Logo

1. Hukuk Dairesi2024/5036 E. 2025/2677 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tarafından satış suretiyle devredilen taşınmazın aslında bağış olduğu ve davacının bağıştan rücu etmesi nedeniyle tapu kaydının iptali ve adına tescili istemiyle açılan davada, muvazaa iddiasının kabul edilip edilmeyeceği hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının satış işleminin tarafı olması ve kimsenin kendi muvazaasına dayanarak hak iddia edememesi, ayrıca davacının yemin deliline ilişkin itirazını istinaf aşamasında ileri sürmemiş olması ve istinaf edilmeyen hususun temyiz edilemeyeceği gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2024/206 E., 2024/1262 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Gümüşhane 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/1013 E., 2023/678 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; Almanya'da yaşadığını, yaz aylarında ise memleketi Gümüşhane'ye geldiğini, son gelişinde çevresinin etkisi ile maliki olduğu 48 ada 4 parseldeki 1 nolu bağımsız bölümdeki payını davalı oğluna bedelsiz olarak bağışladığını, ancak resmi akitte devrin satış olarak gösterildiğini, ancak bir zaman sonra devir sebebiyle vicdan azabı duyduğunu, diğer mirasçıları dava konusu mal varlığından mahrum ettiği için yapmış olduğu bağıştan dönerek davalıdan tapuyu geri istediğini, ancak davalının iadeye yanaşmadığını, taraflar arasındaki işlem şeklen satış olarak gözükse de aslında bağış olduğunu, sözleşme gerçek iradelerine uymadığından muvazaa nedeniyle iptalinin gerektiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı; iddiaların doğru olmadığını, davacısının isteği ve iradesi doğrultusunda taşınmazını satış suretiyle devrettiğini, dava konusu taşınmazı üzerindeki ipotekle birlikte satın aldığını, satış işleminin iptali için hiçbir neden bulunmadığını, davacının muvazaa iddiasını yazılı delille ispatlaması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının satış suretiyle dava konusu taşınmazını davalıya devrettiği, taraflar arasındaki işlem bağış olmadığından bağıştan rücu şartlarının da söz konusu olmadığı, davacının muvazaa iddiasında bulunduğu işlemde kendisinin de taraf olduğu, hiç kimsenin kendi muvazaasına dayanarak bir hak talep edemeyeceği, bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasının hukuk düzenince korunamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının resmi senette satış olarak devrettiği taşınmazı gerçekte bağış yoluyla devrettiği iddiasını resmi senet değerinde kesin delille ispat edememesi karşısında bağıştan rücu şartlarının bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, davacının muvazaa iddiasına konu satış işleminin tarafı konumunda olduğu, kimsenin kendi muvazaasına dayanarak bir hak talep edemeyeceği, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiş olmasında isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu taşınmazın davalıya bağışlandığını ancak resmi akitte temlikin satış olarak gösterildiğini, çevresinin etkisi, oğlunun ısrarı ve zorlamasıyla kendisini manüpüle ettiklerini, ancak bir zaman sonra sağlıklı düşündüğünde vicdan azabı çekerek aslında bu durumun doğru olmadığını, diğer mirasçılarının bu malvarlığından mahrum edildiğini görüp yaptığı devirden döndüğünü davalıya bildirip tapusunu geri istediğini, davalının ise geri devretmeye yanaşmadığını, bağış sözleşmesinden döndüğünü, ayrıca görünürdeki sözleşme tarafların iradesine uygun olmadığından muvazaa nedeniyle geçersiz olduğunu, davalının satış bedelini ödediğini ispatlayamadığını, Mahkemece yemin delili hatırlatılmadan karar verildiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; davacının 48 ada 4 parseldeki 1 nolu bağımsız bölümdeki 1/3 payının tamamını 29.09.2021 tarihinde davalı oğluna satış suretiyle temlik ettiği anlaşılmaktadır.

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup özellikle davacının yemin deliline yönelik itirazını istinaf aşamasında ileri sürmediği, istinaf edilmeyen bir hususun temyiz de edilemeyeceği gözetilerek temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 187,80 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 26.05.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.