"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1329 E., 2024/93 K.
HÜKÜM/KARAR : Ret / Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Zara Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/118 E., 2022/132 K.
Taraflar arasındaki kadastro öncesi irsen intikâl, imar-ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile davanın Köy Tüzel Kişiliği yönünden pasif husumet yokluğundan, Hazine yönünden esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde özetle; Sivas ili, Zara ilçesi, ... köyünde kain olup dedesinden kendisine intikâl eden, üzerinde 60-70 yıldan beri davasız, aralıksız ve malik sıfatıyla tarla olarak kullandığı taşınmazının, kadastro çalışmaları sırasında hatalı olarak 156 ada 109 parsel içine dahil edilerek ham toprak vasfıyla davalı Hazine adına tespit ve tescil edildiğini ileri sürerek 156 ada 109 parsel sayılı taşınmaz üzerinde keşifte göstereceği alanın tapu kaydının iptali ile adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dava konusu taşınmaz üzerinde süregelen bir zilyetliğinin olmadığını, davacı adına düzenlenmiş herhangi bir resmi senet de bulunmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
2. Davalı Köy Tüzel Kişiliği cevap dilekçesi ibraz etmemiş olup köy tüzel kişiliği temsilcisi keşif sırasındaki beyanında; davacı tanığı ...'in davacı lehine beyanlarının gerçeği yansıtmadığını, yaşları büyük mahalli bilirkişiler ve tanıkların dava konusu yeri bilmemesi karşısında ...'in bilmesinin mümkün olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 29.09.2022 tarihli ve 2019/118 Esas, 2022/132 Karar sayılı kararı ile; davacı tarafından dayanılan 1937 tarihli ve 1137 tahrir nolu vergi kaydındaki sınırların ... hariç diğer mahalli bilirkişiler ve tanıklarca teyit edilmediği, teyit etmeyen mahalli bilirkişi ve tanıkların yaşları itibariyle dava konusu taşınmaza ilişkin bilgi sahibi olabilecek oldukları, ancak tanık ...'in diğer mahalli bilirkişi ve tanıklara nispeten taşınmaz hakkında bilgi sahibi olabilecek yaşta olmadığı, fen bilirkişisi raporunda vergi kaydının dava konusu taşınmaza mevkii olarak uyduğu, doğu ve batı sınırının bilindiği, ancak kuzey güney sınırlarının bilinmediğinin bildirilmesi sebebiyle vergi kaydına itibar edilmediği, ... haricindeki mahalli bilirkişi ve tanıkların beyanlarının davacının dava konusu taşınmaz üzerinde ekonomik amaca uygun zilyetliğini ispatlamadığı, ziraat bilirkişisinin raporunda dava konusu edilen (A) harfli kısmın şahıs parseli olduğu, jeodezi ve fotogrametri bilirkişi raporunda 1955, 1960, 1962 ve 1973 yıllarında imar-ihya işlemi yapıldığı tarla olarak kullanıldığı, bu nedenle ekonomik amaca uygun zilyetlik oldğu kabul edilse dahi ziraat bilirkişi raporunda dava konusu edilen (A) harfli kısımda yaklaşık 40 yıldır işlemeli tarım yapılmadığı, çok yıllık yabani armut, kuşburnu, alıç gibi yabani formda ağaçların bulunduğu, öküz ile sürümün terk edildiği zamanlardan bu yana (A) harfli kısımda ve çevre parsellerde işlemeli tarım yapılmadığının bildirildiği, zilyetliğin terk edildiği, jeodezi bilirkişi raporunda 2004 tarihli hava fotoğrafında dava konusu alanın, etrafındaki alanlar ile aynı yapıda olduğu, ham arazi olarak kaldığına dair tespitin ziraat bilirkişi raporunu desteklediği, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713 üncü maddesinin birinci fıkrası ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesindeki şartların gerçeklemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı istinaf dilekçesinde özetle; dosya kapsamındaki mahalli bilirkişi ve tanık beyanları ile teknik bilirkişi raporlarının, dava konusu taşınmaz üzerindeki uzun yıllardır davasız, aralıksız ve malik sıfatıyla ekonomik amacına uygun sürdürdüğü zilyetliğini ispatladığını belirterek İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararının kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 17.01.2024 tarihli ve 2023/1329 Esas, 2024/93 Karar sayılı kararı ile; davacının yargılama sırasında dava konusu taşınmazın kendisine dedesinden kaldığını, taşınmaza ait vergi belgesi bulunduğunu, 1986 yılında İstanbul'a göç etmeleri nedeniyle dava konusu yerde bu tarihten sonra herhangi bir tarımsal faaliyetleri olmadığını beyan ettiği, ziraat mühendisi bilirkişi raporunda taşınmazın dava edilen kısmında yaklaşık 40 yılı aşkın zamandır tarımsal faaliyet olmadığına yönelik tespitler ve davacının 1986 yılından beri dava konusu taşınmaz üzerinde tarımsal faaliyette bulunmadıklarına yönelik beyanları birlikte değerlendirildiğinde, zilyetliğin terki nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik olmadığı, ancak davalı Köy Tüzel Kişiliği dava konusu taşınmazın maliki olmadığı için pasif husumetinin bulunmadığı gerekçesiyle davacının istinaf başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin 29.09.2022 tarihli ve 2019/118 Esas, 2022/132 Karar sayılı kararının kaldırılmasına, yeniden hüküm kurmak suretiyle davalı Köy Tüzel Kişiliği aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı Hazine aleyhine açılan davanın esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın evvelinde dedesi, sonrasında babası tarafından imar ihya edildiğini, onların mirasçısı ve külli halefleri olduğunu, jeodezi ve fotogrametri bilirkişisinin raporunda 1955 ilâ 1973 tarihleri arasında imar ihya işlemlerinin yapıldığının tespit edildiğini, vergi kaydının eski olması nedeniyle taşınmaza tam olarak uymasının beklenemeyeceğini belirterek, Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararının bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Dava ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi irsen intikâl, imar-ihya ve kazandırıcı zamanaşımı nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddeleri,
2. 6100 sayılı Kanunun 190 ıncı maddesi; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 6 ncı maddesi,
3. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü ve 17 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanunun 713 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Kadastro sonucunda Sivas ili, Zara ilçesi, ... köyünde kain 156 ada 109 parsel sayılı taşınmaz Devletin hüküm ve tasarrufu altında ve ekonomik yarar sağlanması mümkün yerlerden olması nedeniyle senetsizden davalılardan Hazine adına, 710.714,32 m2 yüz ölçümlü ham toprak vasfıyla 19.07.2008 tarihinde tespit edilmiş, askı ilân süresi içinde Hasan oğlu ... ve ... oğlu ... ...'in tespite itirazlarının taşınmaz üzerinde ... köyü hayvanlarının otladığı ve Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu gerekçesiyle Kadastro Komisyonunun 05.06.2009 tarih ve 528 sayılı kararı ile reddedilmesi üzerine, tespit 10.07.2009 tarihinde kesinleşmiş ve dava konusu taşınmaz Hazine adına tescil edilmiştir.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacının temyiz itirazının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Onama harcı peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın Zara Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesine gönderilmesine,
06.05.2024 tarihinde kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.