Logo

1. Hukuk Dairesi2024/1000 E. 2025/1866 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın sağlığında yaptığı taşınmaz devirlerinin muvazaalı olup olmadığı, ayrıca miras taksim sözleşmesinin geçerliliği ve davalıların iyi niyetli olup olmadığı hususları.

Gerekçe ve Sonuç: Terekeye temsilci atandıktan sonra mirasçıların davayı takip ve temyiz yetkilerinin kalmaması ve bozmaya uygun verilen kararda bir isabetsizlik bulunmaması gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2017/383 E., 2023/351 K.

İlk Derece Mahkemesi tarafından bozmaya uyularak verilen kararı asıl ve birleştirilen davalarda davacı ... vekili, birleştirilen davada davacı ... vekili ve asıl ve birleştirilen davalarda davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Asıl davada davacı ... vekili dava dilekçesinde; mirasbırakan ...'in maliki olduğu Uşak ili, Merkez ilçesi, ... köyünde bulunan 106 ada 12 parsel sayılı taşınmaz üzerinde birbirine bitişik iki ayrı ev inşa edilerek birinde davacı diğerinde mirasbırakanın ikamet ettiğini, binanın davacı tarafından yapıldığının diğer kardeşlerin de kabulünde olması nedeniyle mirasçılar arasında 09.08.2005 tarihinde miras taksim sözleşmesi yapıldığını, mirasbırakanın 12.08.2005 tarihinde düzenleme şeklinde yaptığı vasiyetnamesi ile de davacının kendi parasıyla yapılan ev ve arsanın kendisine vasiyet edildiğini, taşınmazın satışının 10 yıl boyunca yasaklı olması nedeniyle 08.01.2007 tarihine kadar tapuda işlem yapılamadığını, mirasbırakanın ölümünden önceki dönemde davacı ile babası arasında anlaşmazlıklar olup mirasbırakanın son iki yılında şeker hastalığı ve felç nedeniyle tedavi gördüğünü, mirasbırakanın oturmakta olduğu tek evi olan davaya konu taşınmazın bu dönemde torunu ...'e verilen vekaletname ile öncelikle ..., bu kişiden de davalı ...'e devredildiğini, mirasbırakanın, ölümünden 22 gün önce tanzim edilen vekaletname ve işlem tarihlerinde ehliyetinin bulunmadığını, devirlerin taşınmazın nihai olarak mirasçı ...'a geçmesi amacıyla muvazaalı olarak yapıldığını, davalı ...'ün mirasçı ... ile yakın ilişki içerisinde bulunduğunu, taşınmazda ölümüne kadar mirasbırakanın ve dava tarihine kadar davacının oturmaya devam ettiğini, davalının iyi niyetli olmadığını, ayrıca miras taksim sözleşmesi gereğince taşınmazın 1/2 oranındaki hissesinin de davacıya ait olduğunu ileri sürerek taşınmazın tapu kaydının iptali ile taksim sözleşmesinden de kaynaklanan toplam hissesi oranında davacı adına tescilini talep etmiştir.

Birleştirilen 2007/409 esas sayılı davada davacı ... vekili dava dilekçesinde; asıl dava dilekçesindeki hususları tekrarlamış, muvazaalı işlem nedeniyle asıl davanın açıldığını, diğer mirasçıların da kendi hakları bakımından dava açması beklenilmişse de bu davaların açılmadığını, davacının miras taksim sözleşmesinden doğan hakkını elde etmesi için tüm mirasçılara yönelik olarak tekrar dava açması gerektiğini belirterek asıl davada çekişmeli bulunan 106 ada 12 parsel sayılı taşınmazın miras taksim sözleşmesi nedeniyle tapu kaydının iptali ile sözleşmeden doğan payı ve yasal miras payının toplamı oranında davacı adına tescilini talep etmiştir.

Birleştirilen 2008/35 Esas sayılı davada davacı ... vekili dava dilekçesinde; asıl davadaki iddiaları tekrarlamış, 106 ada 12 parsel sayılı taşınmazın devrine dayanak teşkil eden vekaletname ve işlem tarihinde mirasbırakanın ehliyetsiz olduğunu ve temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla muvazaalı olarak yapıldığını ileri sürerek taşınmazın tapu kaydının iptali ile miras payı oranında davacı adına tescilini talep etmiştir.

Birleştirilen 2010/40 Esas sayılı davada davacı ... vekili dava dilekçesinde; mirasbırakan ...'in maliki olduğu aynı yerde bulunan 46, 54, 55, 380 ve 856 parsel sayılı taşınmazların davalı ...'e muvazaalı olarak devredildiğini, mirasbırakanın taşınmaz satmaya ihtiyacı olmadığı gibi davalının taşınmazları alım gücünün bulunmadığını, satış bedellerinin düşük olduğunu, davalının Uşak il merkezinde oturduğunu ve kendisine uzak bulunan köyde yüklü miktarda tarla satın almasının olağan olmadığını ileri sürerek davaya konu taşınmazların tapu kaydının iptali ile mirasbırakan adına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Asıl davada davalı ... vekili cevap dilekçesinde; davalının taşınmazı bedelini ödeyerek satın aldığını, mirasçılar arasındaki iç ilişkilerin davalı yönünden bağlayıcı olmadığını, davalının iyi niyetli olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.

Birleştirilen 2010/40 Esas sayılı davada davalı ... vekili cevap dilekçesinde; davalının veteriner sağlık teknisyeni olarak çalıştığını, 2005 yılında emekli olduğunu, emekli ikramiyesi ile tanıdığı bölgede kendi işini kurmak istediğini, amacına uygun taşınmazları bedelinde de anlaşarak mirasbırakandan satın aldığını, satış bedelinin tanıklar huzurunda elden ödendiğini, yatırım harcamaları için ... Bankasından talep edilen kredinin reddedildiğini, taşınmazların satıştan bu yana değer kazandığını, hedeflerini erteleyen davalının taşınmazı icara vererek değerlendirdiğini, mirasçılar arasındaki ilişkileri bilmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

Birleştirilen 2007/409 Esas sayılı davada davalı ... cevap dilekçesinde; mirasbırakanın kendisine bakılmaması nedeniyle taşınmazı sattığını, mirasbırakanın bu hususta serbestçe tasarruf edebileceğini, aksine yapılan sözleşmelerin geçersiz olduğunu, davacının babasına bakacağını taahhüt etmesine rağmen mirasbırakanla ilgilenmediğini, mirasbırakanın yakacak kömür dahi bulamadığını ve davacıya beddua ederek öldüğünü belirterek davanın reddini savunmuş, diğer davalılar davaya cevap vermemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk derece mahkemesinin 06.05.2014 tarih ve 2007/63 Esas 2014/275 Karar sayılı kararı ile; işlem tarihlerinde mirasbırakanın hukuki ehliyetinin bulunduğu ve temliklerin muvazaalı yapıldığının davacılar tarafından ispatlanamadığı gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davaların reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

Mahkemenin 06.05.2014 tarihli kararının süresi içinde davacılar ... vekili, ... vekili ve ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairece; mirasbırakanın işlem tarihlerinde ehliyetli olduğu tespit edilerek ehliyetsizlik iddiasının aşılmasının isabetli olduğu, mirasbırakanın köy yerinde bulunan davaya konu 46, 54, 55, 380, 856 sayılı parseller ile dava dışı 876 sayılı parselin 1/2 payını 2005 yılında doğrudan, dava konusu 12 sayılı parselini ise 2007 yılında ara malik üzerinden davalı ...'e devrettiği, tapu müdürlüğünden getirtilen kayıtlara göre tüm taşınmazlarını temlik ettiği, terekeden satış bedelinin çıkmadığı, temlik tarihinde yaşlı olan ve davaya konu 12 sayılı parselde bitişik nizam şeklinde inşa edilmiş evlerde davacı oğlu ... ile yan yana ikamet eden mirasbırakanın mal satmayı gerektirecek bir nedeninin bulunmadığı, taşınmazların satış bedelleri ile keşfen belirlenen rayiç değerleri arasındaki fark ve tanık beyanları bir bütün halinde değerlendirildiğinde yapılan temliklerin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunun anlaşıldığı, ne var ki dava konusu 12 sayılı parseli dava dışı ...'ten temlik alan davalı ...'ün anılan parsel yönünden ikinci el konumunda olduğu ve iyi niyetli olup olmadığı hususunun değerlendirilmediği, davalının bu taşınmaz yönünden 4721 sayılı TMK'nın 1023. maddesi korumasından yararlanıp yararlanmayacağının tespiti açısından iyi niyetli olup olmadığının araştırılması gerektiği, ayrıca birleştirilen 2007/409 Esas sayılı davada davacı tarafından ibraz edilen 09.08.2005 tarihli “miras taksim ve feragat sözleşmesi” başlıklı belge hakkında değerlendirme yapılmadığı, bu belgenin geçerli olup olmadığı hususunun incelenerek yerinde tartışılması ve 12 parsel hakkında bir karar verilmesi gerektiği, diğer yandan birleştirilen 2010/40 Esas sayılı davada davacının taşınmazların terekeye döndürülmesini talep ettiği, elbirliği halinde mülkiyet söz konusu olduğundan terekeye karşı 3. kişiye karşı açılan davada davaya katılmayan ortakların olurlarının alınması ya da miras şirketine katılacak temsilci aracılığıyla davanın sürdürülmesi gerektiği gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; mirasbırakanın ehliyetli olduğu, yapılan malvarlığı araştırmasına göre tüm taşınmazlarını devrettiği, terekesinden satış bedelinin çıkmadığı, taşınmazlarını satmayı gerektirecek bir nedeninin bulunmadığı, keşfen belirlenen rayiç değerler ile satış bedelleri arasında misli fark bulunduğu, mirasbırakanın dava konusu 12 parsel üzerinde bulunan 10 yıl boyunca satılamaz şerhinin süresi dolar dolmaz taşınmazı devrettiği, ...'in beyanında mirasbırakanın çocuklarının kendisine bakmaması nedeniyle kızarak taşınmazları devrettiğini beyan ettiği, dinlenen diğer tanık beyanlarının da devirlerin muvazaalı olduğu hususunu desteklediği, ...'e geniş kapsamlı vekalet verilmesinin taşınmazların esasen ...'e kaçırılmaya çalışıldığı yönündeki iddia ile uyumlu olduğu, bozma ilamında da devirlerin muvazaalı olduğun tespitine yer verildiği, birleştirilen 2010/40 Esas sayılı davada miras ortaklığına tereke temsilcisi atanarak taraf teşkilindeki eksikliğin giderildiği, miras taksim sözleşmesindeki imzaların tarafların ortak kabulünde olduğu, davalılardan ...'in sözleşme aslında imzasının bulunmayıp sonradan tamamlandığı iddia edilse de tüm mirasçıların sözleşme içeriğini kabul ettiklerini beyan ettikleri, davalı ...'ün iyi niyetli olup olmadığı yönünden yapılan araştırmada davacının, ...'nın ...'in askerlik arkadaşı olduğunu iddia ettiği, ikâmetgah kayıtlarına göre ...'nın Uşak'ta ikamet ettiği, zabıta araştırmasına göre dava konusu taşınmazda herhangi bir tasarrufunun bulunmadığı, taşınmazın 01.01.2007 tarihinden itibaren ...'in kullanımında olduğu, devir tarihinden itibaren taşınmazda herhangi bir şekilde tasarruf edilmemesi yahut tasarruf edenlere yönelik talepte bulunulmamasının hayatın olağan akışına uygun düşmediği, ... ile ...'nın aynı dönemde askere gidip aynı ildeki birlikten terhis olduklarının anlaşıldığı, ...'in de tarafların asker arkadaşı olduğunu beyan ettiği, davalının savunmaları doğrultusunda yapılan araştırmada hayvancılık alanında herhangi bir işletme girişiminin olmadığı, davalı ...'ın SGK kayıtlarına göre taşınmazı satın alan ... bünyesinde çalışma kaydının bulunduğu, davalı ...'nın taşınmazı çok kısa sürede bu kişiden devraldığı, taşınmazdaki bir abonelik kaydının 2001 tarihinden itibaren ... adına olduğu, diğer abonelik kaydının ise 2005-2007 arasında ..., 05.12.2016'dan sonra ... adına devam ettiği, Ürünköy Muhtarlığı Tüzel Kişiliğinin cevabına göre ...'nın bu köyde ikamet etmediği ve tanınmadığı, taşınmazları kullanmadığı, davalının taşınmazları kiraya verdiğine yönelik beyanlarına itibar edilemeyeceği, davalının TMK'nın 1023. maddesi uyarınca iyi niyetli olmadığı kanaatine varıldığı, birleştirilen 2010/40 Esas sayılı dosyada sehven miras payı oranında tescil kararı verildiği, asıl davada miras taksim sözleşmesinden kaynaklanan 1/2 oranında tescil talebi de bulunmakta ise de davacının sözleşme kapsamındaki hakkını davalı ...'dan isteyemeyeceği, bu sözleşmenin mirasçılar arasında bağlayıcı olduğu, bu yöndeki tescil talebi için açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiği, birleştirilen 2007/409 Esas sayılı davada sözleşme taraflarına husumet yöneltilmiş ise de tapu kaydının bu davalılara ait olmaması nedeniyle davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği, davalı ...'ya yönelik talebin ise asıl dava olan 2007/63 Esas sayılı dosyada yöneltildiği, bu nedenle derdestlik dava şartının yokluğu nedeniyle davanın usulden reddedilmesi gerektiği gerekçesiyle asıl davanın kabulüne, çekişmeli 106 ada 12 parsel sayılı taşınmazda bulunan davalıya ait hissenin davacıya ait miras payı olan 1/6 oranında iptali ile davacı adına tesciline, miras taksim sözleşmesinden kaynaklanan tescil talebi yönünden açılan davanın reddine; birleştirilen 2008/35 Esas sayılı davanın kabulüne, çekişmeli 106 ada 12 parsel sayılı taşınmazda bulunan davalıya ait hissenin, davacıya ait miras payı olan 1/6 oranında iptali ile bu oranda davacı adına tesciline; birleştirilen 2010/40 Esas sayılı davanın kabulüne, çekişmeli 46, 54, 55, 380 ve 856 parsel sayılı taşınmazlarda bulunan davalıya ait hissenin, davacıya ait miras payı olan 1/6 oranında iptali ile bu oranda davacı adına tesciline, birleştirilen 2007/408 Esas sayılı davanın davalılar ..., ..., ..., ... ve ... yönünden husumet nedeniyle usulden reddine, diğer davalı ... yönünden ise derdestlik dava şartı nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Birleştirilen 2010/40 Esas sayılı davada davacı ... vekili temyiz dilekçesinde; talebin terekeye iadeye yönelik olmasına rağmen sehven miras payı oranında tescil kararı verildiğini, gerekçeli kararda da bu hususa değinildiğini belirterek kararın bozulmasını ya da düzeltilerek onanmasını talep etmiştir.

Asıl ve birleştirilen 2007/409 Esas sayılı davalarda davacı ... vekili temyiz dilekçesinde; dava dilekçesindeki hususları tekrarlamış, miras taksim sözleşmesi gereğince 12 parsel sayılı taşınmazın 1/2'sinin davacı ...'e ait olup kalan 1/2 payı üzerinde miras hakkı bulunduğunu, yapılan sözleşmenin tüm mirasçıların kabulünde olduğunu, diğer mirasçıların bu taşınmaza ilişkin olarak dava açmadıklarını, sözleşmeden doğan hakkın elde edilmesi adına tüm mirasçılara ve tapu kayıt malikine husumet yöneltildiğini, taşınmazın öncelikle terekeye iade edilerek bundan sonra mirasçılar arasında yapılan taksim sözleşmesi nedeniyle davacı adına tescilinin gerektiğini, 12 parsel sayılı taşınmazın 71/1056 hissesinin davacıya ait olduğunu belirterek asıl davada ve birleştirilen 2007/409 Esas sayılı davada verilen kararın bozulmasını talep etmiştir.

Asıl ve birleştirilen davalarda davalı ... vekili temyiz dilekçesinde; davalının tüm birikimi ile çok iyi tanıdığı bir bölgede yatırım amacıyla taşınmaz satın aldığını, köyde yaşamaması nedeniyle verilen kabul kararının hukuka aykırı olduğunu, taşınmazların davacının ikamet ettiği Uşak'a çok yakın olduğunu, keşif sırasında davacı taraf ve tanıklarının dava konusu taşınmazların yerini dahi gösteremediğini, tanık beyanlarının taraflı olduğunu, davanın kabulünde menfaatlerinin bulunduğunu, davacının birleştirilen davada tanık olarak dinlenmesinin isabetsiz olduğunu, taşınmazların bir kısmının davacının gelinine kiralandığını, davalının miras ilişkilerini bilebilecek durumda olmadığını, satış bedelinin ne şekilde kullanıldığını bilemeyeceğini, davalının taşınmazları satın alabilmek adına 755 ada 176 parseldeki taşınmazı ile çeşitli menkul kıymetleri elden çıkardığını, bedelin peşin olarak nakden ödendiğini, taraflar arasında davalının mesleğinden ileri gelen tanışıklık dışında bir yakınlığın bulunmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

B.Değerlendirme ve Gerekçe

Asıl ve birleştirilen 2008/35 Esas ve 2010/40 Esas sayılı davalar ehliyetsizlik ve muris muvazaası hukuki nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil istemine, birleştirilen 2007/409 Esas sayılı davada ise miras taksim sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Dosyanın incelenmesinden; mirasbırakan ...'in 01.02.2007 tarihinde ölümü ile geriye asıl ve birleştirilen davalarda davacı çocukları ..., ... ve ..., birleştirilen davada davalı oğlu ..., ve dava dışı Penpe ve Kamil'in kaldığı, mirasbırakanın 08.01.2007 tarihinde davalı oğlu ...'dan olan torunu ...'e taşınmazlarını satış yetkisini de içeren vekaletname verdiği, mirasbırakana ait 106 ada 12 parsel sayılı 528 m2 arsa vasfındaki taşınmazın 09.01.2007 tarihinde vekil ... aracılığıyla öncelikle dava dışı ..., ondan da 15.01.2007 tarihinde 8.000,00 TL bedelle davalı ...'e devredildiği, birleştirilen davaya konu 46, 54, 55, 380 ve 856 parsel sayılı tarla vasfındaki taşınmazların da mirasbırakan tarafından 18.08.2005 tarihinde bizzat ...'e devredildiği, aynı akitle davalıya devredilen 1 parça taşınmaz daha bulunduğu, yargılama sırasında Adli Tıp Kurumundan alınan raporlara göre mirasbırakanın işlem tarihlerinde ehliyetli olduğu, davaya konu 106 ada 12 parsel sayılı taşınmaza ilişkin olarak 09.08.2005 tarihli ve mirasbırakanın da imzasını taşıyan 09.08.2005 tarihli "miras taksim ve feragat sözleşmesidir" başlıklı belge ve mirasbırakanın 12.08.2005 tarihli vasiyetnamesinin de davacı tarafından dosyaya sunulduğu, birleştirilen 2010/40 Esas sayılı davada bozma ilamına uygun olarak mirasbırakan ...'in miras ortaklığını temsil etmek üzere Yasemin Müşerref Bozkurt'un temsilci olarak atandığı anlaşılmıştır.

Hemen belirtmek gerekir ki, Türk Medeni Kanunu'nun 640. maddesi uyarınca terekeye temsilci atanması durumunda, davanın tereke temsilcisinin veya bu sıfatla vekil kıldığı avukatın huzuru ile sürdürülmesi gerektiği tartışmasızdır. Tereke temsilcisinin atanması ile mirasçıların terekeyi temsil ve davayı takip yetkisi ortadan kalkmaktadır. Başka bir söyleyişle, mirasçıların davayı takip yetkisi sona erer ve bununla bağlantılı olarak da hükmü temyiz hakkı miras şirketini temsilen tereke temsilcisine geçer. Somut olayda, birleştirilen 2010/40 Esas sayılı davada mirasbırakanın terekesine temsilci olarak atanarak taraf teşkilindeki eksiklik giderilmiş, buna karşın gerekçeli karar ve temyiz başvuru dilekçesi kendisine tebliğ edilen tereke temsilcisi tarafından temyiz isteminde bulunulmamıştır. Değinilen ilkeler dikkate alındığında temyiz talebinde bulunan davacı ...'in davayı takip yetkisi bulunmadığından temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Birleştirilen 2010/40 Esas sayılı davada davacı ... vekilinin temyiz dilekçesinin REDDİNE, bu davacıdan peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine,

Asıl ve birleştirilen 2007/409 Esas sayılı davalarda davacı ... vekilinin ve asıl ve birleştirilen davalarda davalı ... vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderlerinin temyiz eden asıl ve birleştirilen davada davacı ... ile asıl davada davalı ...'den alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Uşak 1. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

10.04.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.