Logo

1. Hukuk Dairesi2024/3603 E. 2025/1517 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastrodan önceki hukuki nedene dayalı olarak tapu iptali ve taşınmazın kışlak olarak sınırlandırılması ile özel siciline kaydı istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazın kadimden beri sadece hayvanların beslenmesi için sonbahar ve kış aylarında kullanıldığı, çevresinde tarım arazisi olmadığı ve ilkbahar-yaz aylarında köye dönüldüğü hususları gözetilerek taşınmazın kışlak niteliğinde olup özel mülkiyete konu olamayacağı değerlendirilerek direnme kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1247 E., 2024/471 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Genç Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/202 E., 2022/73 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı ... Köyü Tüzel Kişiliği vekili dava dilekçesinde; 14 parça taşınmazla birlikte tefrik edilerek temyize ve davaya konu olan Bingöl ili, Genç ilçesi, ... köyünde bulunan 101 ada 13 parsel sayılı taşınmazın da köy halkı tarafından kadimden beri kışlak vasfı ile kullanıldığını, dava konusu yerlerin özel mülkiyete elverişli olmadığını, davalının dava konusu taşınmazın kendisine ait olduğu iddiasıyla açılıp tek taraflı olarak görülen dava sonucunda taşınmazın davalı adına tapuya tescil edildiğini, aynı yerde bulunan aynı vasıfta taşınmazlar hakkında Genç Kadastro Mahkemesinde açılan tapu iptali davalarının kabul edilerek taşınmazların kışlak vasfı ile tescil edildiğini ileri sürerek dava konusu taşınmazın tapusunun iptali ile kışlak vasfı ile sınırlandırılarak özel sicile kaydedilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar vekili cevap dilekçesinde; davanın hak düşürücü süreden sonra açıldığını, her taşınmaz yönünden dosyanın tefrik edilmesi gerektiğini, ... köyünün idari sınırları içerisinde yer alan ... mevkiinde ... köyünün geçmişten bu yana hiçbir şekilde tasarrufunun bulunmadığını, ... köyünden hiç kimsenin taşınmazların bulunduğu bölgede mülkiyeti ya da fiili kullanımının bulunmadığını, her iki köy arasında derin husumet ve derdest davalar bulunduğunu, taşınmazlar hakkında uzun süredir dava açılmamasının da eldeki davanın kötü niyetli olduğunu ortaya koyduğunu, ... köyünün 1966 yılında ... köyünden ayrıldığını bu nedenle köylünün kadim kullanımından bahsedilmeyeceğini, taşınmazların davalılar adına hükmen tescil edildiğini, bölgede terör nedeniyle zorunlu göçün yaşanmasından önce dava konusu taşınmazların özellikle bahar ve yaz aylarında kısmen de kış aylarında kullanıldığını, 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun kapsamında ... mevkiine dir tazminat başvurularının yalnızca ... köyü sakinleri tarafından yapıldığını, ... köyü halkının geçmişten bu yana ... mevkiine girerek hayvanlarını otlatmaya dahi teşebbüs edemediğini belirterek davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 28.10.2020 tarihli ve 2019/40 Esas, 2020/138 Karar sayılı kararıyla; çekişmeli taşınmazın yaylak ve kışlak niteliğinde olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilinin istinaf başvurusu üzerine Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin 28.05.2021 tarihli ve 2021/162 Esas, 2021/662 Karar sayılı kararıyla; yapılan araştırmanın eksik olduğu belirtilerek komşu parsel tutanak ve dayanaklarından yararlanılmak, hava fotoğrafı incelemesi yaptırılmak ve 3 kişilik ziraat bilirkişi kurulundan rapor alınmak sureti ile çekişmeli taşınmazla ilgili mera-yaylak-kışlak ve zilyetlik araştırması yapılması gereğine değinilerek karar kaldırılmış, dosya Mahkemesine gönderilmiştir.

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dinlenen yerel bilirkişi beyanlarından davalıların dava konusu taşınmazda sonbahar ayında yaprak kesimi yaptıkları ve kışın hayvanları barındırdıkları, hayvanlara bakan kişilerin kış aylarında aynı yerde kaldığı, ilkbahar aylarında eş ve çocuklarının da geldiği ve yaza doğru hayvanlarla birlikte tekrar köye çıktıkları, bu haliyle dava konusu taşınmazların bir yaşam alanı olduğu fakat dava konusu yerin yerleşim alanı olarak sınırlandırılmadığı, davalı ve ataları tarafından hayvanları barındırmak amacıyla yapılan yapının kanunun aradığı imar ve ihya kapsamında olmadığı, taşınmazın tarıma elverişli hale getirilmediği, taşınmazın kışlak olarak sınırlandırılmasına karar verilen ve Yargıtayca onanan komşu 101 ada 18, 20, 22, 23, 24, 25, 29, 35 ve 189 ada 20, 21, 22, 23, 25, 30, 31, 32 ve 33 parsel sayılı taşınmazlar ile benzer özellikte olduğu, taşınmazın kışlak vasfında olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, davaya konu 101 ada 13 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile 3402 sayılı Kanun'un 16/B maddesi uyarınca kışlak vasfı ile sınırlandırılarak özel siciline yazılmasına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davaya konu taşınmazın jeodezi bilirkişi raporuna göre 1977, 1982, 1984 ve 2002 yıllarına ait hava fotoğraflarında taşınmazın sınırlarının seçilemediği, herhangi bir tarımsal faaliyet yapılmadığı, köm niteliğinde yapıların görüldüğü ancak söz konusu yapıların 2002 yılı hava fotoğrafında ve keşif günü itibarıyla yapı kalıntılarına dönüştüğü, imar ve ihyanın söz konusu olmadığı, üçlü ziraat bilirkişileri kurulu raporuna göre kültür arazisi niteliğinde olmadığı, bölgedeki tarım parsellerine benzemediği, zemin itibariyle fiziki sınırlarının oluşmadığı, zeminde tuzluluk, yabani ot, çalı ve taşlılık gibi kısıtlayıcı unsurların bulunduğu, taşınmazın özel mülkiyete konu olmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki kışlak ve benzeri arazilerden olabileceği, evveliyatından günümüze kadar zirai faaliyetlerin yapılmadığı, toprak işlemeli tarımın hiç uygulanmadığı, Genç Kadastro Mahkemesince kışlak olarak sınırlandırılmasına karar verilen ve Yargıtay tarafından da onanan 101 ada 18, 20, 22, 23, 24, 25, 29, 35 ve 189 ada 20, 21, 22, 23, 25, 30, 31, 32 ve 33 parsel sayılı taşınmazlarla nitelik ve kullanım yönünden aynı vasıfları taşıdığı, yine Dairece aynı gün istinaf incelemesi yapılan aynı adada yer alan 101 ada 12, 28, 16, 10, 11, 31, 26, 8, 6, 32, 14 ve 30 parsel sayılı taşınmazlar hakkında da kışlak niteliğinde olduğu kabul edilerek davalıların istinaf başvurularının esastan reddine karar verildiği, bilirkişi raporlarında varılan sonuçların bu kapsamda birbirleriyle ve mahkeme gözlemiyle de uyumlu olduğu, bu nedenlerle Yerel Mahkemenin davanın kabulüne dair kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V.TEMYİZ

A.Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde; davacı tarafın taşınmaz üzerinde hiçbir tasarrufunun olmamasına rağmen taşınmazın ... köylülülerinin mülkiyetinden çıkması adına eldeki davada ve diğer seri davalarda mahkemeyi yanılttığını, kaldırma ilamı öncesindeki bilirkişi raporlarında taşınmazların imar ve ihyasının tamamlandığı ve taşınmazın özel mülkiyete konu olabilen yerlerden olduğunun tespit edildiğini, kaldırma ilamından sonra yapılan keşifte taşınmazın bahar ve yaz aylarında da kullanılan yaşam alanı olduğu yönündeki tanık ve bir kısım yerel bilirkişilerin beyanlarının dikkate alınmadığını, Mahkemece zilyetlik şartlarının yalnızca taşınmazlar üzerinde zirai faaliyet yapılıp yapılmadığı yönünden değerlendirildiğini, anılan bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin de bundan kaynaklandığını, bilirkişilerce yalnızca taşınmaz üzerinde zirai faaliyet sürdürülüp sürdürülmemesi yönünden değerlendirme yapılmasının isabetsiz olduğunu, raporların taşınmazların fiili ve hukuki durumunu ifade etmekten uzak ve denetime elverişsiz olduğunu, taşınmazın bulunduğu bölgede yaklaşık 30 hane yaşamış olup bu alanın toplu ve nizami bir yerleşim yeri olduğunu, bu hususun hava fotoğraflarından da görüldüğünü, kesinleşmiş diğer mahkeme kararlarının dava konusu taşınmaz yönünden esas alınamayacağını, anılan dosyalarda dinlenen beyanların yanlı olduğunu, Mahkemece taşınmaz üzerinde bulunan enkazların ve çeşmelerin imar faaliyeti olup olmadığı yahut insanların taşınmazda bahar ve yaz aylarında aileleri ile birlikte yaşayıp yaşamadıkları hususlarının değerlendirilmesi gerektiğini, toplanan delillerden taşınmazın kışlak vasfında olmadığının anlaşıldığını, davacı ... muhtarının dahi keşifteki beyanında taşınmazın ilkbahar ayında 2-3 ay kullanıldığını beyan ettiğini, bir kısım davalıların davaya konu orman alanında bulunan kömlere giderek 20.05.1983 tarihinde hayvan otlatması nedeniyle sulh ceza mahkemesinde yargılandığını, bu tarihin de yaz aylarına tekabül ettiğini, taşınmazda bulunan dut ağaçlarının dahi yazın meyve verdiğini, yazlık hayvan barınakları olduğunun keşif sırasında beyan edildiğini, bölgede fiili bir toplu yerleşim olmasının taşınmazların özel mülkiyete konu olabilmesi için yeterli olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

B.Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, kadastrodan önceki hukuki nedene dayalı olarak tapu iptali ve taşınmazın kışlak olarak sınırlandırılması ile özel siciline kaydı istemine ilişkindir.

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun/HMK) 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Kadastro sonucu, temyize konu 101 ada 13 parsel sayılı taşınmaz ...'nin zilyetliğindeyken yaklaşık 30 senedir terk edildiği, köm adlı binaların onarımlarının yapılmadığı için yıkılıp harabe halini aldığı ve halen de zeminde aynı şekilde olduğu ve bu yerin kullanılan süre içerisinde de en fazla 3 aylığına hayvanları barındırma amaçlı kullanıldığı, tarla veya kültür arazisi niteliğini kaybettiği ve zilyetlik şartlarını tam ve kesin olarak taşımadığı belirtilerek 14.11.2005 tarihinde ham toprak vasfıyla Hazine adına tespit edildiği, tespite yapılan itirazın 26.06.2006 tarihinde komisyon kararıyla reddedildiği, askı ilan süresi içerisinde kadastro tespitine itiraz edilmesi üzerine Genç Kadastro Mahkemesinin 10.06.2008 tarihli ve 2006/90 Esas, 2008/27 Karar sayılı ilamıyla taşınmazın davacıya ait ev yeri olduğu ve davacının terör nedeniyle zorunlu olarak göç etmesinin zilyetliğe zarar vermeyeceği gerekçesiyle taşınmazın davacı ... adına tesciline karar verildiği, kararın onanarak 27.11.2008 tarihinde kesinleştiği ve taşınmazın ham toprak vasfıyla ... adına hükmen tescil edildiği anlaşılmıştır.

Dosyanın incelenmesinden; davaya konu taşınmazın çok sayıda yakın ve komşu parselleriyle seri halde aynı iddialara dayalı davalara konu olduğu, çekişmeli taşınmazın ve komşu taşınmazların gerçek kişiler adına tesciline esas dava dosyasının incelenmesinden araştırmanın zilyetlikle sınırlı olarak yapıldığı, taşınmazın niteliği ve kullanım şekli yönünden detaylı bir incelemenin yapılmamış olduğu anlaşılmıştır. Mahkemece dinlenen yerel bilirkişilerce taşınmazın genellikle sonbahar ve kış aylarında çevrede bulunan ormandan yaprak keserek hayvanları beslemek ve barındırmak amacıyla yılın belli bir bölümünde kullanıldığı, çoğunlukla hayvanlara bakıcılık yapan kişilerin de taşınmaz üzerinde enkazı bulunan kömlerde hayvanlarla birlikte kaldığı, yaz aylarında bu kişilerin köylerine döndükleri beyan edilmiş; bir kısım yerel bilirkişilerce taşınmazın yaz aylarında da ailenin tamamı tarafından yaşam alanı olarak kullanıldığı beyan edilmiş ise de özellikle yapılan 07.12.2021 tarihli keşifte davacı köyden ve tarafsız komşu köyden dinlenen yerel bilirkişiler taşınmazın yalnızca hayvancılık amacıyla sonbahar ve kış aylarında kullanıldığını doğrulamış, taşınmazın yaz aylarında da yerleşim alanı olarak kullanıldığına dair beyanların davalı köyden dinlenen yerel bilirkişilere ait olması ve her iki köy arasında derin husumet bulunduğunun sabit olması nedeniyle davalı köyden dinlenen yerel bilirkişi beyanlarına itibar edilmemiştir. Nitekim dosyada bulunan jeodezi bilirkişi raporunda davaya konu taşınmazın 1977 yılı ve sonrasına ait hava fotoğrafında sınırları sabit görülmemiş, üzerinde tarımsal faaliyet veya bitki örtüsü bulunmadığı, imar-ihyaya konu olmadığı, köm niteliğinde yapıların bulunduğu tespit edilmiş; ziraatçi bilirkişi raporunda ise toprak yapısına göre taşınmaza üretim girdi ve tekniklerinin hiç uygulanmadığı, tarımsal üretim amacıyla kullanılmadığı, ham toprak, mera veya ormanlarda bulunan humus tabakasına rastlandığı, Yargıtay denetiminden geçerek kışlak oldukları, kesinleşen komşu taşınmazlarla aynı özellikleri taşıdığı bildirilmiştir. Kaldı ki, eldeki davaya ve aynı iddialarla açılmış olan benzer nitelikteki davalara konu olan çok sayıda taşınmazın 101 ada 1 ve 2 parsel ve 189 ada 1 parsel sayılı orman parselleri ile 101 ada 34 parsel ve 189 ada 19 parsel sayılı ham toprak parselleri ile çevrili bir alanda 1050 metre rakımda konumlandığı, Genç Kadastro Mahkemesince kışlak olarak sınırlandırılmasına karar verilen ve Yargıtay tarafından da onanan 101 ada 18, 20, 22, 23, 24, 25, 29, 35 ve 189 ada 20, 21, 22, 23, 25, 30, 31, 32 ve 33 parsel sayılı komşu taşınmazlarla nitelik ve kullanım yönünden benzerlik gösterdiği, bu itibarla denetime elverişli ve bilimsel verilere dayalı bilirkişi raporlarının davacı ... ve tarafsız komşu köyden dinlenen yerel bilirkişi beyanları ile uyumlu olduğu anlaşılmıştır.

Hal böyle olunca; taşınmazın kadimden beri sadece hayvanların beslenmesi için sonbahar ve kış aylarında kullanıldığı, hayvanların burada ormandan kesilen yapraklarla beslendiği, çevresinde tarım arazisinin olmadığı gibi köm enkazı olduğu, ilkbahar ve yaz mevsimlerinde köye döndükleri, sonbahar ve kış aylarında köylülerin tamamının değil hayvanlarla ilgilenen kişilerin geldiği, ailelerin ilkbahara yakın aylarda geldiği ve ilkbahar ve yaz aylarında tekrar köylerine döndükleri, memleket haritasında ... kömü olarak isimlendirildiği, kömün sözlük anlamının hayvan ağılı olduğu, çevrede de bu amaçla kullanılan alanın çok geniş olduğu hususları dikkate alındığında taşınmazın kışlak niteliğinde olup özel mülkiyete konu olamayacağı kanaatine varılmıştır.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI.KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 187,80 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına,

Dosyanın Genç Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesine gönderilmesine,

20.03.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.