"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2102 E., 2023/1522 K.
HÜKÜM/KARAR : Asıl Dava Kısmen Kabul-Birleştirilen Dava Ret / Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Akçakoca 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/246 E., 2022/431 K.
Taraflar arasında birleştirilerek görülen asıl ve birleştirilen tapu iptal ve tescil olmazsa tenkis davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kısmen kabulüne, birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın asıl ve birleştirilen davada davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi asıl ve birleştirilen davada davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne, Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Asıl ve birleştirilen davada davacı, muris ...’ın maliki olduğu asıl davaya konu 106 ada 33, 107 ada 3, 116 ada 4, 123 ada 8 ve 10, 106 ada 3, 115 ada 3 parsel sayılı, birleştirilen davaya konu 106 ada 1, 2, 23, 108 ada 8 ve 9, 156 ada 17 ve 18 parsel sayılı taşınmazları mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olarak davalılara devrettiğini, davalıların murise bu taşınmazların bedeline karşılık her hangi bir semen ödemesi de mevcut olmadığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile miras payı oranında tescile, olmazsa tenkise karar verilmesini istemiş, asıl davada cevaba cevap dilekçesinde 141 ada 1 ve 141 ada 12 parselin de dava konusu olduğunu belirtmiştir.
II. CEVAP
Asıl davada davalılar, murisin 1990 yılında taşınmazlarını paylaştırdığını, dava konusu 123 ada 10 parsel ve dava dışı 141 ada 3 parselin davacıya bırakıldığını, 123 ada 10 parselin sehven ... adına tescil edildiğini, bu parsel yönünden davayı kabul ettiklerini belirtmiş, birleştirilen davada davalılar cevap vermemiş, davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEME KARARI
Akcakoca Asliye Hukuk Mahkemesinin 26.05.2022 tarihli 2021/246 Esas, 2022/431 Karar sayılı kararı ile, asıl ve birleştirilen davaya konu, 2/B kapsamında olan, davalıların Hazineden satın alma yoluyla adlarına tescil edilen taşınmazlarda davacının yeni malike karşı zilyetlik iddiasının ileri sürülemeyeceği gibi 6292 sayılı Yasa gereği satış işlemi nedeniyle tapu kaydı oluşturulduktan sonra tapu iptal ve tescil istemi ile açılan davanın dinlenme olanağının da bulunmadığı, muris adına kayıtlı olmayan, senetsizden davalılar adına kadastro tespiti ile tescil edilen taşınmazlarda 01.04.1974 tarihli ½ İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanamayacağı, ancak tenkis şartları varsa inceleneceği, tenkis davasının ise hak düşürücü sürede açılmadığı gerekçesiyle asıl davada 141 ada 1 ve 12 parsel sayılı, birleştirilen davada tüm taşınmazlar yönünden davanın reddine, asıl davada ... adına kayıtlı taşınmazların murisin oğlu davalılardan ...'a kredi temini için muris tarafından torununa devredildiği, devir işleminin inançlı işlem olduğu gerekçesiyle reddine, asıl dava konusu 123 ada 10 parsel sayılı taşınmazın kabul nedeniyle kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına asıl ve birleştirilen davada davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Nedenleri
Asıl ve birleştirilen davada davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; inançlı işleme ilişkin gerekçenin yerinde olmadığını, bir taşınmaz için kabul kararı verilirken diğerlerinin reddinin çelişkili olduğunu, murisin taşınmaz satmaya ihtiyacının olmadığını, bakıma ihtiyacı olmadığını, davalılar ile evleri aynı yerde olduğundan sadece yemek gibi ihtiyaçlarını onların yanında zaman zaman karşılamış olduğunu, yörenin gelenek ve göreneklerinde kız çocuğundan mal kaçırma eyleminin yapıldığını, davalıların taşınmazları alacak ekonomik gücü bulunmadığını, murisin sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmadığını, davalılardan ...'ın duruşma esnasında kendisi ve kardeşi ... adına kayıtlı tüm yerlerin murise ait olduğunu beyan ettiğini, 2/B taşınmazlarına ilişkin gerekçenin yerinde olmadığını, tenkis davasının süresinde olduğunu, murisin ölümünden sonra devirlerin öğrenildiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 01.11.2023 tarih 2022/2102 Esas, 2023/1522 Karar sayılı kararı ile; 6292 sayılı Kanun kapsamında alınan ve kadastro işlemi ile davalılar adına tescil edilen tapusuz taşınmazlar yönünden muris muvazaası hukuksal nedenine ilişkin içtihadın uygulanmasına olanak bulunmadığı, muris tarafından davalı ...’a inançlı temlikle devir yapıldığı, tenkis iddiasının süresinde olmadığı gerekçesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 353/(1).b.1 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davacı vekili temyiz talebinde bulunmuştur.
B. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde, istinaf dilekçesindeki beyanları tekrarla kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Asıl ve birleştirilen dava muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tenkis isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı (İBK),
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6 ve 706. maddeleri,
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 237. maddesi,
2644 sayılı Tapu Kanunu'nun 26. maddesi,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190. maddeleri.
3. Değerlendirme
Dosya içeriğinden; 1928 doğumlu muris ...’ın 01.04.2019 tarihinde ölümü ile geride davacı kızı Nadire, oğulları davalılar ... ve ...’in mirasçı olarak kaldığı, davalı ...’ın ...’in oğlu olduğu, davalılar ..., ... ve ...’ın ...’in oğlu olduğu, asıl dava konusu 106 ada 33, 107 ada 3, 116 ada 4, 123 ada 8 ve 10 parsel sayılı taşınmazlar muris Ahmet adına, 106 ada 3 ve 115 ada 3 parsel sayılı taşınmazlar senetsizden irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğinden davalı ... adına kayıtlı iken 10.03.2008 tarihli satış akdi ile davalı ...’a devredildiği, 141 ada 1 ve 12 parsel sayılı taşınmazların Hazine adına kayıtlı iken 6292 sayılı Kanun gereğince davalı ...’e satış suretiyle devredildiği, birleştirilen davaya konu taşınmazların kadastro çalışmalarında senetsizden irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğinden 106 ada 1 parselin davalı ..., 106 ada 2 parselin davalı ..., 108 ada 8 parselin davalı ... adına tespit ve tescil edildiği, 108 ada 9 parsel parselin davalı ...’in zilyetliğinde iken oğlu ...’a hibe ettiği, 106 ada 23 parselin ise davalı ...’in zilyetliğinde iken oğulları ..., ... ve ...’a hibe ettiğinden adlarına tespit ve tescil edildiği, 156 ada 17 ve 18 parsel sayılı taşınmazların ise Hazine adına kayıtlı iken 6292 sayılı Kanun gereğince davalı ...’e satış suretiyle devredildiği anlaşılmaktadır.
Asıl davada davalılar ... ve ..., birleştirilen davada davalılar ..., ... ve ...’a yönelik temyiz isteği yönünden;
Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 362. maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366. maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Asıl ve birleştirilen dava, muris muvazaası hukuki sebebine dayalı miras payı oranında tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa tenkis isteğine ilişkin olup davalar birleştirilse dahi ayrı dava olma özelliklerini korudukları gibi pay oranında açılan muris muvazaası hukuki nedenine dayalı davalarda davacılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmayıp ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğundan, dava değerinin davayı açan mirasçının payına isabet eden değer olacağı kuşkusuzdur.
Somut olayda; dava konusu taşınmazların dava tarihinde keşfen saptanan değerinin davacının miras payına (1/3) isabet eden kısmı, asıl davaya konu davalı ... adına kayıtlı 106 ada 33, 107 ada 3, 116 ada 4, 123 ada 8, 106 ada 3, 115 ada 3 parsel sayılı taşınmazlar yönünden (kabul edilen 123 ada 10 parsel temyiz konusu olmadığı gözetilerek) 228.223,74 TL, davalı ... adına kayıtlı 141 ada 1 ve 12 parseller yönünden 64.265,17 TL, birleştirilen davada davalı ... adına kayıtlı 108 ada 3 ve 106 ada 23 parselin 1/3 payı yönünden 77.898,90 TL, davalı ... adına kayıtlı 106 ada 2 parsel ve 106 ada 23 parselin 1/3 payı yönünden 126.526,65 TL, davalı ... adına kayıtlı 108 ada 9 ve 106 ada 23 parselin 1/3 payı yönünden 75.153,50 TL olup anılan değerlerin her birinin Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 238.730 TL’nin altında kaldığı anlaşılmaktadır.
Öte yandan, temyiz kesinlik sınırı içinde kalması nedeniyle temyiz kabiliyeti olmayan kararlara karşı temyiz isteği yönünden Mahkemece bir karar verilebileceği gibi 01.06.1990 gün ve 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay tarafından da bir karar verilebilir.
Davalı ...’e yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup özellikle her ne kadar kamu düzenini ilgilendirmeyen ve taraflarca getirilme ilkesinin geçerli olduğu eldeki davada, mahalli bilirkişi sıfatıyla keşif mahallinde re'sen belirlenen kişilerin dinlenilmesi ve beyanlarının hükme esas alınması isabetli değil ise de, ... adına kayıtlı taşınmazların senetsizden kadastro ile tescil edildiği ve bir kısmının da Hazineden satın alma yoluyla edinildiğinden 1974 tarih ½ İBK uygulanmayacağından tapu iptali ve tescil isteğinin, saklı payı zedeleme kastı ispat edilemediğinden tenkis isteğinin reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı gözetildiğinde, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi karar başlığında asıl davada davalı olmayan ..., ..., ... ve ...’ın, birleştirilen davada davalı olmayan ... ve ...’ın davalı olarak gösterilmesinin, mahallinde düzeltilebilir maddi hata olduğu tespit edilmekle bu hususa değinilmekle yetinilmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Asıl ve birleştirilen davada davacı vekilinin asıl davada davalı ... ve ..., birleştirilen davada davalılar ..., ... ve ...’a yönelik temyiz dilekçesinin değer yönünden REDDİNE,
Birleştirilen davada davacının davalı ...’e yönelik yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 157,75 TL bakiye onama harcının temyiz eden birleştirilen davada davacıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
13.11.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.