"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/126 E., 2018/281 K.
HÜKÜM : Kabul
Taraflar arasındaki tapusuz taşınmazın tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı ... vekili ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; ... ili, ... ilçesi, ... Kasabası, ....Mahallesi sınırlarında bulunan, ....'ya ait olan 210 parselin güney doğusunda, ....'ya ait olan 211 parselin kuzeyinde kalan iki katlı binasının 1975 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında tapulama harici kaldığını, gayrimenkul üzerinde bulunan bina üzerinde Hazinenin, Belediyenin ve üçüncü şahısların herhangi bir hakkının olmadığını, söz konusu taşınmazın öncesinde babası, ondan da önce dedesi tarafından ağaç dikilerek kullanıldığını, öncesinde taşınmazın taşlık olduğunu, anne ve babasının vefatının ardından babadan kalan taşınmazları kendi aralarında taksim ettiklerini, dava konusu yerin diğer mirasçılarla yapılan bu taksimde kendisine verildiğini ileri sürerek sınırlarını belirttiği taşınmazın adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine; davacının beyanlarının yerinde olmadığını, 5.4.2011 tarihli idari tahkikat tutanağına göre dava konusu taşınmazın Tapulama Kanunu 2.maddesi kapsamında olduğunu, yine dava konusu yerin Devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğunu belirterek davanın reddini savunmuş, TMK 713.maddesi gereğince dava konusu yerin Hazine adına tescilini talep etmiştir.
Dahili davalı Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi; dava konusu yerin Göksun Belediyesi sınırları içerisinde yer aldığını, yetki ve sorumluluğun bu belediyeye ait olduğunu, Büyükşehir Belediyesinin husumet ehliyetinin bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 07.07.2011 tarihli ve 2011/29 Esas, 2011/435 Karar sayılı kararı ile; yapılan yargılama, toplanan deliller, tarafların beyanları, mahallinde icra edilen keşif, keşifte dinlenen tanık ve mahalli bilirkişi beyanları, keşifte hazır bulunan bilirkişilerin ibraz ettikleri raporlar ve tüm dosya kapsamı itibariyle iddianın sübut bulduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. İlk Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 11.10.2012 tarihli ve 2012/2471 E- 2012/9001 K sayılı kararı ile ; " ... Bu halde mahkemece yapılacak iş; yeniden yapılacak keşifte yerel bilirkişi ve tanıklar HMK.nun 243 ve 244. maddeleri gereğince keşif yerine davetiyeyle çağrılmalı, aynı Kanunun 259 ve 290/2. maddeleri uyarınca uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle yerel bilirkişi ve tanıklar keşif yerinde dinlenmeli, taşınmazın imar ihyasına kim tarafından hangi tarihte başlandığı, imar ihyanın hangi tarihte tamamlandığı, tarımsal amaçlı zilyetliğin hangi tarihte başladığı, kim tarafından ne şekilde sürdürüldüğü hususları ile kazanmayı sağlayan zilyetlik koşulları sorularak açıklığa kavuşturulmalı, beyanlar arasındaki çelişki bulunması halinde HMK.nun 261. maddesi gereğince giderilmesine çalışılmalı, tanık ve bilirkişi sözleri ilmi esaslara göre hazırlanan bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli, taşınmaz üzerinde imar-ihya işlemlerinin başlandığı ve tamamlandığı tarih ile tarımsal amaçlı zilyetlik başlangıç tarihi ayrı ayrı belirlenmelidir. Ayrıca tescil davasının konusunu ancak tapuya kayıtlı olmayan taşınmazlar oluşturacağından ve çifte tapunun önlenmesi bakımından, dava konusu taşınmaza ait teknik bilirkişi raporu eklenerek, taşınmazın tapulu yerlerden olup olmadığı Tapu Sicil Müdürlüğünden sorulmalı, TMK.nun 713/4-5 maddesi gereğince yasal ilanlar yapılarak üç aylık ilan süresinin dolması beklenmelidir. Öte yandan Kadastro Kanununun 14. maddesi gereğince belgesizden zilyetlikle edinilebilecek taşınmaz miktarı kuru arazide 100 dönüm ve sulu arazide 40 dönümü aşmayacağından davacının zilyetlikle edindiği taşınmaz bulunup bulunmadığı, Tapu Sicil Müdürlüğü ve Kadastro Müdürlüğü ile zilyetliğe dayalı olarak tescil davası açıp açmadığının o yer Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğünden sorulması, belgesizden edinilen taşınmazlara ait tapu kayıtları ve kadastro tutanaklarının Tapu Sicil Müdürlüğünden, tescil davalarına ait dosyaların mahkemelerinden getirtilerek yasadaki miktar sınırlamaları yönünden gözönünde bulundurulmalı ve toplanan deliller ışığında bir değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar vermek gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir." gerekçesi ile karar bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 20.11.2014 tarihli ve 2012/466 Esas, 2014/372 Karar sayılı kararı ile; dava konusu yerin bulunduğu köyde kadastro çalışmalarının 1973 yılında kesinleştiği, dava konusu yerin taşlık vasfıyla tapulama harici bırakıldığı, mahallinde yapılan keşifte beyanları alınan mahalli bilirkişilerin tümünün; taşınmazın çok uzun yıllardır davacı tarafından zirai amaçla kullanıldığını, daha öncesinde de babası tarafından kullanıldığını, taşınmazın kadastro geldiğinde de taşlık olmadığını, aynı şekilde kullanıldığını belirttikleri, bu beyanlara ve ziraat bilirkişi raporuna göre taşınmaz üzerinde davacının kazanmayı sağlayıcı eklemeli zilyetliğinin oluştuğu kanaatine varıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
2. Yargıtay Kapatılan 16.Hukuk Dairesinin 08.02.2018 tarihli ve 2015/13516 E, 2018/651 K. sayılı kararı ile; " ... Hal böyle olunca, öncelikle Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na husumet yaygınlaştırılıp dava dilekçesi ve duruşma günü yöntemine uygun şekilde tebliğ edilerek taraf teşkili sağlandıktan sonra tarafların iddia ve savunmalarına ilişkin tüm deliller toplanıp değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu yön göz ardı edilerek hüküm kurulması isabetsizdir" gerekçesi ile karar bozulmuştur.
D. Mahkemece İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 06.11.2018 tarih ve 2018/126 Esas, 2018/281 Karar sayılı kararı ile; davacının dava konusu yeri eklemeli olarak 20 yıldan fazla, aralıksız fasılasız, malik sıfatıyla zilyet olarak kullandığı, imar ihya koşullarının ve davacı lehine 713. maddeye göre tescil koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili ve davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemece verilen ilk kararın Yargıtay 8.Hukuk Dairesince bozulduğunu, bozma sonrası bozma ilamında belirtilen eksiklikler yönünden bir araştırma yapılmadan hatalı bir şekilde karar verildiğini, dava konusu taşınmazın neden tespit harici bırakıldığının tespit edilmediğini, senetsizden tescil defterinin incelenmediğini, Taşoluk mahallesinin tamamının sit alanı olarak ilan edilmiş olmasına rağmen bu yönde bir araştırma yapılmadan karar verilmesinin doğru olmadığını, ayrıca dava konusu taşınmazın metruk bir arazi olduğunu ve bu nitelikteki arazilerin zilyetlikle kazanılabilmesinin mümkün olmadığını, Mahkemece bu konuda da bir araştırma yapılmadığını, taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosunun ne zaman geçtiğinin araştırılmadığını, ayrıca imar planına göre taşınmazın niteliğinin de araştırılmadığını, jeodezi bilirkişiden rapor alınmadığını, taşınmazın evveliyatının ve imar ihya hususlarının tespit edilmediğini, ilanların usulüne uygun yapılmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2.Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu, tescil harici yerlerin kazanılabilmesi için Kanunda belirtilen şartların davacı tarafça sağlanmadığını, karara dayanak alınan bilirkişi tespitlerinin aydınlatıcı olmadığı gibi birçok çelişkilerle dolu ve gerçeklikten uzak olduğunu, hükme esas alınan raporlarda davaya konu yerde davacının imar ihyasının olup olmadığı, var ise ne zaman tamamlandığı, tamamlanmadan itibaren kazanmaya elverişli zilyetlik süresinin geçip geçmediği hususlarının yeterince irdelenmediğini, zilyetlik koşullarının davacı lehine gerçekleştiğinin ispatlanamadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
Kadastro Kanunu'nun 14 üncü ve 17 nci maddesi,
Türk Medeni Kanunu'nun 713 üncü maddesi,
3. Değerlendirme
1.Dosya içeriğinden; sınırları dava dilekçesinde belirtilen taşınmazın bulunduğu Kahramanmaraş ili, .... ilçesi, ... Kasabasında kadastro çalışmalarının 1973 yılında kesinleştiği ve dava konusu yerin taşlık vasfıyla tapulama harici bırakıldığı, davacının mevki ve sınırları belirtilen, üzerinde ev ve meyve ağaçları bulunan bir parça taşınmazın kendisinin kullanımında olduğu halde tespit dışı bırakıldığını ileri sürerek eldeki temyize konu davayı açtığı, Taşoluk Belediye Başkanlığından celp edilen yazıda dava konusu taşınmazın imar planı sınırları içerisinde yer aldığı ve 7.8.1996 tarihinde çizildiği, 19.12.1997 tarihinde onandığı hususlarının bildirildiği, ayrıca Dairemizce eksikliğin giderilmesi yoluyla getirtilen belgelerden (Kültür ve Turizm Bakanlığından celp edilen yazıdan) dava konusu taşınmazın Adana Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Müdürlüğünün 31.01.2002 gün ve 4591 sayılı kararı ile III.Derece arkeolojik sit alanı olarak tescil edilen alan içinde kaldığının belirtildiği anlaşılmaktadır.
2. Mahkemece fen bilirkişisi Yener Bozoğlu'nın 24.06.2011 tarihli raporu hükme esas alınarak ve davacı lehine zilyetlikle edinim koşullarının gerçekleştiği belirtilerek yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmaya yeterli olmadığı, ayrıca bozma ilamına uyulduğu halde bozma gereklerinin tam olarak yerine getirilmediği anlaşılmaktadır. Şöyle ki ; taşınmazın evveliyatını, kullanım süresini ve niteliğini en iyi şekilde belirleyebilme yöntemi hava fotoğrafları olmasına rağmen bundan yararlanılmadığı, tek kişilik ve yetersiz ziraat bilirkişi raporu ile yetinildiği, hükme esas alınan fen bilirkişi raporunun ve raporda yer alan krokinin yetersiz olduğu, komşu parsellerin krokili raporda gösterilmediği, taşınmazın sit alanı içerisinde olup olmadığı, sit alanı içerisinde ise kaçıncı derecede sit alanında olduğunun kesin olarak belirlenmediği, bu şekilde eksik araştırma ve inceleme ile karar verilemeyeceği açıktır.
3. Hal böyle olunca; öncelikle dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde imar planının kesinleştiği 1997 yılından geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait yüksek çözünürlüklü farklı tarihlerde çekilen en az üç adet hava fotoğrafı Harita Genel Müdürlüğünden getirtilmeli, ayrıca Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulundan dava konusu taşınmazın bulunduğu yere ilişkin sit haritası temin edilmeli, dosya bu şekilde ikmal edildikten sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, taşınmazın bulunduğu köyde ve komşu köylerde ikamet edip davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek üçer kişilik yerel bilirkişi kurulu, taraf tanıkları, hükme esas raporu düzenleyen bilirkişiler dışında konusunda uzman fen bilirkişisi, 3 kişilik arkeolog, jeodezi ve fotogrometri mühendisi, 3 kişilik ziraat bilirkişisi ve inşaat bilirkişininin katılımıyla mahallinde yeniden keşif yapılmalıdır.
Keşif sırasında, yerel bilirkişi ve tanıklardan dava konusu taşınmazın öncesinin kime ait olduğu, kim tarafından ne sıfatla ve ne şekilde kullanıldığı, taşınmazların Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olup olmadığı, olmadığı takdirde imar-ihya gerektiren yerlerden olup olmadığı, böyle yerlerden ise imar-ihyaya konu edilip edilmediği ve edilmiş ise imar-ihyanın hangi tarihte tamamlandığı hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı; dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanlarının çelişmesi halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle oluşan çelişkilerin giderilmesine çalışılmalı; bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsellerin tespit tutanakları ve dayanaklarıyla denetlenmeli;
Fen bilirkişisine keşfi takibe elverişli, bilirkişi ve tanık sözlerini denetlemeye imkan verir krokili rapor düzenlettirilmeli;
Ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan çekişmeli taşınmazın toprak yapısı, eğimi, bitki deseni ve diğer yönlerden tarımsal niteliğini belirten, komşu parsellerle karşılaştırmalı biçimde değerlendirilerek taşınmazların değişik yönlerden çekilmiş fotoğrafları ile desteklenmiş, somut verilere dayalı, taşınmazların ne zaman imar ihya edildiği ve tamamlandığı hususlarını açıklayan, önceki ziraatçi bilirkişi raporunu da irdeler şekilde ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; taşınmaz ile çevresinin yakın plan ve panaromik fotoğrafları çektirilip üzerine taşınmazın sınırlarının işaretlenilmesi istenilmeli; Mahkeme hâkiminin, taşınmazın konumuna, niteliğine ve çevre parsellerle karşılaştırılmalı olarak fiziksel özelliklerine ilişkin gözlemi keşif tutanağına aynen yansıtılmalı;
Jeodezi ve fotogrametri uzmanından taşınmazların kadastro paftasındaki konumunun bilgisayar programı aracılığıyla uydu ve hava fotoğraflarına aktarılması suretiyle hava fotoğrafları üzerinde stereoskop aletiyle ve temin edilebilecek en eski ve yeni tarihli uydu fotoğrafları üzerinde de inceleme yaptırılarak taşınmazların önceki ve şimdiki niteliği, taşınmazların taşlık-çalılık
gibi imar - ihyaya muhtaç olan yerlerden mi yoksa boş (hali) nitelikte mi bulunduğu, imar-ihyaya muhtaç yerlerden olması halinde imar-ihyasının hangi tarihte tamamlandığı, ekonomik amaca uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle kullanılıp kullanılmadığı ve kullanımın hangi tarihten itibaren başladığı hususlarında ayrıntılı rapor düzenlemesi istenilmeli;
Çekişmeli taşınmazın sit alanında bulunup bulunmadığı, bulunuyor ise kaçıncı derece sit alanında kaldığının belirlenmesi, ayrıca taşınmaz üzerinde korunması gerekli kültür varlığı bulunup bulunmadığının tespit edilmesi için arkeolog ve fen bilirkişisi kurullarından gerekçeli, denetime elverişli, çekişmeli taşınmaz ile sit haritalarını çakıştırılmış halde gösterir rapor ve harita düzenlenmeleri istenilmeli;
Bundan sonra taşınmazın zilyetlikle edinilip edinilemeyeceği, taşınmaz üzerinde zilyetlikle edinim koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece bu hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup kararın açıklanan sebeplerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine ile davalı ... vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nın geçici 3 üncü maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA,
Temyiz eden davalı Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Peşin alınan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davalı ... Başkanlığına iadesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
16.10.2024 tarihinde oybirliği ile karar verildi.