Logo

1. Hukuk Dairesi2023/4441 E. 2024/6956 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasında, davacının zilyetlikle kazanım iddiasının dayanaklarının yeterliliği ve mahkemenin inceleme yükümlülüğünün kapsamı.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, davacının zilyetlik iddiasını incelerken gerekli tüm delilleri toplamamış, davacının hangi hukuki sebebe dayandığını araştırmamış ve hava fotoğrafı incelemesini usulüne uygun yapmamış olması gözetilerek, eksik incelemeyle hüküm kurulamayacağı gerekçesiyle yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/709 E., 2023/382 K.

HÜKÜM/KARAR : Kabul-Ret/Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Sarıkamış 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2017/565 E., 2018/866 K.

Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne, asli müdahilin davasının reddine karar verilmiştir.

Kararın asli müdahil vekili ve davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı vekili dava dilekçesi ile; .... ilçesi, .... köyünde 2007 yılında yapılan kadastro çalışmaları sonucunda davacıya ait 104 ada 98 parsel sayılı taşınmazın Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, yapılan tespitin hatalı olduğunu zira taşınmazın davacının zilyetliğinde bulunduğunu ve davacı tarafından nizasız ve fasılasız kullanıldığını, bu nedenlerle dava konusu taşınmazın davalı Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

2. Asli müdahil vekili 21.06.2018 tarihli dilekçesi ile; dava konusu taşınmazın önemli bir kısmının davacıya ve Hazineye ait olmadığını, taşınmazın üzerinde bulunan evin 1983 yılında gerçekleşen deprem sonrasında Devlet tarafından inşa edilerek asli müdahilin eşine verildiğini, bu yapıya ilişkin resmi kayıtların celbi halinde bu durumun anlaşılacağını, taşınmazın gerçekte asli müdahil ve çocuklarına ait olduğunu, tescilin Hazine adına yapılmış olmasının ve davacının bu taşınmaz üzerinde hak iddia etmesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek asli müdahale talebinde bulunmuş ve dava konusu taşınmazın asli müdahilin eşi olan Yavuz Yıldırım mirasçıları adına miras hisseleri oranında tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesi ile; dava konusu taşınmazın üzerinde Hazine tarafından inşa edilen afet konutu bulunduğunu, bu haldeki bir taşınmazın başka birinin zilyetliğinde olduğuna ilişkin iddianın kabul edilemeyeceğini, davacının zilyetlik iddiasının da dayanaksız olduğunu zira zilyetlikle kazanım koşullarının somut olayda oluşmadığını, dava konusu taşınmazın ihya yoluyla kazanılmasının da mümkün olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava konusu taşınmazın kadastro öncesinde tapusuz olup köyde yaşayan davacının murisi ...'a ait olduğu, davacının murisinin 1983 yılında yaşanan depreme kadar dava konusu taşınmaz üzerindeki evde yaşadığı, çevresini ise bostan olarak kullandığı, taşınmaz üzerindeki evin depremde yıkıldığı, sonrasında taşınmaz üzerine yapılan afet konutunda ailesi ile beraber yaşamaya devam ettiği, deprem sonrası afet kadastro çalışmaları yapılarak dava konusu yerin 6 ada 1 parsel numarası ile krokisinde gösterildiği, ancak afet kadastro tutanağı düzenlenmediği, depremden sonra da murisin ölünceye değin bu yerde yaşamaya devam ettiği, murisin ölümünden sonra diğer mirasçıların rızası ile bu yerin davacı ...'a bırakıldığı, halen de adı geçenin zilyetliğinde olduğu, gerek 1983 yılından önce ve gerekse kadastro tespitinin yapıldığı tarih itibariyle eklemeli zilyetliğin ayrı ayrı 20 yıldan fazla süreyle aralıksız olarak sürdüğü, bu hususun hava fotoğrafları ile de ispatlandığı belirtilerek zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davacının davasının kabulüne, asli müdahilin davasının ise davaya müdahil olunduğu tarih itibariyle 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmesi nedeniyle reddine karar verilmiştir.

2.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asli müdahil vekili tarafından istinaf başvurusu yapılması üzerine, İlk Derece Mahkemesinin 24.05.2019 tarihli ek kararı ile kararın kesin olduğu gerekçesiyle asli müdahil vekilinin istinaf dilekçesinin değerden reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Sebepleri

1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asli müdahil vekili ve davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Asli müdahil vekili istinaf dilekçesinde; asıl davanın kabulüne rağmen asli müdahilin davasının hak düşürücü süreden reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, öte yandan hükme esas alınan tanık ve mahalli bilirkişi beyanlarının hüküm kurmaya elverişli olmadığını, taşınmazın değerinin de hatalı tespit edildiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ve ek kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

3.Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde; Yerel Mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporlarına dayanılarak karar verildiğini, Hazineye ait taşınmazların üzerinde zamanaşımı ve zilyetlik suretiyle hak iddia edilmesinin mümkün olmadığını, mahalli bilirkişilerin aynı köyde ikamet ettiklerini ve beyanlarının taraflı olduğunu, taşınmazın eğimi, niteliği, toprak yapısı, bitki örtüsü ve özellikle çekişmeli taşınmaz ile komşu parseller arasında doğal ya da yapay sınır olup olmadığı, komşu parsellerden nasıl ayrıldığı hususlarını içeren, çekişmeli taşınmaz ile komşu parselleri mukayeseli olarak değerlendirilen bilimsel verilere dayalı rapor alınmadığını, dava konusu taşınmazın batısı ve kuzeyinin mera ile çevrili olduğunu, öncesinin mera olma olasılığının ya da meradan açma olup olmadığının yeterince incelenmediğini, hava fotoğrafı incelemesinin de usulüne uygun yapılmadığını, dava konusu taşınmazın eğiminin yüksek olduğunu, bu durumun da taşınmazın özel mülkiyete konu olamayacağını gösterdiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

B. Gerekçe ve Sonuç

1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; ek karar açısından kararın 3402 sayılı Kanun’un ek 6. maddesi kapsamında kesin nitelikte olmadığı belirtilerek ek kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.

2. Asli müdahilin istinaf talebi açısından, asli müdahale talebinin dava konusu taşınmazın kadastro tespitinin kesinleştiği tarihten itibaren 3402 sayılı Kanun'un 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra yapıldığı belirtilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Davalı Hazine vekilinin istinaf talebi açısından ise İlk Derece Mahkemesi kararında bir hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

3. Asli müdahil vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı temyiz başvurusunda bulunulmuş, Bölge Adliye Mahkemesinin 15.06.2023 tarihli muhtırasıyla temyiz harç ve masraflarının yatırılması asli müdahil vekiline tebliğ edilmiş, temyiz harç ve masraflarının yatırılmaması sonucunda Bölge Adliye Mahkemesinin 10.07.2023 tarihli ek kararıyla asli müdahil vekilinin temyiz isteminden vazgeçmiş sayılmasına karar verilmiştir. Asli müdahil vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesinin 10.07.2023 tarihli ek kararına karşı temyiz başvurusunda bulunulmamıştır.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde, istinaf dilekçesinde belirttiği hususları tekrarlayarak Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

1. Kadastro çalışmaları sonucunda Kars ili, .... ilçesi, ..... köyünde kain 104 ada 198 parsel sayılı ve 828,16 m² yüz ölçümlü taşınmaz senetsizden kargir afet konutu ve arsa vasfı ile 21.05.2007 tarihinde Hazine adına tespit edilmiş, 14.06.2007 - 16.07.2007 tarihleri arasında yapılan askı ilan süresinde itiraza uğramayan tutanaklar 17.07.2007 tarihinde kesinleşerek tapuya tescil edilmiştir. Davacı ..., kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tapu iptali ve tescil talep etmiş, Mahkemece yazılı şekilde davanın kabulüne hükmedilmiştir. Ne var ki yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir.

2. İlk Derece Mahkemesince, davacı tarafça dava dilekçesinde ve aşamalarındaki beyanlarda dava konusu taşınmazda hangi hukuki sebeple hak iddia edildiğine ilişkin bir açıklamada bulunulmadığı gözetilerek davacının davası açıklattırılmak suretiyle davacının hangi hukuki sebebe (irsen intikal, taksim, bağış vb.) dayandığının belirlenmediği; davacının senetsizden kazanımı olup olmadığına ilişkin yapılan araştırma kapsamında davacının taraf olduğu davalar araştırılmış ise de ilgili yazı cevabında davacının Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/573 Esas, Kadastro Mahkemesinin ise 2013/8 Esas ve 2007/663 Esas sayılı dosyalarında taraf olduğu bildirilmesine karşılık adı geçen davalar hakkında ek bilgi talep edilmediği; dava konusu taşınmazın kadastro tutanağında, ... oğlu ....'ın zilyet ve tasarrufunda bulunduğu, ancak bu yer üzerinde Devletçe afetzedeler için konut yapıldığından adı geçenin zilyetliğinde olduğu belirtilerek Hazine adına tespitin yapıldığı, ancak muhtar ve bilirkişilerin bu şekilde yapılan tespite muvafakat etmedikleri ve imzadan imtina ettikleri bu nedenle mahallen yapılan inceleme neticesinde hasıl olan kanaat sonucunda taşınmazın 3402 sayılı Yasa'nın 18. maddesine göre kargir afet konutu ve arsa vasfı ile Hazine adına tespit ve tescil edilmesine karşılık İlk Derece Mahkemesince yapılan keşifte kadastro tutanağında belirtilen bu husus üzerinde durulmadığı, tanık ve mahalli bilirkişilerin bu yöndeki beyanlarına başvurulmadığı; dava konusu taşınmazın 104 ada 184 parsel sayılı mera parseli ile komşuluğu olduğu anlaşılmasına karşın yöntemince mera araştırması yapılmadığı; komşu 104 ada 199 ve 104 ada 219 parsel sayılı taşınmazların 1965 yılında 4753 sayılı Kanun kapsamında Toprak Tevzi Komisyonunca yapılan çalışma neticesinde 497 numaralı tevzi parselinin içerisinde kaldığı belirtilmesine karşılık bu konudaki belgelerin dosya kapsamına kazandırılarak değerlendirilmediği; dava konusu taşınmazın tespit tarihinden geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait hava fotoğraflarının incelenmesi gerektiği halde yapılan incelemede 1955 ve 1982 yıllarına ait hava fotoğrafından yararlanıldığı, bu itibarla usulüne uygun şekilde hava fotoğrafı incelemesinin yapılmadığı; dava konusu taşınmaz ve komşu 104 ada 206 parsel sayılı taşınmazın Taşlıgüney köyünde yapılan afet kadastrosu sonucunda 6 ada 1 ve 2 parsel adı altında ölçülüp tapuya tescil yapılmadığı belirtilmesine karşılık afet kadastrosuna ilişkin plan ve krokilerin okunaklı örneklerinin dosya kapsamına alınarak keşifte usulüne uygun şekilde uygulanmadığı anlaşılmaktadır. Bu şekilde eksik inceleme ve araştırma sonucunda hüküm kurulamaz.

3. Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için öncelikle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 31. maddesi kapsamında hakimin davayı aydınlatma ödevi çerçevesinde davacı tarafa dava dilekçesi açıklattırılmak suretiyle davacının dava konusu taşınmazda hangi hukuki nedenle hak iddia ettiği hususu açıklığa kavuşturulmalı, bunun ardından davacının taraf olduğu dava dosyalarının kapsamı ve akıbeti araştırılarak ilgili yazı cevabı dosya kapsamına kazandırılmalı, dava konusu taşınmaz bölümünün bulunduğu köy içinde mera tahsisi yapılıp yapılmadığı sorulmalı, varsa mera tahsis kararları, ekleri ve haritaları getirtilmeli, çekişmeli taşınmazın bulunduğu bölgeyi gösteren ve dava konusu taşınmazın tespit tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ait en az üç ayrı zaman dilimine ilişkin stereoskopik hava fotoğrafları, çekişmeli taşınmaza komşu tüm parsellerin tespit tutanakları ve varsa dayanak kayıtları, afet kadastrosuna ilişkin plan ve krokilerin okunaklı suretleri, Toprak Tevzi Komisyonu tarafından dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgede tevzi çalışması yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise taşınmaz bölümleri hakkında ne gibi bir işlem yapıldığı, varsa tevzi haritası, belirtmelik tutanağı ve tablendikatif ilgili kurumlardan sorulmak suretiyle dosya arasına alınmalıdır.

4. Belirtilen belgelerin dosya kapsamına kazandırılmasından sonra, taşınmaz başında taşınmazın bulunduğu köyden ve komşu köylerden yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen ve davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, tespit bilirkişileri, taraf tanıkları, üç kişilik uzman ziraatçi mühendisi bilirkişi heyeti, jeodezi ve fotogrametri mühendisi ve fen bilirkişisi hazır olduğu halde yeniden keşif yapılmalı, komşu taşınmazların varsa dayanak kayıtlarının dava konusu taşınmazlar yönünü ne okuduğu belirlenmeli, tespit bilirkişilerine kadastro tutanağında belirtilen imtina sebepleri sorulmalı, yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından dava konusu taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı, öncesinin mera veya meradan açma olup olmadığı, komşu mera parseli ile arada ayırıcı unsur bulunup bulunmadığı hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, yerel bilirkişi, tespit bilirkişileri ve tanık beyanları komşu parsel tutanakları ve dayanakları ile denetlenmeli, beyanlar arasındaki çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmelidir.

5. Ziraat bilirkişi kurulundan çekişmeli taşınmazın niteliği, kullanım durumu, imar-ihyaya muhtaç yerlerden olup olmadığı, böyle yerlerden ise imar-ihya edilip edilmediği hususlarında önceki ziraat bilirkişi raporunu da irdeler şekilde tarımsal niteliğini bildirir, taşınmaz bölümlerini komşu parsellerle karşılaştırmalı biçimde toprak yapısını, eğimini, bitki desenini ve diğer yönlerden mera vasfında veya meradan açma olup olmadığını, zirai durumunu, üzerinde sürdürülen zilyetlik var ise zilyetliğin şeklini ve süresini bildiren, taşınmaz bölümlerinin değişik yönlerden çekilmiş fotoğrafları ile desteklenmiş ayrıntılı rapor alınmalıdır.

6. Jeodezi ve fotogrametri mühendisinden belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğrafları üzerinde stereoskop aletiyle inceleme yaptırılarak çekişme konusu taşınmazlar hava fotoğraflarında gösterilmeli, taşınmaz bölümlerinin önceki ve şimdiki niteliğinin, arazinin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle kullanılıp kullanılmadığının, imar-ihyaya muhtaç olup olmadığının, imar-ihyaya muhtaç yerlerden ise imar-ihyasına ne zaman başlanıldığının ve hangi tarihte tamamlandığının belirlenmesine çalışılmalıdır.

7. Fen bilirkişisine keşfi ve uygulamayı denetlemeye elverişli, Toprak Tevzi Komisyonu tarafından dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgede tevzi çalışması yapılmış ise taşınmazların tevzi haritasındaki konumu ile afet kadastrosu plan ve krokilerindeki konumlarını da gösteren rapor ve harita düzenlettirilmeli, bundan sonra toplanan ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır.

8. Eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup hükmün bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davalı Hazine vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Temyiz eden davalı Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

19.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.