, işlem tarihinde vekaletin şekle bağlı olmadığını, dava konusu taşınmaza ait 13.10.1977 tarihli ve 4773 yevmiye numaralı tapu sicil muhafızı "Abdulfettah Mavigül" e ait ıslak imza ve mühür bulunan tapu senedinin, ilgili taşınmazın vergi ödemelerini yaptığına ilişkin dekontların, davalının ikrar niteliğindeki beyanları ve tanık beyanlarının dikkate alınmadığını, Hazinenin kusursuz sorumluluğunun göz ardı edildiğini belirtip İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; kök tapu kaydı ve resmi satış senedi incelendiğinde, davalının dava konusu 197 ada 3 (eski 56) parseldeki dava dışı ... payını bizzat satın alıp adına tescil ettirdiği, tapu kayıtlarının tutulmasında herhangi bir yanlışlık bulunmadığı, olayda TMK'nın 1007. maddesinde yer alan şartların oluşmadığı, davacının davalı adına oluşan sicilin hukuken geçerli bir sebebe bağlı olmadığı, yolsuz olduğu iddiasını ispatlayamadığı, davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davacı mirasçıları vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı mirasçıları vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı mirasçıları vekili; istinaf dilekçesindeki itiraz nedenlerini yineleyerek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, yolsuz tescil hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa tazminat isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 705. maddesi, 1022. maddesinin birinci fıkrası, 1025. maddesinin birinci fıkrası ve 1007. maddesi. (743 sayılı Medeni Kanun'un 633., 930/1., 933. ve 917. maddeleri)
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davalı ...'un, dava konusu kök 56 parsel sayılı taşınmazın 1100/38550 payını dava dışı ...'den 13.10.1977 tarihli ve 4773 yevmiye numaralı satış senedi ile temlik aldığı, Tapu Müdürlüğü tarafından dosya içerisine gönderilen resmi satış senedi ile tapu kütük sayfasında yer alan bilgilerin birbiri ile uyuştuğu, taşınmazın imar görüp kat irtifakı tesis edilmesi sonucu 197 ada 3 parseldeki B blok 10 ve 21 no.lu, C blok 7 no.lu meskenlerin davalı adına tescil edildiği anlaşılmaktadır.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı mirasçıları vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davacı mirasçıları vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 247,70 TL bakiye onama harcının temyiz edenden alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
16.09.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.