Logo

1. Hukuk Dairesi2024/4162 E. 2024/5398 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tarafından, kadastro çalışmaları sırasında Hazine adına tespit ve tescil edilen taşınmazın tapu kaydının iptali ve kendi adına tescili talebi üzerine, davacının zilyetliğinin zilyetlikle edinim koşullarını sağlayıp sağlamadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının doğum tarihi, kadastro tespit tarihi ve iddia edilen zilyetlik süresi birlikte değerlendirildiğinde, davacının tek başına veya babasıyla birlikte yaptığı eklemeli zilyetliğin, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesinde öngörülen zilyetlikle edinim koşullarını sağlamadığı, ayrıca eklemeli zilyetlikte senetsiz edinilen taşınmaz miktarının 100 dönümü aştığı gözetilerek, yerel mahkemenin davanın reddine ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2024/11 E., 2024/217 K.

HÜKÜM : Ret

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; .... ilçesi .... köyü ... mezrasında bulunan 146 ada 10 parsel sayılı taşınmazın eklemeli zilyetlik süresiyle birlikte 30 yıldır davacının zilyetliğinde olduğunu ancak kadastro çalışmaları sırasında davalı Hazine adına tespit ve tescil edildiğini ileri sürerek dava konusu taşınmazın Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesi sunmamış, yargılama sırasında davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 15.09.2015 tarih ve 2013/355 Esas, 2015/539 Karar sayılı kararıyla; davacı ve taşınmaza birlikte zilyet olduğu babasının belgesizden edindikleri taşınmaz miktarının aynı çalışma alanı içerisinde 100 dönümden fazla olduğunun tespit edildiği, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi gereği kuru toprakta 100 dönüm olan iktisap miktarının aşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin 15.09.2015 tarih ve 2013/355 Esas, 2015/539 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

2.Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 01.12.2020 tarih ve 2017/1650 Esas, 2020/5987 Karar sayılı kararıyla; davacı, hibe ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği sebebine dayanarak eldeki davayı açmış olduğuna göre Mahkemece öncelikle, dava konusu taşınmazın babası tarafından davacıya hibe edilip edilmediği, edilmiş ise hibenin tarihi, zilyetliğin davacıya devredilip devredilmediği ve zilyetlik devredilmiş ise kadastro tespitinin yapıldığı tarihe kadar davacı lehine 3402 sayılı Kanun'un 14. maddesinde öngörülen (bağımsız zilyetlik yolu ile) taşınmaz edinme süresinin gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılarak davacının belgesiz zilyetlik yolu ile edinebileceği miktarın da bu araştırmanın sonucuna göre değerlendirilmesi gereğine değinilerek hüküm bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin 04.10.2021 tarih ve 2021/148 Esas, 2021/430 Karar sayılı kararıyla; davacı lehine zilyetlikle edinim koşullarının oluştuğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin 04.10.2021 tarih ve 2021/148 Esas, 2021/430 Karar sayılı kararına karşı davalı Hazine vekili tarafından süresi içinde temyiz isteminde bulunulmuştur.

2. Dairenin 11.09.2023 tarih ve 2021/9591 Esas, 2023/4244 Karar sayılı kararıyla; somut olayda davacı ...'ın 1976 doğumlu olduğu, kadastro tespitinin 2007 yılında yapıldığı ve bu tarihte davacının 31 yaşında olduğu nazara alındığında, kadastro tespit tarihinden geriye doğru 20 yıllık sürenin davacı tarafından tek başına doldurulabilmesi için davacının 11 yaşından sonra dava konusu taşınmazda zilyetliğinin bulunması gerektiği, öte yandan davacı tarafından babası Mehmet ile birlikte dava konusu taşınmazda eklemeli zilyetliğe dayanıldığı takdirde ise her ikisi adına senetsizden tespit edilen taşınmaz miktarının 100 dönümü aştığı, hal böyle olunca her iki ihtimalde de davanın reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Doğubeyazıt 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava konusu taşınmazda davacı yararına kazandırıcı zamanaşımı ile kazanım koşullarının oluşmadığı, davacının babasının eklemeli zilyetliğine dayandığının kabulü halinde ise aynı çalışma alanı içerisinde senetsizden edinilen taşınmaz miktarının 100 dönümü aştığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ... vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle: davacının 30-35 yıllık zilyetliğinin tanık ve mahalli bilirkişi beyanları ile sabit olduğunu, dava konusu taşınmazın özel mülkiyete konu edilebilecek tarım arazisi vasfında olduğunun bilirkişi raporu ile tespit edildiğini, davacının aynı çalışma alanı içerisindeki senetsiz kazanımının 100 dönümün altında olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713. maddesi, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14.maddesi.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması, 6100 sayılı HMK'nın geçici 3/2. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un uygulanacağı davalar yönünden HUMK'un 428. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı ... vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Onama harcı peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

1086 sayılı HUMK'un 440/III-1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

03.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.