"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2023/424 E., 2024/49 K.
HÜKÜM : Kabul
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde mülkiyetin tespiti davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece, Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; tapu iptali ve tescil isteğinin kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı ... vekili tarafından süresinde temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; 297 ada 2 parsel sayılı taşınmazın zilyet ve tasarruflarında olduğunu, Osmanlı döneminde azınlık vakıfları mal edinemediği için dava konusu taşınmazın "Tebaai Devleti Aliyenin ermeni milletinden ... kadın ibnetiği ..." adına kayıt ve tescil edildiğini, taşınmazın tasarruf ve zilyetliğinin vakıfta olduğunu, bütün vergilerinin de vakıf tarafından ödendiğini, 30.04.1948 tarihinde Sarıyer Tapu Sicil Muhafızlığına yazılan dilekçe ile dava konusu taşınmazın her ne kadar "... kadın ibneti ..." adına kayıtlı ise de gerçek malikinin vakıf olduğunun bildirildiğini, resmi kayıtlara göre dava konusu taşınmazın vakfa ait olmasına, Vakfın zilyet ve tasarrufunda bulunmasına rağmen kadastro tespiti sırasında her nasılsa taşınmazın metruk olduğu iddiasıyla davalı ... adına kayıt ve tescil edildiğini, yapılan tespitin hatalı ve gerçeğe aykırı olduğunu ileri sürerek taşınmazın tapu kaydının iptali ile Vakıf adına tesciline karar verilmesini istemiş, aşamada mülkiyetin vakıf adına tesciline engel bir durum olması halinde taşınmazın vakfa aidiyetine ve bu suretle mülkiyetin tespitine karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1. Davalı Hazine; dava konusu taşınmazın 1936 Beyannamesinde yer alması gerektiğini, 1950 yılında kadastro çalışmaları sırasında sahipsiz ve kayıtsız yerlerden olduğu için taşınmazın Hazine adına tescil edildiğini, yasada belirtilen sürede taşınmaz için beyanname verilip verilmediğinin tespit edilmesi gerektiğini, taşınmazın iadesi gereken taşınmazlardan olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
2. Davalı ...; Vakıflar İdaresinin davacının talebini reddettiğini, öncelikle bu ret kararının iptali için dava açılması gerektiğini, dava konusu taşınmazın Vakfın 1936 beyannamesinde beyan edilen taşınmazlardan biri olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 10.02.2015 tarihli ve 2013/322 Esas, 2015/39 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazın kadastro öncesinde tapulu bir yer olduğu ve davacının zilyetliğinde olduğu, ancak imar planında trafo alanında kaldığı gerekçesiyle taşınmazın mülkiyetinin davacıya aidiyetine ve bu surette mülkiyetin tespitine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz başvurusunda bulunmuştur.
2.Dairenin 21.09.2020 tarihli ve 2019/1649 Esas, 2020/4248 Karar sayılı kararıyla; “...Mahkemece davacı Vakıf tarafından sunulan belgelerin (Senedi Hakani Kaydı, 1936 Beyannamesi, vergi kayıtları vs) doğruluğunun araştırılmadığı, hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise davacı tarafça sunulan 1936 Beyannamesindeki taşınmaz ile dava konusu taşınmazın aynı taşınmaz olduğunun nasıl tespit edildiğinin denetime elverişli bir şekilde açıklanmadığı anlaşılmaktadır. Hâl böyle olunca, Vakıflar Genel Müdürlüğünden davacı Vakfa ait 1936 Beyannamesinin getirtilmesi, davacı Vakfın dayandığı belgelerin doğruluğunun araştırılması, mevcut bilirkişi raporunda yapılan tespitlerin hüküm kurmaya yeterli olmadığı anlaşıldığından mahallinde alanında uzman kişilerce tekrar keşif yapılarak dava konusu taşınmazın davacı Vakfın 1936 Beyannamesinde bulunup bulunmadığının tereddütten uzak bir şekilde tespit edilmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, noksan araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir...” gerekçeleriyle bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 28.03.2022 tarihli ve 2021/132 Esas, 2022/272 Karar sayılı kararı ile; dava konusu taşınmazın kadastro öncesinde tapulu bir yer olduğu, davacının zilyetliğinde bulunduğu, ... Caddesi eski 192, yeni 218 kapı numaralı dükkanın dava konusu 297 ada 2 parsel ile aynı taşınmaz olduğu, 5737 sayılı Kanun'un geçici 7 ve 11 inci maddelerindeki koşulların oluştuğu, ancak taşınmazın uygulama imar planında trafo alanında kalması nedeniyle davacı Vakıf adına tescilinin mümkün olmadığı gerekçesiyle, davacının iptal-tescil talebinin reddine, taşınmazın mülkiyetinin davacıya aidiyetine ve bu suretle mülkiyetin tespitine karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Dairenin 05.04.2023 tarihli ve 2022/5114 E. 2023/2064 K. sayılı kararıyla,; ".. Mahkemece, 5737 sayılı Kanun'un geçici 7 nci ve 11 inci maddelerindeki koşulların oluştuğu, ancak taşınmazın uygulama imar planında trafo alanında kalması nedeniyle davacı Vakıf adına tescilinin mümkün olmadığı gerekçesiyle davacının iptal-tescil talebinin reddine, taşınmazın mülkiyetinin davacıya aidiyetine ve bu suretle mülkiyetin tespitine karar verilmiştir. Hemen belirtilmelidir ki, Mahkemece, 5737 sayılı Kanun'un 11 inci ve 17 nci maddelerinde düzenlenen koşulların davacı lehine gerçekleştiği hususunun saptanmasında kural olarak bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalıların yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine. Davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; somut olayda, ... Boğaziçi İmar Müdürlüğünün 27.08.2013 tarihli yazısında, dava konusu taşınmazın 22.07.1983 onanlı, 1/1000 ölçekli Boğaziçi Sahil Şeridi ve Öngörünüm Bölgesi Uygulama İmar Planının, 13.06.2011 onanlı sayısallaştırılmış ve güncelleştirilmiş paftalarında "trafo alanında" kaldığının bildirildiği, Mahkemece 21.09.2021 tarihinde yapılan keşifte taşınmazın 176 m2 olduğu, alt tarafının sahil yol kesimine baktığı, üst tarafında ise ağaçların bulunduğu, bitişiğinde ise evlerin olduğunun belirtildiği, taşınmaz üzerinde herhangi bir trafonun varlığından bahsedilmediği gibi davalılarca kanun hükümlerine uygun bir kamulaştırma yapıldığı iddiasında da bulunulmadığı, bu durumda sadece taşınmazın imar planında trafo alanında yer almasının taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesine bir engel teşkil etmeyeceği açıktır. Hâl böyle olunca, davacının ilk talebi olan tapu iptali ve tescil isteğinin kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Kabule göre de; davacı yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre nispi vekâlet ücreti takdir edilmesi gerekirken, maktu vekalet ücretine hükmedilmesi de isabetsizdir....'' gerekçesiyle karar bozulmuştur.
D. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen karar ile; bozma ilamı doğrultusunda tapu iptal-tescil isteğinin kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, taşınmazın kadastro tespitinde öteden beri metruk bir vaziyette, sahipsiz ve kayıtsız yerlerden olması nedeniyle Hazine adına tespitine karar verildiğini, taşınmazın daha sonra 1961 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesine devredildiğini, davacının, taşınmazın adına tescil talebinin Vakıflar Meclisince reddedildiğini, öncelikle redde ilişkin bu idari kararın iptalinin sağlanması gerektiğini, dava konusu taşınmazın kamu hizmetine tahsis edilen trafo alanı içinde kaldığını, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, 5737 sayılı Kanun’un geçici 7 nci ve 11 inci maddelerine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde mülkiyetin tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
5737 sayılı Kanun'un geçici 7 nci ve geçici 11 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması, 6100 sayılı HMK'nın geçici 3/2 nci maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un uygulanacağı davalar yönünden HUMK'un 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 45.084,60 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalı Belediyeden alınmasına,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
14.05.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.