"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2930 E., 2024/844 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 14. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2015/283 E., 2021/763 K.
Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil davasından dolayı bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda, Mahkemece asıl davanın reddine, birleştirilen davanın ise pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararının asıl ve birleştirilen davada davacılar vekilince temyizi üzerine Dairece bu kez; davaların birleştirilmesiyle bağımsız dava olma özelliğini kaybetmedikleri gözetilerek, ''İstinaf'' kanun yoluna tabi olduğu anlaşılan birleştirilen dosyanın istinaf incelemesi yapılmak üzere ilgili Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesi, sonucunda verilen kararın temyiz edilmesi halinde dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmesi (birleştirilen dosya temyiz edilmese dahi temyize tabi olan asıl dosyasının gönderilmesi) için dosyanın Yerel Mahkemesine iadesine karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince birleştirilen dava yönünden yapılan inceleme neticesinde; davacıların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, söz konusu kararın davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine 21.05.2024 tarihli ek karar ile; kararın kesin olarak verilmiş olduğu gerekçesiyle HMK'nın 362/1-a maddelerine göre davacılar vekilinin temyiz taleplerinin reddine karar verilmiştir.
İlk Derece mahkemesince verilen asıl karar ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen ek karar davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Asıl davada davacılar; mirasbırakanları ...'nin 6 nolu bağımsız bölümde maliki olduğu 1/2 payını davalı torununa satış suretiyle temlik ettiğini, yapılan işlemin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı, bedelsiz ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek miras payları oranında tapu iptali ve tescile ya da tenkise karar verilmesini istemişlerdir.
Birleştirilen davada davacılar; çekişme konusu 6 nolu bağımsız bölümün 1/2 payı kök muris... adına kayıtlı iken ölümü ile mirasçılarına intikal ettiğini, mirasbırakanları ...'nin kendisine 1/2 paydan intikalen gelen payını mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak davalı oğlu...'e temlik ettiğini ileri sürerek dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
Asıl davada davalı; iddiaya konu devir işleminin 15.09.1999 tarihinde yapıldığını, işlemi yapan ...'ın 20.08.2008 tarihinde öldüğünü, yasal bir yıllık sürenin geçmiş olduğunu, muris annenin vefatından evvel kendisine eşinden kalan tarlalardan 250 dönümlük bir kısmı satarak davacı ...'ın kredi borçlarını ödediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Birleştirilen davada davalı; satış işleminin yapıldığı tarihten sonra geçen süre ve yaşanan olaylar göz önüne alındığında davacıların iddalarının haksız, yersiz ve hukuka aykırı olduğunu, Edirne ilindeki taşınmazların satışlarının olmadığını, murisin 21.08.2008 tarihinde vafat ettiğini, yasal bir yıllık süre geçmiş olduğundan zaman aşımı süresinin dolduğunu, murisin vefatından evvel kendisine eşinden kalan tarlalardan 250 dönümünü satarak davacı ...'ın Ziraat Bankasından aldığı kredi borçlarını ödediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Asıl davada İstanbul 14. Asliye Hukuk Mahkemesinin 26.09.2013 tarihli ve 2009/310 Esas, 2013/413 Karar sayılı kararıyla; muvazaa iddiasının kanıtlanamadığı, tenkis davasının da süresinde açılmadığı gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin asıl davaya ilişkin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
2. Dairenin 17.03.2015 tarih ve 2014/4683 Esas, 2015/3638 Karar sayılı kararıyla; " ... Somut olaya gelince; tarafların delil listesinde bildirdikleri Edirne 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/336 Esas, Fatih 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2005/1188 Esas, Fatih 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2008/1331 Esas sayılı dava dosyaları ve Edirne 1. Noterliğinde düzenlendiği belirtilen 21.02.2000 gün ve 2335 yevmiye nolu ihtarname ile yine delil listesinde belirtilen tapu kayıtlarının merciinden getirtilmeden ve değerlendirme yapılmadan Mahkemece sonuca gidilmiştir. Hâl böyle olunca; yukarıda açıklanan ilkeler gözetilmek suretiyle bir araştırma yapılıp tarafların delil listesinde gösterilen tüm dava dosyaları, kayıt ve belgelerin merciinden getirtilmesi, özellikle davalı ile arasındaki beşeri ilişkilerin değerlendirilerek murisin gerçek iradesinin açıklığa kavuşturulması, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İstanbul 14. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.12.2021 tarihli ve 2015/283 Esas, 2021/763 Karar sayılı kararı ile; asıl davada muvazaa iddiasının sübut bulmadığı gerekçesiyle tapu iptali ve tescil talebinin, 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle de tenkis talebinin reddine karar verilmiş, birleştirilen davada ise çekişmeli taşınmazın tapu kaydı incelendiğinde 1/2 hissenin davacılar ile birleştirilen dosya davalısı adına kayıtlı olduğu, birleştirilen dosya davalısı adına murisin yapmış olduğu bir devrin mevcut olmadığı, birleştirilen dosya davalısına yöneltilebilir bir husumet bulunmadığı gerekçesiyle davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.
C. Dairenin İşlemsiz İade Kararı
1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davacılar vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
2.Dairenin 18.10.2022 tarihli 2022/3384 Esas, 2022/6791 Karar sayılı kararıyla; " ... Eldeki davada, birleştirilen dosyanın Dairenin bozma kararından sonra, asıl dava ile birleştirildiği anlaşılmaktadır.... Hemen belirtilmelidir ki, daha önce Yargıtay denetiminden geçen asıl dosyanın “İstinaf” kanun yoluna tabi olmadığı açıktır. Ne var ki, birleştirilen dosya yönünden ise karar tarihi 14.12.2021 olup, bu karar ile ilgili daha önce Yargıtayın bir denetimi de söz konusu olmadığından, anılan kararın ''İstinaf'' kanun yoluna tabi olduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, davaların birleştirilmesiyle bağımsız dava olma özelliğini kaybetmedikleri gözetilerek, ''İstinaf'' kanun yoluna tabi olduğu anlaşılan birleştirilen dosyanın istinaf incelemesi yapılmak üzere ilgili Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesi, sonucunda verilen kararın temyiz edilmesi halinde dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmesi (birleştirilen dosya temyiz edilmese dahi temyize tabi olan asıl dosyasının gönderilmesi) için dosyanın Yerel Mahkemesine iadesi gerekmektedir." gerekçesiyle dosyanın Yerel Mahkemesine işlemsiz iadesine karar verilmiştir.
D. İstinaf Kararı
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 21.03.2024 tarihli ve 2022/2930 Esas, 2024/844 Karar sayılı kararı ile; birleştirilen dosya ile sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde, söz konusu dosyada davacıların ve davalının murisin mirasçıları olduğu, dava dışı mirasçı bulunmadığı, dava konusunun 1726 ada 48 parsel sayılı taşınmazdaki 6 numaralı bağımsız bölümde 15.09.1999 tarihinde muris... Kılıçararslan'dan diğer muris anne ...'a gelen payın bu muris tarafından davalı oğlu ...'a devrine ilişkin olduğu, her ne kadar dava konusu taşınmazdaki tapu kaydının 1/2 payı iştirak halinde mirasçıları adına kayıtlı ise de intikal işlemlerinin yapıldığı gün muris ...'nin eşinden gelen payını davalı ...'e devrettiğinin satış sözleşmesi ile sabit olduğu, ancak sözleşmenin gereğinin tapuda yapılmadığı, TMK'nın 705/2. maddesine göre satış olmasına karşın tapuda davalı ... yönünden pay oluşmadığı, bu nedenle Mahkemenin, malik olmaması nedeniyle davayı usulden reddetmesinin birleştirilen dava yönünden doğru olduğundan davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, söz konusu kararın davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine 21.05.2024 tarihli ek karar ile; verilen kararın miktar itibariyle kesin olduğu gerekçesiyle davacılar vekilinin temyiz taleplerinin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen asıl davaya ilişkin kararına karşı ve Bölge Adliye Mahkemesinin ek kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili asıl karara karşı temyiz dilekçesinde özetle; yapılan devir işlemlerinin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, mirasbırakanın temlikleri yapmakta haklı ve makul bir gerekçesinin olmadığını, davalı tanıklarının kredi borcu beyanlarının ise sadece iddiadan ibaret olduğunu, bu konuda hiçbir bilgi ve belge bulunmadığını, davalıların alım güçlerinin bulunmadığını, nitekim davalıların maddi durumları ve gelirleri ile ilgili hiçbir delil sunmadıklarını, bedeller arasında fahiş fark bulunduğunu, davalı ...'ın üniversite eğitimini Kıbrıs'ta geçirdiğini, akabinde İstanbul'da çalışmaya başladığını, dolayısıyla muris ... ile uzun süreli beşeri bir ilişkisinin olmadığını, dinlenen davacı tanıklarının beyanları ile de yapılan işlemlerinin muvazaalı olduğunun ispatlandığını, satış işlemlerinin gerçekleştiği tarihte muris ...'nin Edirne ilinde 650 dönüm arazisinin bulunduğunu, ayrıca başka taşınmazlarından da gelir elde etmekte olup aynı zamanda emekli maaşının da bulunduğunu, 650 dönüm arazinin 203 dönümünün bir süre sonra davalı ...'a bağışlandığını, bu işlemlerin dahi taraflar arasındaki satış işleminin muvazaalı olduğunu gösterdiğini, davalı ...'ın 18.09.1999 tarihinde evlendiğini, muvazaalı işlemin ise 15.09.1999 tarihinde yapıldığını, kısaca evlilik tarihinden üç gün önce dava konusu taşınmazı bedelini ödeyip almış olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, birleştirilen dava yönünden eksik ve yanlış değerlendirme yapıldığını, dava konusu taşınmazda kök muris...'tan intikal eden hissenin tamamının muris ... tarafından davalı ...'e temlik edildiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
Davacılar vekili ek karara karşı temyiz dilekçesinde özetle; birleştirilen dosya yönünden yaptıkları istinaf başvurusunun muris ...'nin eşi...'tan intikal eden payını davalıya devrettiğinin satış sözleşmesi ile sabit olduğu, ancak sözleşme gereğinin tapuda yerine getirilmediği, TMK'nın 705/2. maddesine göre satış olmasına karşın tapuda davalı ... yönünden pay oluşmadığı belirtilerek reddedildiğini, muris tarafından yapılan devrin dosyaya celp edilen resmi senet ile açık olmasına karşın tapuda tescil edilmemiş olması nedeniyle yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığını, ayrıca Bölge Adliye Mahkemesince verilen karara karşı yaptıkları temyiz başvurusunun reddine ilişkin kararın da hatalı olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Asıl dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis; birleştirilen dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı,
Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706. maddesi,
Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. maddesi,
Tapu Kanunu'nun 26. maddesi,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190. maddesi,
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi.
3. Değerlendirme
1. Miktar veya değeri temyiz kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 362. maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun'un 366. maddesi atfıyla aynı Kanun'un 352. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Hemen belirtilmelidir ki; muris muvazaası hukuki sebebine dayalı miras payı oranında tapu iptali ve tescil, olmazsa tenkis isteğine ilişkin davada, davacılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmayıp ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğundan dava değerinin davayı açan mirasçı veya mirasçıların her birinin payına isabet eden değer olacağı kuşkusuzdur.
2. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; 1930 doğumlu mirasbırakan ...'ın 20.08.2008 tarihinde ölümü üzerine geriye mirasçı olarak davacı çocukları ... ve ... ile birleştirilen davada davalı olan oğlu...'in kaldıkları, asıl davada davalı ...'ın murisin torunu ( ...'in oğlu) olduğu, murisin adına kayıtlı 1726 ada 48 parsel sayılı taşınmazdaki 6 nolu bağımsız bölümdeki 1/2 payını 15.09.1999 tarihli 4799 yevmiye numaralı satış işlemi ile davalı torunu ...'a temlik ettiği, kalan 1/2 pay murisin eşi olan kök muris... adına kayıtlı iken ölümü üzerine 15.09.1999 tarih ve 4800 yevmiye numaralı intikal işlemi ile mirasbırakan ... ile çocukları olan davacılar ile davalı ...'e intikal ettiği, aynı resmi senet ile muris ...'nin kendisine intikal eden payını davalı oğlu...'e devrettiği, ancak taşınmazın tapu kaydında söz konusu kök muris...'tan gelen 1/2 payın iştirak halinde mirasçılar adına kayıtlı olarak yer aldığı, birleştirilen davada dava konusu taşınmazın tamamının dava tarihi itibariyle değerinin 160.000,00 TL olarak belirlendiği, muris ...'den davalı ...'e devredilen payın değerinin 20.000,00 TL olduğu, bu değer üzerinden davacıların 1/3'er paylarına düşen 6.666,66 TL'nin ise 2024 yılı temyiz kesinlik sınırı olan 378.290,00 TL'nin altında kaldığı anlaşılmaktadır.
3. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3/2. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un uygulanacağı davalar yönünden HUMK'un 428. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
4. Asıl dava yönünden; Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla davacıların temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
5. Birleştirilen dava yönünden; Temyiz talebinin reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesince verilen ek karar yukarıda anılan Kanun hükümlerine uygun olduğundan temyiz isteminin reddi ile söz konusu kararın onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan asıl davaya ilişkin kararın ONANMASINA,
Bölge Adliye Mahkemesince verilen birleştirilen davaya ilişkin 21.05.2024 tarihli ek kararın ONANMASINA,
Asıl dava yönünden aşağıda yazılı 346,90 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına,
Birleştirilen dava yönünden temyiz harçları temyiz edenlerden peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
Asıl dava yönünden 1086 sayılı HUMK'un 440/III-1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, birleştirilen dava yönünden kesin olmak üzere, 05.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.