"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/2467 E., 2023/2561 K.
HÜKÜM : Ret/Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Maçka Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/341 E., 2021/44 K.
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescili davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Samsun 1. Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde; tarafların mirasbırakan babaları ...'un ... mahallesinde bulunan 257 ada 5 parsel, 275 ada 9 parsel, 269 ada 48 parsel ve 279 ada 74 parsel sayılı taşınmazlarını muvazaalı olarak 05.04.1982 tarihinde tapuda satış olarak göstermek suretiyle davalı oğluna temlik ettiğini, ekonomik durumu iyi olan mirasbırakanın taşınmazlarını satmasını gerektiren bir neden bulunmadığını, söz konusu işlemin asıl amacının bağış yapmak olduğunu ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında müvekkillerinin adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazların 1982 yılında müvekkiline temlik edildiğini, taşınmazların kadastro tespitinin 1984 yılında yapıldığını, kadastro tutanaklarının kesinleşmesinden itibaren 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, mirasbırakanın ihtiyacı nedeniyle taşınmazları satmak istediğini, müvekkilinin de taşınmazların 3. kişilere satılmasını önlemek amacıyla satış bedellerini ödemek suretiyle dava konusu taşınmazları satın aldığını, tüm kardeşlerinin bu durumu bildiklerini, mirasbırakanın malvarlığının makul bir bölümünü müvekkiline temlik ettiğini, dava konusu taşınmazları temlik ederken diğer yasal mirasçıları mirastan yoksun bırakma ve mal kaçırma amacının olmadığını, diğer mirasçılara temlik edilen ve intikal eden başkaca taşınmazlar olduğunu, müvekkilinin mirasbırakana yıllardır bakıp yardım ettiğini, müvekkilinin kardeşleri arasında bir husumetin söz konusu olmadığını, mirasbırakanın çocukları arasında herhangi bir ayrım yapmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Maçka Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 05.01.2018 tarihli 2017/6 Esas, 2018/13 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazların mirasbırakan tarafından davalıya satış suretiyle temlik edildiği, taşınmazların akitteki bedeli ile gerçek değeri arasında bir fark olsa bile salt tapuda gösterilen değer ile gerçek değer arasındaki nispetsizliğin muvazaanın varlığına yeter delil sayılamayacağı, mirasbırakanın ölümüne kadar davalının mirasbırakana sağladığı bakım, maddi ve manevi desteğin yarattığı minnet duygusu dikkate alındığında satışın gerçek değer üzerinden yapılmamasının mal kaçırma amacıyla hareket edildiği anlamını taşımayacağı, dava konusu taşınmazların satış yoluyla davalıya temlik edildiği, satışa konu malın devrinin belirli bir semen karşılığı olabileceği, semenin mutlaka para olması şart olmayıp hizmet veya emek de olabileceği, davalının Ankara'daki yaşantısını ve işini bırakıp ailesiyle birlikte mirasbırakana bakmak için mirasbırakanın yanına geldiği, ölümüne kadar babasının tüm ihtiyaçlarını ve bakımını sağladığı, maddi destekte bulunduğu, her ne kadar evladın ebeveynine bakıp yardım etmesi ahlaki bir görev ise de somut olayda görev sınırının aşıldığı, normal bir bakımın ötesinde sunulan hizmetin semen olarak değerlendirilmesi ve böyle bir durumda temlikin ivazlı olduğunun kabul edilmesi gerektiği, bu nedenle taraflar arasındaki satış işleminde muris muvazaasının olmazsa olmaz unsurlarından gizli sözleşme unsurunun bulunmadığı, dava konusu taşınmazların davalıya devrinin satış yolu ile gerçekleşmiş olduğu, mirasbırakanın amacının mirastan mal kaçırmak olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Kaldırma Kararı
Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi’nin 12.10.2018 tarihli ve 2018/1769 Esas, 2018/1914 Karar sayılı kararıyla; İlk Derece Mahkemesince eksik inceleme ve araştırma sonucu karar verildiği, mirasbırakanın elinde kalan veya mirasçılarına intikal eden mal varlığının miktarı ve değeri ile davalıya temlik edilen dava konusu taşınmazların mirasbırakanın tüm mamelekine oranı belirlenerek makul sınırı aşıp aşmadığı, mirasbırakanın taşınmazları temlik etmekte haklı ve makul bir sebebinin bulunup bulunmadığı, davalının alım gücünün olup olmadığı, dava konusu taşınmazların satış bedeli ile gerçek değeri arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki, ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı ve mirasbırakanın gerçek iradesinin davacı mirasçılarından mal kaçırma olup olmadığı hususlarında araştırma ve inceleme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi için İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile davanın yeniden görülmesi amacıyla Mahkemesine iadesine karar verilmiştir.
C. İlk Derece Mahkemesince Kaldırma Kararı Sonrasında Verilen Karar
Maçka Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 11.02.2021 tarihli ve 2018/341 Esas, 2021/44 Karar sayılı kararıyla; mirasbırakanın elinde bulunan ve mirasçılarına intikal eden mal varlığının miktarı ve değerinin tüm mal varlığının %53 ünü teşkil ettiği, davalıya temlik edilen taşınmazların tüm mal varlığına oranının %47 olduğu, devrin makul sınırda kaldığı, dava konusu taşınmazların akitteki bedelinin 18 TL olup gerçek değerinin ise 29,37 TL olduğu, taşınmazlar gerçek değerinin yarısı oranında satılmış ise de, mirasbırakan ölene kadar davalının mirasbırakana sağladığı bakım, maddi ve manevi destek dikkate alındığında satışın gerçek değer üzerinden yapılmamasının mal kaçırma amacıyla hareket edildiği sonucunu doğurmayacağı, dinlenen tanık beyanlarından mirasbırakanın bakıma muhtaç olmadığı, davalı ile birlikte yaşadığı ve davalının maddi anlamda mirasbırakana destek olduğu, davalının alım gücünün olduğu, mirasbırakanın sözleşmeyi minnet duygusu ile yaptığı, malvarlığının yarısından fazlasını mirasçılarına bırakan ancak bir kısmını kendisi ile birlikte yaşayan ve maddi olarak da destekleyen davalıya bırakan mirasbırakanın gerçek iradesinin mirasçılardan mal kaçırma olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
D. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
E. İstinaf Sebepleri
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; mirasbırakan tarafından davalıya temlik edilen dava konusu taşınmazların tamamen köyün içerisinde ve ana yola yakın, kullanıma elverişli taşınmazlar olduğunu, aynı zamanda miktar olarak da büyük olmaları nedeniyle değerli taşınmazlar olduklarını, mirasbırakan adına kayıtlı taşınmazların ise dağlık alanda olduğunu, Mahkemece bu husus değerlendirilmeden salt değeri üzerinden %47'lik kısmının davalıya devredildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin kabul edilemeyeceğini, kaldı ki mirasbırakan adına kayıtlı taşınmazlarda da davalının hissesi bulunduğunu, davalının daha genç yaşta iken taşınmazları satın alabilmesi ve parayı birlikte yaşadığı babasına vermesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, mirasbırakanın terekesinden böyle bir para çıkmadığını, tanıklardan ..., ... ve ...'in beyanlarında açıkça mirasbırakanın paraya ihtiyacının olmadığını ifade ettiklerini, muvazaa ve mal kaçırma iddiasının ispatlandığını ileri sürerek kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
F. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 27.05.2021 tarih ve 2021/858 Esas, 2021/1072 Karar sayılı kararıyla; mirasbırakan tarafından davalıya temlik edilen dava konusu taşınmazların mirasbırakanın tüm mamelekine oranının % 47 olarak belirlendiği, ölümü ile eşi ve 8 çocuğunu mirasçı olarak bırakan mirasbırakanın davalı oğluna dava konusu taşınmazları temlik etmiş olmasının makul karşılanabilecek sınırda kalmadığı, mirasbırakanın sözleşme yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunmadığı, satış bedeli ile gerçek değer arasındaki fark, mirasbırakan ile mirasçıları arasındaki beşeri ilişki, ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı birlikte değerlendirildiğinde mirasbırakanın gerçek iradesinin davacı mirasçılarından mal kaçırmak olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içerisinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 13.04.2023 tarih ve 2023/1316 Esas, 2023/2288 Karar sayılı kararıyla; taraf tanıklarının mirasbırakan ...'un davacılar ve diğer çocukları ile arasının iyi olduğu, beşeri ilişkilerde sorun olmadığı yönünde beyanda bulundukları, mirasbırakanın dava konusu taşınmazlar dışında 7 parça taşınmaz bıraktığı, dinlenen davacı tanıklarının da mirasbırakanın mirasçılardan mal kaçırmasını gerektirir somut olgular ortaya koyamadıkları, dinlenen davalı tanıklarının beyanları ile savunmanın desteklendiği, davalıya yapılan temlikin mal kaçırma kastı ile yapıldığı iddiasının ispatlanamadığı sonucuna varılmakla ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı belirtilerek davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesi 11.10.2023 tarih ve 2023/2467 Esas, 2022/256 Karar sayılı kararıyla; mirasbırakan ...’un kayden malik olduğu 257 ada 5 parsel, 275 ada 9 parsel, 269 ada 48 parsel ve 279 ada 74 parsel sayılı taşınmazları 05.04.1982 tarihinde oğlu olan davalı ...'e satış suretiyle temlik ettiği, mirasbırakanın 25.09.1983 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak eşi 1992 yılında ölen eşi ..., çocukları ...,...,...'nin kaldığı, Yargıtay ilamında da belirtildiği üzere, taraf tanıklarının mirasbırakan ...'un davacılar ve diğer çocukları ile arasının iyi olduğu, beşeri ilişkilerde sorun olmadığı yönünde beyanda bulunmaları, mirasbırakanın dava konusu taşınmazlar dışında 7 parça taşınmaz bırakması, dinlenen davacı tanıklarının da mirasbırakanın mirasçılardan mal kaçırmasını gerektirir somut olguların varlığına dair beyanlarının mevcut olmaması, dinlenen davalı tanıklarının beyanları ile savunmanın desteklenmesi karşısında davalıya yapılan temlikin mal kaçırma kastı ile yapıldığı iddiasının davacı tarafça ispatlanamadığı, bu haliyle ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerekip yeniden hüküm kurulması suretiyle davacıların davasının reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesinin eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile karar verdiğini, mirasbırakanın davacılar ve diğer çocukları ile arasının iyi olduğu, beşeri ilişkilerde sorun olmadığı gerekçesiyle davanın reddedildiğini, salt taraflar arasındaki beşeri ilişkinin iyi olmasının mirasbırakanın mal kaçırma kastını açıklamayacağını, yörenin adetleri, olayların olağan akışı ve mirasbırakanın devri yapmakta haklı ve geçerli bir nedeni olup olmadığı hususları incelenmeksizin karar verildiğini, davalıya temlik edilen dava konusu taşınmazların köy içinde ve ana yola çok yakın konumda olup kullanıma elverişli taşınmaz olduklarını, diğer taşınmazların ise köyün uzağında ulaşımı zor taşınmaz olduklarını, yargılama aşamasında dinlenen tanıkların beyanları dikkatlice incelendiğinde mirasbırakanın dava konusu taşınmazları satış yoluyla temlik etmesinin amacının mal kaçırmak olduğunun anlaşılacağını, mirasbırakanın dava konusu taşınmazları vefat etmeden kısa bir süre önce davalıya temlik ettiğini, geride sekiz mirasçının kaldığı düşünüldüğünde taşınmazların çoğunluğunun bir çocuğa verilmesinin muris muvazaaasının tam karşılığı olduğunu, davalının genç yaşında dava konusu taşınmazların gerçek bedelini ödeyerek satın almasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, nitekim davalının dava konusu taşınmazları satın alabilecek maddi gücünün olmadığının tanık beyanlarında belirtildiğini, ayrıca kararda davacıların ..., ... ve ... olarak gösterildiğini, yargılama aşamasında ...'un vefat etmiş olduğunu, davaya onun adına mirasçılarının devam ettiğini, ölü kişi hakkında hüküm tesis edilemeyeceğinden kararın bu yönüyle de hatalı olduğunu ileri sürerek bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı.
2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 706 ncı, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 237 nci, 2644 sayılı Tapu Kanunu'nun 26 ncı maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Davacı ...'un yargılama sırasında 31.05.2018 tarihinde öldüğü, mirasçılarının ise davaya devam ettiği anlaşılmakla, karar başlığında ölü ...'un isminin yazılması mahallinde düzeltilebilir bir maddi hata olarak değerlendirilmiş, yanlışlığa işaret edilmekle yetinilmiştir.
3. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kararına uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma kararına uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 157,75 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
22.01.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.
...