"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2138 E., 2023/846 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ergani 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/963 E., 2022/535 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; Diyarbakır ili, Ergani ilçesi, ... Mahallesi 110 ada 3, 119 ada 3, 123 ada 21, 140 ada 31, 117 ada 23, 140 ada 13, 111 ada 7, 111 ada 8, 111 ada 38, 117 ada 24, 160 ada 13 ve ... Mahallesi 111 ada 1, 110 ada 1, 113 ada 5-6-7, 112 ada 7 ve 8 parseller ile ... Mahallesi 1726 ada 6, 1726 ada 5, 1081 ada 1, 1081 ada 2 parseller ve ... Mahallesi 4 ada 12 parsel, ... Mahallesi 210 ada 1, 227 ada 5, 227 ada 6, 227 ada 8, 226 ada 30, 226 ada 31, 226 ada 28, 226 ada 29, 227 ada 12 ve 227 ada 13 parsel sayılı taşınmazların tapuda davalılar adına kayıtlı bulunduğunu, ancak taşınmazların evveliyatında dedesi olan muris ...'e ait olduğunu, ...'in ise annesi olan ...'in babası olduğunu, kadastro çalışmaları sırasında davalıların bu taşınmazları senet ve hile ile kendi adlarına tespit ettirdiklerini, dava konusu ettiği taşınmazlarda annesi olan ...'den dolayı tüm çocuklarının hakları olduğunu ileri sürerek davalılar adına tapuda kayıtlı bulunan taşınmazların tapusunun iptali ile hissesine düşen miktarın adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı ...; davacının iddialarının doğru olmadığını, dava konusu taşınmazları zilyetlik yolu ile edindiğini, ayrıca davacının muristen gelen zilyetlik hakkına dayanarak dava açtığını, ancak dava dışı başka mirasçılar da bulunması sebebiyle davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla
; davacı tarafından taksim, satış veya bağışa dayanılmadığından mirasçılar arasındaki ilişkinin TMK'nın 701. maddesi uyarınca elbirliği mülkiyeti olduğu ve aynı Kanun'un 702. maddesi uyarınca tasarrufi işlem niteliğinde olan dava açmaya tüm mirasçıların oybirliği ile karar vermeleri gerektiği nazara alınarak, davacının davasının aktif taraf ve dava ehliyeti yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının dava konusu taşınmazların muris dedesi ... ve annesi ...'den intikalen geldiğini belirterek kendi adına tapu iptali ve tescil talebinde bulunduğu, ... ve ...'in ölüm tarihlerine göre mirasçıların terekeye elbirliği ile sahip oldukları, bu durumda; eldeki davanın halefiyet esasına göre tereke adına değil de davacının kendi adına açıldığı, bir ya da bir kısım mirasçı terekeye ait bir mal veya alacaktan yalnız kendi payına düşen kısım için yalnız kendi adına üçüncü kişiye karşı dava açması halinde, bir veya bir kısım mirasçının iştirak halindeki pay üzerinde tasarrufta bulunma yetkisi bulunmadığından böyle bir davanın (eldeki davanın) reddedilmesi gerektiği, dava diğer mirasçıların paylarını kapsamadığından ve aynı zamanda onlar adına da açılmadığından, davaya diğer mirasçıların katılmasına (icazet vermesine) olanak bulunmadığı, öteki mirasçıların davaya katılmalarının sağlanması veya yöntemine uygun biçimde muvafakatlerinin alınması ya da miras ortaklığına bir mümessil tayin edilerek onun huzuru ile davaya devam edilmesinin de mümkün olmadığı, mahkemece davacı tarafından taksim, bağış olgusuna dayanılmadığından davanın aktif dava ehliyeti yokluğundan reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediği, her ne kadar davacı vekili tarafından istinaf başvurusu sırasında, taksim ve bağış olgusuna dayanılmışsa ise de gerek dava dilekçesinde ve gerekse 03.12.2018 tarihli dilekçesinde bu olgulara yer verilmediği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesi ile; Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının esastan reddine ilişkin olarak verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, zira her ne kadar müvekkilinin kendi adına dava açamayacağı sebebiyle başvurunun reddine karar verilmişse de dava konusu taşınmazların önce müvekkilinin dedesi tarafından taksim edildiğini, taksim sonrası da müvekkilinin annesi tarafından müvekkiline bağışlandığını, bu sebeple dava konusu taşınmaz için tüm mirasçıların birlikte dava açması gerekmediği gibi, aynı zamanda dava konusu taşınmazlar için daha önce taksim iddiasında da bulunmuş olmalarına rağmen bu yöndeki taleplerinin değerlendirilmediğini, mahallinde keşif yapılmaksızın, tanık dinlenmeksizin dava dilekçesi açıklattırılmadan, gerekli ve yeterli inceleme ve araştırma yapılmaksızın elbirliği mülkiyetinin olduğu, taksim, satış yahut bağışlamanın olmadığı kanaatine varılmasının hukuka aykırı olduğunu, ayrıca kadastro öncesi döneme ilişkin arşiv tapu kayıtları ile vergi kayıtları, kadastro tespit tutanakları vs nin dosya kapsamına alınması, maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasını sağlayacak delillerin toplanması gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Bilindiği üzere; iştirak (elbirliği) halinde mülkiyet hükümlerine tabi olan bir terekeye dahil olduğu iddia edilen taşınmaza ilişkin olarak mirasçılar miras payları oranında adlarına tescil istemiyle diğer mirasçılar aleyhine dava açabilirlerse de, terekeye karşı üçüncü kişi durumundaki kişiler aleyhine miras payına yönelik olarak dava açmaları hukuken mümkün bulunmamaktadır. Elbirliği halinde mülkiyet hükümlerine tabi bulunan bir terekede, terekeye ilişkin tüm tasarruf işlemlerinin, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 640 ve 702. maddeleri uyarınca tüm mirasçılar tarafından birlikte yapılması zorunlu olup tasarrufi işlem niteliğindeki davanın da tüm mirasçılar tarafından birlikte açılması gerekir. Bir mirasçının, özellikle acele hallerde miras şirketinin menfaatini korumak için bütün mirasçılar adına yalnız başına dava açması mümkün ise de bu şekilde açılan bir davaya tüm mirasçıların katılımının sağlanması zorunludur. Ancak elbirliği mülkiyetinin söz konusu olduğu hallerde bir mirasçı payına yönelik olarak tek başına dava açamayacağı gibi sonradan diğer mirasçıların muvafakatlarinin alınması ya da terekeye temsilcisi atanması da hüküm ifade etmeyecektir.
Somut olaya gelince, davacı asılın 20.12.2016 tarihli duruşmada dava konusu taşınmazların annesinden kendisine kaldığını, taşınmazların 1/4 payının kendisine ait olduğunu, 01.06.2017 tarihli ön inceleme duruşmasında dava konusu taşınmazların dedesinden kaldığını ve davalılara ait olmadığını, 06.09.2018 tarihli duruşmada ise davalıların, annesi ...’nin taşınmazlarına el koyduğunu belirttiği, Mahkemece davacıya dava dilekçesini açıklaması için süre verildiği, davacı vekili 20.09.2018 ve 04.12.2018 tarihli dilekçelerinde dava konusu taşınmazların davacının dedesi olan mirasbırakanı ...’e ait olduğunu, mirasbırakanın ölümünden sonra davacının annesine miras payının verilmediğini, dava konusu taşınmazların bir kısmının kamulaştırıldığını belirterek, 226 ada 31, 226 ada 29, 227 ada 13 parsel sayılı taşınmazların kamulaştırma öncesi mülkiyetinin tespitine, davalı ... adına kayıtlı 117 ada 23 ve 140 ada 13 parsel sayılı taşınmazlar ile davalı ... adına kayıtlı 111 ada 7 ve 111 ada 38 parsel sayılı taşınmazların ve davalı ... adına kayıtlı 227 ada 6, 226 ada 30, 226 ada 28 ve 227 ada 12 parsel sayılı taşınmazların tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini talep ettiği, dava dilekçesinde belirtilen diğer taşınmazların hatalı olarak yazıldığı, Mahkemece 04.12.2018 tarihli duruşmada davalılar ... ve ...'e karşı açılan davaların eldeki davadan tefriki ile ayrı bir esasa kaydedilmesine karar verildiği; eldeki temyize konu dosyada davalının, dosyası tefrik edilen ... olduğu, kök mirasbırakan ...’in 1970 yılında öldüğü ve geride 1984 yılında ölen oğlu ...’ın, 1980 yılında ölen ...’nin ve 2016 yılında ölen oğlu ...’nın dava dışı mirasçıları ile 2006 yılında ölen kızı ...’nin mirasçılarının kaldığı, davacının ...’nin kızı olduğu ve ...’nin davacı dışında 10 mirasçısının daha bulunduğu; kök mirasbırakan ... ile davacının mirasbırakanı ... ’un ölüm tarihleri itibariyle terekelerinin elbirliği mülkiyetine tabi olduğu, TMK'nın 640. ve 702. maddelerine göre tüm mirasçıların birlikte dava açmaları veya tereke adına bir mirasçı tarafından açılan davaya muvafakat vermeleri ya da tereke adına açılan davanın terekeye temsilci atanması suretiyle devam ettirilmesi gerektiği, mirasçılardan birinin tek başına adına tescil istemiyle dava açması halinde ise diğer mirasçıların davaya katılımlarının sağlanması veya miras ortaklığına temsilci tayini yoluyla davanın yürütülmesine imkan bulunmadığı, eldeki davada talebin dava konusu taşınmazların terekeye döndürülmesi istemine ilişkin olmadığı gözetildiğinde, temyizen incelenen kararın, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 345,55 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
19.03.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.