Logo

1. Hukuk Dairesi2024/4755 E. 2024/6177 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasında, davacı tarafından ileri sürülen zilyetliğin mülkiyete konu taşınmaz üzerindeki zilyetlikle kazanma şartlarını sağlayıp sağlamadığı ve taraf teşkili hususu.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, mera vasfına sahip taşınmaz üzerinde açılan davada ilgili belediyenin taraf teşkili sağlanmadan ve bozma kararında belirtilen hususlar tam olarak yerine getirilmeden, özellikle de davalı lehine oluşan usuli kazanılmış hak gözetilmeden hüküm kurulması doğru bulunmayarak karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/56 E., 2022/58 K.

HÜKÜM : Kısmen Kabul

Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı vekili ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Kayseri ili, .... ilçesi, ...- ... köyünde bulunan 396 ada 88 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında davalı Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, dava konusu taşınmazın müvekkilinin amcası tarafından tarla olarak kullanıldığını, müvekkili tarafından kadastro çalışmalarından önce satın alındıktan sonra da bilfiil kullanıldığını ve halen kullanılmakta olduğunu, taşınmazın davalı Hazine ile ilgi ve alakasının bulunmadığını, mera veya meradan açma ya da Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan kamu malı sayılan yerlerden olmadığını, taşınmazın müvekkili ve eklemeli zilyetliğine dayandığı amcası ve evveli tarafından 70-80 seneyi aşan bir zamandan beri nizasız ve fasılasız şekilde tarla olarak kullanıldığını ileri sürerek keşif sırasında belirlenecek kısmının tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine, davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

İncesu Asliye Hukuk Mahkemesinin 01.03.2016 tarih ve 2015/42 Esas, 2016/98 Karar sayılı kararıyla; davacının talebinin kendisine ait taşımazın devamı niteliğinde olan taşınmaz kısmının tapuda Hazine adına kayıtlı taşınmaz içerisinde kaldığı ve bu kısmın Hazine adına olan tapusunun iptali ile kendi adına tapuya tesciline yönelik olduğu, keşifteki mahkeme gözlemi ile mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarına göre taşınmazın evveliyatında davacının amcasının kullanımında olduğu, hava fotoğraflarına göre taşınmazda 1954-1992 yılları arasında kullanım gözüktüğü, taşınmazın bulunduğu yerde dava konusu taşınmaza sınırı bulunan bir kısım taşınmazların İncesu Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/996 Esas sayılı dosyası ve İncesu Kadastro Mahkemesinin 2006/44 Esas sayılı dosyasına istinaden Hazine adına olan tapusunun iptaline karar verildiği, taşınmazın sınırlarının belirli olduğu anlaşılmakla davacının dava konusu kısımda 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713. ve 996. maddeleri ile 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesinde bahsedildiği şekilde zilyetliği bulunduğu, dava konusu edilen ve fen bilirkişi ek raporuna ekli krokide (B) harfi ile gösterilen kısmın, tapuda Hazine adına kayıtlı 396 ada 88 parsel bütünlüğünde olmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile 366 ada 88 parsel sayılı taşınmazda kalan 21.01.2016 havale tarihli fen bilirkişi ek raporuna ekli krokide (B) harfi ile gösterilen 1.025,83 metrekarelik kısmın davalı Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 04.11.2020 tarihli ve 2017/210 Esas, 2020/5064 Karar sayılı kararıyla; Mahkemece, temyize konu taşınmaz bölümü üzerinde davacı yararına, zilyetlikle mülk edinme koşullarının gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle yazılı olduğu şekilde karar verilmiş ise de yapılan araştırma, inceleme ve uygulamanın hüküm vermek için yeterli bulunmadığı, taşınmazın niteliğini ve kullanım durumunu en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarının incelenmesi olduğu halde, sadece 1975 ve 1992 tarihlerine ait hava fotoğrafları temin edilerek harita mühendisi bilirkişisinden rapor alındığı ancak bu raporda, taşınmaz bölümünün işlenmiş olduğu, tarımsal faaliyete konu edildiği, sabit sınırların büyük oranda zeminde mevcut olduğu belirtilmekle yetinildiği, taşınmaz bölümünün evveliyatı, kullanım süresi, niteliği ve üzerindeki imar-ihya işlemlerinin tamamlanıp tamamlanmadığı yönünden değerlendirme yapılmadığı, tespit tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ilişkin hava fotoğrafları getirtilip 3 kişilik jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi kurulundan belirtilen hususları açıklar şekilde rapor alınmadığı, dosyada bulunan dava konusu taşınmaz bölümüne ait fotoğraflardan taşınmaz bölümü üzerinde büyük taş kütlelerinin bulunduğu görülmesine rağmen, tek kişilik ziraatçi bilirkişi raporunda taşınmaz bölümünün tarım arazisi olduğu ve evveliyatının tarla olduğu belirtilerek fotoğraflardaki görüntüyle rapor arasında çelişki yaratıldığı halde, söz konusu çelişkinin giderilmesi amacıyla 3 kişilik ziraatçi bilirkişi kurulundan taşınmaz bölümünün öncesinin ne olduğunu, imar-ihyaya muhtaç yerlerden olup olmadığını, imar-ihyaya muhtaç yerlerden ise imar-ihyaya hangi tarihte başlandığını ve tamamlandığını, taşınmazın kullanım durumunu kesin olarak belirleyen bilimsel verilere dayalı ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmadığı, yerel bilirkişiler ve davacı tanığının soyut ve yetersiz beyanlarına dayanılarak hüküm kurulması cihetine gidildiği, bu şekilde eksik araştırma ve inceleme ile karar verilmesinin usul ve yasaya uygun düşmediği gerekçesiyle Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bozmaya uyan İncesu Asliye Hukuk Mahkemesinin 15.02.2022 tarih ve 2021/56 Esas, 2022/58 Karar sayılı kararıyla; bozma ilamında belirtilen hususlar dikkate alınarak Harita Genel Müdürlüğünden hava fotoğrafları istenilerek bilirkişi heyetiyle beraber keşif icra edildiği, bilirkişi heyeti tarafından dosyaya sunulan 29.09.2021 havale tarihli heyet raporunun ekinde yer alan krokide (A) harfi ile ve yeşil boya ile gösterilen 1.041,53 metrekarelik kısmın 25-30 yıldır şahıslar tarafından nizasız-fasılasız tarım arazisi olarak kullanıldığı, dava konusu edilen diğer kısımların ise daimi olarak tarım arazisi olarak kullanılmadığı, tanık anlatımlarından da krokide (A) harfi ile gösterilen kısmın tarım arazisi olarak davacı ve daha önceleri de davacının babası tarafından kullanıldığı anlaşılmakla 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713. maddesinde aranan davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulundurma koşulu gerçekleşen (A) harfli kısım yönünden davanın kabulüne, 20 yıllık aralıksız zilyetlik koşulu gerçekleşmeyen ve krokide (B) ve (C) harfi ile gösterilen kısımlar yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Nedenleri

1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; yargılama ve keşif esnasında dinlenilen tanık beyanları ve alınan bilirkişi raporlarından anlaşılacağı üzere dava konusu taşınmazın müvekkili tarafından bilfiil kullanıldığını ve halen kullanılmakta olduğunu, taşınmazın davalı Hazine ile ilgi ve alakasının bulunmadığını, mera veya meradan açma Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olmadığını, taşınmazın müvekkili ve eklemeli zilyetliğine dayandığı kişiler tarafından uzun yıllardır nizasız ve fasılasız bir şekilde kullanıldığını, kadastro teknisyeni ve jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişilerin ortak vermiş oldukları bilirkişi raporlarında aleyhe olan hususları kabul etmediklerini, ziraat mühendisi bilirkişi raporunda ise (A) harfi ile gösterilen yerlerin tarım arazisi olduğu, 25-30 yıldır şahıslar tarafından tarım arazisi olarak kullanıldığı belirtilmiş ise de bu kullanımın 60-70 yıldan fazla süredir devam ettiğini, (B) harfi ile gösterilen yerin ise tarım arazisi olmadığı ve 5-10 yıldır ara sıra tarım arazisi olarak kullanıldığı tespitinin yapıldığını, (B) harfi ile gösterilen yerin öncesinde ve halen kullanılmakta olup bir kısmında yulaf ekili olduğunun da raporlarda beyan edildiğini, (C) harfi ile gösterilen kısmın ise tanık beyanlarından da anlaşılacağı üzere saban ile arpa, buğday ekildiği ancak sonrasında traktörlerin çıkması ile bu yerlerin fidan dikilmek suretiyle kullanılmaya devam edildiğini, bilirkişi raporunda her ne kadar 1-4 yaşında badem ve çam ağaçları bulunduğu belirtilmiş ise de arazinin kıraç olmasından dolayı fazla yetişmemesine rağmen çok önceleri ekilen fidanlar bulunduğunu, rapordaki aleyhe olan hususları kabul etmediklerini, bilirkişi raporları arasında çelişkilerin mevcut olduğunu, dinlenilen tanık beyanları dikkate alınmaksızın karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, bilirkişi raporlarında (B) harfi ile gösterilen yerde müvekkili, müvekkilinin murisi ve evvellerinin kullanımlarının açık olduğunu, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin hatalı hesaplandığını ileri sürerek Mahkeme kararının aleyhlerine olan kısımlarının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, eksik inceleme ile verildiğini, dava konusu taşınmazların Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olup zilyetlikle kazanılmasının mümkün olmadığını, dava konusu kabul kararı verilen taşınmaz üzerinde TMK'nın aradığı zilyetlikle kazanıma yeterli şartların oluşmadığını, taşınmaz üzerinde uzun yıllardır tarımsal faaliyet yapılmadığını, keşif sırasında dinlenilen bilirkişilerin taraflı beyanda bulunduklarını ileri sürerek Mahkemece verilen kısmen kabul kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi;

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. ve 17. maddeleri.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297. maddesi

3. Değerlendirme

1. Kayseri ili, ... ilçesi, .../... Mahallesi çalışma alanında bulunan dava konusu 396 ada 88 parsel sayılı, 106.155,21 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, ham toprak vasfıyla kök 396 ada 84 parsel sayılı taşınmazın hükmen ifrazı neticesinde Hazine adına tescil edilmiştir. Davacı ..., satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak çekişmeli taşınmazın bir bölümünün tapu kaydının iptali ile adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın 21.01.2016 havale tarihli ek fen bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen 1.025,83 metrekarelik bölümün davalı Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olarak hüküm kurulduğu gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiş, Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda 29.09.2021 havale tarihli heyet raporunun ekinde yer alan krokide (A) harfi ile gösterilen 1.041,53 metrekarelik kısmın Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, dava konusu (B) ve (C) harfleri ile gösterilen kısımlar yönünden ise davanın reddine karar verilmiştir.

2. Dosya içeriğinde yer alan bilgi ve belgelerden Kayseri ili, .... ilçesi, ..../.... Mahallesi çalışma alanında bulunan dava konusu 396 ada 88 parsel sayılı, 106.155,21 metrekare yüzölçümündeki taşınmazın hükmen Hazine adına tescil edildiği, dava açılan 396 ada 88 parsel sayılı taşınmazın dava tarihinden önce 29.11.2012 tarihli ve 882 sayılı komisyon tahsis kararı ile 4342 sayılı Mera Kanunu'nun 5. maddesinin b bendi kapsamında mera olarak tahsis edildiği, sonrasında 396 ada 88 parsel sayılı taşınmazın hükmen ifrazı neticesinde 396 ada 89 ve 396 ada 90 parsel sayılı taşınmazların oluştuğu, 396 ada 89 parsel sayılı taşınmazın tarla vasfında özel mülkiyete konu olarak tescil edildiği, 396 ada 90 parselin ise mera vasfında kamu orta malı olarak tescil edildiği, davacının tapu iptal ve tescilini talep ettiği yerin 396 ada 90 parsel içinde kaldığı, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü parsel sorgu uygulamasından yapılan incelemede ise eldeki davada verilen hükümden sonra 396 ada 90 parsel sayılı taşınmazın da ifraz edilerek 90, 91 ve 92 parsellere ayrıldığı, dava konusu edilen taşınmaz bölümünün 396 ada 92 parsel sayılı mera vasıflı parsel içerisinde kaldığı anlaşılmıştır.

3. Mahkemece her ne kadar bozma ilamına uyularak yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de eldeki davada taraf teşkilinin sağlandığından söz edilemeyeceği gibi, uyulmasına karar verilen bozma gerekleri yerine getirilmediği için davanın esasına ilişkin olarak yapılan araştırma ve inceleme de hüküm kurmak için yeterli değildir.

4. Şöyle ki; dava açılan ve hüküm verilen 396 ada 90 parsel (evveliyatı 396 ada 88 parsel) sayılı taşınmaz hükümden sonra ifraz edilmiş ve taşınmazın dava tarihinden önce vasfı değiştirilerek mera tahsis komisyonunca mera olarak tahsis edilmiştir. Mahkemece mera araştırması yapılmamıştır Bilindiği üzere, meraların mülkiyet hakkı Hazineye, kullanım hakkı ise ilgili köy ya da belediye tüzel kişiliğine ait olup bu nedenle mera vasfıyla sınırlandırılan taşınmazlar hakkında açılan davalarda husumetin, Hazine'nin yanında ilgili Köy ya da Belediye Tüzel Kişiliğine de yöneltilmesi zorunludur. Somut olayda dava, Hazine hasım gösterilerek açılmış, .../... Mahallesini temsilen İncesu Belediye Başkanlığının da davada taraf olması gerektiği Mahkemece gözden kaçırılmıştır. Bu nedenle davada taraf teşkilinin sağlandığından söz edilemez. Oysa taraf teşkilinin sağlanması dava şartlarından olup bu koşul yerine getirilmeden davanın esasına girilmesi hukuken mümkün bulunmamaktadır.

5. Bununla birlikte; yukarıda ifade edildiği üzere dava konusu 396 ada 90 parsel (evveliyatı 396 ada 88 parsel) sayılı taşınmazın tapu kütük sayfasının kapatıldığı ve hükümden sonra ifraz edilerek 90, 91 ve 92 parsellere ayrıldığı, dava konusu edilen taşınmaz bölümünün 396 ada 92 parsel sayılı mera vasıflı parsel içerisinde kaldığı göz ardı edilmek suretiyle tapu kütük sayfası kapatılan 396 ada 90 parsel sayılı taşınmaz hakkında karar verilmiş olması da isabetsizdir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 297. maddesinin ikinci fıkrasındaki “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” düzenlemesi uyarınca, Kamu düzeninden olan doğru sicil oluşturma ilkesi gözetilerek infaz sırasında tereddüt ve şüphe yaratmayacak nitelikte hüküm kurulmalıdır.

6. Öte yandan; bozma sonrası alınan fen bilirkişi raporunun, bozma öncesi alınan fen bilirkişi raporuyla uyumlu olmadığı, çelişkili olacak şekilde harflerin, dava konusu edilen yerlerin ve yüzölçümlerinin ve kroki üzerinde gösterilen sınırlarının farklı olduğu görülmektedir. Şöyle ki; Mahkemece, bozma kararı öncesinde hükme esas alınan 21.01.2016 tarihli fen bilirkişi raporunda 396 ada 88 parsel içerisinde yer alan ve (B) harfi ile gösterilen 1.025,83 metrekare yüzölçümündeki çekişmeli bölüm yönünden davanın kabulüne karar verildiği, bozma sonrası yapılan keşif neticesinde alınan 18.08.2021 havale tarihli fen bilirkişisi ve 3 kişilik jeodezi ve fotogrametri mühendisinden oluşan bilirkişi heyeti raporunda (Mahkemece kısa kararda ve gerekçeli kararda sehven ziraat bilirkişi heyeti raporunun tarihine atıf yapıldığı) ise keşif sırasında davacının tescilini talep ettiği yerlere ilişkin zeminde ölçümler yapıldığına değinilerek bu kez dava konusu yerlerin (A) harfi ile 1.041,53 metrekare, (B) harfi ile 944,42 metrekare ve (C) harfi ile 6.088,36 metrekare olmak üzere toplam 8.074,31 metrekare olarak gösterildiği, 21.01.2016 tarihli fen bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen kısım ile 18.08.2021 havale tarihli bilirkişi heyeti raporunda (A) harfi ile gösterilen bölümün sınırlarının farklı olduğu, ancak fen bilirkişisinden bozma öncesi alınan 21.01.2016 tarihli fen bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen kısmın 18.08.2021 havale tarihli bilirkişi heyeti raporunda (A), (B) ve (C) harfleri ile gösterilen yerlerin hangi bölümlerine denk geldiğini gösterir ek bir rapor alınmadığı anlaşılmıştır. Ayrıca ilk kararda hükme esas alınan 21.01.2016 tarihli fen bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen 1.025,83 metrekarelik kısım yönünden kabul kararı verildiği, bu kararın sadece davalı Hazine tarafından temyiz edildiği halde bu miktar üzerinden davalı Hazine lehine usuli müktesep hak oluştuğu göz önünde bulundurulmaksızın bozma sonrası alınan 18.08.2021 havale tarihli bilirkişi heyeti raporunda (A) harfi ile gösterilen 1.041,53 metrekarelik kısım yönünden kabul kararı verilmesi de isabetsizdir.

Hal böyle olunca; doğru sonuca varılabilmesi için Mahkemece öncelikle, çekişmeli taşınmazın güncel tapu kayıtları ve kütükleri getirtilmeli, kök 396 ada 84 parsel sayılı taşınmazın ifrazına ilişkin tüm ifraz haritaları, krokiler ve kararlar getirtilerek (özellikle 396 ada 90, 91 ve 92 parselleri içerecek şekilde) dosya arasına alınmalı, 396 ada 88 parsel sayılı taşınmaz ve ifrazı neticesinde oluşan 396 ada 90 parsel ile 396 ada 92 parsel sayılı taşınmazların mera olarak sınırlandırılmasına ilişkin Mera Komisyon Kararı ve ilgili bilgi ve belgeler ile taşınmazların mera sicil defterine kayıt tarihini gösterir şekilde mera sicil kaydının onaylı örneği getirtilerek dosya içerisine alınmalı, davacı tarafa davasını İncesu Belediye Başkanlığı’na yöneltmesi için süre ve imkan tanınmalı, bu yolla taraf teşkili sağlanmalı, taraf teşkilinin sağlanması halinde dahili davalıya savunma ve delilleri sorulmalı, bildirildiği takdirde delilleri toplanmalıdır.

Daha sonra taşınmaz bölümü başında yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, taşınmazın bulunduğu köy ile komşu köylerde ikamet eden ve davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile üç kişilik ziraat mühendisi bilirkişi heyeti, 1 jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi ve fen bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı; öncelikle çekişmeli taşınmazın hangi parsel içerisinde kaldığı belirlenmeli, buna göre fen bilirkişisinden mahkemece bozma öncesinde düzenlenen 21.01.2016 tarihli fen bilirkişi raporuna ekli harita ile bozma ilamından sonra düzenlenen 18.08.2021 havale tarihli bilirkişi heyeti raporuna ekli harita çakıştırılmak suretiyle 21.01.2016 tarihli fen bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen kısmın 18.08.2021 havale tarihli bilirkişi heyeti raporunda (A), (B) ve (C) harfleri ile gösterilen yerlerin hangi bölümlerine denk geldiğini gösteren ve davalı Hazine lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu hususunu gözetmek suretiyle bilirkişi raporları arasındaki çelişkiyi gideren ve bozma öncesi alınan bilirkişi raporuyla uyumlu olacak şekilde yeniden keşfi ve uygulamayı denetlemeye elverişli, ayrıntılı bir rapor alınmalı ve harita düzenlettirmeli; yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın öncesinin kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği ve kim tarafından ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı, çekişmeli taşınmazın öncesinin ne olduğu, mera vasfında olup olmadığı ya da mera niteliğindeki taşınmazdan kazanılıp kazanılmadığı etraflıca sorularak maddi olaylara dayalı bilgi alınmalı, beyanların doğruluğu komşu parsel tutanak ve dayanaklarıyla denetlenmeli, 3 kişilik ziraatçi bilirkişi kurulundan çekişmeli taşınmaz bölümünün niteliğini, kullanım durumunu, imar-ihyaya muhtaç yerlerden olup olmadığını, böyle yerlerden ise imar-ihya edilip edilmediğini açıklayan, önceki tarihli ziraatçi bilirkişi raporunu da irdeler şekilde tarımsal niteliğini bildirir, taşınmaz bölümünün komşu parsellerle karşılaştırmalı biçimde toprak yapısını, eğimini, bitki desenini, zirai durumunu, üzerinde sürdürülen zilyetlik var ise zilyetliğin şeklini ve süresini bildiren, dava konusu taşınmazın öncesinin geleneksel biçimde, kullanılan kadim mera olup olmadığı, toprak yapısı, eğimi, bitki deseni ve diğer yönlerden mera nitelikli yerlerden nasıl ayrıldığı, taşınmazın meradan açılan, meranın devamı niteliğindeki yerlerden olup olmadığını belirten, taşınmaz bölümünün değişik yönlerden çekilmiş fotoğrafları ile desteklenmiş, bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı ayrıntılı gerekçeli rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişiden dosya arasında bulunan hava fotoğrafları üzerinde stereoskop aletiyle incelenmesi yaptırılarak, taşınmaz bölümünün sınırlarını ve niteliklerini, taşınmaz bölümünde imar-ihya tamamlanmış ise tamamlandığı tarih ile taşınmaz bölümü üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıcını, şeklini ve süresini belirtir şekilde rapor alınmalı; bu şekilde yapılan tahkikat sonucunda elde edilmiş deliller ile daha önce toplanmış tüm deliller birlikte değerlendirilerek usuli kazanılmış hakkı zedelemeden sonucuna göre bir karar verilmelidir. Açıklanan nedenlerle davacı vekili ve davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmüş ve hükmün bozulması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan nedenlerle davacı vekili ve davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Mahkeme kararının BOZULMASINA,

Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

1086 sayılı HUMK'un 440/III-1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

12.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.