"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1384 E., 2024/768 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kiğı Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/129 E., 2023/57 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; Bingöl ili, Adaklı ilçesi, Merkez Mevkiinde bulunan 110 ada 8 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, ancak bu taşınmazın krokide (A) harfi ile belirtilenen 1.153,21 m2 kısmının kendisine ait olmasına rağmen kadastro çalışmaları sırasında yanlışlıkla davalı adına kayıtlı 110 ada 11 parsel sayılı taşınmaz sınırları içerisinde tespit ve tescil edildiğini ileri sürerek davalı adına kayıtlı 110 ada 11 parsel içerisinde kalan kendisine ait kısmın tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı; adına kayıtlı 110 ada 11 parsel sayılı taşınmazın 17.04.2006 tarihinde 110 ada 3 parsel sayılı taşınmazın ifrazı ile oluştuğunu, 110 ada 3 parsel sayılı taşınmazın ise kadastro tespitinin 11.10.1991 tarihinde kesinleştiğini, 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, ayrıca dava konusu alanın davacının zilyet ve tasarrufunda olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Kiğı Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.07.2023 tarihli, 2022/129 Esas, 2023/57 Karar sayılı kararıyla; dava konusu 110 ada 11 parsel sayılı taşınmazın, 110 ada 3 parsel sayılı taşınmazdan ifrazen oluştuğu, 110 ada 3 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin 1991 yılında yapıldığı ve tespitin 11.10.1991 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın ise kadastro tespitlerinin kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıllık sürenin geçmesinden sonra 29.11.2022 tarihinde açıldığı, 3402 sayılı Kanun'un 12/3. maddesi gereğince davanın açılış tarihi itibariyle hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle hak düşürücü süreden davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin 06.06.2024 tarih 2023/1384 Esas, 2024/768 Karar sayılı kararı ile; dava konusu taşınmazın 10.07.1991 tarihinde "sulu tarla" vasfıyla tespit edildiği, 11.09.1991-10.10.1991 tarihleri arasında askı ilanına çıkarıldığı ve taşınmazın kadastro tutanağının 11.10.1991 tarihinde kesinleştiği, davacı tarafça 29.11.2022 tarihinde dava açıldığı, tutanağın kesinleştiği tarih ile dava tarihi arasında 10 yıldan fazla zaman geçtiği, davacının iddiasının mülkiyete ilişkin olup tespit öncesi sebebe dayandığı, bu haliyle hak düşürücü süre geçtikten sonra davanın açıldığı, her ne kadar dava konusu 110 ada 11 ve davacı adına kayıtlı 110 ada 8 parsel sayılı taşınmazlarda 2012 yılında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22/a maddesi uyarınca yenileme çalışmaları yapıldığı görülse de davacının dava dilekçesi ve aşamalardaki beyanları ile itiraz edilen kısmın dava konusu taşınmazın tamamına yönelik olması nazara alındığında talebinin mülkiyete ilişkin olduğunun açık olduğu, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; 110 ada 8 parsel sayılı taşınmazın davacıya atalarından kalma bir yer olup uzun yıllarca davacı tarafından kullanıldığını, ancak kadastro çalışmaları sırasında dilekçe ekindeki krokide (A) harfi ile belirtilen toplam 1.153,21 m2 alanın davacıya ait taşınmaz sınırları içinde olması gerekirken, davalı adına kayıtlı 110 ada 11 parsel sayılı taşınmaz sınırları içinde tespit ve tescil edildiğini, davanın kadastro sonrası zilyetliğe dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olup bu durumda hak düşürücü sürenin söz konusu olmadığını, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Kadastro çalışmaları sonucu, Bingöl ili, Adaklı ilçesi, Merkez Mahallesi çalışma alanında yer alan;
- 110 ada 8 parsel sayılı taşınmazın, 77 numaralı toprak tevzii komisyonunun haritası tatbik edilmek suretiyle sınırlandırılmasının yapıldığı ve 2.10.1970 tarih 259 sıra nolu tapu kaydı ile ... adına tespit ve tescil edildiği, 11.09.1991-10.10.1991 tarihlerinde askı ilanına çıkarıldığı, kadastro tespitinin 11.10.1991 tarihinde kesinleştiği, ...’ın 13.06.1994 tarihinde ölümü ile 08.09.2005 tarih 231 yevmiye nolu işlemle taşınmazın ... mirasçılarına intikalinin yapıldığı, halen taşınmazın elbirliği mülkiyeti şeklinde ... mirasçıları adına kayıtlı olduğu, davacı ...’in ...’ın oğlu olduğu,
- 110 ada 3 parsel sayılı taşınmazın, 77 numaralı toprak tevzii komisyonunun haritası tatbik edilmek suretiyle sınırlandırılmasının yapıldığı ve 2.10.1970 tarih 193 sıra nolu tapu kaydı ile ... adına tespit ve tescil edildiği, 11.09.1991-10.10.1991 tarihlerinde askı ilanına çıkarıldığı, kadastro tespitinin 11.10.1991 tarihinde kesinleştiği, 17.04.2006 tarihinde taşınmazın ifrazı ile oluşan 110 ada 11 parsel sayılı taşınmazın ... adına tescil edildiği, 09.10.2015 tarih 310 yevmiye nolu işlemle taşınmazın ... mirasçılarına intikal ettirildiği, 09.10.2015 tarih 311 yevmiye nolu işlemle tüm mirasçıların paylarını mirasçı ...’e satış suretiyle devrettiği, Adnan’ın da taşınmazı 14.06.2016 tarihinde davalı ...’e satış suretiyle devrettiği, dava konusu taşınmaza yönelik davanın, Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra 29.11.2022 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 187,80 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
03.03.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.