"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/166 E., 2022/18 K.
DAVA TARİHİ : 31.08.2012
HÜKÜM : Ret
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda Dairece, davanın reddi yönünden hükmün onanmasına, bir kısım davalının vekâlet ücretine yönelik temyiz itirazları yönünden hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın reddine, kendisini vekil ile temsil ettiren davalılar lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmiştir.
Karar davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı Hazine vekili, Hazineye ait 272, 1227, 1228, 1534, 1535, 1537, 1540 ve 1500 sayılı parseller, meradan çıkartılarak Hazine adına tescil edilen 1539, 1502 ve 1583 sayılı parseller ve bunların çevresindeki tescil harici bırakılan alanların köy yerleşim alanı olarak kullanılmak üzere 442 sayılı Köy Kanunu’nun ek 12 nci maddesi uyarınca köy tüzel kişiliği adına tescil edildiğini, daha sonra da köy tüzel kişiliği tarafından davalılara dağıtıldığını, ne var ki yeterince hak sahipliği araştırması yapılmadığı gibi 442 sayılı Kanun’un ek 12 nci maddesine aykırı olarak Maliye Bakanlığının izni olmaksızın işlemlerin gerçekleştirildiğini, öte yandan 1583 sayılı parselin bir kısmının mücavir alan sınırları içerisinde kaldığını, bu nedenle de 442 sayılı Kanun’un ek 14 üncü maddesi gereğince Valiliğin teklifi ve Bayındırlık ve İskan Bakanlığının onayının alınması gerekirken bu yükümlülüğün de yerine getirilmediğini, dava konusu taşınmazların yasaya aykırı olarak davalılar adına tescil edildiğini ileri sürerek yeni oluşan ve davalılar adına kayıtlı dava konusu 134 ada 2, 135 ada 1, 2, 4, 6, 136 ada 1, 2, 3, 4, 5 ile 137 ada 1 ve 3 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile Hazine adına tescilini istemiştir.
II. CEVAP
Bir kısım davalılar ... v.d.; dava konusu taşınmazları rayiç değeri üzerinden köy tüzel kişiliğinden satın aldıklarını, çok uzun yıllardır da üzerinde yapılaşmak suretiyle kullandıklarını, iyiniyetli 3. kişi konumunda bulunup TMK’nın 1023 üncü maddesi koruyuculuğundan yararlanmaları gerektiğini, satış bedelinin ilk taksidini ödediklerini, satış öncesi gerekli tüm yazışmaların yapılarak izinlerin alındığını, uzun süre sonra dava açılmasının kötüniyetli olduğunu, davacı tarafın tescile dayanak yapılan idari işlemin iptaline yönelik dava da açmadığını; diğer davalılar Murat, ..., Fırat ve Mesut, dava konusu taşınmazları bedeli karşılığında köy tüzel kişiliğinden satın aldıklarını, idari işlemin iptaline yönelik herhangi bir dava açılmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
III. MAHKEME KARARI
Polatlı 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 04.06.2013 tarihli ve 2012/386 Esas, 2013/249 Karar sayılı kararıyla, yapılan işlemlerin 3367 sayılı Kanun'a ve kamu yararına uygun olduğu, davacı tarafından idari işlemlerin iptali için idari yargıda iptal davası açılmadığı, isteğin hukuki dayanaktan yoksun olduğu gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili ve bir kısım davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 02.03.2020 tarihli ve 2016/15719 Esas, 2020/1438 Karar sayılı kararıyla; davacı Hazine vekilinin davanın reddine yönelik temyiz itirazlarının reddiyle hükmün bu yönüyle onanmasına; bir kısım davalılar (... ve arkadaşları) vekilinin temyiz itirazları yönünden ise, eldeki davanın 60.000 TL değer gösterilerek açıldığı, ancak dava konusu edilen her bir taşınmaz için ne kadar dava değeri gösterildiğinin açıklanmadığı, Mahkemece keşif yapılmadan davanın reddine karar verildiği, bu nedenle yargılama sırasında dava konusu taşınmazların değerinin belirlenmediği dikkate alındığında, dava dilekçesinde dava değeri olarak bildirilen 60.000 TL üzerinden temyize gelen davalılar yönünden hangi taşınmazların dava konusu yapıldığının tespiti ile her bir taşınmaz yönünden dava değerinin ayrı ayrı açıklattırılması ve tespit edilecek değer üzerinden nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken maktu vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığına değinilerek belirtilen yönden hükmün bozulmasına karar verilmiş, davacı vekilinin karar düzeltme talebi Dairenin 10.09.2020 tarihli ve 2020/1755 Esas, 2020/4030 Karar sayılı kararı ile reddedilmiştir.
B. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Polatlı 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 13.01.2022 tarihli ve 2020/166 Esas, 2022/18 Karar sayılı kararıyla; davanın reddine, kendisini vekil ile temsil ettiren davalılar için keşfen belirlenen dava değeri üzerinden davalılar lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; ...köyünde bulunan dava konusu taşınmazların meradan çıkartılarak Hazine adına tescilinin sağlandığını, bu taşınmazların köy yerleşim alanı olarak kullanılmak üzere 442 sayılı Köy Kanunu'nun ek 12 nci maddesine göre bedelsiz devirlerinin istendiği, ancak defterdarlıkça uygun görüş verilmemesine ve Maliye Bakanlığının onayı olmamasına rağmen Köy Tüzel kişiliği adına tescil edilen bu taşınmazların davalılara dağıtımının yapıldığı, Köy Yerleşme Alanı Uygulama Yönetmeliği çerçevesinde yeterince hak sahipliği araştırması yapılmaksızın dağıtımların yapıldığını, bedelsiz devri istenilen taşınmazlardan 1583 parsel sayılı taşınmazın bir kısmının mücavir alan sınırları içerisinde kaldığını, dava konusu taşınmazların Maliye Bakanlığının izni olmaksızın yasaya aykırı olarak davalılar adına tescil edildiğini, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, vekille temsil edilen her davalı için ayrı nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığını, eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu belirterek bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, yolsuz tescil (442 sayılı Köy Kanunu’nun ek 12 nci ve 14 üncü maddelerine aykırılık) hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 705 inci maddesinin ikinci fıkrası, aynı Kanun'un 1023 üncü ve 1024 üncü maddeleri,
2. 442 sayılı Köy Kanunu’nun ek 12 nci ve 14 üncü maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı HMK'nın geçici 3/2 nci maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un uygulanacağı davalar yönünden HUMK'un 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen kararının bozma kararına uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde, hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma kararına uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı, davanın reddine ilişkin verilen hükmün esasa ilişkin yönden onanıp, bir kısım davalılar lehine hükmedilen vekalet ücreti yönünden bozulduğu, davacı vekilinin karar düzeltme talebinin de Dairece reddedildiği gözönüne alınarak Mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, davacı Hazine vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
3. Davacı vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Mahkemece bozma kararı öncesi ilk kararda tapu iptali ve tescil isteğinin reddine karar verilmiş ve kendini vekille temsil ettiren davalılar lehine 1.320,00 TL maktu vekalet ücretine hükmedilmiştir. Bu kararı, davanın reddi yönünden davacı vekili ve vekalet ücreti yönünden bir kısım davalılar vekili temyiz etmiştir. Davalılardan ...’ün ilk hükümden önce vekille temsil edilmediği, bozma ilamından sonra vekille temsil edildiği, ilk hükme ilişkin davalı ... yönünden yapılan bir temyiz itirazı bulunmadığından bu hususta davacı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluşmuştur. Mahkemece, usuli kazanılmış hakkı zedeleyecek şekilde davalı ... lehine vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değildir. Bunun yanında, davalılardan ... vekille temsil edilmemesine karşın bu davalı lehine de vekalet ücretine hükmedilmiştir. Vekille temsil edilmeyen davalı ... yararına vekalet ücretine hükmedilmiş olması da usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
4. Ne var ki anılan bu hususlar yeniden yargılama yapmayı gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı Hazine vekilinin işin esasına yönelik yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddine,
Davacı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının değinilen yönden kabulü ile hükmün 5. ve 12. bentlerinin hükümden tamamen çıkarılmasına hükmün düzeltilen bu şekli ile 6100 sayılı HMK'nın geçici 3 üncü maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 438/7 nci maddesi uyarınca DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Davacı Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
22.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.