"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1797 E., 2024/154 K.
HÜKÜM/KARAR : Ret/Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bafra 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/187 E., 2023/168 K.
Taraflar arasındaki kadastro öncesi hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar dava dilekçesinde özetle; Samsun ili, Bafra ilçesi, ... Mahallesi'nde bulunan 132 ada 3 parsel sayılı taşınmazın maliki olduklarını, 1960 senesinden itibaren 132 ada 1 parselde yer alan 12.000 m2'lik araziyi malik sıfatıyla imar ve ihya ettiklerini, buranın köyde yapılan toplulaştırma işlemlerine kadar (2015) tapusuz arazi olduğunu, burayı 50 yıldan uzun zamandan beri temizleyip ihya ettiklerini ve söğüt ağacı diktiklerini, akabinde meyve ağaçları diktiklerini ve malik sıfatı ile uzun yıllardan beri buğday, pirinç gibi ürünler yetiştirdiklerini, toplulaştırma projesi kapsamında yapılan çalışmalar sonucunda malik sıfatıyla ihya edilen 132 ada 1 parselin Hazine adına tescil edildiğini ve hemen yanındaki 132 ada 3 parsel sayılı taşınmazın kendi adına kayıt edildiğini, ... Gıda Tarım ve Hayvancılık il Müdürlüğü tarafından 26.05.2015 tarihinde buranın mera olarak sınırlandırıldığını, söz konusu yerin 50 yıldır kendisi tarafından kullanıldığını belirterek mera olarak tescil edilen 132 ada 1 parselin 12.000 metrekarelik kısmının mera vasfından çıkarılarak tapuda adlarına tescil edilmesini talep etmişlerdir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan kadim, tahsisli ve tescilli mera olduğunu, köylünün ortak kullanımında olan yerlerden olup zilyetlikle iktisabının mümkün olmadığını, taşınmazın kazandırıcı zamanaşımı ile kazanılmaya müsait bir taşınmaz olmadığını, davacı tarafın sunmuş olduğu dava dilekçesinde iddia etmiş olduğu hususların yasal dayanaktan yoksun, somut bir delile dayanmayan ve tamamen soyut iddialardan ibaret olduğunu, kazandırıcı zamanaşımı şartlarının hiçbirinin oluşmadığını, imar ihya şartlarının da vuku bulmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; alınan raporlar, dinlenen tanık anlatımları, özelikle mahalli bilirkişi İhsan Alan'ın beyanlarının harita ve jeoloji bilirkişi raporlarıyla da uyumlu olması göz önünde bulundurularak dava konusu taşınmazın Kızılırmak etki alanında ve ırmak yatağı içerisinde kaldığının kabul edildiği, taşınmazın ırmak yatağında kalmadığı kabul edilebilecek olduğu ihtimalde dahi taşınmazın toprağının ekonomik tarıma elverişli olmaması, taşınmaz üzerinde bulunan ağaçların en yaşlı olanının keşif tarihi olan 08.04.2022 tarihi itibari ile 15 yaşında bulunması, incelenen hava fotoğraflarından taşınmaz üzerinde zilyetliğe bağlı koşma ve sürme izlerinin ilk 2011 yılında tespit edilebildiği, tespit edilen izlerin ise taşınmazın tamamında bile bulunmadığı, 3402 sayılı Yasa'nın 14 üncü ve 17 nci maddeleri şartlarının da yerine getirilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; gerekçeli kararda imar ve ihya şartının sağlanmadığı gerekçe gösterilmişse de ...'ın faaliyetlerinin imar ihyadan fazlası olduğunu ve taşınmazın var olmasını sağladığını, dava konusu arazinin ise ilk davacının ağaç dikme faaliyetleri sayesinde tamamen korunduğunu ve dava konusu arazinin tamamen mevcut hale geldiğini, raporlardaki tüm görsellere bakıldığında ırmak kenarındaki arazi şekillerinin sürekli değiştiğini, arazilerin hepsinin bir dönem azalma gösterip toprak kaybı yaşadığını, yalnızca dava konusu arazinin hiç eksilmediğini, ziraat bilirkişi raporuna atıf yapılarak taşınmazın ekonomik tarıma uygun olmadığının ileri sürülmesinin hatalı olduğunu, dava konusu arazinin yanındaki suyun ırmak suyu değil kanal suyu olduğunu, jeoloji bilirkişisinin raporundaki görsellerde de görüldüğü üzere Kızılırmak Nehri'nin artık taşınmazdan çok uzakta kaldığını, kanal suyunun dava konusu taşınmazın yanından geçiyor olması, su pompaları ile taşınmazın sulanarak tarım yapılıyor olmasının da taşınmazın bir tarım arazisi niteliğinde olduğunu gösterdiğini, 1990 yılı ile 2011 yılı arasında bir hava fotoğrafı bulunmadığını, bu nedenle 2011 yılın ait görsele dayanılarak yapılan arazi kenarının nizami şekilde ağaçlandırıldığı ve tarımsal kullanıma ilişkin sınırların oluşmaya başladığı belirtilmişken bu durumun ilk ne zaman başladığının tespitinin sözlü tanık ve mahalli bilirkişi beyanlarına göre yapılması gerektiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; hükme esas alınan jeolog bilirkişi raporunda taşınmazın Kızılırmak Nehri yatağının etkisi altında kaldığının belirtilmesi nedeni ile özel mülkiyete konu edilemeyeceği gibi jeodezi bilirkişinin 1954, 1962, 1977, 1990, 2011 ve 2019 tarihli hava fotoğraflarında yaptığı incelemesinde taşınmazın 2011 yılına ait hava fotoğrafında az bir bölümünün tarımsal kullanıma bağlı kullanıldığının belirtilmesine, ziraat bilirkişi raporunda da taşınmaz üzerindeki en yaşlı ağaçların 15 yaşında olduğunun belirtilmesine göre davacı ve mirasbırakanın 2015 yılı itibari ile 20 yıla ulaşan ekonomik amaca uygun zilyetliğini ispat edemediği Mahkemece yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle HMK 353/1-b.1 inci maddesi uyarınca davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190 ıncı maddesi; 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17 nci maddeleri; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6 ve 713 üncü maddeleri.
3. Değerlendirme
Samsun ili, Bafra ilçesi, ... Mahallesinde 1955 yılında yapılan kadastro çalışmalarında tescil harici bırakılan dava konusu taşınmazın, 27.01.2015 tarihinde Hazine adına ihdas ile 470 parsel sayılı taşınmaz olarak tapuya kayıt edildiği, yapılan toplulaştırma işlemi ile 03.04.2015 tarihinde 132 ada 1 parsel olarak Hazine adına tescil edildikten sonra Mera Komisyon kararı üzerine mera vasfı ile 26.12.2015 tarihinde tapuya tescil edildiği anlaşılmıştır.
Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacılar vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacılar vekilinin temyiz itirazının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
12.06.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.