"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2622 E., 2023/978 K.
HÜKÜM/KARAR : Ret / Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Antalya 12. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/40 E., 2020/360 K.
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen üyelik iptali, tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl ve birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı asıl ve birleştirilen davada davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Asıl davada davacı; davalı ...’in eski eşi olduğunu, boşanma aşamasında kendisine ait olan kooperatif hissesinin ileride müşterek oğullarına verilmesi için boşanma işlemleri bitene kadar ortak tanıdıkları ...’e verilmesi konusunda anlaştıklarını, bu doğrultuda işlem yapmak için notere gittiğini ancak imzalayacağı evrakın ne anlama geldiğini bilmediğini, tercüman çağrılmasını istemesine rağmen davalının tercüman gelirse noterin işlem yapmayacağı yönünde kendisine baskı kurarak devir belgesini imzalamasını sağladığını, imzaladığı belge ile dava bitince taşınmazın oğluna devrileceğini düşündüğünü, 2018 yılında kendisine ödeme emri gelmesi ile kendisine haciz ve tahliye davası açıldığını öğrendiğini, .....’ün taşınmazı davalı ...’e temlik ettiğini, devirlerin gerçek olmadığını, Savcılığa şikayette bulunduğunu ileri sürerek üyelik devir sözleşmesinin iptaline, mümkün olmazsa uğranılan zararın tazminine karar verilmesini istemiştir.
Birleştirilen davada aynı davacı, asıl davadaki gerekçelerle üyelik devir sözleşmesinin ve tapu kaydının iptali ile adına tesciline, mümkün olmazsa uğranılan zararın tazminine karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Asıl davada davalı ...; hisse devri kendisine yapılmadığı için husumete itiraz ettiğini, 8 yıl sonra dava açan davacının kötü niyetli olduğunu, noterde yapılan işlemde davacının Türkçe bilip bilmediği konusunda kontrol görevinin noterde olduğunu, iddiaların hukuka aykırı olduğunu, temliklerin gerçek olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Birleştirilen davada davalı ..., süresinde davaya cevap vermemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 13.11.2020 tarihli ve 2018/40 E. 2020/360 K. sayılı kararıyla, ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 21.12.2021 tarihli 2021/668 Esas ve 2021/1857 Karar sayılı kararı ile; hileli davranışlarla yanıltılan davacının dava konusu taşınmazı kooperatif hissesi halinde iken davalı ...'e devrettiği, davalı ...'ün de muvazaalı işlem ile diğer davalı ...'e taşınmazı herhangi bir bedel almadan devrettiği gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun kabulü ile hüküm ortadan kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davalı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
2. Dairenin 13.09.2022 tarihli ve 2022/2361 E. 2022/5716 K. sayılı kararı ile “...somut olayda, dava konusu taşınmazın kayıt malikinin asıl davada davalı olmasına rağmen davacının asıl davada tapu iptali ve tescili talebi olmadığı, birleştirilen davada davalı olan...’ün kayıt maliki olmamasına rağmen birleştirilen davada tapu iptali ve tescili talebi ile terditli diğer taleplerin olduğu ve birleştirilen davanın bağımsızlığını koruduğu gözetilmeden her bir dava yönünden ayrı ayrı hüküm kurulmaması ve ayrıca kayıt malikine karşı bir talep olmamasına rağmen tapu iptali ve tescile hükmedilmesi doğru değildir. Diğer yandan, hile hukuki nedenine dayalı olarak açılan davalarda hak düşürücü süre söz konusu olduğundan re'sen araştırma ilkesine tabidir. Hal böyle olunca, öncelikle TBK'nın 39. maddesi gereğince davanın süresi içerisinde açılıp açılmadığının araştırılması, davanın süresinde açılmış olması ve hile olgusunun yukarıda açıklanan ilkelere göre araştırılarak ispat edilmiş olması halinde asıl ve birleştirilen davada tazminat talebi yönünden bir hüküm kurulması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile (IV/2.) numaralı paragrafta yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsizdir...” gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı ... kendisine karşı yapılan hileyi icra dosyasındaki ödeme emrinin kendisine tebliğ tarihi olan 17.01.2018 tarihinde öğrendiğini iddia etmiş ise de davalı ...'in takip tarihinden önce davacı ...'ya Antalya 12. Noterliğinin 09.03.2016 tarihli ihtarnamesini gönderdiği, davacının bu ihtarnameyi bizzat 14.03.2016 tarihinde tebliğ aldığı, dolayısıyla bu tarihte hileyi öğrendiğinin kabul edilmesi gerektiği, ancak davacının hileyi öğrenme tarihinden itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde dava açmadığı, diğer yandan davacı asıl davada davalı ...'e karşı kooperatif hissesi devir sözleşmesinin iptali istemiyle dava açmışsa da davacının kooperatif hissesini birleştirilen davada davalı ...'e devrettiği dolayısıyla asıl davalı ... bakımından pasif husumetin bulunmadığı, diğer yandan tapu iptali-tescil davalarının kayıt malikine karşı yöneltilmesi gerektiği halde birleştirilen dava tarihi itibarıyla birleştirilen davada davalı ...'ün taşınmazın maliki olmadığı anlaşıldığından anılan davalı bakımından pasif husumetin bulunmadığı, ayrıca davacının kooperatif hissesinin davalı ...'e hiç bir bedel ödemeden satıldığı iddiasını da ispatlayamadığı, tüm dosya kapsamıyla davacının hak düşürücü süre içerisinde davasını açmadığı ve ayrıca davanın sübuta da ermediği gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Asıl ve birleştirilen davada davacı vekili; davalı ...’in bir önceki temyizde sunduğu delillerin savunmanın genişletilmesi yasağı kapsamında olup dikkate alınmaması gerektiğini, davalı ...’in kendisinin Rus vatandaşı olması nedeniyle kooperatif hissesinin adına tescil edilemeyeceği, reşit olmayan müşterek çocukları adına da devrin mümkün olmayacağı, taşınmazın çocukları adına tescil edilene kadar davalı ...’e devredilmesi gerektiğini belirterek kendisini kandırdığını, boşanma davasının bir an önce sonlanması için kooperatif hissesinin sonrasında oğluna devredileceği inancıyla davalı ...’e devrettiğini, davalı ...’in ise 3 yıl sonra taşınmazı davalı ...’den muvazaalı olarak devralıp 2018 yılında kendisine karşı kötüniyetli olarak tahliye talepli icra takibi başlattığını, bu icra takibi sonucunda davalı ... tarafından kandırıldığını anladığını, davalılar hakkında suç duyurusunda bulunduğunu, davalı ...’ün savcılık dosyasındaki ifadesinin dikkate alınmadığını, taşınmazın emaneten davalı ...’e devredildiğini, davanın hak düşürücü süre içerisinde açıldığını, Bölge Adliye Mahkemesi her ne kadar öğrenme tarihini 14.03.2016 olarak almışsa da hileyi ödeme emrinin tebliğ tarihi olan 17.01.2018 tarihinde öğrendiğini, icra takibine kadar kendisine yapılan hileyi ve olayın ciddiyetini anlayamadığını, ayrıca davalı ... hakkında husumet ve hak düşürücü süre yönünden davanın reddine karar verildiği halde maktu yerine nispi vekalet ücretine hükmedildiğini, ayrıca iptal-tescil istekleri kabul görmediği takdirde munzam zararlarının karşılanması talepleri hakkında bir karar verilmediğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Asıl dava, hile hukuksal nedenine dayalı üyelik iptali, olmazsa tazminat istemine; birleştirilen dava ise üyelik iptali, tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 36. ve 39. maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Dosya içeriğinden; asıl ve birleştirilen davada davacı ...’nın SS.Bilkent Yapı Kooperatifindeki hissesini Antalya 5. Noterliğinin 29.06.2011 tarihli ve 15593 yevmiye numaralı kooperatif hisse devir sözleşmesi ile birleştirilen davada davalı ...’e devrettiği, 25.04.2014 tarihinde yapılan ferdileştirmeden sonra 6940 ada 7 parsel sayılı taşınmazdaki D blok 22 numaralı bağımsız bölümün .... adına tescil edildiği, ....’ün de taşınmazı 10.06.2015 tarihinde asıl davada davalı ...’e temlik ettiği anlaşılmıştır.
2.Temyiz olunan nihai kararların bozulması, 6100 sayılı HMK'nın geçici 3/2. maddesinin yollamasıyla, 1086 sayılı HUMK'un uygulanacağı davalar yönünden HUMK'un 428. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı ve özellikle davalı ... tarafından dava konusu taşınmazı tahliye etmesi konusunda davacıya gönderilen Antalya 12. Noterliğinin 09.03.2016 tarihli ihtarnamesinin davacıya 14.03.2016 tarihinde bizzat tebliğ olunduğu, davacının bu tarihte hileye uğratıldığını öğrendiğinin kabulü gerektiği, eldeki davanın ise 17.06.2019 tarihinde 1 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı gözetilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru olduğuna göre asıl ve birleştirilen davada davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Asıl ve birleştirilen davada davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 157,75 TL
bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
25.11.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.