Logo

1. Hukuk Dairesi2024/1526 E. 2024/3404 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacılar, atalarından miras kaldığını iddia ettikleri ve 30 yılı aşkın süredir kullandıklarını beyan ettikleri taşınmazın mera olarak tescilinin iptali ve kendi adlarına tescilini talep etmişlerdir.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazın mera olarak tescilinin kesinleştiği tarihten itibaren on yıllık hak düşürücü süre geçmiş olması gözetilerek, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine dair Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/237 E., 2023/1170 K.

HÜKÜM/KARAR : Ret / Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Akçakoca Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/41 E., 2021/726 K.

Taraflar arasındaki kadastro öncesi irsen intikâl, imar-ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedenlerine dayalı mera sınırlandırmasının iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden hüküm kurmak suretiyle davanın hak düşürücü süre nedeniyle esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar dava dilekçesinde özetle; Düzce ili, Akçakoca ilçesi, ... köyünde kain 140 ada 1 parsel sayılı mera parselinin içerisinde, öncesinde mera olmayıp atalarından kendilerine irsen intikal eden bir kısım taşınmaz olduğunu, atalarının yıllarca buğday, soğan ekip biçtiğini, tarım yaptığını, 30 yılı aşkın davasız, aralıksız ve malik sıfatıyla kullandıklarını, ancak yeni muhtarın, atalarının kullandığı avluyu yıkıp taşınmazı düzleştirdiğini, tahrip ettiğini, ağaçları kestiğini, taşınmazın 1960'lardan beri ataları tarafından kullanıldığını ileri sürerek dava konusu taşınmazın fen bilirkişisi raporunda (A) harfiyle gösterilen 4.090,19 m2 kısmının davacı ... adına; (B) harfiyle gösterilen 6.007,11 m2 kısmının davacı ... adına tescilini talep etmişlerdir.

II. CEVAP

Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu 140 ada 1 parsel sayılı taşınmazın Mera, Yaylak, Kışlak Kütüğünün 1. sayfasının 3. sıra numarasına 15.11.2006 tarihinde 37.346,21 m2 yüz ölçümlü mera olarak kaydedildiğini, dava konusu taşınmazın 4.333 m2'lik kısmını işgal eden dava dışı ... aleyhine Akçakoca Asliye Hukuk Mahkemesinin 1990/213 Esasına kayden açtıkları men'i müdahale davasının kabul edilerek ...'nin tahliyesinin sağlandığını, sonra aynı kısım için ... tarafından Akçakoca Asliye Hukuk Mahkemesinin 1991/107 Esasına kayden açılan tescil davasının reddedildiğini, mahkeme kararlarında dava konusu taşınmazın mera vasfında olduğunun belirtildiğini belirterek davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 03.11.2021 tarihli ve 2020/41 Esas, 2021/726 Karar sayılı kararı ile; mahalli bilirkişilerin dava konusu 140 ada 1 parsel sayılı taşınmazın pirenlik hâlde ve köye ait olduğunu, davacıların zilyetliklerine dair bilgilerinin olmadığını beyan ettikleri, bilirkişi raporunda taşınmazın fasılalı şekilde kullanıldığı, (A) harfli taşınmazın sürekli kullanıma konu olmadığı, (B) harfli taşınmazın ise tahminen 1960-1984 yıllarında kullanıma konu edilebileceğinin bildirildiği, bu tarihlerden sonra davacıların zilyetliğine dair delile rastlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacılar istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazı atalarının yıllarca tarım yaparak kullandığını, nadasa bırakıldığında hayvan konulup ahır olarak kullandıklarını, 30 yılı aşkın davasız, aralıksız ve malik sıfatıyla taşınmazı kullandıklarını, yeni gelen muhtarın yaptıkları çitleri söküp araziyi dozerle düzleyerek ağaçlarını kestiğini, dava konusu taşınmazların Muharrem 1295 tarih, 260 sıra nolu 1289 defteri şehir ve 1295 tarih, 1247 sıra nolu, 1289 defteri şehir numaralı tapu kayıtları ile tapulu olduğunu, bu tapu kayıtlarının Mahkemece celp edilmediğini, keşifte mahalli bilirkişi olarak dinlenen komşu köylerin muhtarlarının yaşlarının taşınmazları bilmeye yetmediğini, Mahkemece toprak incelemesi yapılması taleplerinin kabul edilmediğini, muhtarın araziye soktuğu dozerin toprak yapısını bozduğunu, taşınmazın ne sebeple kadim mera olduğunun araştırılmadığını, taşınmazın hiç bir zaman mera olmadığını, 1960 memleket haritası, 1966, 1984 ve 1998 tarihli hava fotoğraflarında (A) ve (B) harfli taşınmazların sınırlarının belirgin, çevresinden farklı toprak ve yüzey örtüsüne sahip olduğunun görüldüğünü, dava konusu (A) ve (B) harfli yerler dışındaki kısımların pirenlik olduğunu, mahalli bilirkişilerin keşifte dava konusu kısımları tam görmediğini, mahalli bilirkişilerin aynı köyden seçilmesi hâlinde zilyetliklerinin ispat olunacağını, Akçakoca Asliye Hukuk Mahkemesinin 1961/168 Esas sayılı dosyasındaki krokide sınırların ataları ... ve Dursun Karayel tarlası olarak okunduğunu, taşınmazları kamulaştırılmadan mera olarak kaydedilemeyeceğini belirterek İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararının kaldırılmasını istemişlerdir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 19.10.2023 tarihli ve 2022/237 Esas, 2023/1170 Karar sayılı kararıyla; dava konusu (A) ve (B) harfli taşınmazların bulunduğu 140 ada 1 parsel sayılı taşınmazın mera olarak sınırlandırılmasının 15.11.2006 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12 nci maddesinini üçüncü fıkrasındaki on yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı gerekçesiyle davacıların istinaf başvurusunun reddi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 355 inci maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesi gereği kamu düzeni uyarınca İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararının kaldırılmasına ve yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesinin kararını davacı ...'a tebliğ edilmesiyle öğrendiklerini, davacı ...'e yapılan tebligatın hasımları davalı köy muhtarlığına bırakılması sebebiyle usulsüz olduğunu, dava konusu taşınmazın aslında tescil harici olduğu için açılan davanın hak düşürücü süreye tabi olmadığını, tespit bilirkişilerinin beyanlarından tutanağı okumadan imzaladıklarının anlaşıldığını, taşınmazın kadim mera olmadığını belirterek Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararının bozulmasını istemişlerdir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi irsen intikâl, imar-ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedenlerine dayalı mera sınırlandırmasının iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 37 inci maddeleri,

2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 12 nci maddesinin üçüncü fıkrası.

3. Değerlendirme

1. Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu Düzce ili, Akçakoca ilçesi, ... köyünde kain 140 ada 1 parsel sayılı taşınmazın Kadastro Tespit Komisyonunun 09.10.2006 tarihli tespit tutanağına istinaden 3402 sayılı Kanunun 16 ncı maddesinin (B) bendi uyarınca 7.346,21 m2 yüz ölçümüyle mera olarak sınırlandırıldığı, 16.10.2006 ilâ 14.11.2006 tarihleri arasındaki askı ilân süresi içerisinde itiraz edilmeksizin 15.11.2006 tarihinde sınırlandırmanın kesinleştiği ve söz konusu taşınmazın özel siciline 15.11.2006 tarihinde kaydedildiği anlaşılmakla, sınırlandırmanın kesinleştiği 15.11.2006 tarihi ile davanın açıldığı 24.01.2020 tarihi arasında 3402 sayılı Kanun′un 12 nci maddesinin üçüncü fıkrasında belirlenen on yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği açıktır. Hak düşürücü süre dava şartı olup yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmelidir.

3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacılar tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacıların temyiz itirazının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Onama harcı peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın Akçakoca Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesine gönderilmesine,

13.05.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.