"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/247 E., 2018/182 K.
HÜKÜM : Kabul
Taraflar arasındaki tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece verilen karar Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalılar Hazine vekili ve Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde özetle; Balıkesir ili, .... ilçesi, .... (...) köyünde yapılan kadastro çalışmaları sırasında 167 ada 2 parsel sayılı taşınmazın adına tespit ve tescil edildiğini, bu taşınmazın doğu hududunda bugüne kadar hiç yol olmadığı halde, adına tescili yapılan taşınmazdan 10-15 metrekarelik kısmın yol olarak ayrıldığını yaptığı araştırma neticesinde öğrendiğini, bu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olmadığını ileri sürerek davanın kabulü ile adına tespiti yapılan 167 ada 2 parsel sayılı taşınmazın doğu hududunda bulunan tahminen 10-15 metrekarelik yolun iptali ile bu kısmın kendi adına kayıtlı 167 ada 2 parsel sayılı taşınmaza ilave edilmek sureti ile tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu yerin kadastro tespit çalışmaları sırasında tespit dışı bırakılan yer olduğunu, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olan taşınmaz hakkında davacı lehine zilyetlikle ve kazandırıcı zamanaşımı ile iktisap koşullarının mevcut ve mümkün olmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın husumet yönünden tarafları açısından reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... Başkanlığına dava dilekçesi tebliğ edilmiş, davalı cevap dilekçesi sunmamıştır.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 03.12.2014 tarihli ve 2013/269 Esas, 2014/311 Karar sayılı kararıyla; keşifte yapılan gözlemde davacıya ait 167 ada 2 parsel sayılı taşınmazın doğu sınırının yaklaşık 10 m² genişliğinde etrafı 1 metre yüksekliğinde taş duvarlar ile çevrili olduğu, içinde yaklaşık 40-50 yaşlarında dut ağacının ve 45-50 yaşlarında kesik vaziyette incir ağacının bulunduğu, taş duvarın 167 ada 1 parsel sayılı taşınmaza doğru bütünlük arz edecek şekilde devam ettiği, her iki parsel arasında zeminde ayırıcı sınırın bulunmadığının tespit edildiği, mahalli bilirkişilerin 30-40 yıldır taşınmazın bu şekilde etrafının taş duvarlarla çevrili olduğunu, iç tarafının davacı tarafından kullanıldığını, köy yolu ile taşınmazın bu şekilde ayrılmış olduğunu beyan ettiği, komşu taşınmaz maliki ve mahalli bilirkişi .....'ın da davacıya ait taşınmazın sınırının bu şekilde olduğunu, kendi taşınmazı ile davacının taş duvarının arasında kalan kısmın köy yolu olarak kullanıldığını beyan ettiği, davacı tanıklarının da bu taş duvarın taşınmazın sınırı olduğunu, bugüne kadar yıkılmadan ayakta durduğunu, köy boşluğu ile bu şekilde sınırın bulunduğunu beyan ettikleri, 20.10.2014 tarihli fen bilirkişisi raporunda davacının taş duvar sınır olacak şekilde hak iddia ettiği kısmın yüz ölçümünün 1,29 metrekare olduğu, tüm bu hususlar hep birlikte değerlendirildiğinde, Küçükakçaalan Mahallesi 167 ada 2 parsel sayılı taşınmazın davacıya ait olduğu, bu taşınmazın 29.01.2008 tarihinde kesinleşen kadastro tespitiyle davacı adına tespit gördüğü, bu tarih itibariyle davacının hak iddia ettiği taş duvarla çevrili kısmın zeminde mevcut olduğu, bu kısım yönünden de zilyetlik şartlarının oluştuğu, ancak kadastro tespitinin duvarın iç tarafından yapıldığı ve bu kısmın da davacı tarafça kullanıldığı, bu nedenle yol olmadığı, yol olarak da kullanılmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde dahili davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 25.09.2017 tarihli ve 2015/16432 Esas, 2017/5693 Karar sayılı kararıyla; kadastroca tescil harici bırakılan yerler için açılan tescil davalarında, 4721 sayılı TMK'nın 713/3. maddesi uyarınca davanın yasal hasım konumunda olan Hazine ve ilgili kamu tüzel kişiliğine birlikte yöneltilmesinin zorunlu olduğu, somut olayda davanın, dava konusu taşınmazın bulunduğu Küçükakçaalan Köyü Tüzel Kişiliğine yöneltildiği, yargılama sırasında Hazine ve Dursunbey Belediye Başkanlığının davaya dahil edildiği, ancak hüküm tarihinden önce yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanun uyarınca Balıkesir ilinin mülki sınırları büyükşehir belediyesi sınırı olarak belirlendiği halde Büyükşehir Belediye Başkanlığının davaya dahil edilmediği, taraf teşkili dava şartlarından olup bu şart sağlanmadan davanın esasına girilemeyeceği, hal böyle olunca, Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanlığı davaya dahil edilerek husumetin yaygınlaştırılması, tarafların iddia ve savunmalarına ilişkin tüm delillerin toplanması, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği, diğer yandan tescil davalarında TMK'nın 713/4-5. maddesi gereğince keşif sonucu elde edilen bilirkişinin rapor ve krokisine göre gerekli yerel ve gazete ilanlarının yöntemine uygun bir biçimde yapılması, ilanın yapıldığı gazete ile ilan tutanaklarının dosya arasına konulması, yasal 3 aylık sürenin dolmasının beklenilmesi gerektiği, Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün bozulmasına, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre davanın, yol olarak kadastro tespit harici bırakılan taşınmazın iptal ve tescili davası olduğu, TMK'nın 713/1. maddesi uyarınca, tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişinin, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebileceği ve mülkiyet şartları gerçekleştiği anda kazanılmış olacağı, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 2015/16432 Esas 2017/5693 Karar sayılı bozma kararı doğrultusunda ilgili ilanlar yapılarak yasal 3 aylık süre beklenildiği, Balıkesir Büyükşehir Başkanlığı'nın davaya dahil edildiği, bozma öncesi yapılan yargılamada dinlenilen tanık beyanları ve alınan bilirkişi raporları değerlendirildiğinde dava konusu 20.10.2014 havale tarihli fen bilirkişisi raporunda kadastro tespit harici bırakılan yol üzerinde kırmızı renkle boyanarak (A) harfi ile gösterilen 1,29 metrekarelik kısmın davacıya ait olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili ve davalı Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Nedenleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabule karar verilmesinin isabetsiz olduğunu, karara dayanak bilirkişi raporunun yetersiz, eksik ve hatalı olduğunu, davacı lehine kazandırıcı zamanaşımı yoluyla iktisap koşullarının oluşmadığını, hak düşürücü sürenin geçtiğini, dava konusu yerin Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olup uzun yıllardır parsel sahiplerince dahi köyün genel yolu olarak kullanılan taşınmaz hakkında davacının zilyetlikle ve kazandırıcı zamanaşımı yoluyla iktisap koşullarının mevcut olmadığını, ayrıca davacının taşınmazı zilyetlikle veya kazandırıcı zamanaşımı yoluyla iktisabının mümkün olmadığını, tespit dışı bırakılan bir yerin Türk Medeni Kanunu'nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17. maddeleri hükümlerine göre tapuda tescil edilebilmesi için tespit dışı bırakılma işleminin yapıldığı tarihten itibaren dava tarihine kadar 20 yıldan fazla süre ile anılan maddelerde belirtilen koşullar altında tasarruf edilmesi gerektiğini, dava konusu yerde yapılan kadastro tespit çalışmalarından itibaren 20 yıllık sürenin dolmadığını, belirtilen nedenle taşınmazın zilyetlikle veya kazandırıcı zamanaşımı yoluyla iktisap koşullarının oluşmadığını ileri sürerek hükmün bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Balıkesir Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davanın müvekkili İdare açısından husumet yönünden reddedilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek hükmün bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C.Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17. maddeleri,
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713/1. maddesi.
3. Değerlendirme
1. Dava konusu edilen yer, Balıkesir ili, .... ilçesi, .... köyünde bulunan 20.10.2014 tarihli fen bilirkişi raporu ve ekindeki krokide (A) harfi ile gösterilen 1,29 metrekare yüz ölçümlü taşınmaz olup taşınmazın anılan fen bilirkişi raporuna göre ilk tesis kadastrosu sonucu paftasında yol olarak gösterilen tescil harici kısımda kaldığı anlaşılmıştır.
2. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına, temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere ve bozma kararının gerekçelerine göre davalı Hazine vekili ve davalı Balıkesir Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı vekilinin aşağıdaki paragraf kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
3. Bilindiği üzere; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 297/2. maddesinde “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” düzenlemesi yer almaktadır. Kamu düzeninden olan doğru sicil oluşturma ilkesi gereğince hakimin infazı kabil karar verme yükümlülüğü vardır. Kanun maddesinin bu açık hükmüne göre, mahkemelerce kurulan hükümler infaz sırasında tereddüt ve şüphe yaratmayacak nitelikte olmalıdır. Bu biçim, yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, hükmün infazında zorluklara ve tereddütlere, yargılamanın ve davaların gereksiz yere uzamasına, davanın tarafı bulunan kişi ve kurumların mağduriyetlerine sebebiyet verecek ve kamu düzeni ve barışını olumsuz yönde etkileyecektir.
Somut olayda 20.10.2014 havale tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen ve kadastro çalışmaları sırasında yol olarak tescil harici bırakılan kısmın tapuda kayıtlı olmamasına rağmen, Mahkemece "...(A) harfi ile gösterilen 1,29 m²'lik kısmın iptali ile ..." şeklinde hüküm tesisi doğru değildir.
Ne var ki, anılan husus yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından hükmün düzeltilerek onanması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine vekili ve davalı Balıkesir Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı vekilinin temyiz itirazlarının değinilen yönden kabulü ile:
Mahkeme kararının hüküm fıkrasının;
(1) numaralı bendinde yer alan “... iptali ile...” ibaresinin hükümden çıkarılmasına, hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı Balıkesir Büyükşehir Belediyesi Başkanlığına iadesine,
Temyiz eden davalı Hazine harçtan muaf olduğundan bu hususta karar verilmesine yer olmağına,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
1086 sayılı HUMK'un 440/III-1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
12.11.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.