Logo

1. Hukuk Dairesi2024/4345 E. 2025/809 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro tespiti sonucu oluşan parselin paftasındaki yolun konumunun zemindeki gerçek duruma göre düzeltilmesi talebi üzerine, zemindeki duruma göre mülkiyet aktarımının yapılıp yapılamayacağına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, kadastro tespiti kesinleştikten ve yolun konumu belirlendikten sonra oluşan parseli satın alması nedeniyle, dava konusu taşınmaz üzerindeki haklarını yalnızca taşınmazı satın aldığı kişiye karşı ileri sürebileceği gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesinin davanın reddine ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/2739 E., 2024/669 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/231 E., 2023/490 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı ... vekili dava dilekçesinde; ... ili, Efeler ilçesi, ... Mahallesi çalışma alanında yer alan ve evveliyatında davalı adına kayıtlı bulunan eski 55 parsel sayılı taşınmazın bölünmesi ile oluşan 146 ada 165 parsel sayılı taşınmazın davacı adına kayıtlı olduğunu, 165 ve 166 parsel sayılı taşınmazlar arasında ... Kadastro Mahkemesinin 1996/15 Esas numaralı davası ile paftaya işlenen yol bulunduğunu, yolun zemindeki varlığının ve şeklinin hiç değişmemiş olmasına rağmen kadim yolun paftaya yanlış işlendiğini ileri sürerek davacı mülkiyetindeki arazinin paftadaki yanlışlığının düzeltilerek zemindeki gerçeğe uygun hale getirilmesini talep etmiş, yargılama devam ederken sunduğu 01.02.2023 tarihli dilekçe ile keşif üzerine düzenlenen teknik bilirkişi raporunda (C) ile işaretli 320,71 m2 kısmın yol olarak tapudan terkinini, (A) ile işaretli 240,16 m2 ve (B) ile işaretli 1.674,42 m2 kısımların tapusunun iptali ile davacı adına tescilini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı ..., davaya cevap vermemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davanın paftanın zemindeki gerçek duruma göre düzeltilmesine ilişkin olduğu, tarafları aynı olmadığından ... Kadastro Mahkemesi kararının kesin hüküm teşkil etmediği, davacının iddiasının kanıtlandığı, 1997 tarihinde fen bilirkişisinin zemindeki yolu hatalı ölçerek paftasına aktarmış olabileceği veya büroda pafta üzerinden yol çizilmiş olma ihtimalinin bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, 18.03.2023 ve 13.01.2023 tarihli teknik bilirkişi raporunda (A) harfiyle (A1 ile sarı renkli 168,153 metrekare) gösterilen yolun bulunduğu alanın tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline, 146 ada 166 parsel (B) harfiyle gösterilen 1.674,42 metrekarelik alanın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline, 146 ada 166 parselde (C) harfiyle gösterilen kısmın davalı taşınmazından iptali ile yeşil renkli taralı alanın (320,71 metrekare) yol olarak terkinine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davanın tapu kaydında düzeltim istemine ilişkin olduğu, dava dilekçesi ile zeminde hiç değişmeyen yolun davacı taşınmazına göre konumuna ilişkin paftasındaki yanlışlığın düzeltilerek gerçeğe uygun hale getirilmesinin talep edildiği, davacının tapu iptal ve tescil talebinin bulunmadığı, davacı vekilinin 13.07.2023 tarihli duruşmadaki beyanının davanın ıslahı olmadığı, davanın bu beyanla tapu iptal ve tescil davasına dönüşmeyeceği, taşınmazın evveliyatında 55 parsel numarası ile davalı adına kayıtlı olduğu, ... Kadastro Mahkemesinin 1996/15 Esas, 1997/3 Karar sayılı ilamı ile 3 parçaya ifraz edildiği, ifrazen oluşan 165 parselin davalı tarafından öncelikle ... ...’a, ondan da davacıya satış suretiyle devredildiği, davacının evveliyatında bir hakkının bulunmadığı, hakkının ... ...’dan satın aldığı miktar kadar olduğu, bu nedenle Kadastro Mahkemesi kararı ile davalı adına tescil edilen yerden iptal ile davacı adına tescil kararı verilmesinin doğru olmadığı, davacının satın almadan ... haklarını davalıya karşı değil ancak satın aldığı üçüncü kişi ... ...’a karşı ileri sürebileceği gerekçesiyle davalının istinaf talebinin kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddine kesin olarak karar verilmiştir.

Davacı vekilinin temyiz talebinde bulunması üzerine Bölge Adliye Mahkemesi 06.06.2024 tarihli ek kararıyla; verilen kararın HMK'nın 362/1-a maddesine göre kesin olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin temyiz isteminin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde; tarafların serbestçe tasarruf etme hakkının bulunduğu davada istinaf dilekçesinde yazılı olmayan hususlarda inceleme yapılmasının usul hukukuna ve kamu düzenine aykırı olduğunu, davanın kadim yolun paftaya yanlış işlenmiş olması nedeniyle davacı taşınmazının yüz ölçümü ve zemin ile pafta arasındaki aykırılığının giderilmesi istemli olduğu, komşu parsel malikinin davalı olmasının kaçınılmaz olduğunu, iddiaların kanıtlandığını, ... Kadastro Mahkemesinin kararının uygulanmasının mümkün olmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, hükmen paftaya işlenen yolun paftadaki konumunun zemindeki gerçek duruma göre düzeltilmesi istemine ilişkindir.

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun/HMK) 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Dosyanın incelenmesinden; eski 55 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında davalı ... adına tespit edildiği, komşu 52 ve 54 parsel sayılı taşınmaz maliklerinin zemindeki yolun tespit edilmediği iddiasıyla itiraz etmesi üzerine ... Kadastro Mahkemesinin 1996/15 Esas, 1997/3 Karar sayılı ilamıyla taşınmazın bir kısmının yol olarak terkinine karar verildiği, kararın 07.07.1997 tarihinde kesinleşerek infaz edildiği, hükmün infazı neticesinde oluşan 146 ada 165 parsel sayılı taşınmazın 21.04.2016 tarihinde dava dışı ... ...'a, 23.08.2016 tarihinde ise davacıya satıldığı, eldeki davanın 14.04.2022 tarihinde açıldığı tespit edilmiştir.

İddianın ileri sürülüş biçimine göre davacının talebi, kadimden beri ve kadastro yargılaması sırasında da zeminde konumunun değişmediği iddia edilen yolun paftasında zemindeki gerçek konumuna göre düzeltilmesine yönelik olup talebin kabul edilmesi halinde mülkiyet aktarımının gerçekleşeceği anlaşılmıştır. Bu durumda, uyuşmazlığın çekişmesiz yargı usulünün uygulandığı tapu kaydında düzeltim davası ile görülme imkanının bulunmadığı, davacının iddiasına konu ettiği hususun taşınmazın kadastro tespitinin hükmen kesinleşmesinden önceki fiili duruma ilişkin olduğu sabittir.

Hal böyle olunca; Bölge Adliye Mahkemesinin uyuşmazlığın tapu kaydında düzeltim istemine ilişkin olduğu ve verilen kararın HMK'nın 362/1-a maddesine göre kesin olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin temyiz isteminin reddine dair verilen 06.06.2024 tarihli kararının yerinde olmadığı, temyize konu kararın 3402 sayılı Kanun'un ek 6. maddesinde düzenlenen "otuz günlük askı ilan süresinden sonra, kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılan davalarda genel mahkemelerin verdiği kararlar"dan olduğu, bu nedenle anılan Kanun hükmü uyarınca verilen karara karşı dava değerine bakılmaksızın istinaf veya temyiz kanun yoluna başvurulabileceği açıktır.

Bölge Adliye Mahkemesince esas yönünden verilen kararın temyiz incelemesine gelince; eski 55 parsel üzerinde bulunan yolun ... Kadastro Mahkemesinin 1996/15 Esas, 1997/3 Karar sayılı ilamıyla belirlendiği, anılan dosyada verilen kararın onanarak 1997 yılında kesinleştiği, davacının kararın infazı ile oluşan 165 parsel sayılı taşınmazı satın alan ilk elden 2016 yılında çaplı olarak satın aldığı, bu nedenle yalnızca taşınmazı satın aldığı ... ...'a karşı hak talebinde bulunabileceği, Bölge Adliye Mahkemesince davanın reddine yönelik olarak verilen kararın sonuç itibarıyla doğru olduğu anlaşılmış olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin ek karara yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesinin temyiz talebinin reddine ilişkin 06.06.2024 tarihli ek kararının ORTADAN KALDIRILMASINA;

Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 615,40 TL onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

20.02.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.