Logo

1. Hukuk Dairesi2023/6437 E. 2025/2323 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasçılardan birinin 1994 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında verdiği feragat beyanının, 2007 yılında yapılan kadastro çalışmaları sonucu tescil edilen taşınmazlar için de geçerli olup olmadığı hususunda uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: 1994 yılındaki feragat beyanının yalnızca o dönem kadastroya tabi tutulan taşınmazlar için geçerli olduğunun, 2007 yılındaki kadastro çalışmaları sonucu tescil edilen taşınmazlar için miras hakkından feragate ilişkin açık bir irade beyanı bulunmadığının ve terekenin davalı tarafça taksim edildiğinin ispatlanamadığı gözetilerek yerel mahkemenin davayı kabulüne ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/807 E., 2023/466 K.

Mahkeme kararı davalılar vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usuli eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 29.04.2025 Salı günü duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde, temyiz edilen davacı ... geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz eden davalılar vekili gelmedi. Gelen davacının sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı ... vekili dava dilekçesinde; kadastro sonucunda dava konusu taşınmazların ayrı ayrı davalılar adına tespit ve tescil edildiğini oysa taşınmazların müvekkili ile davalı tarafın kök murisi olan ...’dan geldiğini ve murisin terekesinin yöntemince taksim edilmediğini ileri sürerek taşınmazların tapu kayıtlarının muris ...’den gelen miras payı oranında iptali ile müvekkili adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Bir kısım davalılar ... ve müşterekleri cevap dilekçelerinde; dava konusu taşınmazların davacının da iddia ettiği gibi kök muris ...’dan geldiğini, davacının 1995 yılında vefat etmiş olan halaları ...’in oğlu olduğunu, taşınmazların bulunduğu köyün bir bölümünde 1994 yılında kadastro çalışması yapıldığını, bu çalışma esnasında davacının annesi ile diğer halalarının taşınmazların başına gelerek teknisyen huzurunda, “haklarını babaları ...’ın sağlığında aldıklarını” beyan ettiklerini ve kadastro tutanaklarına da parmak basmak suretiyle beyanlarını onayladıklarını, haliyle bu beyanın dava konusu taşınmazlar için de geçerli olacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Kandıra Asliye Hukuk Mahkemesinin 22.02.2018 tarihli ve 2016/48 Esas, 2018/130 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazların bulunduğu Kocaeli ili, Kandıra ilçesi, ... Mahallesinde 1994 ve 2007 yıllarında olmak üzere iki farklı zamanda kadastro çalışması yapıldığı, buna göre 2007 yılında yapılan kadastro çalışmaları sonucunda davalılar adına tespit ve tescil edilen dava konusu taşınmazlar ile 1994 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında davalılar adına tespit ve tescil edilen dava dışı taşınmazların muris ...'dan geldiği noktasında herhangi bir uyuşmazlık bulunmadığı, uyuşmazlığın, 1994 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında, davacının murisi olan annesi ...'in miras hakkının tamamından mı yoksa sadece 1994 yılında kadastroya tabi tutulan taşınmazlar yönüyle mi vazgeçtiği hususunda toplandığı, dosyadaki resmi belge, tutanaklar, yöreyi bilen yaşlı ve ehil yerel bilirkişi ile bir kısım somut görgü sahibi taraf tanıklarının beyanlarıyla da sabit olduğu üzere, 1994 yılında aralarında ...'in de bulunduğu muris ...’ın kız çocuklarının, muristen gelen miras haklarından feragat ettiği ve haklarını kardeşleri ...'e verdiklerine dair parmak ve mühürlü olarak kadastro heyeti huzurunda beyanda bulundukları, bilahare davacının annesi ...’in 1994 yılında yapılan kadastro çalışmalarından bir yıl sonra 1995 yılında vefat ettiği, davacının annesinin davacının iddia ettiği gibi sadece o dönemki kadastroya ilişkin miras hakkından feragat etmiş olduğunu kabul etmek için buna ilişkin iradesini açıkça "sadece 1994 yılına ilişkin kadastroda miras hakkımdan feragat ediyorum, bundan sonra yapılacak kadastro çalışmalarına ilişkin hakkımı ise saklı tutuyorum" şeklinde belirtilmesi gerektiği; ancak mevcut tutanakta "murisimden hakkımı sağlığımda aldım" şeklinde beyanda bulunduğu ve 1994 yılında yapılan kadastro sırasında da dava dışı taşınmazlar yönüyle bu beyanın esas alındığı düşünüldüğünde, davacının annesinin, babası ...'den gelen tüm miras hakkından, dolayısıyla 2007 yılında yapılan kadastroya tabi tutulan taşınmazlardaki haklarından da 1994 yılında feragat etmiş sayılması gerektiğinin sabit olduğu, aksinin kabulünün ise sırf o yerde bir kere değil, iki kere kadastro geçtiği için annesi miras hakkından feragat etmesine rağmen davacıya tekrar hak sahibi olma imkanı tanımak anlamına geleceğinden, Mahkemede oluşan hukuki ve vicdani kanaate göre davacının davasının sübut bulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin 27.01.2021 tarihli ve 2019/2349 Esas, 2021/86 Karar sayılı kararıyla; taraflar arasında dava konusu taşınmazların kök muristen kaldığı hususunda bir ihtilaf bulunmadığı, taşınmazların öncesi tapusuz olduğuna göre kadastro çalışmalarından önce yapıldığı ileri sürülen devir ve temlikin, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 15. maddesi gereğince her türlü delille kanıtlanabileceği, somut olayda, dava konusu taşınmazların kök muris ...'dan intikal etmesine, 1994 yılında yapılan kısmi kadastro çalışmalarında davacının murisi ... ...'ün, Kandıra ilçesi ... köyü sınırlarındaki taşınmazlarla ilgili olarak haklarını babaları ...'ın sağlığında aldığını ve hiçbir hak talebinde bulunmadığını dava dışı 103 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kadastro tutanağında beyan etmesine, taşınmazların bu beyan esas alınarak davalılar ..., ... ve diğer davalıların murisi ... adına tespit ve tescil edildiğinin belirlenmiş olmasına göre yazılı şekilde karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

1. Bölge Adliye Mahkemesi kararının süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairenin 22.06.2022 tarihli ve 2021/6460 Esas, 2022/5051 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazların tarafların müşterek kök murisleri olan ...’dan geldiği hususunda taraflar arasında bir ihtilaf bulunmadığı, ihtilafın davacının murisi ...’in 1994 yılında kadastroya tabi tutulan dava dışı taşınmazlar yönüyle haklarını babaları ...’ın sağlığında aldığına dair beyanın 2007 yılında kadastroya tabi tutulan dava konusu taşınmazlar için de geçerli olup olmadığı hususuna ilişkin olduğu, Mahkemece davacının annesinin davacının iddia ettiği gibi sadece o dönemki kadastroya ilişkin miras hakkından feragat etmiş olduğunu kabul etmek için buna ilişkin iradesini açıkça "sadece 1994 senesine ilişkin kadastroda miras hakkımdan feragat ediyorum, bundan sonra yapılacak kadastro çalışmalarına ilişkin hakkımı ise saklı tutuyorum" şeklinde belirtilmesi gerektiği gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de dava dışı taşınmazların 1994 yılında yapılan kadastro tespiti sırasında davacının murisinin de aralarında bulunduğu kök muris ...’ın kız çocuklarının taşınmazların başına gelerek haklarını babalarının sağlığında aldıklarını beyan ettikleri ve tespit tutanaklarının “beyanda bulunan ilgililer ve tanıklar” bölümünde yazılı “yapılan tespite muvafakat ederim” beyanının altına parmak basmak suretiyle bu beyanı onayladıkları, ...’ın kız çocuklarının açıkça, murisleri olan babaları ...’den gelen taşınmazların tamamındaki miras haklarından (kadastro tespitine tabi tutulmuş olsun veya olmasın), tespit maliki olan davalılar yararına feragat ettiklerine dair beyanda bulunmadıkları, o halde adı geçenlerin irade beyanının yalnızca tespitine muvafakat ettikleri dava dışı taşınmazlar için geçerli olup 2007 yılında kadastroya tabi tutulan dava konusu taşınmazlar için geçerli olamayacağı, kök muris ... terekesinin taksim edildiği davalı tarafça iddia ve ispat da olunamadığına göre Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile reddine karar verilmiş olmasının isabetsizliğine değinilerek karar bozulmuştur.

2. İlk Derece Mahkemesinin 08.05.2023 tarihli ve 2022/807 Esas, 2023/466 Karar sayılı kararıyla; bozma ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne, dava konusu 140 ada 150; 141 ada 19, 21, 28; 144 ada 191, 279, 280, 284, 287, 288, 302, 352, 359, 364, 385; 146 ada 39, 50; 148 ada 19, 20, 21, 32, 33, 34; 159 ada 12, 49; 162 ada 2, 3, 4; 163 ada 7; 164 ada 6 ve 7 parsel sayılı taşınmazların davalılar adına olan tapu kayıtlarının ayrı ayrı 6720/33600 pay oranında iptali ile iptal edilen hisselerin davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davalılar vekili duruşma istekli temyiz dilekçesinde; Mahkemece yapılan yargılama sonunda verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkillerinin delillerinin toplanmadığını, bu nedenle hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiğini, kök murisin tapusuz olan dava konusu taşınmazları sağlığında oğlu olan ...’e hibe edip zilyetliği devrettiğini, davacı ve annesinin taşınmazların davalı tarafça kullanımına itirazda bulunmadıklarını, hatta davalıların 3 adet taşınmazı satışa çıkarmasına dahi karışmadıklarını, feragatnamenin kadastroyu yapan memur tarafından yapıldığını, öte yandan taşınmazlar tapusuz olmakla feragatnameye dahi gerek olmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

1. Dava; kadastro öncesi sebebe dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. 2007 yılında yapılan kadastro çalışmaları sonucunda Kocaeli ili, Kandıra ilçesi, ... köyü çalışma alanında bulunan 141 ada 19 parsel sayılı 866,55 metrekare, 141 ada 21 parsel sayılı 1.534,71 metrekare; 144 ada 191 parsel sayılı 2.245,24 metrekare, 144 ada 280 parsel sayılı 1.872,95 metrekare, 144 ada 287 parsel sayılı 2.904,04 metrekare, 144 ada 352 parsel sayılı 1.171,54 metrekare, 144 ada 359 parsel sayılı 1.018,13 metrekre, 144 ada 385 parsel sayılı 811,13 metrekare; 148 ada 20 parsel sayılı 2.696,25 metrekare, 148 ada 33 parsel sayılı 7.662,86 metrekare; 159 ada 12 parsel sayılı 1.239,10 metrekare; 162 ada 3 parsel sayılı 866,75 metrekare; 163 ada 7 parsel sayılı 130,46 metrekare yüz ölçümündeki taşınmazlar ... adına; 140 ada 150 parsel sayılı 1.090,94 metrekare; 141 ada 28 parsel sayılı 293,47 metrekare; 144 ada 288 parsel sayılı 2.667,03 metrekare; 146 ada 50 parsel sayılı 2.760,12 metrekare; 148 ada 19 parsel sayılı 2.350,29 metrekare; 148 ada 32 parsel sayılı 7.748,39 metrekare; 159 ada 49 parsel sayılı 325,56 metrekare; 162 ada 2 parsel sayılı 428,13 metrekare; 164 ada 7 parsel sayılı 1.160,74 metrekare yüz ölçümündeki taşınmazlar ... adına; 144 ada 279 parsel sayılı 1.740,12 metrekare, 144 ada 284 parsel sayılı 1. 310,97 metrekare, 144 ada 302 parsel sayılı 2.092,30 metrekare, 144 ada 364 parsel sayılı 2.638,08 metrekare; 146 ada 39 parsel sayılı 4.014,19 metrekare; 148 ada 21 parsel sayılı 2.681,71 metrekare, 148 ada 34 parsel sayılı 5.781,17 metrekare; 162 ada 4 parsel sayılı 672,10 metrekare ve 164 ada 6 parsel sayılı 1.277,57 metrekare yüz ölçümündeki taşınmazlar ... adına irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle tespit ve tescil edilmiş; bilahare ... adına kayıtlı taşınmazlar ...’in vefat etmesi üzerine 02.10.2013 tarihinde ... mirasçıları adına intikalen tescil edilmiştir.

3. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davalılar vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen sebepler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalılar vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 12.468,60 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalılardan alınmasına,

Temyiz edilen davacı vekili duruşmaya katılmadığından lehine duruşma vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,

Dosyanın Kandıra 1. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

29.04.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.