Logo

1. Hukuk Dairesi2023/6678 E. 2024/6969 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Murisin sağlığında yaptığı taşınmaz satışlarının mirasçıdan mal kaçırma amaçlı muvazaalı işlem olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Murisin satış yaptığı kişilerle davalının ilişkisi, satış bedellerinin akıbeti, satışların kısa süre içinde gerçekleşmesi ve davacının miras hakkını engelleme kastının varlığı gibi olgular gözetilerek, satış işlemlerinin muvazaalı olduğu ve mirasçıdan mal kaçırma amacı taşıdığı kabul edilmiş ancak HMK'nın 297. ve 125/1. maddelerine aykırı hüküm kurulduğu gerekçesiyle yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1047 E., 2023/1314 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Pazar(Rize) 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/501 E., 2023/145 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili özetle; muris ...'in ölümünden önce 11.06.2021 tarihinde Rize ili, .... ilçesi, .... köyü 175 ada 65 parsel, 179 ada 1 parsel, 193 ada 1 parsel, 194 ada 10 parsel sayılı taşınmazları ve Armağan köyü 313 ada 2 parsel sayılı taşınmazı dava dışı ... isimli şahsa sattığını, hemen akabinde ...'in yine aynı taşınmazları yaklaşık 3 ay sonra 10.09.2021 tarihinde ... isimli kişiye sattığını, ...'nün de bir ay sonra 18.10.2021 tarihinde davalıya devrettiğini, yapılan bu satış işlemlerinin tamamen davacıyı mirastan yoksun bırakmaya yönelik olduğunu, kısa süre içerisinde bu kadar satış işleminin gerçekleşmesinin hayatın olağan akışına uygun düşmediğini, dava konusu taşınmazlar üzerindeki çayların halen daha murisin diğer çocukları tarafından toplandığını, taşınmazların değerinin çok altında satıma konu edildiğini, murisin satım sözleşmesini yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunmadığını belirterek tapu kayıtlarının iptaline, taşınmazların davacının miras payı oranında adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde ileri sürülen iddiaların hiçbirinin gerçek durumu yansıtmadığını, dava konusu edilen taşınmazların muris ... tarafından sağlığında bedeli karşılığında satıldığını, murisin mal kaçırma kastının bulunmadığını, bu durumun yargılama aşamasında açıkça ortaya çıkacağını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararı ile; muris ...'nın ekonomik durumunun iyi olduğu ve dava dışı ...'e dava konusu taşınmazları satmasını gerektirecek bir sebebinin bulunmadığı, yine ...'nın sürekli bakım ve gözetime bağlı olacak şekilde müşkül vaziyette olmadığı, davacı ile muris ...'nın, murisin sağlığında kavgalı oldukları, özellikle dinlenilen ve satım ilişkisinin tarafı olan ...'nün beyanlarından, dava dışı ...'nın murisin ricası üzerine taşınmazları tapuda devraldığının anlaşıldığı, her ne kadar murisin Ziraat bankası hesap dökümünde .... tarafından murise 100.000,00 TL'lik havale yapıldığı görülmekte ise de bu havale işleminin ileride açılacak davaların önüne geçmek amacıyla yapılmış olabileceği yönünde kanaatin oluştuğu, dava konusu taşınmazlar üzerinde bulunan çayların, satım ilişkisi gerçekleştikten sonra ve halen daha murisin oğlu dava dışı ....tarafından toplandığı ve taşınmazların tapusu dava dışı.... üzerindeyken, çay cüzdanlarının ....'e devrinin yapıldığı, tanık olarak dinlenilen ....'in dava konusu taşınmazların kız kardeşlerine ait olduğunu beyan etmesi karşısında aynı tarihli celsede dinlenilen kız kardeş ....'nin ise kendisine satım bedeli verilmediğini ifade ettiği, yine davalı ...'a devir yapılırken, ....'ın ... ve....'ya satım bedeli ödemediği hususları hep birlikte gözetildiğinde, murisin, arasının kötü olduğu davacı oğlu ....'nin miras hakkını bertaraf etmek ve mirasçısından mal kaçırmak amacıyla tapuda satış işlemi şeklinde gösterilen bağış işlemini yaptığı, bu satış işleminin muris ..., davalı ..., tanık olarak dinlenilen Muhammet ve taşınmazları satın alan kişiler arasında danışıklı olarak yapıldığının anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; murisin davalı ve çocuklarına miras hakkını bırakması nedeniyle dava konusu taşınmazları sağlığında satmak istediğini, taşınmazların dava dışı ...'e bedeli karşılığında satıldığını, davaya konu edilen satışın gerçek satış olmasına rağmen tanık beyanları ve banka kayıtları dikkate alınmadan hukuka ve yasalara aykırı şekilde karar verildiğini, tanıkların murisin mal kaçırma amacı olmadığı şeklinde beyanda bulunduklarını, beyanlara göre ...'ye davacı tarafın dava konusu taşınmazı satın almasına ve kullanmasına yönelik rahatsızlık boyutunda davranışları ve tutumları bulunduğunu, davalının rayiç bedeli karşılığında taşınmazları satın aldığını, dava konusu taşınmazların dışında bulunan taşınmazların varlığı karşısında murisin mal kaçırma kastı bulunmadığı hususunun açıkça ortaya çıkmış olmasına rağmen, Yerel Mahkemece bu hususun irdelenmediğini, beyanlarını destekler nitelikte emsal Yargıtay kararları mevcut olduğunu, Yerel Mahkeme hükmünün faiz miktarları, vekalet ücretleri ve yargılama giderleri dahil aleyhlerine olan tüm sonuçları bakımından yeniden incelenerek kararın kaldırılmasıyla davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, murisin davaya konu 5 adet taşınmaz dışında başka mirasçılara verilen özellikle davacı tarafa verilen bir taşınmazının bulunmadığı, taşınmazların fiilen davalının ve oğlu Muhammet'in kullanımda olması, muristen sonraki maliklerin taşınmazlar üzerinde hiç tasarrufunun bulunmaması, bedelin ödenerek satın alındığı konusunda bedelin murisin uhdesine geçtiğinin ve onun tarafından kullanıldığının ispatlanamaması dikkate alındığında, aradaki devirlerin muris ile yapılan muvazaanın devamı olduğu, ... ve ...'in ara malik olarak yer aldığının kabulü gerektiği, bu durumda murisin yapmış olduğu temliklerin davacı mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu, davacının miras payına isabet eden kısım yönünden tapu iptali ve tescil kararı verilmiş olması ile taşınmazların iptal edilen paylara karşılık gelen tutarı üzerinden harç ve vekalet ücretine hükmedilmiş olmasının da yerinde olduğu, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davalı vekilininin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesindeki ileri sürdükleri hususları tekrar ederek ve resen tespit edilecek hususlarla kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava; muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı.

3. Değerlendirme

Dosya içeriğinden, 1953 doğumlu muris ...'in 28.09.2021 tarihinde ölümü ile geriye eşi davalı ..., kızları ...,...,...,..., oğulları ...., davacı ... ve kendinden önce 03.12.2020 tarihinde ölen oğlu ....n kızı ....ile oğlu ....'in mirasçı olarak kaldığı; muris ...'nın, adına kayıtlı olan 175 ada 65 parsel, 179 ada 1 parsel, 193 ada 1 parsel, 194 ada 10 parsel ve 313 ada 2 parsel sayılı taşınmazları 11.06.2021 tarihinde dava dışı ...'e satış yoluyla devrettiği, dava dışı ...'in aynı taşınmazları 10.09.2021 tarihinde dava dışı ...'ye satış yoluyla devrettiği, dava dışı ...'nün de taşınmazları 18.10.2021 tarihinde davalıya satış yoluyla devrettiği; davalının ise anılan taşınmalardan 313 ada 2 parsel sayılı taşınmazı 31.01.2023 tarihinde dava dışı kişiye sattığı anlaşılmaktadır.

Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre 313 ada 2 parsel sayılı taşınmaz dışındaki 175 ada 65 parsel, 179 ada 1 parsel, 193 ada 1 parsel, 194 ada 10 parsel sayılı taşınmazlar bakımından davanın kabulü doğrudur. Davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

Ancak Mahkemece, HMK'nın 297. maddesine uygun olarak ve infazda tereddüt yaratmayacak şekilde veraset ilamına atıf yapılmak suretiyle davacının miras payı oranında tapu iptali ile bu oranda davacı adına tesciline karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken, davalılar adına olan kaydın tescil sebebini de değiştirecek şekilde tapu kayıtlarının tamamının iptaline ilişkin hüküm kurulması isabetsizdir.

Bilindiği üzere, 6100 sayılı HMK’nın 297/2. maddesinde “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” düzenlemesi yer almaktadır. Kamu düzeninden olan doğru sicil oluşturma ilkesi gereğince hakimin infazı kabil karar verme yükümlülüğü vardır. Mahkemelerce kurulan hükümler infaz sırasında tereddüt ve şüphe yaratmayacak nitelikte olmalıdır. Öte yandan Devletin sicil oluşturmadan kaynaklanan görevi kamu düzeniyle ilgili olduğundan re’sen gözetilmesi gerekmektedir.

Öte yandan, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 125/1. maddesi "Davanın açılmasından sonra, davalı taraf, dava konusunu üçüncü bir kişiye devrederse, davacı aşağıdaki yetkilerden birini kullanabilir:

a) İsterse, devreden tarafla olan davasından vazgeçerek, dava konusunu devralmış olan kişiye karşı davaya devam eder. Bu takdirde davacı davayı kazanırsa, dava konusunu devreden ve devralan yargılama giderlerinden müteselsilen sorumlu olur.

b) İsterse, davasını devreden taraf hakkında tazminat davasına dönüştürür." hükmünü içermektedir.

Kendiliğinden (re'sen) gözetilmesi zorunlu bulunan bu usul kuralına göre Mahkemece davacı tarafa seçimlik hakkı hatırlatılarak davayı ne şekilde sürdüreceği sorulmalı ve sonucuna göre işlem yapılmalıdır.

Hal böyle olunca, Mahkemece HMK'nın 125/1. maddesi gereğince davacı tarafa seçimlik hakkı hatırlatılarak dava konusu 312 ada 2 parsel sayılı taşınmaz yönünden davayı ne şekilde sürdüreceğinin sorulması ve sonucuna göre işlem yapılması gerekir.

Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davalı vekilinin temyiz itirazının reddine.

2.Re'sen yapılan inceleme sonucunda; Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

3.İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

19.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.