"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/386 E., 2023/1225 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Of 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/120 E., 2022/521 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; Trabzon ili, Hayrat ilçesi, ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 122 ada 8 parsel sayılı taşınmazın davalı Hazine adına, 126 ada 6 parsel sayılı taşınmazın ise ... adına tescil edildiğini, bitişik durumdaki bu taşınmazların Şubat 1971 tarihli ve 6 sıra numaralı tapu kaydı kapsamında bulunduğunu, davacının hem doğrudan kayıt maliki olarak hem de anne ve babasından gelen miras payları nedeniyle tapuda hak sahibi olduğunu, taşınmazların çok eski tarihlerden beri davacının zilyetliğinde bulunduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tescilini talep etmiştir. Davacı ve vekili keşif sırasında davaya konu 122 ada 8 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki davadan feragat ettiklerini bildirmiştir.
II. CEVAP
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; 126 ada 6 parsel sayılı taşınmazın kadimden beri köy tüzel kişiliğine ait olup mera olarak kullanıldığını, köy tüzel kişiliğinin kalkması sonucu Belediye adına tescil edildiğini, davanın haksız olduğunu belirterek reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 04.12.2019 tarihli ve 2018/482 Esas, 2019/565 Karar sayılı kararıyla davanın kısmen kabulüne, 126 ada 6 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline, 122 ada 8 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiş; davalı ... vekilinin istinaf talebi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi’nin 09.03.2020 tarihli ve 2020/99 Esas, 2020/92 Karar sayılı kararıyla, kararın eksik incelemeye dayandığı gerekçesiyle kaldırılmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının dayandığı eski tapu kaydının dava konusu taşınmazı ve kadastrosu yapılmayan bir kısım yeri kapsadığının anlaşıldığı, dinlenen yerel bilirkişilerin tapudaki paydaşlar arasındaki satış, taksim ya da hibe işlemini bilmedikleri, hava fotoğraflarının incelenmesinde dava konusu yerin imar-ihya edilmediği belirtilmiş ise de taşınmazın eski tapu sınırlarında kaldığı, davacının tapu kaydındaki payı oranında hakkının bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 122 ada 6 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının 548/72576 oranında iptali ile davacı adına tesciline, kalan payın davalı ... üzerinde bırakılmasına,122 ada 8 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; keşifte yapılan tapu uygulamasına göre taşınmazın davacının dayandığı tapu kaydının kapsamında kaldığı hususunun sabit olduğu, uyuşmazlığın dayanak tapu kaydının hissedarları ve mirasçıları arasında harici satış, bağış, taksim, pay devri yapılıp yapılmadığına, çekişmeli taşınmazın müstakilen davacıya düşüp düşmediğine, davacı dışındaki diğer paylar yönünden Kadastro Kanunu'nun 13/B-b-c maddesinde yazılı koşulların oluşup oluşmadığına, diğer paydaşların tapudaki paylarının hukuki değerlerini koruyup korumadıklarına ve davacının 3402 sayılı Kanun'un 13 ve 14. maddeleri uyarınca ekonomik amaca uygun bir zilyetliğinin bulunup bulunmadığına ilişkin olduğu, dinlenen tanık ve yerel bilirkişilerin tapu malikleri ve mirasçıları arasındaki işlemleri kesin olarak bilmediği, ispat yükü kendisinde olan davacı tarafın bu hususu ispatlayamadığı, her ne kadar bir kısım tanık ve mahalli bilirkişi beyanlarında çekişmeli taşınmazın 30-40 yılı aşkın süredir davacının kullanımında olduğu beyan edilmiş olup uzun süreli kullanımın taksime karine teşkil edebileceği veya diğer hissedarların tapudaki hisselerinin Kadastro Kanunu'nun 13/B-b-c maddeleri gereğince hukuki değerlerini kaybedeceği bir an için düşünülebilir ise de hava fotoğrafları üzerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda belirtilen tarihlerde herhangi bir zirai aktivitenin bulunmadığı, dolayısıyla imar-ihya işleminden bahsedilemeyeceğinin belirtildiği, somut delil niteliğindeki hava fotoğrafları mevcutken aksi yöndeki tanık ve mahalli bilirkişi beyanlarına itibar edilemeyeceği, kaldı ki, 30-40 yıllık kullanım insan ömrünü aşan bir kullanım olmadığından tek başına taksime karine teşkil etmeyeceği, dolayısıyla davacı dışındaki diğer hissedarların hisselerinin halen hukuki değerini koruduğu, harita mühendisi bilirkişi raporundaki tespitler karşısında davacı taraf lehine Kadastro Kanunu'nun 14. maddesinde yazılı zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğundan da söz edilemeyeceği, öte yandan terekeye göre üçüncü kişiden miras payının talep edilebilmesinin mümkün olmadığı, davacı tapuda müstakilen adına olan pay yönünden tapu iptali ve tescil talep edebilir ise de, eşi ... ile annesi ... ...'ten miras yoluyla kendisine intikal eden miras paylarının adlarına tescilini talep edemeyeceği, bu kişilerin mirasçıları arasında taksim yapıldığı ve çekişmeli taşınmazın taksimen davacıya düştüğünün de ispatlanamadığı, bu nedenle Yerel Mahkemece sadece müstakilen davacı adına olan paylar yönünden tapu iptali ve tescil kararı verilmesinde herhangi bir isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; taşınmazın tapu kaydı kapsamında kaldığını ve taşınmaz üzerinde davacıya ait çaylığın bulunduğunun tanık ve yerel bilirkişilerce beyan edildiğini, davalının taşınmaz üzerinde herhangi bir hakkının bulunmadığını, eski tapu malikleri veya mirasçıları arasında yapılan işlemlerin davalıları ilgilendirmediğini, tapulu olan bir taşınmazın tapu dışı kazanımı için gereken olağanüstü şartların davalı lehine gerçekleşmediğini, davalı mülkiyetinin yasal bir dayanağı olmadığını, diğer hususların eski tapu kayıt malikleri arasında ihtilaf konusu olması gerektiğini belirterek hükmün bozulmasını talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, kadastrodan önceki hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun/HMK) 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Dosyanın incelenmesinden; temyize konu 126 ada 6 parsel sayılı 238,25 metrekare yüz ölçümündeki taşınmazın kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle 15.11.2011 tarihinde ... Köyü Tüzel Kişiliği adına arsa vasfıyla tespit edildiği, tespitin 24.01.2012 tarihinde kesinleştiği, davanın 12.10.2018 tarihinde Şubat 1971 tarihli ve 6 sıra numaralı kaydına ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı olarak açıldığı, anılan tapu kaydında diğer paydaşların yanı sıra davacının 548/72576 paya malik olduğu anlaşılmıştır.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 345,55 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
27.02.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.