Logo

1. Hukuk Dairesi2023/6086 E. 2024/1968 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi döneme ilişkin harici satış senedine dayalı tapu iptali ve tescil davasında, 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçip geçmediği.

Gerekçe ve Sonuç: Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması ve davacının mülkiyet hakkını ispatlayamaması nedeniyle sebepsiz zenginleşme iddiasının da kabul edilemeyeceği gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1059 E., 2023/861 K.

HÜKÜM/KARAR : Kabul/Kabul-Karar Kaldırılarak Dava Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Anamur 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/272 E., 2023/276 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil olmazsa tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde; davacıların babası ...’ın 13.12.1965 tarihli harici satış senedi ile davalıların babası ... oğlu ...'ten 500 metrekare taşınmaz satın aldığını ve bu taşınmazı ölene kadar kendisi, öldükten sonra da mirasçılarının kullandığını, taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında Mersin ili, ... ilçesi, ... Mahallesi çalışma alanındaki 174 ada 1 parsel sayılı taşınmaz kapsamında davalılar adına tespit edildiğini ileri sürerek çekişmeli taşınmazın 500 metrekarelik kısmının tapusunun iptali ile davacılar adına tescilini, bu mümkün olmadığı takdirde dava tarihindeki rayiç bedelinin davalılardan faiziyle birlikte tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar vekili cevap dilekçesinde; davanın hak düşürücü süreden sonra açıldığını, sözleşme nedeniyle zamanaşımı süresinin geçtiğini, sözleşmede belirtilen bedelin ödenmediğini, sözleşmenin varlığını kabul etmediklerini, sözleşmedeki imzaların aidiyetinin belirsiz olduğunu ve ispat yükünün davacı tarafta olduğunu, taşınmaz satışı için resmi şekil şartının bulunduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı tarafın dayandığı senetteki taşınmazın sınırları itibariyle davaya konu taşınmazla örtüştüğü, taşınmazın kadastro tespit tutanağının 15.08.1979 tarihinde tanzim edilerek 22.01.1982 tarihinde kesinleştiği, kadastro tespitinden önce menkul mal niteliğinde olan taşınmaz için zilyetliğin tesliminin yeterli olduğu, toplanan delillere göre davacılar mirasbırakanı Hasan Havan'ın taşınmazın zilyetliğini devralarak ölünceye kadar taşınmaz üzerindeki zilyetliğini devam ettirdiği, ancak kadastro tespitinin kesinleştiği 22.01.1982 tarihinden davanın açıldığı 23.06.2021 tarihine kadar 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği hususunun sehven göz ardı edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilerek, gerekçe ile hüküm arasında çelişki oluşturulmuştur.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalılar vekili istinaf dilekçesinde; cevap dilekçesini tekrarlamış, kararın hukuka aykırı ve gerekçesiz olduğunu, davanın hak düşürücü süreden sonra açıldığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; çekişmeli taşınmazın kadastro tespitinin 22.01.1982 tarihinde kesinleştiği, davanın 10 yıllık hak düşürücü süreden sonra açıldığı gerekçesiyle davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden hüküm kurularak davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde; harici senedin tespit tarihine kadar uygulandığını, davalıların bu tarihe kadar 58 yıl boyunca herhangi bir itirazının bulunmadığını, hak düşürücü süre itirazında bulunulmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, davanın yalnızca tapu iptal tescil davası olmayıp aynı zamanda terditli alacak davası olduğunu, taşınmaz üzerinde davacılarca inşa edilmiş ev bulunduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali-tescil, olmazsa tazminat isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dosyanın incelenmesinden; çekişneli 174 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydı ve irsen intikal nedeniyle ... ve müşterekleri adına paylı olarak 15.08.1979 tarihinde tespit edildiği, askı ilanına itiraz edilmemesi üzerine kadastro tespitinin 22.01.1982 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 23.06.2021 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.12.2022 tarihli ve 2020/(16)1-691 Esas, 2022/1680 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere; 3402 sayılı Kanun’un 12 nci maddesinin 3 üncü fıkrasında hak düşürücü süre içinde açılacak davada ileri sürülecek hakkın türü bakımından herhangi bir ayrıma yer verilmemiş olup tapu sicilinde kararlılık sağlanması, sicillerin bozulmaması, belli bir süre geçtikten sonra yargı organlarınca bu sicillerin tartışma konusu yapılmaması amacıyla düzenlenen hak düşürücü süre kamu düzenindendir. Hak düşürücü sürenin dolması halinde bir hakkın yalnızca dava edilebilirliği değil kendisi de ortadan kalkmaktadır.

Somut olayda da, davacının kadastrodan önceki döneme ilişkin dayandığı hak Kadastro Kanunu’nun 12/3 üncü maddesinde öngörülen on yıllık hak düşürücü sürenin geçmesi ile ortadan kalkmıştır. Anılan Kanun hükmüne göre uyuşmazlık konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı olduğunu ispat etme olanağı bulunmayan davacının dava tarihi itibariyle tazminata hak kazanabilmesi için sebepsiz zenginleşmede ileri sürülen “haklı sebep olmaksızın diğer tarafın zenginleştiği” iddiasını ispat edemeyeceği, zira bu unsurun ancak davacının uyuşmazlık konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı olduğunu ispat etmesi sonucunda ortaya çıkacağı açıktır.

3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacılar vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacılar vekilinin temyiz itirazının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 842,25 TL fazla alınan temyiz giderinin istek halinde temyiz edene iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,07.03.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.