Logo

1. Hukuk Dairesi2024/1781 E. 2024/3051 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın sağlığında davalıya yaptığı taşınmaz temliki işleminin muris muvazaası olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mirasbırakanın tek malvarlığı olan taşınmazı birlikte yaşadığı davalı oğluna bedelsiz devretmesi, davacı ile mirasbırakanın ayrı yaşamaları ve temlikin bakım karşılığı yapıldığının ispatlanamaması, yapılan işlemin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu gösterdiğinden, ilk derece mahkemesi kararının hüküm fıkrasının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2023/261 E., 2023/358 K.

HÜKÜM : Kabul

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı ile kardeş olduğunu, mirasbırakanları ...'nin (mirasbırakan) İzmir ili, Bornova ilçesi, ... mevkii 7711 parsel sayılı taşınmazını satış göstermek suretiyle davalı oğluna temlik ettiğini, müvekkiline ise herhangi bir pay verilmediğini, dava konusu taşınmazın değer olarak mirasbırakanın malvarlığının büyük kısmını oluşturduğunu, mirasbırakanın söz konusu taşınmazı satması için bir neden bulunmadığını, davalının taşınmazı alacak maddi güce sahip olmadığını, taşınmazın satış bedelinin gerçek değerinden çok düşük olduğunu, yapılan işlemin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile mirasçılar adına payları oranında tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin 05.06.1994 tarihinde evlendikten sonra eşi ile birlikte 4 yıl boyunca babası, annesi ve davacı ... ile birlikte ikamet ettiklerini, mirasbırakan ...'nin 1978 yılında satın aldığı 7711 sayılı parseldeki arsaya 1995 yılında tamamen kendisi ve eşinin birikimleri ile temel attıklarını, bu süreçte davacı kardeşinin işsiz olduğunu ve bu evin yapımında hiçbir maddi, manevi ya da bedeni desteğinin bulunmadığını, 1998 yılında evin tamamlandığını ve aynı tarihte annelerinin vefat etmesi üzerine, evin zemin katına müvekkilinin çalışmayan davacı kardeşi ve babasının yerleştiğini, bakımlarını müvekkili ve eşinin üstlendiğini, davacının bu yıldan evleneceği yıla kadar müvekkilinin himayesinde kaldığını ve çalışmadığını, davacının aile bütçesine hiçbir katkısının bulunmadığını, bunun yanında maddi ve manevi zararlar verdiğini, davacının borçlarını müvekkilinin karşıladığını, müvekkilinin ve babasının davacıya her zaman maddi ve manevi olarak destek olduklarını, davacı evlendikten sonra da mirasbırakanın müvekkilinde kaldığını, dava konusu taşınmaz üzerindeki evi, müvekkillinin kendi ve eşinin imkanları ile yaptığı için mirasbırakan babasına sadece arsa bedelini ödeyerek satın aldığını, müvekkili ile mirasbırakan babası arasında gerçek bir satış işlemi yapıldığını ve mal kaçırmaya yönelik bir iradenin söz konusu olmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İzmir 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin 16.07.2019 tarihli ve 2017/419 Esas, 2019/331 Karar sayılı kararıyla; dava konusu yapılan ve satışa konu edilen bir malın devrinin belirli bir semen karşılığında olacağı, semenin bir başka ifade ile malın bedelinin ise mutlaka para olmasının şart olmadığı, belirli bir hizmet veya bir emek de olabileceği, esasen muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davaların hukuki dayanağını teşkil eden 01.04.1974 tarih ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında mirasbırakanın gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırma olması halinde uygulanabilirliğinin kabulünün gerekeceği, bir başka ifade ile mirasbırakanın iradesinin önem taşıyacağı; somut olayda, mirasbırakanın vefatından önce rahatsızlandığı ve kendi bakımını kendisi göremeyecek duruma gelerek çok sıkıntılı bir dönem geçerdiği, bu dönemde davalı ve eşi tarafından mirabırakan ile ilgilenildiği, mirasbırakanın tedavi ve bakımlarının davalı ve davalının eşi tarafından üstlenildiği, mirasbırakanın, oğlu davalı ve davalının eşi ile vefat edene kadar yaşadığı, bunun yanında davacının mirasbırakan ile yeteri kadar ilgilenmediği, kaldı ki temlikin muvazaalı olduğunun davacı tanıkları ile de ispat edilemediği, miras bırakanın yapmış olduğu temlikle ilgili olarak gerçek amaç ve iradesinin davacı mirasçıdan mal kaçırmak olmadığı ve bu amaçla temlikin gerçekleştirilmediği, mahallinde yapılan keşif ve dinlenen tanık beyanları ile dava konusu evin yapımının da davalı tarafından üstlenildiği, davacının davasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Nedenleri

Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mirasbırakanın dava konusu taşınmazı satmaya ihtiyacı olmadığını, zira taşınmazı satmasını gerektirecek bir borcu ya da ciddi bir boyutta sağlık harcaması bulunmadığını, davalının satış bedelini ödemediğini, tapuda belirtilen bedelin taşınmazın gerçek değerinden çok düşük olduğunu, Yerel Mahkemece semenin başka şekillerde ödenebileceği gerekçe olarak gösterilmiş ise de mirasbırakanın hasta ve bakıma muhtaç olmadığını, kalp krizi sonucu öldüğünü, dolayısıyla Mahkemenin gerekçesinin soyut kaldığını, mirasbırakanın müvekkilini mirastan mahrum etme kastı ile hareket ettiğinin açık olduğunu, davalının dava konusu taşınmazı alım gücünün bulunmadığını, Yerel Mahkeme kararındaki mirasbırakanın ölümünden önce rahatsızlandığı ve kendi bakımını kendisi göremeyecek duruma geldiği şeklindeki tespitin gerçeğe aykırı bir varsayım olduğunu, dava konusu taşınmaz üzerindeki binanın davalı tarafından yapıldığı yönündeki tespitlerin gerçeğe aykırı olduğunu, taşınmaz üzerindeki binanın mirasbırakan hayatta iken büyük oranda mirasbırakan baba ve annelerinin geliriyle yapıldığını, yapılan işlemin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 05.10.2022 tarihli ve 2020/137 Esas, 2022/2015 Karar sayılı kararı ile; dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; İlk Derece Mahkemesince verilen kararın hukuka uygun olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA ve BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 07.02.2023 tarihli ve 2022/7739 Esas, 2023/620 Karar sayılı kararıyla; 1944 doğumlu mirasbırakan ...'nin 18.09.2016 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak davacı oğlu Mümin ile davalı oğlu Gürsel'in kaldıkları, mirasbırakanın maliki olduğu 7711 parsel sayılı taşınmazını 13.03.2009 tarihli satış işlemi ile davalı oğluna temlik ettiği, tüm dosya kapsamı ve dinlenen tanık beyanları itibariyle mirasbırakanın tek malvarlığı olan dava konusu taşınmazını birlikte yaşadığı davalı oğluna bedelsiz bir şekilde devrettiği, davacı ile mirasbırakanın ayrı yaşadıkları, temlikin bakım karşılığı yapıldığı hususunun davalı tarafça usulüne uygun şekilde ispatlanamadığı gözetildiğinde yapılan temliki işlemin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu, hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile reddine karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bozmaya uyan İlk Derece Mahkemesinin 24.10.2023 tarih ve 2023/261 Esas, 2023/358 Karar sayılı kararıyla; 1944 doğumlu mirasbırakan ...'nin 18.09.2016 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak davacı oğlu Mümin ile davalı oğlu Gürsel'in kaldıkları, mirasbırakanın maliki olduğu 7711 parsel sayılı taşınmazını 13.03.2009 tarihli satış işlemi ile davalı oğluna temlik ettiği, tüm dosya kapsamı ve dinlenen tanık beyanları itibariyle mirasbırakanın tek malvarlığı olan dava konusu taşınmazını birlikte yaşadığı davalı oğluna bedelsiz bir şekilde devrettiği, davacı ile murisin ayrı yaşadıkları, temlikin bakım karşılığı yapıldığı hususunun davalı tarafça usulüne uygun şekilde ispatlanamadığı gözetildiğinde yapılan temliki işlemin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Nedenleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu İzmir ili, Bornova ilçesi, ... mahallesi, 7711 parselde kayıtlı taşınmazı bedelini ödeyerek mirasbırakan ...'den satın aldığını, bu hususun Bornova Tapu Sicil Müdürlüğü kayıtlarında mevcut satış senedinde açıkça belirtildiğini, bunun aksinin ancak yazılı bir delille ispatlanması gerektiğini, ilgili satış senedinde de görüleceği üzere taraflar arasındaki satış işleminin gerçek bir satış işlemi olduğunu, mirasbırakanın diğer mirasçı davacıdan mal kaçırma kastı ile hareket ettiğinin hiçbir delil ile ispatlanamadığını, ilgili Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere bedel düşük gösterilmiş olsa dahi bu hususun tek başına mal kaçırma kastını ortaya koymadığını, mal kaçırma kastının başka delillerle de ispatlanması gerektiğini, davacı yanca temlik işleminin muvazaalı olduğunun dinlenilen tanık beyanları ile de ispatlanamadığını, hatta tüm tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde yapılan satış işleminin gerçek amaç ve iradesinin mal kaçırmak olmadığının açıkça görüldüğünü ileri sürerek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.4.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 706 ncı; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 237 nci; 2644 sayılı Tapu Kanunu'nun 26 ncı maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davalı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen öteki nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

3. Ancak, İlk Derece Mahkemesince tapu kaydının iptal ve tescilinden sonra kalan payın davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmemiş olması hatalıdır.

Ne var ki, anılan husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm kısmının düzeltilerek onanması, HMK'nın 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü gereğidir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı vekilinin değinilen yöne ilişkin temyiz itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin hüküm fıkrasının 1 nci bendindeki "Dava konusu İzmir ili Bornova ilçesi ... Mahallesinde kain 7711 parselde kayıtlı taşınmazın davalı adına kayıtlı olan tapunun İPTALİ ile dosya arasında yer alan İzmir 10. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/1280 Esas 2016/1191 Karar sayılı veraset ilamındaki davacının miras payı oranında TAPUYA kayıt ve TESCİLİNE" ibaresinden sonra gelmek üzere "bakiye payın davalı üzerinde bırakılmasına" cümlesinin yazılması suretiyle kararın DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Alınan peşin harcın temyiz eden davalıya iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

29.04.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.